Taha Kılınç
BAYRAM GÜNLERİ
Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan düâ, tövbe, red olmaz. Fıtr [Ramezân] bayramının ve Kurban bayramının birinci geceleri, Şa'bânın onbeşinci [Berât] kadir ve Arefe gecesi).
Eshâb-ı kirâmdan bir zât diyor ki, "Peygamber efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", Bayram günü hutbeye çıkıyordu. Merdiven üç basamakdı. Birinci basamağa çıktı. Bir şeyler söylüyordu. Kulak verdim işitdim. Buyuruyordu ki: (Yâ Rabbi, Sen, anasını-babasını gördüğü halde, onların hizmetinde kusur eden, kalblerini inciten, onların rızasını, düâsını almayan bir kulunu Cehenneme sok..) Ben de âmin dedim." O halde birbirimizi seveceğiz, ama, anamızın, babamızın da kıymetini bileceğiz, onların rızalarını, düâlarını alacağız, gönüllerini alacağız. Ananın, babanın evladına düâsı, Peygamberlerin ümmetine düâsı gibidir...
BAYRAM GÜNLERİ
Bayramlar; Müslümanların birbiriyle kaynaştığı, küs olanların barıştığı, fakir, fukarâ ve yetimlerin sevindirildiği sevinç ve neşe günleridir. Ramazan gittiği için değil, günahlarımız affolup nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz. Bayram günleri, Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" zamanından beri, husûsî bir şekilde kutlanmıştır. Bütün islâm devletlerinde özel bir suretle bugüne kadar kutlanarak gelmiştir.
Bayram öncesi, yiyecek, giyecek ve temizlik gibi hazırlıklar yapılır. Bayram günlerinde herkes, temiz giyinir. Çocuklara yeni elbiseler alınır. Fakir, öksüz ve yetimler sevindirilir. Bayram namazından sonra, kabirler ziyâret edilir; geçmişlerin, akraba ve din büyüklerinin rûhu için Kur'ân-ı kerîm okunur, duâ edilir ve sadakalar verilir. Daha sonra da, aile büyükleri, dost, akraba, arkadaş ve tanıdıklar ziyâret edilir...
Bayram günü şunları yapmak sünnettir:
1-Erken kalkmak.
2-Gusül abdesti almak.
3-Misvâk kullanmak.
4-Güzel koku sürünmek.
5-Yeni ve temiz elbise giyinmek.
6-Namazdan önce tatlı yemek.
7-Yüzük takmak.
8-Câmiye erken gitmek.
9-Giderken tekbîr söylemek.
10-Müminlere selâm vermek.
11-Güler yüzlü olmak.
12-Müminlerle bayramlaşmak.
13-Fakirlere sadaka vermek.
14-Dargınları barıştırmak.
15-Akrabayı ziyâret etmek.
16-Din kardeşlerini ziyâret etmek.
17-Ziyârette hediye götürmek.
18-Kabirleri ziyâret etmek.
19-Misâfirlere ikram etmek.
20-Çok duâ ve tevbe etmek.
EVLİYANIN KALPLERİ AYNA GİBİDİR...
Çok sevilen kimse, insanın kalbinden, hâtırından çıkmaz. Onun şekli, kalbine yerleşir. Feyz, kalbden kalbe gelen, insana Allahü teâlânın râzı olduğu şeyleri yapdıran nûrdur, bir kuvvetdir. Feyzler, Resûlullahın "aleyhisselâm" mubârek kalbinden yayılmakda, Evliyânın kalbleri vâsıtası ile, Evliyâyı çok seven kalblere gelmekdedir. Evliyânın kalbleri ayna gibidir. Bir aynadan fışkıran ışıklar, karşısındaki aynaya ve bundan da, bunun karşısındaki aynaya gelir. Böylece, Resûlullahın kalbinden fışkıran feyzler bizim zamânımızdaki Evliyânın kalblerine gelir. [Bir ayna gibidir. Aynaya gelen ışıklar ve karşısında bulunan cismler, karşı aynada görülür. Aynanın karşısında bulunan ikinci bir ayna ve bunun karşısındaki üçüncü aynada da görünürler. Resûlullahın "aleyhisselâm" mubârek kalbinden yayılan feyzler, ma'rifet nûrları da, bu kalbe bağlı olan kalblere gelir. Kalbleri bağlıyan bağ, muhabbetdir. Eshâb-ı kirâm, Resûlullahı çok sevdikleri için, bu nûrlara kavuşdular. Sevgi ne kadar çok olursa, gelen feyz de çok olur. Sevmek, inanıp ve işleri ve ahlâkı Onun gibi olmak demekdir. Eshâb-ı kirâmın kalblerine gelen feyzler, sonraki asrdaki gençlerin kalblerine de geldi. Bunların da islâmiyete uymaları kolay ve tatlı oldu. Her biri, birer Velî oldu. Uzak memleketde ve mezârda olan Velîden de feyzler yayılmakda, âşıklarının kalblerine gelmekde, kalbleri nûrlanmakdadır. Resûlullahın mubârek kalbinden yayılan feyzlere sonraki asrdaki âşıkların kalbleri de kavuşarak, zamânımızdaki Evliyânın kalblerine geliyor ve bunların kalblerinden, kendilerini sevenlerin kalblerine ve bu arada bizlere de geliyor..]