TÜRKİYE
"Çatışmak isteyenlere karşı inadına barış"
-
Başbakan Davutoğlu, "Ertuğrul Gazi'nin, Selahaddin Eyyübi'nin torunları çatışmak isteyenlere karşı inadına barış, kardeşlik, yeni Türkiye, yeni Ortadoğu, yeni dünya diyecek" dedi.
DİYARBAKIR
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Seyrantepe Spor Kompleksi'nde gerçekleştirilen Diyarbakır 5. Olağan İl Kongresi'ndeki konuşmasına, "Peygamberler şehri, Peygamberi her vesileyle anan ve onun yolundan yürüyen Diyarbakır'a" selam vererek başladı.
"Diyarbakır seninle gurur duyuyor" sloganlarına, "Biz her bir Diyarbakırlıyla gurur duyuyoruz" karşılığını veren Davutoğlu, salondakileri Kürtçe de selamladı. Salonda asılan bir pankartı okuyan Davutoğlu, Kürtçe, "Varlığınız, varlığımızdır" ifadesini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, "Millet olarak çok büyük sınavlardan geçiyoruz. O sınavları ancak ve ancak Diyarbakır'a ruhunu, maneviyatını ve kimliğini vermiş olan Nebilerin, sahabelerin, alimlerin izinden yürüyerek aşabiliriz, Selahaddin-i Eyyubi'nin, Ertuğrul Gazi'nin izinden yürüyerek aşabiliriz" diye konuştu.
Diyarbakır'a 2 sene önce de geldiğini hatırlatan Davutoğlu, bu ziyareti sırasında, Dicle Üniversitesi'nde öğrencilere hitap ettiğini, öğrencilerde gördüğü coşkuyu, aşkı, kardeşliği salonda da görmekten gurur duyduğunu söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Diyarbakırlı'nın yiğit, vefakar, ehli iman, ehli edeb olduğunu vurgulayarak, kenti mürşit şehir olarak nitelendirdi.
Salondakilere son haftalarda gerçekleştirdiği ziyaretlere ilişkin bilgi veren Davutoğlu, geçen hafta Aydın ve Muğla'da mitinglere katıldığını hatırlattı.
Davutoğlu, Muğla'da ve Aydın'da Yörük, Türkmen yiğitlerle buluştuğunu, bu kentlerde zeybekle karşılandığını belirterek, şunları söyledi:
"Şimdi de buradan, herkese, milletin arasına fitne sokmak isteyen herkese, cesaretle karşı çıkarak diyoruz ki bugün de burada Kürt yiğitlerle, Zaza yiğitlerle omuz omuzayız, halay çekiyoruz, zılgıt çekiyoruz. Türkmenleri, Yörük yiğitlerini, Zaza yiğitlerinden, Kürt yiğitlerinden ayırmak isteyenlere inatla, Batı Toroslar ile Güneydoğu Toroslar, Karacadağ kardeş diyoruz. Menderes ve Sakarya ile Dicle kardeş diyoruz. Daha sonra gittiğim Tekirdağ'da, Evlad-ı Fatihan ile buluştuğum Tekirdağ'da, Üsküp'te, ruhuma çekerek hissettiğim Evlad-ı Fatihan ruhuyla işte burada Diyarbakır'ın her bir suruna, her bir burcuna, her bir minaresine nüfuz etmiş Selahaddin-i Eyyubi ruhu aynı ruhtur. Evlad-ı Fatihan ile Selahaddin-i Eyyubi'yi ayırmak mümkün mü? Kudüs fatihleri ile İstanbul fatihlerini ayırmak mümkün mü? Diyarbakır üzerinden bir asra, bir millete, bütün bir Ortadoğu coğrafyasına selam vermeye geldik "
