KANADA
AB Bakanı Çelik Kanada'da..
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Halifax 8. Uluslararası Güvenlik Forumu’na katılmak üzere Kanada’ya geldi.
Forum öncesi güvenlik, demokrasi ve küresel sorunlar hakkında AA’ya açıklamalarda bulunan Bakan Çelik, artık yeni bir dünyanın başladığına ilişkin birçok analizin yapıldığına dikkat çekti.
‘’Bir refah ve istikrar projesi olarak görülen AB hakkında ciddi tartışmalar var’’ diyen Ömer Çelik, ‘’en önemlisi İngiltere gibi güçlü bir AB ülkesinin Avrupa’dan ayrılıyor olması. Nitekim Avrupa’daki düzen fikri konusunda çok ısrarlı bir tutumu olan İngiltere gibi bir ülkenin ayrılıyor olması, Avrupa’nın geleceği konusunda istikrar konusunda yeni tartışmalar açıyor’’ diye konuştu.
-‘Avrupa’da kriz var’
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik şöyle konuştu:
‘’Avrupa’da da gerek kurumlar gerekse paradigma düzeyinde ciddi bir kriz var. Bununla yüzleşilmesi gerekiyor. Bu çerçeveden bakıldığı zaman Avrupa’nın karşı karşıya olduğu problemler, ‘dünyanın demokratik güvenliği ne şekilde gerçekleşecek?’ tartışmasını başlattı. Çünkü demokrasiyle güvenlik arasında ciddi bir stres ortaya çıkmaya başladı. Bölgemizde birtakım aşırı akımların demokratik yönetimleri ve Arap Devrimi’nden sonra ortaya çıkan tabloyu tehdit etmesi, Batı’nın da buna sessiz kalması neticesinde, bu aşırı akımların güçlendirmesi gibi bir tablo ortaya çıktı. Bununla ilgili bir çözüm bulunabilmiş değil. DAEŞ’le mücadelede güvenlik konuları öne çıkıyor ama, esas olan DAEŞ’in ideolojik kökenlerini yokedilmesi konusunda ciddi bir ilerleme sağlanabilmiş değil. Çünkü bunda başarı sağlanabilmesi için o bölgede DAEŞ’i vareden gerekçelerin ortadan kaldırılması lazım.’
-‘Dünya demokrasi taleplerine sessiz kaldı’
Irak’ın işgali sonrası bir türlü bir düzen sağlanamadığına işaret eden Bakan Ömer Çelik, ‘’öfkeli insanlar kendilerini koruyacak, kendi geleceklerini şekillendirecek güç odakları aramaya başladılar. Arkasından demokrasi yoluyla bir gelecek kurmaya çalışanlara da bu umut verilmedi. Genç insanlar Libya’da, Tunus’ta ve Mısır’da demokrasi yoluyla bir gelecek kurabileceklerini düşündüler. Çünkü uzun yıllar Batı dünyası onlara geleceklerinin demokraside olduğunu söylüyordu. Ama bu, birtakım iç çatışmalar ya da Mısır’da görüldüğü gibi darbe yoluyla çalındığında demokratik dünya buna sessiz kaldı. Bu büyük bir kitlenin, kendi geleceğini nerde göreceğine ilişkin soru ortaya çıkardı’’ dedi.
-‘Avrupa düşmanlığı yükseliyor’
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik daha sonra şunları söyledi:
‘’Avrupa açısından baktığınızda aşırı sağ akımlar, İslamofobik veya anti-Semitik akımlar ama hepsinin ortak paydası olarak Avrupa düşmanlığı, Avrupa şüpheciliği giderek yükseliyor. Bunun karşısındaki demokratik kurumların cevap verme kapasitesi ve yeteneği de fevkalade düşük.
Sayın Trump’ın başkan seçilme sürecinde aslında tüm bu tartışmalar yaşandı. Örneğin kendisi, Avrupa’nın NATO’dan faydalandığını ama NATO’ya yeteri kadar katkı yapmadığını söyledi. Amerikan Ayrıcalığı dediğimiz bir düşünce akımına daha yakın durduğunu gösterdi. Bütün bu çerçeve, NATO’dan Atlantik-Pasifik Hattı’na yepyeni bir tablo ortaya çıkarıyor. Halifax’ta tartışacağımız esas mesele bu.’’
