Konuk Yazar
Filistin'i bekleyen tehlike! Bu oyuna gelmeyin
Filistin meselesi uluslararası siyasette bir argümandır. İran’dan, ABD’ye kadar bir çok ülke, Filistin’i siyasi malzeme olarak görür.
İsrail’le varılan anlaşma en çok Filistin davasının rotasını Marksist-Leninist zihniyete geri çevirme hayali kuranların işine geldi. “Filistinliyim” deyip de Erdoğan’a küfreden görürseniz, dikkat edin, sakın Filistin davasının önüne kurulan bu tuzağa düşmeyin.
Filistin meselesi uluslararası siyasette bir argümandır. İran’dan, ABD’ye kadar bir çok ülke, Filistin’i siyasi malzeme olarak görür.
İsrail’in yerleşim inşaatlarına karşı çıkmak, Gazze saldırılarını protesto etmek ya da İsrail’i, “Filistin devletini tanırım” la tehdit etmek.
Bugüne kadar hep bunlar yapıldı. Hiç birinde de bir sonuç alınamadı. İsrail’e Filistin martavalını okuyan kendi siyasetini yapmış oldu, mevzu bahis olan Filistin ise bu siyasetten bir gramlık hisse alamadı.
İran’ın kimsenin takmadığı Ramazan’ın son Cuma’sını “Kudüs günü” ilan etmesi de, Avrupa ülkelerinin zerre sonuç vermeyen Filistin’i tanıma girişimleri de hep o devletlerin İsrail’e yönelik politikalarının icabıydı, yani somut olarak asla Filistin için yapılmış işler değildi.
İlk kez Türkiye, İsrail’e Filistin adına meydan okuyup, Filistin için somut bir şey yaptırdı. Gazze ambargosunu Türkiye’ye özel bir yetkiyle kaldırttı. Her şeyin sayıyla sokulduğu Gazze’ye Türkiye tek kalemde 10 bin tondan fazla yardım göndererek, bir ilki gerçekleştirdi.
Bu işin karşılığı, “İsrail’le örtünen çıplak kalır” hakaretleri oldu.
Oysa Türkiye, 2010’a kadar İsrail’le görüşüyordu, 6 yıl aradan sonra diplomatik kanalları yeniden açtı.
Kimse unutmasın ki, Erdoğan Peres’e one minute fırçasını attığında İsrail’le müttefiktik.
İsrail’le 6 yıllık kavgamız da Filistin davasından dolayı edildi.
Solcular, komünistler, Marksist Leninistler ve hatta İslamcılar. Hepsi ağız birliği etmiş, “Siyonizm ile mücadele” diyor, normalleşmeye karşı çıkıyor.
Bunu yapanlar, İsrail mallarını boykot edelim diyor. Diyenlerin bir kanadı, Marksist Leninist tipler, diğer kanat ise İslamcılar.
Durum gerçekten vahim. Zira Filistin’i 70’li yıllara geri götürme projesi var ortada.
Solcu gençlerin Filistin kamplarına gittiği dönemler yeniden hortlatılıyor. İsrail’le normalleşme imzalandıktan sonra Deniz Gezmiş’in El Fetih kamplarındaki fotoğrafları bir kez daha ortaya dökülüverdi.
İşte tehlike burada.
Arafat’ın Filistin’inde devrimcilik sol görüşe özeldi. 80’den sonra Hamas’la birlikte Filistin davası soldan, asıl olması gereken yere yani İslam’a döndü.
Filistinliler bu durumu hiç yadırgamadı. Siyasi olarak laik El Fetih ile şeriatçı Hamas arasında anlaşmazlıklar hep oldu ama halka yansımadı.
Filistinli için devrim ya da direniş, ille de solla olmak zorunda değil. Neticede bunlar Müslüman insanlar ve hepsi Sünni, ortada Mescid-i Aksa var, o halde örgütünün adı, ideolojisi ne olursa olsun Filistin davası son yıllarda Müslüman çerçevenin içerisinde yer aldı.
Bugün mevzu bahis direniş olunca, Hamas ile George Habash’ın Marksist-Leninist Halk Kurtuluş Cephesi arasında hiçbir ayrılık görülmedi. Halk Kurtuluş Cephesinin gerçekleştirdiği bir eylemi, misal Kasım 2014’te Kudüs’teki Sinagog eylemini en başta Hamas kutladı.
Filistin için durum böyle, yani sağ-sol fark etmiyor. Ortada Müslümanlık var, inanç var, İslamiyet var, karşı tarafta ise Siyonizm.
BDS adında bir örgütten bahsetmek istiyorum, İsrail mallarını boykot etme girişimi, bunların Türkiye’de de temsilcilikleri bulunuyor. Genellikle sol hatta aşırı sol görüşlü aktivistlerin yer aldığı bir oluşum.
İçlerinde bir grup da Filistinli var.
Ama kim bu azınlık Filistinliler? İyi dikkat edelim.
7 Haziran’da HDP meclise girdi diye HDP bayrağıyla kutlama yapan, “Biladül Şam’ın özgürlüğü için HDP” mesajları atan, Filistin davasını yoldan saptıran Filistinliler.
Bunlar bir süre önce İsrail’e vize tezviratıyla FETÖ’ye malzeme verdiler. Sonra HDP’nin bir numaralı destekçisi oldular. Şimdi ise Erdoğan nefretlerini, İsrail’le normalleşme üzerinden bir kez daha haykırıyorlar.
İşin kötü tarafı, “Yahudi malını boykot” denen ve hiçbir somut işe yaramayan, içi boş söylemle Müslümanları kandırıp, kendi hizalarına çekmek istiyorlar.
“İsrail’le örtünen çıplak kalır” diyen Müslüman kardeşlerimizi uyarıyorum, Filistinli olup da bu anlaşmadan dolayı Erdoğan’a küfreden biri varsa, onlara güvenmeyin.
Çünkü gerçek Filistinli, Erdoğan’ı bugünlerde daha bir çok seviyor, gerçek Filistinli, Erdoğan’ın kendileri için ilk defa somut bir iş çıkartan tek dünya lideri olduğunu çok iyi biliyor.
Bu nedenle, Erdoğan’a hakaret eden Filistinli, onların nezdinde de gerçek Filistinli değil, onlar maalesef başka bir şey, Filistin davasının yönünü Kabe’den, Mescid-i Aksa’dan saptırıp, Che Guevara’ya teslim etme hayali kuran zihniyet.