Davutoğlu, konuşmasında, Diyarbakır'ı ve Diyarbakırlıları en iyi şekilde anlatan bir anısını paylaştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 2010'daki referandum öncesinde kente geldiklerini, cuma namazı için Hazreti Süleyman Camisi'ne gittiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sıcak bir gün. Hepimiz terlemişiz. Alnımız, yüzümüz terlemiş. Ben, şöyle elimle ceplerimi yokladım, bir mendil bulmak için. Emin olun 10 saniye geçmemişti ki sağ tarafımdan bir mendil uzandı, arka saftaki bir Diyarbakırlı kardeşimden. Aldım, sildim terimi. Sonra döndüm mendilini iade etmek için, dedi ki 'Sayın Bakanım sizin olsun. Emin ol hiç kullanmamıştım, hiç kullanmamıştım tertemizdi.' Dedim ki 'Ey aziz kardeşim, Keşke kullanmış olsaydın ve o ter, senin terin o mendile, sonra da benim terime karışsaydı. İşte o zaman o mendili çok daha fazla severdim. Mendili aldım, cebimi koydum. Hala tarih ve notla birlikte eşimin hatıra bölümünde sakladığı aziz bir hatıradır. Diyarbakırlı öyle ki bir kardeşi, kim olursa olsun, bir ihtiyaç içindeyse o anda mendil, başka bir şey olabilirdi. Hiç düşünmeden elindekini verir, gönlündekini verir, zihnindekini verir. İşte Diyarbakırlı bu. Biz de diyoruz ki eğer Diyarbakırlı kardeşimin bir tek saç teline bir zarar gelse, yağına tek bir diken batsa o diken yüreğimize batar. O saç teli bizim en aziz emanetimiz olarak koruyacağımız bir mübarek emanet olur."
Bu kardeşlik ebediyete kadar sürecek
Konya ile Diyarbakır'ı, Hazreti Mevlana ile Diyarbakır'ın alimlerini ayırt etmediklerini belirten Davutoğlu, "Diyarbakır sokaklarında birlikte yürüyeceğiz. Milletimizin eşit fertleri olarak Diyarbakır'da da Ortadoğu'da da dünyanın her yerinde de omuz omuza yürüyeceğiz. Ertuğrul Gazi'nin torunları, Selahaddin Eyyubi'nin torunları ayağa kalkacak. Fitneye karşı ayağa kalkacak. Çatışmak isteyenlere karşı inadına barış diyecek, inadına kardeşlik diyecek, inadına yeni Türkiye, yeni Ortadoğu, yeni dünya diyecek" değerlendirmesini yaptı.
Aydın, Muğla ve Tekirdağ'dan sonra geçen hafta Bürüksel, Berlin ve Zürih'e gittiğini, coşkuyla salonları dolduran Türklerle buluştuğunu anımsatan Ahmet Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Ülkemizin güzel şehirlerini sayarken Diyarbakır'dan gelme bir kardeşim oradan haykırdı, 'DiyarbakırBaşbakanım' dedi, 'Diyarbakır'. İşte nasıl tarihte omuz omuzaysak, bugün yurtdışında, Avrupa'da hangi salonda kardeşlerimizle, vatandaşlarımızla buluşsak aynen Çanakkale Savaşı'nda olduğu gibi omuz omuza duran kardeşlerimizi görürsünüz. Eğer bir yerde bir camiye saldırı olmuşsa o camide yan yana duran kardeşlerimizi görürsünüz. Bu kardeşlik ebediyete kadar sürecek. İşte biz, bunun için Çözüm Süreci diyoruz. Çözüm Süreci herhangi bir konjonktürel çaba değildir. Çözüm Süreci bir seçim kazanmak ya da kaybetmemek için açılan bir yol değildir. Çözüm Süreci işte biraz önce zikrettiğimiz tarihdaşlığın vatandaşlıkla buluştuğu, kaderdaşlığın tesis edildiği bir süreçtir."
Kaderimizi bütün bir milletin kaderi yapmaya kararlıyız
Diyarbakırlılarla hasbihal etmek istediğini ifade eden Davutoğlu, "Ta ki Diyarbakır üzerinden bütün Doğu, Güneydoğu bölgelerimiz ve bütün ülkemiz tekrar Çözüm Süreci'ni tam anlamıyla anlasın ve Çözüm Süreci'ne darbe vurmak isteyenlerin maskelerini de indirsin" dedi.
