TÜRKİYE
Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam dünyasına seslendi!..
Bahreyn'de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam Dünyasına seslendi. Erdoğan, "Tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Bu sebeple, daha sonra değil hemen harekete geçmemiz gerekiyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahreyn Başbakanı Halife bin Salman Al Halife ve Bahreyn Veliaht Prensi Salman bin Hamad Al Halife'yi kabul etti. Basına kapalı gerçekleyen kabul, yaklaşık bir saat sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulünün ardından Bahreyn Başbakanı Halife bin Salman Al Halife ile birlikte basın toplantısı düzenledi.
"BAHREYN HALKININ BİZİM İÇİN GÖZYAŞI DÖKTÜĞÜNÜ BİLİYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, "15 Temmuz gecesi o zor anlarda Bahreynli kardeşlerimiz bizi yalnız bırakmamıştır. DArbe girişimi tamamen savuşturulana kadar Bahreyn halkının bizim için gözyaşı döktüğünü biliyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Aziz kardeşim Ebu Selman ülkemize Arap aleminden gelen ilk siyasetçi oldu. O gece gönlünü ülkemize kilitlemiş Türk milletinin selameti için dua etmiş tüm kardeşlerime bu ülkeden selamlarımı iletiyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması şöyle:
"HEMEN HAREKETE GEÇMEMİZ GEREKİYOR"
Her açıdan kritik bir döneme denk gelen bu ziyaretimin önemli mesajlar içerdiğine inanıyorum. Acıların ve umutların kol kola yürüdüğü bir coğrafyadayız. Öyleyse hep birlikte bölgemizdeki sorunların çözümü, istikrarın güçlenmesi için neler yapabileceğimiz noktasında konuşmalıyız. Artık kuru sözlerle geçiştiremeyeceğimiz bir süreçteyiz. Adeta bir ateş çemberiyle kuşatılan İslam coğrafyası ağır bir imtihanden geçiyor. Etnik kimlik, din ve mezhep temeline birbirine yabancılaştırılan Müslümanlar kendi kendilerini tüketiyor. İslam coğrafyasının vekalet savaşların sahası altına getirilişini takip ediyoruz. Riyakarlar timsah gözyaşları dökmekle meşgul. Bu bölgenin binlerce yıllık sakinleri olarak ne yaptık? Bu kanı gözyaşını ve zulmü engellemek için ne çaba harcadık? Maalesef bu sorulara birçoğumuz gönül rahatlığıyla cevaplar veremiyoruz.
Tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Bu sebeple, daha sonra değil hemen harekete geçmemiz gerekiyor.
"DURUM TESPİTİNE SURİYE İLE BAŞLAMAK İSTİYORUM"
Durum tespitine bugün Suriye ile başlamak istiyorum. 911 kilometrelik sınırımız var. Ardından Irak, 350 kilometre sınırımız var. Suriye'deki kriz Avrupa'ya kadar çok geniş bir bölgede güvenlik tehditine yol açıyor. Suriye'de en önemli husus 2016'nın son günlerinde herekete geçirilen ateşkesin güçlendirilmesidir. Fırat Kalkanı harekatı ile DEAŞ'ı ve PYD'nin bi bölümünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Cerablus'tan başladık, Er Rai'yi temizledik, Dabık'a indik. Şimdi El Bab'da anbean DEAŞ'tan temizlemek suretiyle attığımız adım bir hedefe kilitlenmiştir. Münbiç ve Rakka'da koalisyon güçleri ile müşterek adım atarsak orada da terörden arındırılmış güvenli bölgeye ağırlıklı olarak Arap kardeşlerimiz yerleşme imkanı bulacaktır. Birkaç ay önce teröristlerin cirit attığı 2 bin kilometrekarelik alanı, şu anda güven ve umut alanı olarak halletmiş durumdayız ama yeterli değil. Hedefimiz, burada en az 4-5 bin kilometrekarelik bir alanı, terörden arındırılmış, güvenli bölge haline getirmektir. Burada, ciddi sıkıntı var. Bu çalışma, şu anda devam ediyor. Şehitlerimiz var.. Ancak 3 bini aşkın DEAŞ'lı terörist etkisiz hale getirildi. DEAŞ'ın İslam'la uzaktan yakından alakası yoktur. DEAŞ bir terör örgütüdür. Bizim dinimiz bir barış dinidir. DEAŞ sürekli terör estirmiştir. Bu insanlar müslüman olamaz.
"BURADAN SESLENİYORUM..."
