DÜNYA
Avrupa’da büyüyen enerji korkusu
Dünyanın gözünü Kafkaslar'a çevirmesinin ardından yatan sebep salt Dağlık Karabağ çatışması değil: bu ilginin sebebi Kafkaslar'ın küresel enerji ticareti açısından önemi.
Azerbaycan petrol ve doğal gazını Kafkaslar üzerinden batıya doğru taşıyan iki boru hattı Dağlık Karabağ bölgesinden geçmekte. Bölgede çatışmaların artması bu boru hatlarını tehlikeye sokacağı gibi, Avrupa'nın Hazar Denizi'ne hat çekerek Rusya'nın enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltma umuduna da darbe vuruyor.
Çatışmaların artması aynı zamanda Ermenistan ile askeri birlikteliği olan Rusya'yı ve Azerbaycan ile askeri birlikteliği olan Türkiye'yi karşı karşıya getirebilir. Bu da zaten Suriye meselesi yüzünden ilişkileri gergin olan Türkiye ve Rusya arasında yeni restleşmeye sebep olabilir.
Dağlık Karabağ çatışmaları bağlamında göz önünde bulundurulması gereken bazı noktalar ise:
Boru Hatları
Hazar bölgesi zengin petrol ve gaz rezervleriyle Avrupa'ya enerji ihraç etmek isteyen civar ülkelerin odak noktası haline geliyor. Hazar bölgesinden enerji ihracatını mümkün kılan iki rota var: biri kuzeydoğuda Rusya üzerinden diğeri de güneydoğuda Kafkaslar üzerinden.
Bununla birlikte, kuzeyde Rusya üzerinden giden boru hattı Avrupa'nın bir gün Moskova'ya enerji bağımlılığından kurtulma yönündeki hayalleri için yeterli değil. Avrupa Birliği'nin enerji bağımlılığından duyduğu hoşnutsuzluk Rusya'nın, Gürcistan ve Ukrayna gibi ülkelerde de görüldüğü üzere, enerjiyi bir diplomatik araç olarak kullanmasıyla giderek artıyor. Son zamanlarda yaşanan fiyat anlaşmazlıkları Ukrayna'ya giden enerjinin kesilmesine ve doğu AB ülkelerine giden enerji akışında azalmaya sebep oldu.
Bu yüzden Avrupa, Hazar enerjisini Kafkaslar üzerinden Avrupa'ya taşıyan boru hattına çok önem veriyor ve gelecekte benzer boru hatlarının inşası umutlarını arttırıyor. Ancak Dağlık Karabağ'da yaşanan çatışma sona erdirilmezse Avrupa'nın bu umutları suya düşmüş olacak.
Dağlık Karabağ'da yaşanan çatışmalar Hazar enerjisini Avrupa'ya aktaran iki boru hattını da etkileyecek gibi görünüyor. Bu boru hatları Azerbaycan ve Türkiye için hayati öneme sahipken Avrupa devletleri ve küresel ekonomi için de azımsanmayacak bir önem arz ediyor.
Çatışmaların devam etmesi halinde, Azerbaycan muhtemel saldırı anında gaz sızmalarını engellemek amacıyla güvenlik gerekçesiyle boru hatlarından enerji akışını kapatacaktır.
Enerji akımının durdurulmasının Avrupa üzerindeki en doğrudan etkisi petrol ikmali olacak. Bakü-Ceyhan boru hattı, çoğu Avrupa'ya gitmek üzere günde 1 milyar varil petrol aktarmakta. Akışın kesilmesi hali hazırda ham petrol ithalatının %35'ini Rusya'dan yapan Avrupa için büyük hayal kırıklığı olacak. Avrupa enerjide Rusya'ya bağımlılığını azaltamazken petrol fiyatları da bu durumdan ciddi biçimde etkilenecek.
Doğal gaza gelindiğinde aynı petrolde olduğu gibi AB üyesi ülkeler, Hazar doğalgazı sayesinde gaz ihtiyacının üçte birini karşılayan Rusya'dan kurtulmak istiyor.
AB, Güney Gaz Koridoru sayesinde, 2020'li yıllarda güney ve merkez Avrupa ülkelerine 10 milyar metreküp doğal gaz gelmesini umut ediyor.
Ancak Kafkaslar'da çatışmaların devam etmesi ile herhangi bir yeni boru hattı projesine girilmesini malî açıdan riskli hale getiriyor.
Askeri İttifaklar
Dağlık Karabağ'da yaşanan çatışmalar, sorunun komşu ülkere sıçrama tehlikesini beraberinde getiriyor.
Azerbaycan ve Türkiye 2010 yılında Stratejik Ortaklık ve Ortak Destek anlaşması imzalayarak iki taraftan hangisi askeri bir tehditle karşı karşıya kalırsa diğerini “tüm imkanları kullanarak” destekleme kararı aldı.
Taraflar anlaşmaya ek olarak her yıl ortak askeri tatbikat yapma noktasında mutabakata vardı. Ortak askeri tatbikatın geçen yıl Ermenistan'ın güneydoğu sınırında bulunan Nahçivan bölgesinde yapılması Yerevan yönetimini tedirgin etti. Bu tatbikat herhangi bir büyük çatışmada, Yerevan'ın Bakü ile iki cepheli bir savaş yaşayacağını ve Türkiye'nin de müdahil olacağını gösterdi.
Rusya da böyle bir durumda Ermenistan tarafında savaşa girecektir. Zira 1992 yılında Rusya ve Ermenistan arasında imzalanan Taşkent Ortak Güvenlik Anlaşması böyle bir müdahaleye imkan tanımaktadır. Neticede Rusya ile Türkiye arasında bir restleşme yaşanacaktır.
Rusya'nın hali hazırda Ermenistan'da konuşlanmış 5.000 askeri bulunmakta. Rusya, Ermenistan'a verdiği bu destekle Kafkaslar'ın hâlâ kendi etki sahasında bulunduğunu ortaya koymaktadır.