Kendilerinin asırlarca bir arada yaşamış bu ebedi kardeşleri bir arada tutmaya çalışıtığını vurgulayan Davutoğlu, birilerinin ise bölmeye, ayrıştırmaya, kardeşlerin arasına fitne sokmaya uğraştığını belirtti.
Çözüm Süreci'ni yerli, milli bir proje olarak başlattıklarını ve böyle bir proje olarak başarıya götüreceklerini bildiren Davutoğlu, "30 yıldır bu ülkenin anaları Doğu'da ve Batı'da, Kuzey'de ve Güney'de evlat acısıyla ağladı. Biz bu kaderi değiştirmeye kararlıyız. Kaderimizi bütün bir milletin kaderi yapmaya kararlıyız" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Geçmişte ne zaman bu meseleleri çözmek için yola çıkılmışsa hep engeller çıkarıldı. 1993 baharını hatırlayın. Rahmetli Özal, ateşkes için, çözüm çabası için bir gayrete girmişti. O gayretin önemli bir şahsiyeti olan Eşref Bitlis rahmetliyi şehit ettiler. Sonra 33 askeri şehit ettiler. Arkasında da Özal vefat etti. Bütün o çözüm süreci bir anda akamete uğradı. Daha sonra 2001'de rahmetle andığımız Gaffar Okkan'ı ve her zaman, bugün dahi Türkiye'nin her yerinde Gaffar Okkan ismi, Diyarbakır'da da Türkiye'de de her yerde kardeşliğin sembolü olmuştur. Buraya gelmeden önce bu mübarek şehidimizin eşi Fehime Hanım'ı aradım tekrar taziyelerimi sundum ve dedim ki 'Diyarbakır'a gidiyorum.' O da dedi ki: Selamlarımızı iletin şehit Gaffar Okkan'ın şehrine. İşte bizim kardeşliğimiz budur.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca yine çözüm için çaba sarfettiğinde 28 Şubat devreye girdi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2005'te Diyarbakır'a geldiğinde yeni bir dönem başlattı. Ret politikalarını rafa kaldıran yeni bir dönemin işareti verildi. O günden bu güne AK Parti kadroları bir an dahi Çözüm Süreci'nden ayrılmadı. Ama ne yaptılar bakın. 2005'te Diyarbakırkonuşmasıyla Çözüm Süreci üzerinden tekrar milletin ebedi kardeşliği ihdas edilmeye başlanmışken, 2006'da Türkiye'de isminden başka cumhurla hiçbir ilişkisi olmayan Cumhuriyet Mitingleri tertip edildi. Danıştay saldırısı yapıldı. Devlet içindeki bazı çeteler aynen 90'lı yıllardaki gibi kara bir dönemi başlatmak istediler. Milli iradeyle iş başına gelen ve çözüm iradesi ortaya koyan AK Parti'yi iktidardan indirmek istediler."
Davutoğlu, AK Parti Hükümeti'nin, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni devreye soktuğunda, paralel çetelerin devreye girdiğini, MİT Müsteşarı'na 2012'de kumpas kurulduğunu belirterek, "Sadece çözüm süreci için onu hesaba çekmek istediler. Biz yılmadık, 2013'te Çözüm Süreci'ne yeni bir ivme kattık. 2013 baharı tam da verilen mesajlarla, Nevruz mesajlarıyla, benim de buraya gelip Diyarbakır konuşmasıyla teyit ettiğim bu mesajlarla yepyeni bir dönem başlayacakken, silahlı unsurlar Türkiye'yi terk edecekken, terk etmeye başlamışken, Gezi provakasyonları yaptılar. Gezi provakasyonları üzerinden çözüm sürecini durdurmak istediler" diye konuştu.