Şu anda dünyanın bazı yerlerinde, terörle İslam'ı yan yana getirenler var. Buradan yine sesleniyorum. Kimse, terörle İslam'ı yan yana getirmesin, radikalizmle İslam'ı da kimse yan yana getirmesin. Çünkü, İslam radikalliği kabul etmez. Gerekli adımlar atılmazsa Suriyeli kardeşlerimiz hayatta kalmak için başka diyarlara göç etmeyi sürdürecektir. Katil Esad, Suriye'de bugüne kadar bir milyona yakın insanı öldürmüştür. Biz burada sessiz kalamayız. Biz burada ya elimizle ya dilimizle müdahale edeceğiz. Bunu yapamıyorsak kalbimizle buğuz edeceğiz. 3 milyon mülteci bizde. 300 binde Iraklı mülteci Türkiye'de. Bugüne kadar olan için 25 milyar dolar harcadık. Avrupa verdiği sözü tutmadı.Biz bu bütçeyi harcamakta zorlanıyoruz ama durmayacağız. Kapımızı bu mazlumlara kapayamayız. Az önce ifade ettiğim terörden arındırılmış güvenli bölge... Bu fikri Obama'ya şimdi Trump'a ifade ettim. Dedim ki; gelin bu bölgeyi tamamıyle terörden arındırılmış güvenli bölge olarak konut inşaasına başlayalım. Biz bu konutları inşaa ederiz ama bize destek olun dedim. Mültecileri buralara yerleştirelim. Çok güzel dediler ama hala ses yok. Çok güzel, biz de gerekeni yapalım dediler. O günden bu güne bir adım yok. Burada Körfez'e de önemli iş düşüyor, hep birlikte bu adımı atalım.
"BUNLARI TAHRİK OLARAK GÖRÜYORUZ"
Terörün alçak yüzünü 35 yıldır görmüş bir milletiz. 15 Temmuz'da kanlı darbe girişiminden bulunan FETÖ ise yeni nesil bir terör örgütüdür. Bununla da diğerleri gibi kararlılıkla mücadele ediyoruz. Bu konuda Bahreyn'in gösterdiği hassasiyete de teşekkür ediyorum. Dünyada özellikle Batı'da dinimizi terörizmle yanyana anmak gibi provokatif durumlar var. Bunları tahrik olarak görüyoruz. Bu tahriklerden lütfen kaçının diyoruz. İslam ile terörü ilişkili hale getiren tüm iftiraları reddediyoruz. Terörü belirli etnik gruplarla bağdaştırma insanlık tarihinin yüz karası akımları güçlendirir.
Erdoğan: Vazgeç dedim 360 kişiyi şehid etti!
Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahreyn'de soruları yanıtladı. Suriye ve Beşar Esad hakkındaki görüşleri sorulan Erdoğan savaşın ateşinin yükseldiği günlere ilişkin önemli bilgiler verdi. İşte Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar:
"O GECE ARADIM VE GEL VAZGEÇ DEDİM"
"Beşar gücüne çok güveniyordu. Bizi dinlemedi. Defalarca konuştuk. Telefonla görüştük. Temsilciler yolladık. Dışişleri Bakanımı gönderdim. Ve en son Ramazan ayında bir gece aradım. "Beşar bu gidiş iyi değil. Kendi halkına bombalar yağdırıyorsun. Tanklarla halkının üzerine gidiyorsun. Yarın Cuma bu başlangıç olsun. Bu işi bitir. Huzurlu bir şekilde vatandaşın bir Cuma namazı kılsın. Sağa vurdu sola vurdu. 'Benden gelmiyor bu dedi. Bunlar teröristler' dedi. Gel vazgeç" dedim. Ertesi gün 360 kişiyi şehid ettiler. Bu acımasız gidiş bakın Cuma namazında olan insanları bunlar öldürdü. Tabi ilişkilerimizi kestik. Şimdi arayışımız diplomasi. Siyasi arayış içerisindeyiz. Astana bunun önemli adımlarından bir tanesi oldu. Doğu Halep'ten biliyorsunuz Türkiye olarak 45 bin insanı çıkardık. Bunların şuanda bir kısmı İdlib'te. Bir kısmı Türkiye'de.
VATANDAŞLIĞA DA ALACAĞIZ; BUNLAR İNSAN DEĞİL Mİ?
Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Karşılamaya devam edeceğiz. Çünkü onları biz varil bombalarına terk edemeyiz. Ama Batı almaktan kaçıyor. Dikenli tellerle duvarlar örüyor. Bunlar insan değil mi? Uluslararası İnsan Hakları Beyannamemiz nerede? Ama biz dedik alacağız. Ve şuanda biz yeni bir çalışma daha yapıyoruz. Bununla birlikte belli bir kısmını vatandaş da yapacağız. Bunların içinde kalifiye elemanlar var. Doktor, mühendis, öğretmen var. Bu insanları şimdi çadıra konteynere mahkum etmek olur mu? Biz bunu insani, vicdani ve kardeşlik görevi olarak görüyoruz.
ATEŞKESİ SAĞLAMLAŞTIRMAMIZ GEREKİYOR
Şimdi Cenevre süreci başladı. Bu da bildiğiniz gibi Türkiye Rusya İran Cenevre süreciyle bunu biraz daha yükseltmek istiyoruz. Ve Cenevre'de atılacak adımlarla birlikte. Tabi Amerika'nın da katılımı söz konusu. Siyasi sürecin temenni ederim ki ateşkesi sağlamlaştırıcı bir süreç olur."