DÜNYA
Arakan'da İnsani yardıma izin yok!..
*Myanmar hükümeti, BM ve diğer kuruluşların yardım ulaştırmasına izin vermiyor.
*100 binden fazla Arakanlı Müslüman’ın kaldığı kamplara da 25 Ağustos’tan bu yana insani yardım yapılamıyor.
Myanmar hükümeti, Arakan eyaletinin kuzeyinde ordu ve Budist milliyetçilerin saldırısı altındaki bölgelerde Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer yardım kuruluşlarının faaliyet göstermesine izin vermiyor. İngiliz The Guardian'ın haberine göre, Myanmar hükümeti BM'ye bağlı tüm yardım kuruluşları ile 16 uluslararası kuruluşun, Müslüman sivillere yönelik saldırıların sürdüğü bölgelerde faaliyette bulunmasını engelliyor.
GIDA, SU VE TIBBİ MALZEME GİTMİYOR
Myanmar'daki BM Yerleşik Koordinatörlüğü Ofisi'nce gazeteye yapılan açıklamada, söz konusu bölgelerde gıda, su ve tıbbi malzeme gibi hayati yardımların askıya alındığı belirtilerek, "Buradaki güvenlik durumları ve hükümetin saha ziyaretleri bizi yardımları dağıtamaz hale getirdi" ifadeleri kullanıldı. Yerinden yurdundan edilmiş 100 binden fazla Arakanlı Müslüman'ın kaldığı kamplarda da 25 Ağustos'tan bu yana insani yardım yapılamadığına işaret edilen açıklamada, "BM, en yakın zamanda insani yardım faaliyetlerine yeniden başlamak için yetkililerle iletişim halinde" ifadeleri yer aldı. Açıklamada, Arakan'ın diğer kesimlerinde ise yardımların sürdüğü kaydedildi.
'YARDIMLAR ÇOK ACİL ULAŞMALI'
Myanmar'daki BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Pierre Peron da yaptığı açıklamada, "İnsani yardım kuruluşları, Arakan'ın kuzeyinde devam eden şiddet olaylarından etkilenen binlerce insanın akıbeti hakkında derin endişe duyuyor" dedi. Peron, saldırıların sürdüğü bölgelerde sivillerin güvenliğinin tesis edilmesinin ve gıda, su, barınak, sağlık hizmetleri gibi insani yardımlara güvenilir şekilde erişimin sağlanmasının aciliyet arz ettiğini vurgulayarak, "Çaresiz sivillere yardımın devam ettirilmesine yönelik bir an önce önlem alınmalı" diye konuştu. Ayrıca BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), BM Nüfus Fonu (UNFPA) ve BM Çocuklara Yardım Fonu'nun bir haftadan uzun süredir Arakan'ın kuzeyindeki saha çalışmalarını yapamadığı ifade edildi.
1 MİLYON KİŞİ PROTESTO ETTİ
Oxfam, Save the Children (Çocukları Kurtarın Vakfı) gibi uluslararası yardım kuruluşları ile Dünya Gıda Programı da yardımı faaliyetlerini güvenlik sorunları nedeniyle askıya almak zorunda kaldı. Öte yandan Çeçenistan'da 1 milyondan fazla kişi de, Arakanlı Müslümanlara yönelik katliamı protesto etti.
'ÇOCUKLARIN BAŞINI KESİYORLAR'
İngiltere merkezli Telegraph gazetesinin Arakanlı görgü tanıklarının ifadelerine dayandırdığı haberine göre Myanmar ordusu, Müslüman azınlık mensuplarını diri diri yakarken çocukların da başını kesiyor. Fortify Rights adlı bir insan hakları kuruluşunun raporlarında yer alan tanıklıklara göre Myanmar askerleri, Müslüman erkekleri bambudan yapılma bir barakaya toplayarak diri diri yaktı. 41 yaşındaki Abdurrahman isimli bir Arakanlı'nın "Kız kardeşimi silahla öldürülmüş olarak bulduk. 9 ve 6 yaşındaki yeğenlerimin de başları kesilmişti" ifadeleri, bölgede yaşanan zulmün boyutlarını ortaya koydu.
