Konuk Yazar
Fikirci Bey yazdı: ACİZ DEVLET
2011 yılında gösterilerle başlayan ve daha sonra tam bir iç savaşa dönüşen Suriye krizinde Rakka’nın DEAŞ’tan geri alınması ile birlikte bir dönüm noktasına geldik.
Krizi, genel olarak ABD’nin Irak müdahalesi, Arap Baharı gibi diğer gelişmelerden ayrı düşünemesek de, kendi içinde bir duraksama ve yeni bir aşamaya evrilme noktasına geldiğini söyleyebiliriz.
İç savaşın parametreleri çok karmaşık olmasına karşın toz toprak dağıldığında, alanda Suriye üzerinde kontrol sağlamak için ciddi askeri güce sahip iki taraf görüyoruz:
Birincisi Esad’a bağlı rejim güçleri, ikincisi ise ABD desteğinde palazlandırılan ve Türkler kızmasın diye adı Suriye Demokratik Güçleri olarak değiştirilen YPG/PYD.
Ülkede elbette Rusya, İran ve Türkiye’ye ait askerler de var ancak Türkiye dışında hepsi bu iki taraftan birine oynuyor.
Türkiye’nin ise kendi özgün sorunları var savaşla ilgili olarak.
Son beş yılda anladık ki, yüzyıl önce Ortadoğu’ya Osmanlı çekildikten sonra gelen kış, daha uzun bir süre bahara dönüşmeyecekmiş.
Batının bahardan anladığı Yugoslavyalaştırılmış bir Ortadoğu’ymuş.
Türkiye anladı ki, kendisi de bu planın bir parçasıymış.
Suriye iç savaşından hemen sonra AB/D basını birkaç yıl “Türkiye Suriye oldu” temasını işledi. Nitekim Gezi’ye “Türk baharı” adı vermekle başlayan saldırıların ve daha sonra barış sürecinin sabote edilerek fazladan silahlandırılan PKK’nın şehirlere indirilip hendeklere sokulmasının asıl amacı Türkiye’yi gerçekten Suriye yapmaktı. Hatta öyle ki, PKK’lı haydutlar yabancı basında Suriye benzeri görüntüler versin diye kendi insanlarının evlerini yerle bir ettiler. Uğrunda savaştıklarını söyledikleri halkı Suriyeli mültecilerden beter hale düşürdüler, fotoğraflarını çekip aylarca yabancı medyada yayınladılar.
Olmadı. Türkiye 30 yıllık terörle mücadele stratejisinde radikal bir değişiklik yaptı. Terörist ile halkı net bir şekilde birbirinden ayırdı ve gerçekten halkın yanında olduğunu gösterdi.
Ama teröristler de yılmadı. Bu kez de bir başka maske altında Türkiye’ye doğrudan saldırdılar, bir darbe ile ülkeyi iç savaşa sokmaya çalıştılar. 12 Eylül faşistlerinin bile yapmadığı bir şeyi yapıp parlamentoyu bombaladılar.
Evet, bütün amaç başından beri “Türkiye’yi Suriye yapmaktı”
Türkiye’yi “failed state” kategorisine indirmekti.
Failed State, ABD siyasetinde “aciz devlet, başarısız devlet” anlamına gelmektedir ve aciz bir devlet, modern ulus devlet sistemi içerisinde:
1) Sınırları ve vatandaşları üzerinde hâkimiyet kuramayan,
2) Milli sınırlarını koruyamayan devlet demektir.
Ve bu kategoriye düşen devlete ABD (alabilirse Birleşmiş Milletler desteği ile, alamazsa kafasına göre) doğrudan müdahale etmeyi kendisinde hak görür.
İşte Türkiye böyle bir beka sorunu atlattı son 5 yıl içinde.
Hem de bir anayasa kitapçığı ile batan bir ülke, bunca saldırıdan başı dik çıktı.
Siz bakmayın CHP’nin “kontrollü darbe” palavralarına, CHP tabanı dâhil herkes nasıl bir saldırı ile karşı karşıya kaldığımızı, nasıl bir felaketin eşiğinden döndüğümüzü gayet iyi biliyor.
Bu haydutları sızdıkları kurumlardan çıkarıp attıkça, yaranın nasıl süratle iyileştiğini, Türkiye’nin nasıl kendi savunma sanayini kurup terörle hiç olmadığı kadar etkin mücadele ettiğini görüyor.
Derler ya “kötü komşu insanı hacet (mal) sahibi eder”.
Türkiye de Almanya’nın, İsrail’in vermediği silahları kendisi üretir hale geldi.
Peki, asıl konumuz olan Suriye iç savaşı buradan nereye doğru evrilecek?
DEAŞ ile mücadelenin en yoğun olduğu anda değil de DEAŞ bittikten sonra PKK/PYD’ye verilen 4 bin TIR dolusu malzeme, oluşturulan 40-60 bin kişilik SDG/Ordusu ne olacak? Gerçi ABD bunarın geri alınacağına dair Türkiye’ye söz vermişti ama biliyoruz ki söz veren bile bıyık altından gülüyordu.
Herkes biliyor ki Esad, Kürtlere bir karış bile toprak vermek istememektedir, kimlik vermediklerine toprak verecek değildir. Çok mecbur kalırsa ABD ile yapacağı geçici bir anlaşmayla bölgede özerklik benzeri bir yapılanmaya evet dese bile, ABD çıkar çıkmaz bölgeye saldıracaktır.
ABD bölgede Kürtlere devlet kurdurmayacaksa, ne yapacaktır? Onca silah rejimle mücadele için mi PYD’ye verilmiştir?
Yoksa…
Evet Suriye savaşı ABD, Rusya ve İran’ın vesayet savaşçıları ve rejim güçlerinin birbirlerine silah doğrultup ilk ateşi karşıdan beklediği bir “Meksika açmazına” kilitlenmiş durumdadır.
Türkiye ise 3 milyondan fazla mazlum Suriyeli ile birlikte bu akbabaları izlemektedir.
Bakalım önce kim ateş edecek.