Her ne surette olursa olsun mutlaka başarıya ulaşacak
Bu süreçte 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidildiğini, Diyarbakır konuşmasında kardeşlik tohumunu diken Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, milletin, cumhurbaşkanlığı makamını layık gördüğünü belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızla AK Parti Olağanüstü Kongresi'nde devir teslim yaparken ikimiz de konuştuk. Bir hususun altını vurguladık. 'Çözüm Süreci bizim için varoluş meselesidir, Çözüm Süreci'ne her zaman sahip çıkacağız' dedik. Milletimize taahhütte bulunduk. Milletimizin huzurunda o Cumhurbaşkanı olarak, ben Başbakan olarak. İşte bir kez daha söylüyorum. Çözüm Süreci her ne surette olursa olsun mutlaka başarıya ulaşacak. Mutlaka analar arasındaki ebedi kardeşlik kaim kılınacak. Gençler, Diyarbakırsokaklarındaki gençler, Cizre'de, Van sokaklarındaki gençler, Edirne'deki, Konya'daki gençler dağlarda karşı karşıya değil barış sofralarında bir arada olacaklar. Hiçbir şekilde onları karşı karşıya getirtmeyeceğiz."
Birlikte Kudüs'ün, Şam'ın özgürlüğü için çalışacaklar
Davutoğlu, milletin her ferdinin, her bir gencin kendileri için aziz olduğunu vurgulayarak, Selahaddin Eyyubi'nin, Ertuğrul Gazi'nin, Osman Gazi'nin torunlarının hep birlikte yeni bir döneme, yeni bir dünyaya yürüyeceğini, birlikte Kudüs'ün, Şam'ın özgürlüğü ve dünyada adalet için çalışacaklarını söyledi.
62. Hükümeti kurar kurmaz yaptıkları ilk işin, Çözüm Süreci'ne bir mekanizma çerçevesi kazandırmak olduğunu aktaran Davutoğlu, "Çözüm Süreci'ni hiç aksamayan bir mekanizma çerçevesine oturttuk. Kurullar, komisyonlar kurduk. Tam tekrar yola çıkmışken, tekrar Çözüm Süreci'ne ivme katmışken, Yeni Türkiye diyerek, yeni Türkiye'de bütün vatandaşlarımızın özgürlüğü, demokrasi için yola çıkmışken 6-7 Ekim Kobani olaylarını çıkardı provokatörler. 6-7 Ekim Kobani olayları Kobani için çıkmadı" dedi.
Kim bu topraklara yürüyerek gelirse hepsine kapımız açıktır
Başbakan Davutoğlu, Kobani'ye, Suriye'nin her şehrine, tüm mazlumlara selam göndererek, şunları kaydetti:
"Kobani'yi her kardeşimi alnından öpüyor, bağrıma basıyorum. 3 günde 17-20 Eylül arasında 197 bin Kobanili kardeşini sınırdan almış olan bu ülke Kobani'yi unutabilir mi? O zaman söyledim tekrar söylüyorum: Kobani bize tarihin emanetidir. Oradaki kardeşlerimiz bize tarihin emanetidir. Onlara sahip çıkacağız. Ama şunu da söylüyorum, Kobani'ye nasıl sahip çıkmışsak, Halep'teki Arap'a da sahip çıkacağız. Bayırbucak'taki Türkmen'e de sahip çıkacağız. Hristiyan'a da sahip çıkacağız, herkese sahip çıkacağız. Kim bu topraklara yürüyerek gelirse hepsine kapımız açıktır."
Türkiye'de, geçmişte Kürtçe konuştuğu için cezalandırılanlar olduğunu anlatan, Kürtçe üzerindeki yasakları hatırlatan Davutoğlu, "Allah aşkına, şimdi bir düşünün, eğer AK Parti iktidarları olmasaydı, böyle bir salonda bir başbakana 'Denge Bıratiye Serokwezir' (Kardeşliğin Sesi Başbakan) diye yazılır mıydı? Ve o Başbakan dönüp, 'Hebunave hebunamaye' (varlığınız varlığımızdır) der miydi? İşte diyoruz. İnşallah, biraz vakit bulsam güzel Kürtçemizi de güzel Türkçemiz kadar öğrenmek istiyorum. Süleymaniye'de, oradaki kardeşlerimize Kürtçe hitap ettiğimde, salonun nasıl ayağa kalktığını gördüm. Biz bütün yasakları kaldırdık" diye konuştu.
