Konuk Yazar
Mısır'daki İngiliz üst aklı
Nil nehri üzerinde bir baraj inşaatı var. Büyük Rönesans Barajı.
Bu baraj meselesi yıllardır tartışma konusuydu. Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan ve darbeyle hapsedilen Muhammed Mursi, Etiyopya’nın inşa ettiği baraja şiddetle karşı çıkmış, “Nil’in bir damla suyunu kanımız pahasına savunuruz” demişti.
Çünkü Etiyopya sınırlarındaki baraj tamamlandığında, Nil nehri Mısır için hiçbir anlam ifade etmeyecekti. Suyun büyük bölümü barajda depolanırken, Nil’in Mısır topraklarındaki varlığı kuraklık noktasına gelecekti.
İşte bu nedenle Mursi, “gerekirse kan dökeriz” diyerek bu projeye karşı çıktı. Ve gerçekten de karşı taraf kan döktü, Mısır’da darbe oldu.
Darbeci Sisi geçen yıl baraj projesi konusunda Etiyopya ile anlaştı. Mısır’ın geleceği için büyük soru işaretlerini beraberinde getiren hatta büyük bölüm için bir felaket olacağına inanılan projeye Sisi, hiç eğip bükmeden “evet” dedi.
Barajın 2017’de tamamlanması bekleniyor. Baraj Nil’den akacak olan 65,5 milyar metreküp suyla doldurulacak. Bu oran, Mısır’ın Nil nehrinden bir yılda aldığı su miktarına eşit. Yani Nil bir süre Mısır’a su vermeyecek, bu durum tarımı, ekonomiyi ve elektrik üretimini sıfıra indirecek.
Rönesans Barajında İngiliz ve İsrail’in ciddi yatırımları var. Özellikle Afrika ve Ortadoğu’nun gelecekteki en önemli ihtiyacı olan su meselesinin bu baraj üzerinden garanti altına alınması planlanıyor.
İşte bu projenin yankıları bugün daha net dile getirilmeye başladı. Sisi’yi ikna edenin eski İngiltere Başbakanı Tony Blair olduğu ortaya çıktı.
Blair, Irak işgalinin Bush’la birlikte mimarıydı. Libya’ya sattığı silahlar nedeniyle kendi ülkesinde bile hala tartışmalı bir isim. Kaddafi ile yakınlığı vardı. Rahmetli Erbakan hocanın bir Libya protokolü olan Kaddafi’nin çadırında yaptığı görüşme Türkiye’de 28 Şubat darbe gerekçesi sayılırken, o çadırın Batılı müdavimlerinin başında Blair geliyordu.
Mesela yukarıdaki fotoğraf 25 Mart 2004 tarihli. İngiltere Başbakanı Blair, Trablus’da Kaddafi’nin çadırında otururken. Bir Blair’in oturuşuna bir de Kaddafi’ninkine bakın.
Konuya devam edelim. Mısır’da 2013 darbesinden 1 yıl sonra Tony Blair, Sisi’nin danışmanlığını yapmaya başladı. İngiltere Başbakanlığından sonra da uzun süre Ortadoğu Dörtlüsü diye bir oluşumun temsilcisi sıfatıyla Ortadoğu coğrafyasında faaliyetteydi.
Geçtiğimiz hafta Katar merkezli Al Araby al Jadid Televizyonu Sisi’nin 3 Temmuz sonrası karnesini çıkarmış.
-3143 kişiyi öldürmüş, sadece Rabia Katliamında 1000 kişi onun talimatıyla can vermiş.
-Sisi’nin katlettiklerinden 228’i öğrenci.
-Aralarında Cumhurbaşkanı Mursi’nin de olduğu tam 41.000 kişi hapsedilmiş.
-Bunlardan yine Mursi dahil 670’i idam cezasına çarptırılmış.
-269 esir ise cezaevlerindeki işkenceli sorgularda infaz edilmiş.
Böyle bir karnesi olan Sisi’nin İngiltere’nin eski Başbakanıyla nasıl bir ilişkisinin olabileceğini sorgulamış Katar Televizyonu. Cevabı da Etiyopya’daki İngiliz ve İsrail projesi olan Rönesans barajıyla yine İngiliz, Fransız ve Alman yatırımlarının olduğu Yeni Süveyş Kanalında bulmuş.
Sisi’nin Tony Blair üzerinden, Mısır’ın milli kaynaklarını, Batı sermayesine peşkeş çektiği vurgulanmış. Blair’i Mısır’a yönlendirenin ise İngiliz aklının kontrolünde bulunan Birleşik Arap Emirlikleri yani Mısır darbesinin bir numaralı finansörünün olduğu belirtilmiş.
Mısır’da neden mi darbe yapıldı? Mursi niçin istenmiyordu, bu darbeye Türkiye’den başka neden hiçbir ülke “darbe” demedi? 3 yıldır sorulan bu soruların da cevabı aslında gayet açık.
Taha Dağlı - Haber7.com