TÜRKİYE
Erdoğan: Müslümanlar zekatı verse İslam ülkelerinde fakir kalmaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkı 200 katı aşıyor. Müslümanlar zekatı verecek olsa İslam ülkelerinde fakir kalmaz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üst Düzey Kamu ve Özel Sektör Yatırım Konferansı'nda, istişarenin gayesine ulaşabilmesi için samimiyetle yapılmasının yanı sıra alınan kararların tatbik edilmesi, uygulamaya dönüşmesi gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin ev sahipliğinde, İİT ve İslam Kalkınma Bankası iş birliği ile İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen "İİT Üst Düzey Kamu ve Özel Sektör Yatırım Konferansı"nın açılışında, konferansın, üye ülkeler, girişimciler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diledi.
Şimdiden konferanstan çıkacak kararların, İİT üyesi tüm ülkeler için yol gösterici olmasını dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Burada her fırsatta altını çizdiğim bir hususu tekrar vurgulamakta fayda görüyorum. İstişarenin gayesine ulaşabilmesi için samimiyetle yapılmasının yanı sıra alınan kararların tatbik edilmesi, uygulamaya dönüşmesi de gerekir. Bu açıdan tartıştığımız, konuştuğumuz ve karara bağladığımız hususları hep birlikte kuvveden fiile geçirmemiz son derece önemlidir. Toplantılarımız ancak bu şekilde değerlendirildiği zaman hakiki anlamını bulacak, ümmetin dertlerine deva üreten platformlara dönüşecektir.
Diğer türlü yapılan çalışmaların, burada alınan kararların etkisi çok sınırlı kalacaktır. İnşallah sizlerin, bizlerin ortak gayretiyle kendi alanında bir ilki teşkil eden İİT Üst Düzey Kamu Yatırım Konferansı'nın bu manada da iyi bir örnek olacağına inanıyorum."
"Müslümanlar kendi aralarında zekatı verecek olsa, İslam ülkelerinde fakir kalmaz"
"Müslümanlar olarak 1,7 milyar gibi muazzam bir beşeri kaynağa sahibiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu an dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 24'ü İİT üyesi ülkelerin vatandaşlarından oluşuyor. Nüfus yanında, doğal kaynakları ve stratejik konumuyla da İslam ülkeleri gerçekten büyük bir potansiyel barındırıyor. Burada sahip olduğumuz kapasiteyi göstermesi bakımından, bazı çarpıcı rakamları paylaşmak istiyorum. Bugün dünya petrol üretiminin yüzde 65'i, doğal gaz üretiminin yüzde 55'i, doğal kauçuk üretiminin yüzde 70'i, bilinen uranyum yataklarının yüzde 40'ı İslam ülkelerindedir. Ayrıca hurmanın yüzde 93'ü, Hindistan cevizinin yüzde 35'i, buğdayın yüzde 15'i, pirincin yüzde 17'si, baharatın yüzde 39'u da yine Müslümanlar tarafından üretiliyor.
Bu tabii zenginliklerin yanı sıra İslam ülkeleri coğrafi olarak dünya ticaret yollarının tam merkezinde yer alıyor. Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Akdeniz'i Hint Okyanusu'na bağlayan Süveyş Kanalı, Basra Körfezi'ni Hint Okyanusu'na bağlayan Hürmüz Boğazı stratejik bağlantı noktalarından sadece bir kaçıdır. Ancak tüm bu imkanlara rağmen, İslam ülkelerinin dünya ekonomisindeki toplam payı, yüzde 10'u dahi bulmuyor. Çok daha vahimi İİT nüfusunun yüzde 21'i, yani 350 milyon kardeşimiz aşırı yoksulluk şartlarında hayata tutunmaya çalışıyor. Milli gelir ve gelişmişlik seviyesi açısından da ülkelerimiz arasında çok ciddi uçurumlar olduğunu görüyoruz. En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkı 200 katı aşıyor. Demek ki Müslümanlar kendi aralarında zekat müessesesini de çalıştırmıyor. Sadece Müslümanlar kendi aralarında zekatı verecek olsa, İslam ülkelerinde fakir kalmaz."
"Tahkim Merkezi'ni faaliyete geçireceğiz"
Sadece sorunların tespitine odaklanmadıklarını, aynı zamanda çözüm önerileri de ürettikleri ve bunları hayata geçirdiklerini ifade eden Erdoğan, İstanbul'da 2016'da yaptığı çağrı doğrultusunda teşkilat üyesi ülkeler arasındaki ticari ve yatırım uyuşmazlıklarını çözüme kavuşturmak için İstanbul Tahkim Merkezi'nin kuruluş prosedürlerinin tamamlandığını, bu sene içerisinde tahkim merkezini faaliyete geçireceklerini kaydetti.
Ticaret, Sanayi ve Tarım Odalarını yeniden yapılandırma sürecinin de kısa sürede başarıyla sonuçlanması temennisinde bulunan Erdoğan, Bilim ve Teknolojik İş Birliği Daimi Komitesi'nin inovasyon alanındaki girişimlerine de büyük önem verdiklerini söyledi.
