Konuk Yazar
Türkiye'nin yanıtı ne olacak?
ABD, PKK-PYD ısrarından vazgeçmiyor. Peki bundan sonra ne olacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi PYD’yi doğrudan silahlandırma hamlesine Türkiye nasıl bir karşılık verecek?
Terör örgütüne silah yardımı son 2 yıldır periyodik aralıklarla yapılıyordu. Doğrudan silah yardımı projesi, Obama döneminde alınan bir karardı. Trump’un bunu onaylaması, Obama’ya ait ekibin PYD konusundaki etkinliğinin göstergesi.
ABD, 2013’ten bu yana Suriye politikasını PYD terör örgütüyle ittifak üzerine kurdu. Obama’nın son 2 yılı bu teröristlere silah ve askeri yardım göndermekle geçti.
Obama giderayak çıkardığı bütçeyle de örgüte kendisinden sonra silah gönderilmesinin önünü açtı.
ABD bugüne kadar Suriye politikasında Türkiye’yi hep DAEŞ ile PYD arasında seçime zorladı. Türkiye her iki terör örgütünü de hedef alarak bu tuzağı bertaraf etti.
Donald Trump açıkçası ABD’nin PYD konusunda geri adım atması konusunda bir umuttu. Ancak verdiği talimat ve Pentagon’un bunu onaylaması gösterdi ki ABD PYD’li Suriye politikasından kolay kolay vazgeçmeyecek.
Şimdi en çok sorulan soru “Türkiye bundan sonra ne yapacak”.
Bu sorunun yanıtı, “dün ne yaptıysa bugün ve yarın da onu yapacak”.
Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ordudaki hainleri temizledi.
24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı harekatını başlattı.
O gün bugündür Suriye politikasını ABD’den bağımsız yürütüyor.
ABD’ye kalsa Fırat Kalkanı yapılmayacaktı, başlatılsa bile operasyon DAEŞ terör örgütüyle sınırlı kalacak, PYD’ye dokunulmayacaktı.
Türkiye ABD’yi saf dışı bıraktığı Suriye politikasında Azez-Cerablus hattını DAEŞ’ten temizledi, PYD teröristlerinin buraya gelmesini de engelledi.
Böylelikle sınırımızda terör kantonlarının birleştirilme ihtimali sonlanmış oldu.
ABD, Fırat Kalkanı harekatının ilk gününde “operasyon sadece DAEŞ’i hedef alacaksa destekliyoruz” demişti. Onların çizdiği kurala uymadık, terör örgütlerinin tamamını hedef aldık.
Fırat Kalkanı harekatının ilk aşamasının tamamlanmasından sonra da Irak ve Suriye’de PKK-PYD teröristlerine ağır darbeler indirdik.
Sahadaki operasyonların yanı sıra diplomaside de ABD’nin bulaştırılmadığı hamlelerin içerisinde yer aldık hatta öncüsü olduk.
Kasım ayında Halep’teki ateşkes, Aralık ayında Suriye genelinde ateşkes, Ocak ayında Astana süreci gibi adımların hepsinde Türkiye ile Rusya başroldeyken, ABD dışarda tutuldu.
Obama, PYD’yi destekliyordu, “yapma” dedik, dinlemedi, biz de Suriye politikamızı ABD olmadan hatta ABD’ye rağmen şekillendirdik.
Trump bu konuda bir seçenek sunabilirdi ama belli ki o da Obama’nın yolunu devam ettiriyordu.
O halde Türkiye bugünden itibaren Suriye politikasında dün ne yapıyorsa aynısını yapmaya devam edecektir, ABD’nin bulaştırılmadığı Suriye politikasını sürdürecektir.
PKK-PYD terör örgütü bizim için sınırımızdan uzak tutulması gereken bir terör örgütüdür, Trump bunları destekliyor diye biz PYD’yi rahat bırakacak değiliz.
Aksine ABD teröristlere ağır silahlar veriyor, füzeler veriyor. Neden veriyor bunları, DAEŞ’i vursun diye.
Peki DAEŞ teröristlerinin uçağı mı var ki, ABD PYD’lilere uçak savar veriyor, karadan havaya atılan füzeler veriyor?
Obama’nın mesajı hala geçerli.
O halde Türkiye, PKK-PYD’yi vurmaya devam edecek, biz vurmazsak, bu teröristler ABD’den aldığı silahları bugün olmasa da yarın bize doğrultacaktır.
Özetle biz 1 yıldır ABD’ye rağmen Suriye’deyiz ve tüm planlarımızı tüm adımlarımızı ABD olmadan atıyoruz, buna alıştık, bu konuda tecrübeliyiz.
O nedenle bizim kaybedecek bir şeyimiz yok, politikamız aynen sürecek.
Ama ABD, Türkiye gibi bir güç yerine PYD terör örgütünü tercih etmenin faturasını bir gün mutlaka ağır şekilde ödeyecektir.