TÜRKİYE
Cumhurbaşkanı’na rapor sunacağı gün öldürüldü!
* Ankara’nın ‘milli görev’ diyerek Musul’a gönderdiği Raif Karadağ, 5 yıl sonra geri döndü.
* Biriktirdiği belgeleri Cumhurbaşkanı’na sunacağı gün öldürüldü.
* Bir gün önce “Burada ne Irak kalacak ne de başka ülke. Hepsini tarihten silecekler” demişti.
Cumhurbaşkanı’na Türkiye’nin Musul’daki haklarına ilişkin rapor sunacağı gün 12 Aralık 1973’te bir otel odasında ölü bulunan araştırmacı Raif Karadağ, meğer devlet tarafından ‘Milli bir görevle, petrol ve Musul konusunu araştırmakla’ görevlendirilmiş.
Karadağ’ın rahat çalışması için ‘Büyükelçi müşavirliği’ statüsüne alınması gündeme gelmiş. İyi derecede Osmanlıca-İngilizce bilgisi ile Türk ve İngiliz arşivlerinde Türkiye lehine bulduğu belgelerin ardından Diyarbakır-Musul hattında ‘Petrol araştırmaları’ yapmış.Amerikan ve İngiliz şirketlerinin açtığı kuyularda ve Sultan Abdülhamit’in hazırlattığı raporları inceledikten sonra ‘Türkiye’nin kendisine 100 yıl yetecek petrolü olduğunu’ raporlayan Karadağ, 50 yıl önce adeta bugünün de resmini çekmiş: “Bu petrolü bize vermezler. Bölgede ne Irak kalacak ne de başka bir ülke.”
BİR ADET KALP İLACI
Bir tiyatro oyunu izlerken ismi anons edilmiş Murat Karadağ’ın. Arkasında bir gazeteci ordusu olan iki sivil polis eşliğinde salondan dışarı çıkarıldığında kapıda bekleyen kişi, Mustafa Kemal’in eski Hazine Bakanı Abdülkadir Renda’nın kardeşi de olan eniştesi Cihat Renda’dır ve onu hemen Ankara Cihan Palas’a götürür. Renda O anı, “Ben 22 yaşındaydım. Üç gün önce devlete Musul raporu sunmak için İstanbul’dan Ankara’ya giden babam, otel odasında ölü bulunmuştu” diye anlatmaya başlıyor:
“Olay yerindeki savcı, ‘Babanız kronik kalp yetmezliğine bağlı ölmüştür’ dedi. Ailemizde hiç bir kalp hastası yoktu. Üstelik, 53 yaşındaki babam hiç ilaç kullanmayan ve yelken sporu yapan sağlıklı biriydi. Otopsisini istedim ama kabul edilmedi. Savcıyla tartıştık. Ölü bulunduğu otel odasında, bir adet kalp ilacı bulundu. İlginçtir; paket yeni açılmış ve içinden sadece bir adet kullanılmıştı. Şüphelerime ilişkin bir gazetede yazı yazdım, apar topar savcılık tarafından sorgulandım.”
BU NASIL BİR ÖLÜM?
Babasının şüpheli ölümünü bütün Türkiye’nin şüpheli bulmasına rağmen, otopsi dahi yapılmadığına dikkat çeken Murat Karadağ, “Babam, Musul ve Türkiye petrollerini araştırırken cinayete kurban gitti. Sanayi bakanı, telgrafla acele Ankara’ya çağırmıştı kendisini” diyerek, dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’le ertesi gün yaptığı ilginç konuşmayı aktardı: “Babamla çok samimi olan Adnan Menderes’in yeğeni Mehmet Evliyazade, beni Cumhurbaşkanına götürdü. Cumhurbaşkanı dedi ki ‘Oğlum bu nasıl iş. Baban ile buluşacağımız, bana rapor sunacağı gün otel odasında ölü bulundu. Sana, bize ne anlatacağına dair bir şey söyledi mi’ diye sordu. Maalesef bir şey söylememişti. Cumhurbaşkanı, ‘Konuyu tetkik ettireceğim’ dedi ama babamın esrarengiz ölümü bir türlü aydınlatılamadı.”
O RAPORDA NE VARDI?