Erdoğan, İslam Kalkınma Bankası Yatırım Sigortası ve İhracat Kredisi Kurumunun çalışmalarını önemsediğini belirterek, İslam Özel Sektör Kalkınma Kurumu ile İslam Ticaret Ticaret Finans Kurumunun çalışmalarının da takdire şayan olduğunu dile getirdi.
Teşkilat üyesi ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret hacmini ve pazarı büyütecek tercihli ticaret sistemi anlaşmasına önem verdiklerini vurgulayan Erdoğan, tüm üye ülkeler tarafından anlaşmanın bir an önce uygulamaya alınmasının faydalı olacağını kaydetti.
"İstikrarlı bir şekilde yolumuza devam ettik"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin son 17 senede ekonomi ve doğrudan yatırımlar bakımından büyük bir başarı hikayesi yazdığını belirterek, küresel ve bölgesel zorluğa, hatta geçen yıl ekonomiyi hedef alan sabotaj girişimlerine rağmen istikrarlı bir şekilde yola devam ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin, 2002-2010 arasında ortalama yüzde 5,5 büyüme kaydederek dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde ihracatımızı 36 milyar dolardan 180 milyar doların üzerine çıkardık. Bölgesel açılım hamleleriyle Afrika ile ticaretimizi son 15 yılda 6 kattan fazla artırdık. Asya Pasifik ve Latin Amerika ile ticaretimiz ise aynı dönemde 10 katına ulaştı. ASEAN ülkeleriyle 2002 yılında sadece 1,3 milyar dolar olan toplam ticaret hacmimiz, 2018 yılında 9,1 milyar dolara yükseldi. Dünya Bankası iş yapma kolaylığı endeksine göre Türkiye, son 2 yılda 27 basamak birden ilerledi. Turizmde, 2018'de 46 milyon ziyaretçiyle küresel düzeyde 2 sıra daha yükselerek, en çok turist çeken 6'ncı ülke konumuna geldik. Bu sene 50 milyonu aşkın turisti misafir etmeyi bekliyoruz."
Erdoğan, bankacılık sektörünün gerek teknolojik altyapısı gerekse de şoklara karşı dayanıklılığıyla gücünü koruduğunu, sektörün yüzde 17 düzeyindeki sermaye yeterlilik oranının, yüzde 8 olan uluslararası standartların üstünde olduğunu söyledi.
Bugün 126 ülke, 326 şehre sefer düzenleyen Türk Hava Yollarının dünyanın en çok yerine uçan hava yolu olduğunu ifade eden Erdoğan, genç, eğitimli ve nitelikli nüfusla ciddi iş gücüne sahip olunduğunu kaydetti.
"Küresel ticaret savaşlarının etkilerine hazırlıklı ülkelerin başında geliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 üyesi Türkiye'nin, satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13'üncü, Avrupa'nın 5'inci en büyük ekonomisi olduğunu belirterek, Erdoğan, "Türk ekonomisinin makro göstergeleri ve temelleri son derece güçlü ve sağlıklıdır. 2002'den bu yana 220 milyar doğrudan yatırımın Türkiye'yi tercih etmesi bunun göstergelerinden biridir. Küresel doğrudan yatırımlar 2018'de yüzde 13 gerilerken Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımlan yüzde 13 artarak 13 milyar dolara ulaştı. Böylece 199 ülkenin yer aldığı en fazla dış yatırım alan ülkeler sıralamasında 2018'de bin önceki yıla göre 4 basamak yükseldik. Güçlü büyüme performansı, sağlam kamu maliyesi ve küresel krizlere karşı dirençli yapısıyla ülkemiz daha önce benzer şartlara sahip olduğu devletlerden pozitif yönde ayrışıyor." dedi.
Küresel ticaret savaşlarının ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların etkilerine en hazırlıklı ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini vurulayan Erdoğan, yeni ekonomik programıyla orta ve uzun vadede sürdürülebilir ve dengeli bir büyümeyi sağlama yolunda kararlılıkla ilerlendiğini dile getirdi.
Erdoğan, ülkeye doğrudan yatırımların artması için ne gerekiyorsa imkanlar dahilinde maddi ve manevi bütün destekleri sağladıklarını ifade ederek, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Yatırım Ofisi'nin girişimlere yatırımları öncesinde, esnasında ve sonrasında gereken her türlü desteği ve kolaylığı sunduğunu anlattı.
Bunun yanında bölgesel gelişmeler bağlamında kimi ülkelerle yaşanılan siyasi gerilimlerin ticari iş birliğini olumsuz etkilememesi için çok büyük hassasiyet gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, "Ne yatırımcıların ne de ticaret erbabımızın manasız zorluklarla veya suni engellerle boğuşmasına asla rıza gösteremeyiz. İslam dünyasının refahını, menfaatlerini ve ticari iş birliğini siyasi gündemin önünde tutan bir anlayışla hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz." diye konuştu
"İslam ülkeleri arasında etkin iş birliği mekanizmasının hayata geçirilmesi önemlidir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam ülkelerinin ekonomik büyümesi ve refah seviyelerinin artırılabilmesi için gerekli maddi ve tarihi şartların son derece elverişli olduğunu belirterek, önemli olanın İslam ülkeleri arasında etkin bir iş birliği mekanizması oluşturulması ve bunun kararlılıkla hayata geçirilmesi olduğunu söyledi.
