Taha Kılınç
''Rabbim bana "Kulum!" dedi ''
26 Ocak 2018, Cuma
Şems-i Tebrizî hazretleri "kuddise sirruh" yaya olarak Şam'dan Konya'ya doğru yola çıkar.
Yolda aç, susuz kalır. Gece olur, yatacak yer de bulamaz.
Ne yaparım diye düşünürken, aklına mescidde gecelemek gelir.
Yatsıdan sonra duayı biraz uzatır, herkes evine gidince yatar, uyurum diye düşünür.
Namaz biter, herkes gider, müezzinle baş başa kalırlar.
Şems hazretleri, ibadetini uzatır. Buna canı sıkılan müezzin, biraz hava almak için dışarı çıkınca, o da bir kenarda yatar. İbadeti herhalde bitmiştir diye müezzin içeri girince, onun bir kenarda uyuduğunu görür.
Hemen yanına gidip bağırmaya başlar.
Olmayınca da tekmelemekle tehdit eder. Şems hazretleri ne kadar yalvarırsa da, razı olmaz ve yaka paça dışarı çıkarır.
Şems hazretleri beş on adım uzaklaşmadan arkada bir gürültü kopar.
Müezzin, sanki birisi boğazını sıkıyormuşçasına, nefes alamaz bir şekilde kıvranır.
O sırada imam gelince, müezzin son bir gayretle Şems hazretlerini gösterir.
İmam durumu anlar ve Şems hazretlerine yetişip,
-Efendim, arkadaş bir hata etti, özür diliyor, lütfen affedin de bu durumdan kurtulsun. Bakın ölmek üzere, diye yalvarmaya başlar.
Bunun üzerine Şems hazretleri: (
-İş benden çıktı, bu insan büyükleri üzdü, benim yapabileceğim bir şey kalmadı; ama ben sadece imanla ölmesi için dua edebilirim, buyurur.
Kıvranmakta olan müezzin, az sonra kelime-i şehadet getirip vefat eder.
ABDULLAH HARRÂZ "rahmetullahi aleyh" hazretleri buyurdular ki;Sabrın alâmeti şikâyeti terk, musîbet ve sıkıntıları gizlemektir.
Açlık zâhidlerin, dünyaya düşkün olmayanların; zikir âriflerin gıdâsıdır. Ağyâra yâni yâr ve dost olmayana iltifât etmemek, ona sırrı açıklamamak, yüzünü hakka dönmüş olmanın alâmetlerindendir. Yûsuf bin Hüseyin der ki: "Abdullah el-Harrâz gibi bir kimse görmedim. O da kendisi gibi kimse görmedi. Çok mürüvvet sâhibi, herkesi görüp gözeten bir zât idi." |
ALLAH BANA “KULUM” DEDİ Mİ
Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâ ile konuşmak için Tur Dağı'na çıkarken, yolunu bir zat keser ve şöyle bir istekte bulunur.
- Ey Mûsâ aleyhisselâm! İçimi kasıp kavuran bir soru var ki, cevabını öğrenemezsem, bana dünya ve âhırette hiç rahat yoktur. Sana yalvarıyorum ne olur Rabbine arzet ki: "Ben Cennetlik mi yoksa Cehennemlik miyim?"
Adamın ısrarı üzerine Hazret-i Mûsâ; "Pekiyi, sorayım." deyip Tur Dağı'na çıkar. Dönüşte adamcağız onu yol üzerinde büyük bir merak ve heyecanla; "Rabbim ne buyurur acaba?" diye beklemeye başlar.
Mûsâ aleyhisselâm dönerken adamın yanına gelip der ki: "Rabbim buyurdu ki: "Söyle o kuluma...." der demez adam birden sevinç çığlıkları atarak; "Arkasını söyleme Yâ Mûsâ! Gerisini söyleme! Sen sadece şunu söyle! Rabbim bana aynen böyle dedi mi? Rabbim bana; "Söyle o kuluma!.." dedi mi? Rabbim bana "Kulum!" dedi mi?
Hazret-i Mûsâ; "Evet böyle dedi..." deyince o zat sevinçle tekrarlamış. "Öyle ise gerisini söyleme Yâ Mûsâ! Rabbim bana madem ki "Kulum!" dedi. Beni ister Cennetine alsın, isterse Cehennemine atsın, mühim değil!.." diyerek sevinçle huzurundan ayrılmış.
Daha sonra, Mûsâ aleyhisselâm tekrar Tur Dağı'na çıkınca bu durumu Rabbine arzetmiş. Rabbimiz de şöyle buyurmuş: "Madem ki o benim kulluğumu böylesine başına taç etti ve şeref bildi. Öyle ise artık o Cennetlik bir kulumdur."
- Ey Mûsâ aleyhisselâm! İçimi kasıp kavuran bir soru var ki, cevabını öğrenemezsem, bana dünya ve âhırette hiç rahat yoktur. Sana yalvarıyorum ne olur Rabbine arzet ki: "Ben Cennetlik mi yoksa Cehennemlik miyim?"
Adamın ısrarı üzerine Hazret-i Mûsâ; "Pekiyi, sorayım." deyip Tur Dağı'na çıkar. Dönüşte adamcağız onu yol üzerinde büyük bir merak ve heyecanla; "Rabbim ne buyurur acaba?" diye beklemeye başlar.
Mûsâ aleyhisselâm dönerken adamın yanına gelip der ki: "Rabbim buyurdu ki: "Söyle o kuluma...." der demez adam birden sevinç çığlıkları atarak; "Arkasını söyleme Yâ Mûsâ! Gerisini söyleme! Sen sadece şunu söyle! Rabbim bana aynen böyle dedi mi? Rabbim bana; "Söyle o kuluma!.." dedi mi? Rabbim bana "Kulum!" dedi mi?
Hazret-i Mûsâ; "Evet böyle dedi..." deyince o zat sevinçle tekrarlamış. "Öyle ise gerisini söyleme Yâ Mûsâ! Rabbim bana madem ki "Kulum!" dedi. Beni ister Cennetine alsın, isterse Cehennemine atsın, mühim değil!.." diyerek sevinçle huzurundan ayrılmış.
Daha sonra, Mûsâ aleyhisselâm tekrar Tur Dağı'na çıkınca bu durumu Rabbine arzetmiş. Rabbimiz de şöyle buyurmuş: "Madem ki o benim kulluğumu böylesine başına taç etti ve şeref bildi. Öyle ise artık o Cennetlik bir kulumdur."