OHAL'in, EMASYA'nın, mezralara yönelik yasağın, Kürtçeye ve Kürtçe propagandaya ilişkin yasakların partisince kaldırıldığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
"İşte bizim için Serok Ahmet diyorlar. Sağolun, teşekkür ediyorum. Bizim şiarımız ne, biliyor musunuz? Diyarbakır'da Dicle konuşmasında zikrettiğimde bütün salon çok hislenmişti. Bir kez de burada zikredeyim. Saraybosna'da bundan 3 sene önce çok büyük bir kalabalığa Türkçe hitap ettiğimde, bir yer geldi ve 'Dünyada bütün şehirler yok edilse, Saraybosna ayakta kalsa, insanlık yeniden inşa edilirdi', dedim. Daha Boşnakçaya çevrilmeden, bütün, binlerce Boşnak ayağa kalktı, aynen buradaki Diyarbakırlılar gibi. Saraybosna'ya da selam olsun. Alkışladılar, tekbir getirdiler, aynen Diyarbakır gibi. Tercüman döndü, sonra bana dedi ki, 'Hocam, Boşnaklar ne zaman Türkçe öğrendiler, bilmiyorum'. O zaman dedim ki, 'Eğer biz dilden kulağa konuşuyor olsaydık, tercümana da tercümeye de ihtiyaç vardı. Gönülden gönüle konuşanlara tercümana da tercümeye de ihtiyaç yoktur. Biz, Selahaddin Eyyubi'nin o onurlu ordusundaki Türkmenler, Kürtler, Araplar, Zazalar, hangi dilde anlaşmışlarsa o dilde anlaşırız. O gönül dilidir, o adalet dilidir.
İşte bütün bu yasakları kaldırdık, bütün bu yasakların karşısında dimdik durduk, durmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde de inşallah özgürlükçü bir anayasa, bu milletin taleplerini karşılayan bir anayasa için seçimlere gidiyoruz. Ve bu kardeşlik şehrinden bütün ülkemize, eşit ve özgürlükçü bir ülkeye, yeni Türkiye'ye merhaba diyoruz. Merhaba yeni Türkiye, merhaba özgürlükler Türkiyesi."
Diyarbakırlı korumasını gösterdi, Diyarbakırlı şairleri andı
Davutoğlu, salondaki koruma ekibinin içinde bulunan Mehmet Çiftçi'nin Diyarbakırlı olduğunu bildirerek, "İşte Diyarbakırlı korumam, canım ona emanet. Canımız Diyarbakır'a emanet" dedi.
Diyarbakırlı Şair Ahmed Arif'in, "Diyarbekir kalesinden notlar" şiirinden birkaç dizeyi okuyan ve "Biz, düşündüğümüzü Diyarbakır gibi düşünürüz" diyen Davutoğlu, Diyarbakırlı bir başka şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın, "Memleket isterim / Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun / Kardeş kavgasına bir nihayet olsun" dizelerini aktararak, şunları kaydetti:
"Memleket istiyorum, kardeş kavgasına bir nihayet olsun. İşte ikinci esas, Diyarbakır'dan bütün ülkeye seslenerek söylüyorum, herkesin eşit haklara sahip olduğu özgür bir Türkiye, demokratik bir Türkiye. Üçüncüsü, Çözüm Süreci üzerinden bu ülkede sağladığımız birlik ve beraberlik temelinde, yeni bir Ortadoğu hedefliyoruz. Türkün, Kürdün, Arabın kardeş olduğu bir Ortadoğu istiyoruz. Suriye'deki zalimlere karşı, Suriye'deki zalim rejime karşı, Suriye'deki zalim terörist IŞİD'e karşı, her yerde Kürtlerin, Türklerin ve Arapların omuz omuza durduğu yeni bir Ortadoğu istiyoruz. Emperyalistlerin bölmek istediği Ortadoğu'ya karşı, biz birleşik, bütün, vahdet içinde bir Ortadoğu diyoruz. Tevhid Ortadoğusu diyoruz. Hz. İbrahim'in Ortadoğusu diyoruz. Selahaddin Eyyubi'nin Ortadoğusu diyoruz. Sultan Abdülhamid'in Ortadoğusu diyoruz. İşte o Ortadoğu'da, Kudüs de özgür olacak, Filistin de özgür olacak. Halklar kardeş olacak, bir ve beraber olacak."