Kaçan fırsatları yakalamanın bir daha mümkün olmayabileceğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunun için güç birliği yapmamız, güçlerimizi birleştirmemiz önemlidir. Türkiye olarak hedeflerimize hep birlikte ulaşmak için tecrübelerimizi ve elimizdeki imkanları sizlerle paylaşmaya hazırız. Tüm imkanlarımızla siz kardeşlerimizin yanındayız. Sizlerin başarılarını ve sürdürülebilir kalkınma yolunda attığınız adımları hem kendi başarımız hem de İslam aleminin kazancı olarak görüyoruz. Bu konferansı aramızdaki mevcut iş birliğini geliştirecek ve aynı zamanda yeni faaliyet alanlarında tüm dünyaya örnek teşkil edecek projelerin önünü açacak bir başlangıç olarak değerlendiriyorum."
"Kardeş Arnavutluk'un yaralarının sarılması için tüm imkanlarla destek olmanızı istirham ediyorum"
Kardeşlerinin sıkıntılarına duyarsız kalmanın bir Müslümana yakışmayacağını dile getiren Erdoğan, 26 Kasım'da Arnavutluk'ta meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depremde 51 kişinin hayatını kaybettiğini, binden fazla Arnavutluk vatandaşının da yaralandığını hatırlattı.
Erdoğan, bu deprem dolayısıyla hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve Arnavutluk halkına başsağlığı dileyerek, şöyle devam etti:
"Yaralılara da acil şifalar diliyorum. Depremin yaşandığı günden itibaren değerli dostum, Başbakan Edi Rama ile sürekli irtibat halinde olduk. AFAD'tan arama kurtarma timlerimiz, Kızılayımız, Sağlık Bakanlığından ulusal ve uluslararası medikal kurtarma ekiplerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız sürekli Arnavutluk'a intikal ederek sahada çalışmalara başladılar. Arnavutluk'ta 500 ayrı konut yapmak üzere de Çevre Şehircilik Bakanımıza da talimatı verdim ve şu anda orada da uygun yerlerin tespitiyle inşallah bu 500 konutu inşa edeceğiz."
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 50 ülkenin el ele vererek Arnavutluk'u süratle ayağa kaldıracaklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Temenniler güzeldir ama bizde bir laf var, 'Bal, bal demekle ağız tatlanmıyor.' Aslolan balı yemektir, balı yedirmektir. Bizim bunu yapmamız lazım. Öncelikle İslamik Banka bence en önemli adımı atması lazım. Bak Türkiye olarak biz bu adımı attık. Biz bunu yeterli görmüyoruz, çalışacağız. Aynı şekilde tabii Sayın Başbakan birçok ülkeye mektuplar gönderdi. İnşallah oralardan da birçok buna cevaplar gelir. Biz bu depremin acılarını çok ağır tattık. Biz meşhur Düzce depremi, Bolu depremi, Kocaeli, Sakarya bu depremleri yaşadık. Biz Van depremini yaşadık. Biz Simav depremini yaşadık. Biz Bingöl depremini yaşadık. Buralarda yaşadığımız acıları çok iyi biliyoruz.
Onun için hani Nasrettin Hocamız damdan düştü, doktor arıyorlar. Ne dedi, 'Bana doktor getirmeyin, bana damdan düşen birisini getirin.' dedi. Biz de bu konularda damdan düştüğümüz için bu işi iyi biliyoruz. Temenni değil, gelip oraya bir tuğla koyacak olan yardımseverler istiyoruz. Deprem insanoğlunun başına gelen en büyük felaketlerden biri. Bu zor durumda Arnavutluk halkının yanında olmak bizim için insani bir görevdir. Sizlerden kardeş Arnavutluk'un yaralarının kısa sürede sarılması için elinizdeki tüm imkanlarla destek olmanızı istirham ediyorum." diye konuştu.
Erdoğan, Arnavutluk'a özel sektörden de yardım yapılmasını istedi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinliğe, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da katıldı.
Gine Cumhurbaşkanı Alpha Conde, Gine Bissau Başbakanı Aristides Gomes ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile Afganistan, Azerbaycan, Benin, Cibuti, Fas, Filistin, Guyana, Kamerun, Katar, Kuzey Kıbrıs, Libya, Maldivler, Malezya, Mali, Moritanya, Nijerya, Pakistan, Somali, Tacikistan ve Türkmenistan'ın ilgili bakanlarının da aralarında bulunduğu 46 ülkenin resmi temsilcilerinin katıldığı programda, 56 ülkeden 1200 yatırımcı bir araya geldi.