DÜNYA
İHH'dan Gazze raporu
İHH İnsani Yardım Vakfı, 'Onuncu Yılında Abluka’nın İnsanlık Dışı Sonuçları' raporunu kamuoyu ile paylaştı.
İHH Genel Merkezi'nde Türkiye-İsrail ilişkileri ve Gazze'deki gelişmelerle ilgili basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklamasında İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından hazırlanan “Onuncu Yılında Abluka'nın İnsanlık Dışı Sonuçları” adlı Gazze raporu kamuoyu ile paylaşıldı.
İşte "Onuncu Yılında Abluka'nın İnsanlık Dışı Sonuçları" raporunun tam metni:
GAZZE
2007 yılında Gazze'nin Hamas yönetimine geçmesi üzerine işgal rejimi İsrail tarafından, kara, hava ve deniz ablukası başlatılmıştı. Yaklaşık 1,8 milyon nüfusu bulunan Gazze bölgesinde onuncu yıla giren abluka ve kısıtlamalar insanların yaşamını sürdürülemez hale getirmiştir. Mısır rejimi ile İsrail arasında ilan edilmemiş ittifaka göre yürütülen bu kısıtlamalar 2013 yılında Mısır'daki darbeden sonra Refah sınır kapısının kapatılması ile daha acımasız bir aşamaya geçmiştir.
Bu kısıtlamalar nedeniyle bölgenin milli geliri yarı yarıya azalmış, işsizlik oranı %50'yi bulmuş ve fakirlik oranı %80'lere ulaşmıştır. Gazze halkı bu kuşatma nedeniyle adeta açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkum edilmiştir. Uygulanan insanlık dışı abluka nedeniyle sadece ekonomik ve siyasi alt yapı değil, toplumun sosyal dokusu da bozulmuş, aileler parçalanmış ve şiddet eğilimi artmıştır. Yıkılan evleri nedeniyle 100 binden fazla insan evsiz kalarak akrabalarının yanında yaşamaya mahkum edilmiştir. Nüfusunun üçte ikisi zaten mültecilerden oluşan Gazze'de yeni evsizlerle hayat daha büyük bir yüke dönüşmüştür.
Durumu daha trajik kılan konu ise bu nüfusun yarısını 18 yaş altı çocukların oluşturmasıdır. Bu da bölge halkının dışa bağımlılığını arttırmaktadır. Yaşanan abluka bugünün büyüklerinden ziyade Gazze'nin geleceğini yok etmektedir. 300 bin çocuk ya bir yakının kaybetme veya bombardımanlar nedeniyle psikolojik travma tecrübe etmiştir.
Küçük bir toprak parçasında yoğun bir nüfusun yaşamak zorunda kalması bölgenin haddinden fazla dünyaya bağımlı hale gelmesine neden olmuştur. Alt yapıdan yoksun olan Gazze'de, temiz içme suyundan elektriğe, uygun barınma imkanından eğitime kadar her alanda durum kötüleşmektedir.
EKONOMİK DURUM
Uygulanan abluka sonucunda, Gazze bölgesinin ekonomik göstergeleri 2005 yılına kadar süren fiili İsrail işgali döneminden daha kötü bir duruma gerilemiştir. Örneğin 1994 yılında Gazze'de kişi başı gelir ortalama 1327 dolar iken, zaman içinde sürekli düşen bu rakam, 2015 yılında 1273 dolar düzeyine gerilemiştir. Aynı süre içinde İsrail'in içindeki ortalama gelir neredeyse 20 kata yakın artış göstermiştir. Bölgedeki işsizlik oranı resmi olarak %30 olmakla birlikte, iş sahibi olarak kayıtlı görünen binlerce çiftçi, tamirci, balıkçı dönemsel çalışma dışında sürekli çalıştıkları bir işten mahrumdur. Bu dönemsel işsizlerle birlikte rakam %50'nin üzerine çıkmaktadır. Genç işsizlik ise bölgenin en büyük problemidir. 20-24 yaş arası gençler arasındaki işsizlik oranı %58'dir. Gazze halkının en büyük geçim aracı yurt dışında çalışan akrabalarının gönderdikleri aylık 50-100 dolar düzeyindeki paralardır.
İsrail'in dönemsel olarak yürüttüğü saldırılar sonucunda ev, okul, cami gibi binaların yanı sıra binlerce dönümlük sera ve tarım arazisi de yok edildiği için bölgede sık sık gıda sıkıntısı ortaya çıkmakta. Aynı saldırılarda binlerce hayvan telef olduğu için halkın geçim kaynakları her yıl telafisi imkansız bir şekilde yok edilmektedir.
Bölgenin en önemli tarımsal geçim kaynakları olan çilek, domates ve çiçekler kolayca bozulan ürünler olduğu için, İsrail'in keyfi kısıtlamaları nedeniyle ihracatı oldukça zahmetli hale gelmekte ve bölgenin tek ihraç kalemi böylece ekonomik alandan kaldırılmaktadır. Gazze'deki tarım arazilerinin %35'lik bölümü, İsrail sınırına yakın oldukları ve Yahudiler için risk oluşturdukları için tehlikeli bölge ilan edilmiş ve bu bölgede tarım yapılması yasaklanmıştır. Benzer şekilde balıkçılık sektörü için Gazze sularının %85'ini kullanması yasaklanmıştır.
Gazze'ye uygulanan ablukanın en acı ekonomik sonuçlarından biri insanların gıda güvenliğinin tamamen yok olmasıdır. Bugün halkın %44'lük bir bölümü gıda güvenliğinden yoksundur. Halkın %80'i ülke dışından gönderilen insani yardım malzemeleri ile geçimlerini sağlamaktadır.