-‘Demokrasi yeniden umut olmalı’
Demokrasinin insanlar için yeniden umut olması gerektiğini hatırlatan Bakan Ömer Çelik, ‘’çünkü insanların önünde demokratik bir umut yoksa, istediğiniz kadar güvenlik önlemi alın, dünyayı son derece otoriter bir yere kaydırmış olursunuz. Burada da demokrasinin öncelikle organik krizleri var. O da, demokrasinin kendi içerisinde insanların kendilerini ve taleplerini yansıtma konusundaki yetersizliği.. Konuşulan demokrasi tartışmalarının hiçbiri, büyük kitlelerle büyük kurumlar arasında bağlantıyı kurabilme becerisi üretebilmiş değil. Avrupa’da da uluslarüstü bir kurum olarak kurulan AB’nin aslında halkların iradesine karşı olduğu şeklinde birtakım yaklaşımlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar tabi tehlikeli yaklaşımlar. Bunlar, demokratik kurumların hepsinin meşruiyetinin sorgulanmasına yolaçar ve bunları çalışamaz hale getirir’’ şeklinde konuştu.
Neo-liberalizmin, insanı merkez almak yerine ekonomik değerleri esas almasının zararlarına temas eden Bakan Ömer Çelik, ‘’tüm bu çerçeve, ortaya bambaşka bir dünya çıkarıyor. Bugün politikadan tutun da, diğer bütün meselelere kadar herşey neo-liberalizmin kuralları içerisinde tartışılıyor. Ama sokaktaki insanın kimlik, aidiyet ve dünyayı anlamlandırma problemlerine cevap veren bir siyasa ortada yok. Bu aslında bizim siyasetsiz siyaset diyebileceğimiz bir tablo. Yani insanlardan oy alıyorlar ama oy aldıktan sonra da 5 yıl boyunca o insanları pasif hale getiriyorlar. O insanlar kendi kaderleri ile ülkeleri hakkında söz söyleyemez hale geliyorlar.
Vatandaşlar, giderek demokrasinin memurları haline geliyorlar. Sadece oy kullanan, onun dışındaki bütün yetkisini, onu temsil edenlere aktaran bir şey.. Halbuki bugün ihtiyaç duyduğumuz bir derinleşme var. İnsanların sadece demokrasinin memurları olarak değil, demokrasinin kurucusu, taşıyıcısı ve öznesi olduğu bir tabloya ihtiyaç var’’ dedi.
-‘Dünyanın bir çok yerinde çifte standart var’
Seçilmiş herhangi bir insanın hayat hikayesine medya sayesinde sahip olabildiğimize dikkat çeken Bakan Çelik, ‘’ama daha dün Akdeniz’de 365 kişi öldü. Bu 365 kişinin umutları, hayalleri, geleceğe dair planları, aileleri, bir ülkeleri vardı. Bütün bunları kaybettiler. Bunlara karşı birşey söylenmiyor. Ama tek tek insanların hayatları hakkında, hikayeleri hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Burada dünyanın algısı açısından bir dengesizlik var. Bu dengesizlik ne? 1 kişi hakkındaki bütün detayları verirken, orada yüzlerce binlerce kişinin sadece rakamlarla ifade edildiği bir hayat algısı var. Şimdi bu insanlar açısından düşünün. Yıllarca Batı bunlara demokrasi diyor, insan hakları diyor.. Demokrasi için mücadele ettiler, Esed rejimine karşı çıktılar ama Esed rejiminin katliamının karşısında Batı onları yalnız bıraktı. İnsan hakları deniyor.. Türkiye 3 milyon kişiyi misafir ettiği halde, insan hakları açısından sorgulanıyor. Ama AB’ndeki bazı devletlerin Sahil Güvenlik’leri Akdeniz’de bu insanların botlarını şişleyerek, bu insanların suya gömülmesine neden olduğu halde, hâlâ insan hakları konusunda konuşma hakkını kendi tekellerinde görüyorlar’’ dedi.
-‘Terörle mücadele konusunda çifte standart var’
Çifte standardın terörle mücadele konusunda da olduğunu anlatan Bakan Çelik, ‘’örneğin Avrupa’daki ETA gibi, Korsika’daki terör örgütü gibi örgütler hakkında son derece net olan Avrupa’nın tutumu, iş PKK’ya, DHKP-C’ye geldiğinde çifte standarda dönüşüyor. Neye güveneceksiniz ve nasıl güveneceksiniz? AB, PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul ediyor; ama Belçika mahkemesi ‘savaş koşullarında, çatışma koşullarında böyle birşey kabul edilemez’ diyor. Ya da Türkiye ile ilgili ilerleme raporu, Avrupa’nın nasıl bir savrulma içerisinde olduğunu ve zihin dünyasını göstermesi bakımından çok önemlidir. Tam bir zihniyet yanılması var. Meşru bir devlet olarak Türkiye’nin PKK ile mücadelesini savaş koşulları diye ifade ediyor. Yani iki eşit güç gibi görüyor. Tüm bunlar, Avrupa merkezci düşüncenin, aslında AB’nde temsil edilen evrensel değerlerle de çatıştığını gösteriyor’ diye konuştu.
