Şehrin merkesinde DEAŞ unsurlarında temizlemek için yapılan operasyon devam ediyor. Henüz şehir merkezine gelinmediği için ciddi bir direniş sözkonusu değil. Üç koldan operasyon ilerleyecek. Harekat planına göre şehrin güneybatı tarafı açık bırakılıyor ki bu DEAŞ unsurları buradan kaçabilsin.
Bu arada DEAŞ dikkati çekmek için, Musul üzerindeki baskıyı azaltmak için harekat yaptı ve buna karşılık verildi.
TÜRKİYE MUSUL'DA HAVA OPERASYONLARINDA YER ALACAK
Koalisyon güçleri içerisinde hava ve kara unsurları var. Hava unsurları içerisinde Türkiye yer alacak. Bir hava harekatında ihtiyaç duyulduğunda bizim uçaklarımız da operasyona katılacak. Burada bir tereddüt yok, mutabakat sağlanmış durumda. Kara operasyonunda zaten şu anda Irak'ın resmi askerleri, polisi, güçleriyle Peşmergeler doğrudan yer alıyor. Ayrıca bizim Başika kampında eğittiğimiz Ninova Muhafızları var. Irak içerisinde diğer milis gruplar var.
Dolayısıyla şu anda koalisyon güçlerinden doğrudan operasyonda yer alan başka ülke unsurları yok. ABD lojistik destek veriyor, arka planda Amerika da yer alıyor. Dolayısıyla kara harekatında şu anda bizim, aktif olarak operasyonların içerisinde yer almamızı gerektirecek bir durum söz konusu değildir.
'KİMSEDEN İZİN ALMAYA İHTİYACIMIZ OLMAZ'
Türkiye gerek sınırları içerisinde gerek sınırları dışarısında ulusal güvenliğini, toprak bütünlüğünü tehdit eden, vatandaşlarının can ve mal emniyetini tehlikeye sokan, her terör örgütüyle ismi ne olursa olsun ister PKK, PYD, YPG ister DEAŞ olsun isterse ne olursa olsun gereğini yaparız kimseden de izin, icazet almaya ihtiyacımız olmaz. Bu kadar açık ve net söylüyorum.
TÜRKİYE MASADA YER ALACAK
Koasliyonda gerekli adımlar atılıyor. Daha sonra Suriye ve Irak'ta istikrarın sağlanması gerekiyor. Masada olma meselesine gelince, barış görüşmelerinde Türkiye'nin yer alacağı anlamına geliyor. Bu bölgede Türkiye'nin yer almadığı bir görüşme olması mümün değil. Bu bölgeyle alakası olmayan masada yer alacak Türkiye yer almayacak... Böyle bir durum söz konusu olamaz. Türkiye'nin geleceği ve güvenliği için Türkiye'nin ağırlığı burada olacak.
İhtiyaç olan her bölgede güvenli bölge, güvenli alan oluşturulması prensip olarak bizim de Kuzey Irak Kürt Bölgesinin de istediği bir şey çünkü ortak tehdit aynı. Türkiye için de Kuzey Irak için de ortak tehdit PKK.
'ABD TERCİHİNİ YAPMAK ZORUNDA'
YPG-PYD eşittir PKK. Suriye'de, Irak'ta yaşanan Kürt ahalisi bizim kardeşimiz. Sanki biz PYD-YPG ile ilgili konuşunca 'Türkiye, Kürtleri istemiyor' diye bir algı oluşturuluyor. Bizim Kürtlerle sorunumuz yok.
ABD şöyle düşünüyor, 'Ben DEAŞ'ı yok etmek için YPG ile işbirliği yapıp kendi askerimi riske atmayacağım.' Ben ABD'ye de söyledim, bir terör örgütünü başka bir terör örgütü ile yok etmek mümkün mü? Bu bir devlet politikası olamaz. Bu bir yanıltmadır.
ABD şu tercihi yapmak zorunda. Ya beraber hareket ettiği Türkiye'yi ya da üç beş terörirstin oluşturduğu bu grupları tercih edecek.
YPG'ye verdikleri silahları PKK kullanıyor. ABD bizim dostumuz ise bize silah çeken terör gruplarına dolaylı yoldan destek olmuş olmuyor mu?
'1 MART TEZKERESİ SONRASI ABD İLE...'
Terör gruplarının ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabileceğini düşünüyoruz. ABD, 'Biz YPG'nin terör örgütü olduğunu düşünmüyoruz ama PKK terör örgütü onlara karşı sizleyiz' diyor. ABD ile bizim ilişkilerimiz 1 Mart tezkeresinin rededilmesi ile ilişkilerimiz değişti. ABD başka unsurlarala işbirliği yapmaya başladı.
'MÜNBİÇ KONUSUNDA ABD İLE ANLAŞTIK'
Obama ile Cumhurbaşkanı açık konuştu ve anlaştı. Harekat bittiğinde YPG ve PYD unsurları Fırat'ın doğusuna çekilecek. Ama şimdi ayak diriyorlar. ABD söz mü geçiremiyor? Bu mümkün değil. Ağırdan alıyorlar biz bu konunun takipçisiyiz.
BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
Sayın Devlet Bahçeli zaman zaman sürpriz çıkışlar yapar ve bu çıkışlar Türkiye'nin sorunlarının çözümüne kapı aralar. Bu konuda Bahçeli'nin yeni bir buluşu yok. 2007'de vesayet odaklı CHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde mızıkçılık yapmasa belki bunlar olmayacaktı. Bizim anayasamız parlamenter sistem öngörüyor. En azından Cumhurbaşkanlığı seçimi ile değişikliğe gittik. Yüzde 52 ile seçilmiş bir cumhurbaşkanı var ama anayasa yetkileri kısıtlı. 'Cumhurbaşkanı sen hiç bir işe karışma gelen kanunları imzala.' Böyle bir şey yok. Mevcut durumda anayasada bir çelişki var.
Başbakan Yıldırım, Hilmi Özkök'ü yalanladı
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Ağustos 2004 MGK kararı sonrası FETÖ hakkında hükümeti bilgilendirdiğini söyledi.
Başbakan Yıldırım, "Söz konusu MGK kararında FETÖ'den bahsedilmiyor" dedi.
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, FETÖ’yle mücadele için alınan MGK tavsiye kararına ilişkin, “Ağustos 2004’te, ‘Bu örgüt çok büyük imkân ve kabiliyete kavuştu. Bu iş takip edilsin’ dedim. Hükümeti kesin olarak bilgilendirdik, ‘Bu durum iyi değil’ dedik. Açıkça söyleyeyim fazla bir şey yapıldığını da görmedik” iddiasında bulunmuştu.