ALTYAPI:
Gazze'de günde en fazla 8 saat elektrik verilmektedir. Evlerde hayat jeneratör ve pahalı yakıt giderlerine rağmen sürdürülse de, hastanelerdeki cihazların düzensiz elektrik akımları nedeniyle sık sık arızalanması hayati riskleri ve masrafları arttırmaktadır.
Tüm temiz su kuyuları elektrikle çalışırken, kesintiler dolaylı olarak temiz iç suyu ihtiyacını olumsuz etkilemektedir. Yine sürekli kesintiler nedeniyle Diyaliz hastaları için hayati riskler had safhadadır. Elektrik kesintileri nedeniyle binlerce diyaliz hastası diken üstünde ve zor koşullarda yaşamını sürdürmektedir.
İsrail'in son saldırılarından sonra tamamı yerle bir olan yaklaşık 15 bin binanın yapımı tamamlanmadığı gibi, hasarlı okul ve hastanelerin tamiratına da başlanamamıştır. Bu güne kadar yapılan onlarca askeri saldırı sonucunda yıkılan ev, okul, hastane, sosyal tesis vb. binaların yapımı için gerekli inşaat malzemelerinin sadece %1'inin girmesine izin verilmiştir.
Gazze'de yaklaşık 25 adet hastane bulunmaktadır. Bunların toplam yatak kapasitesi 2 bin civarındadır. Bu da toplam nüfusla karşılaştırılınca her bin kişiye düşen yatak sayısı bakımından dünyanın en düşükleri arasına sokmaktadır. Bu hastaneler gerek imkanlar bakımından gerekse teknolojik alt yapı bakımından ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Çocuk ölüm oranları da dünya sıralaması ile karşılaştırılınca her 1000 doğumda 23 rakamı ile oldukça yüksek bir düzeydedir.
Gazze'de halen 500 binden fazla öğrenci bulunmasına rağmen mevcut okullar ihtiyacı karşılamadığı için en az 250 tane yeni okul binasına ihtiyaç bulunmaktadır. İhtiyacı görmek için mevcut okullar sabahçı ve öğlenci uygulaması yaparak yada ayakta kalan sınıflarda günde üç farklı grup eğitim vererek çözüm bulmaya çalışmaktadır.
GAZZE'NİN DÜNYA İLE BAĞLANTILARI: KAPILAR
Gazze'nin dünya ile bağlantısı normal koşullardan altı sınır kapısı üzerinden sağlanmaktadır. Ancak bunlardan sadece üçü çalışmaktadır: İsrail'e açılan Erez ve Kerem Şalom kapıları ile Mısır'a açılan Refah geçişi.
Erez kapısı İsrail'e doğru olduğu için sadece Tel Aviv'den özel izin belgesi bulunan kişilere, bazı hastalara, uluslararası ziyaretçilere, insani yardım çalışanlarına ve İsrailli iş adamlarına kullandırılmaktadır. Bu nedenle Gazze'deki sıradan halk için Erez'den yararlanma imkanı çok düşüktür.
Buna karşın Refah kapısı Gazze halkının dünyaya açılan en önemli kapısıdır. Bu kapı 2014 yılından bu yılın başına kadar geçen süre içinde sadece 42 gün açık kalmış ve bu süre içinde Gazze'de kalan insanların tünellerden yararlanmasını da önlemek için tümü yerle bir edilmiştir. 2016 yılı içinde de Refah kapısı büyük oranda kapalı idi. Geçen hafta sadece iki günlüğüne açılmış ve önceden çıkış için kayıt yaptıran 17 bin kişiden sadece 1500 kişi yurt dışına çıkış yapabilmiştir. Refah'tan giriş çıkışlar bölge insanının ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktır.
Sadece ticari emtia için kullanılan Kerem Şalom kapısı ise her ayın sadece yarısında açık kalmakta ve bu kısıtlı süre içinde aylık ortalama 10 bine yakın kamyon giriş çıkış yapmaktadır. Bu malların sadece onda biri uluslararası pazarlara yönelik tarımsal ihracat ürünlerinden oluşmaktadır. Kamyonların %12'lik bölümü de uluslar arası yardım kuruluşlarının yardım malzemeleridir. Kalan miktarın büyük bölümü bölgeye giren zorunlu gıdalardan ve sınırlı miktarda inşaat malzemelerinden oluşmaktadır. Kamyon sayısı görece olarak yüksek görünmekle birlikte bölgenin ihtiyacı olan malzemelerin ancak üçte birini karşılayabilmektedir.
Sufa, Karni, Nahal Oz kapıları için tamamen kapalıdır.
Gazze'nin en önemli ihtiyaç kalemlerinden biri olan yakıt girişi konusunda durum son birkaç ayda normale dönmekle birlikte yakıt girişi konusundaki keyfilik sürdürülebilir bir iyileşmeyi imkansız kılmaktadır. Hamas'ın iktidara geldiği 2006 yılında 2 milyon litre olan yakıt girişi, o tarihten itibaren sistematik olarak 2009'da 0 litreye kadar düşmüş, 2012'den itibaren yeniden başlayarak bugünkü 4 milyon litre seviyesine yükselmiştir. Ancak bu rakam dahi bölgenin ihtiyacının yarısını ancak karşılayabilmektedir. Giren yakıtın büyük bölümü elektrik üretimi için kullanılmaktadır.
Türkiye ile yürütülen görüşmeler çerçevesinde Gazze limanının yapılacağı, elektrik probleminin Türkiye'den gönderilecek gemi elektrik santralı ile çözüleceği gibi haberler siyasi kanat arasında olumlu görülmekle birlikte askeri kanat tarafından temkinli karşılanıyor.