-‘İstikrar dönemi bitiyor’
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik daha sonra şunları söyledi:
‘’Çok açık söylemek gerekirse II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan istikrar dönemi artık bitiyor. Bundan sonra belirsizlikler ve risk dönemine giriyoruz. Dolayısıyla II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan parantez burada kapanıyor. I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasındaki istikrarsızlık ya da risk dönemi gibi bir belirsizlik dönemine girdiğimizi değerlendiriyoruz.
Ortadoğu coğrafyasında birtakım ulusal devletlerin, oradaki halkları felakete sürecek bir şekilde yıkılma sürecini görüyoruz. 1295 kilometrelik sınırımızın ötesindeki Suriye ve Irak’ta ulusal bir otorite yok. Bir polis gücü, bir ordu gücü yok. Ama bu halklar çeşitli terör gruplarının çeşitli militer grupların insafına terkedilmiş durumda. Kaçanlar kaçıyor ama bunun karşısında, bu devletlerin yıkılmasının halklara getirdiği maliyeti sadece Ortadoğu’ya getirilmiş maliyet olarak görenler ve buna ilkeli bir şekilde yaklaşmayanlar, göç yoluyla ya da birtakım siyasi konuların gündemlerine gelmesiyle bunla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla siz artık Musul’u, Rakka’yı, El-Bab’ı bir Ortadoğu sorunu olarak göremezsiniz. Bu aynı zamanda bir AB konusu, aynı zamanda küresel sistemin bir konusu.’’
Türkiye’nin demokratik bir devlet olarak yaptıklarının, güvenliği sağlama konusunda gösterdiği dengenin çok iyi anlaşılması gerektiğini ifade eden Ömer Çelik, ‘’Türkiye 1295 kilometre sınırının ötesinde ulus devletler yıkılırken, bir sürü terör grubuyla mücadele ederken, üstelik de çok yakın bir zamanda bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalırken, hala Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kendisine verdiği OHAL yetkisini kullandı diye eleştiriliyor. Esasında Türkiye’nin terörle mücadelesi, herkesin takdir etmesi ve örnek alması gereken bir şey. Biz bütün bu durumlar karşısında Avrupa’ya çağrı yapıyoruz. Gelin fasıl açalım, gelin demokratik konularda ilerleyelim diye.. Onlarsa eleştirmekten, herhangi bir ilerleme şeklinde ajanda oluşturmaya fırsat bulamıyorlar’’ dedi.
-Panelde konuştu
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Halifax 8. Uluslararası Güvenlik Forumu’nun akşam saatlerindeki Demokrasiyi Yeniden Büyütmek başlıklı oturuma katıldı. Foreign Affairs Dergisi editörlerinden Jonathan Tepperman’ın moderatörlüğündeki oturuma, Bakan Çelik ile birlikte İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon ve Kudüs İbrani Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Dr.Shlomo Avineri ile de katıldı. Bakan Çleik burada yaptığı konuşmada da, ‘’bazı Avrupa ülkeleri 100-150 mülteci almak için referanduma giderken, benim ülkem Suriye’den, Kobani’den gelen 100 bin kişiyi 1 günde almıştır. Türkiye böyle bir güvenlik sorunu ile karşı karşıyadır’’ dedi.
Türkiye’de Temmuz ayında bir darbe girişimi yaşandığını hatırlatan Ömer Çelik, demokrasiye yapılan bu saldırı karşısında Batı’nın sessizliğine işaret ederek, ‘’ordunun içinden bazı generaller, savaş uçakları ile Cumhurbaşkanımızı, bakanları öldürmeye kalktılar. 241 kişi öldü. Ama ilk 1 ay içinde hiçbir AB kurumundan ziyaretçi gelmedi’’ dedi.
AB Bakanı Ömer Çelik, bugün de, BBC’den Yalda Hakim’in moderatörlüğünde Suriye: Mahallenizdeki Dostane Terörist başlıklı oturumda konuşacak. Oturuma, Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, Brookings Enstitüsü’nden emekli general John Allen ve ABD’li senatör John McCain de katılacak. Ömer Çelik, aynı gün akşam saatlerinde başlayacak olan Türkiye'deki Başarısız Darbe ve Dünya Üzerindeki Sonuçları başlıklı kapalı oturumda da, 15 Temmuz’daki darbe girişimini anlatacak.