YİNE KÖY YAKTILAR
Arakan'ın Maungdaw kentine bağlı Maung Na Ma, Waprang, Mazawr Fara, Shil Khali köylerinin ordu ve Budist milliyetçilerce önceki akşam saatlerinde ateşe verildiğine dair görüntü ve fotoğraflar sosyal medya üzerinden yayımlandı. Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) ait güvenilir sivil toplum kuruluşu (STK) ağları ve yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, köylerde 600 ila 800 ev yok oldu. Myanmar ordusunun saldırılarından 25 Ağustos'tan bu yana çok sayıda Arakanlı Müslüman hayatını kaybetti. Saldırılarda 60'tan fazla köy hedef alınıp bu onlarcası yakılırken, Myanmar hükümetinin bölgeye giriş izni vermemesi nedeniyle tam ölü sayısı saptanamıyor. Ancak ölü sayısının binleri bulduğu ifade ediliyor.
'SON UMUT BM BARIŞ GÜCÜ'
Araştırmacı ve yazar Mehmet Özay, "guneydoguasyacalismalari. blogspot.com" sitesinde yayımladığı son makalesinde, Arakan'da yaşananların perde arkasını ve mevcut durumu analiz etti. İşte makalenin satır başları:
DÜNYANIN TEPKİSİZLİĞİ
*"Myanmar'ın Arakan eyaleti yeni bir saldırı ve şiddet ortamıyla gündemde. Geçen yılın ekim ayında da Myanmar güvenlik güçlerinin Arakanlı Müslüman sivillere yönelik saldırısı gündeme gelmişti. Yaşanan kayıplar nedeniyle bu son gelişme, 2012 yılından bu yana yaşanan en ölümcül hadise olarak kayıtlara geçti.
*Arakan sorununun çözümü için önemli adımların atılması yönünde umutlar, 2015 yılı seçimlerinden sonra Nobel barış ödüllü Su Çi'ye bağlanmıştı. Ancak ne insan hakları örgütlerinden ne de ASEAN (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) ve Batılı çevrelerden gelen talepler, Su Çi'yi bu yönde bir inisiyatif alması yönünde ikna edebildi. Myanmar hükümetinin en üst düzeyinde bulunan Su Çi, aldığı ödülün onuruna, uluslararası dostları ve daha geniş kurumsal talep ve desteğe rağmen, bugüne kadar Burma milliyetçiliğinin surlarını aşamadı. Öyle ki Arakanlılar merkezi yönetim ve eyalet yönetimince muhatap kabul edilmiyorlar. Arakanlılar için varoluşsal bir soruna dönüşmüş vatandaşlık olgusu aşılmadıkça da böyle bir imkânın gündeme gelmesi mümkün gözükmüyor.
*Bangladeş hükümetinin resmi olarak Arakanlıları desteklemediği ortada. Su Çi'nin ASEAN dışişleri bakanlarını gayri resmi toplantıya çağırması, Myanmar hükümetinin olan biteni kendi veçhesinden sunması ve bunu da ASEAN sözleşmesinde 'iç işlere karışmama' maddesi arkasına sığınarak yapmasıydı. Daha bu ayın başında 50'nci yılını kutlayan ASEAN'dan yine sonuç getirici bir teşebbüse tanık olunabilmiş değil.
*Arakan'da yaşam mücadelesi verenleri umutsuzluğa sürüklüyor. Bu umutsuzluk insanlığın onları 'kaderleriyle' baş başa bırakmasından kaynaklanıyor. Arakanlılar en azından yaşadıkları bölgede Birleşmiş Milletler'e bağlı barış gücü gözetiminde hayata tutunmayı arzu ediyor."
SORUMLULAR ADIM ATMALI
BM İnsan Hakları Özel Raportörü Yanghee Lee ise Myanmar'ın Arakan eyaletinde ordu ve Budist milliyetçilerin, Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırılarına ilişkin, Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii'nin artık bir adım atması gerektiğini belirterek, "Her devletten beklenen yönetim altındaki herkesi korumasıdır" dedi.