Babasının devlete sunacağı raporun ipuçlarını, ölümünden önce yaptığı görüşme konuşmalarda gizli olduğunu belirten Murat Karadağ, Truva yayınlarından çıkan ‘Musul Raporu’ gibi kitapların bugün hala devlet için önemli kaynak olduğunu söyledi. Selanik doğumlu babasının iyi Osmanlıca ve İngilizcesi ile hem Türk hem dünya arşivlerinde 30 yılı aşkın süre Musul sorunu, Misak-ı Milli, Brüksel Sınır Çizgisi ve petrol konusunda araştırma yaptığını anlattı: “Babam, yayınları nedeniyle İngiliz büyükelçisi tarafından tehdit edildiği gibi bir gün yolda bir arabanın kendisini ezmek istediğini anlattı. Sapa sağlam bir adam, otel odasında nasıl ölebilir? Babam, 1964 yılından itibaren Musul ve Türkiye petrollerini araştırmakla görevlendirilmişti. Hatta, TBMM’de vekillere ve yöneticilere brifing veriyordu. Ölümünden kısa süre önce Musul’a gönderildi araştırma için. ‘Musul ve bölgede 15 bin kilometre yol yaptım’ diye anlattı bana. Musul petrollerinin, BM tarafından hazırlanan Brüksel Sınır Çizgisi’ne göre Türkiye’ye ait olması gerektiğini söylüyordu. Türkiye’de çıkan petrolün millileştirilmesi tartışılıyordu. Babam bana, ‘Türkiye’nin, şu anda kendisine 100 yıl yetecek petrolü var. Yabancılar tarafından birçok kuyu açıldı, açılan kuyuların hepsi petrol. Gelecek zamanda ‘tekrar açılacak’ diye yine Amerika ve İngiltere tarafından hepsi kapatıldı.”
KERKÜK’E KADAR TÜRKİYE
Raif Karadağ, Ankara Anlaşmasının birinci maddesinde atıf yapılan ‘Brüksel Sınır Çizgisi’ anlaşmasını incelediğinde, BM’nin oybirliği ile aldığı karara göre, 1932’den itibaren Kerkük’ün kuzeyine kadar olan bölgenin Türkiye’ye verilmesini gündeme getirdi.
BRÜKSEL SINIRI
Karadağ, Cumhurbaşkanına sunması beklenen ve izi bulunamayan son Musul Raporu’nun yanı sıra kamuoyuyla paylaşılan ‘Musul Raporu’ nda bu konuya şu sözlerle dikkat çekti: “(Brüksel Sınır Çizgisine göre) Irak, 25 yıl süreyle Milletler Cemiyeti’nin fiili mandat’sı altında kalmalıdır. (...) Bu koşula uyulmazsa (25 yıl koşulu) ‘uyuşmazlık konusu arazinin iç koşulları ve dış siyasi durumu Irak’a göre çok daha istikrarlı olan Türkiye’ye bağlanmasının daha uygun olacağını belirtmektedir.
BM ONAYLI ...
Eğer Milletler Cemiyeti Konseyi, uyuşmazlık konusu arazinin bölünmesini uygun görürse, komisyana göre bunun için en uygun sınır, daha önce tanımlanan Küçük Zap (Kerkük’ün Kuzeyi’ne kadar, Musul ve Erbil dahil bölgenin Türkiye’ye bağlanması anlamında) bunun için en uygun sınırdır.
‘SAHİP ÇIKARSAK, BİZİ PARÇALARLAR...’
Babasına “Baba bu topraklar bize ait değil mi? Neden kendi kendimize petrol çıkaramıyoruz” diye itiraz ettiğini belirten Murat Karadağ, Raif Karadağ’ın acı bir gülümsemeyle yanıt verdiğini aktardı: “Murat, şimdi hiç bir şey yapamayız. Belki gelecekte yaparız. Türkiye’nin petrolü çıkaracak ekonomik gücü yok, bu dünya politikası açısından da riskli. Osmanlıyı petrol için parçaladılar, petrolü çıkarır ya da Musul petrolüne sahip olursa Türkiye’yi de parçalarlar. Buradaki petrolü, dünya devleri teslim almış. Burada ne Irak kalacak ne başka bir ülke. Hepsini tarihten silecekler. Babam öleli 42-43 sene oldu. Musul ve çevresine ilişkin söylediği her şey doğru çıktı.”
Kaynak: Star Gazetesi