ANALİZ HABER
İsrail neden Suriye konusunda endişeli?
The Atlantic editörü Krishnadev Calamur, İsrail’in geçtiğimiz hafta Suriye’deki bir askeri tesise yaptığı hava saldırısını ve bu saldırının ABD ile Rusya’nın temmuz ayında üzerinde anlaşmaya vardığı ateşkesle olan ilişkisini ele aldı.
Suriye iç savaşı devam ederken, İsrail şimdi güç kazanmayı sürdüren ve birbiriyle sıkı bağları olan iki ölümcül düşmanıyla karşı karşıya: İran ve Hizbullah. Bu bağlamda Suriye, İsrail'i sınırları içinde yer alan ve birçok gözlemcinin içerisinde kimyasal silahlar üretildiğini iddia ettiği bir tesise saldırı düzenlemekle suçladı. Böylece İsrail, ABD ve Rusya'nın ülkedeki iç savaşı bitirmek için ateşkes konusunda anlaştığı temmuz ayından beri ilk kez Suriye'ye saldırdı. Ateşkes antlaşması yapılırken İsrail'e danışılmadı, ancak bu son saldırı, İsrail'in savaş alanını kendi adına nasıl şekillendireceğinin bir işareti oldu.
"SALDIRI ‘ALIŞILDIK' DEĞİL"
Suriye ordusu, İsrail savaş uçaklarının Lübnan hava sahası içerisinden Masyaf yakınlarındaki askeri noktalara füze yolladığını, bu saldırıda iki askeri personelin öldüğünü ve alanın zarar gördüğünü açıkladı. Batılı haber merkezlerinin güvenilir kabul ettiği, Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi grubu, söz konusu tesisin ülkenin en önemli araştırma enstitüsü olan Bilimsel Çalışmalar ve Araştırma Merkezi'ne ait olduğunu ve burada karadan karaya füzelerin olduğunu bildirdi. Batılı istihbarat yetkilileri uzun zamandır Masyaf'taki bu tesiste kimyasal silahlar üretildiğine inanıyor. İsrailli yetkililer operasyonel meselelerle ilgili açıklama yapmama politikalarını sürdürüyor, ama İsrail'in askeri istihbarat eski başkanı Amos Yadlin, saldırıdan İsrail'in sorumlu olduğunu onaylamamakla birlikte, Twitter'da paylaştığı yazıda saldırının “alışıldık” olmadığını belirtti. Yadlin, "Çatışmanın gelecek aşamasında önemli bir role sahip olacak olan hassas füzelerin geliştirildiği ve üretildiği bir askeri-bilimsel merkez hedef alınmış." derken, Masyaf'taki fabrikanın binlerce Suriyeli sivilin ölümüne yol açan kimyasal silahların ve varil bombalarının üretim noktası olduğuna dikkat çekti.
"İRAN VE HİZBULLAH KAZANÇLI ÇIKTI"
Ancak söz konusu İsrail saldırısı o kadar da alışılmadık değil. İsrail Hava Kuvvetleri komutanı Tümgeneral Amir Eshel, geçtiğimiz ay Haaretz gazetesine yaptığı açıklamada İsrail jetlerinin, Hizbullah'a malzeme gönderen konvoyları son beş yılda yaklaşık yüz kez vurduğunu söyledi. Lübnanlı Şii militan grup İran tarafından destekleniyor ve savaşçıları Suriye İç Savaşı'nda Esad'ın yanında yer alıyor.
İsrail, sürmekte olan Suriye iç savaşında kendi açısından riskli bir noktaya vardı: Küresel anlamda ana müttefiki olan Amerika Birleşik Devletleri, Suriye'deki hükümetin en büyük destekçisi Rusya ile ateşkes konusunda anlaştı, Beşşar Esed beş yıldan uzun süredir devam eden savaşta hiç olmadığı kadar çok alanı kontrolünde tutuyor ve baş düşman İran ile senelerce Lübnan'da savaştıkları Hizbullah çatışmalardan oldukça kazançlı çıktı.
TRUMP YÖNETİMİNE AKTARILAN MESAJ
Geçtiğimiz perşembe günü gerçekleştirilen saldırıyla İsrail, kendisine düşman olanların güç kazanmasına izin vermeyeceğinin sinyalini verdi. Ayrıca İsrail, bu saldırı yoluyla Trump yönetimine şu mesajı aktardı: Suriye İç Savaşı'na son verecek olan antlaşmada İsrail'in uzun vadeli güvenlik çıkarlarını göz önünde bulundurmak bir zorunluluk. İsrail'in bölgede sadece iki yakın komşusuyla diplomatik ilişkisi var: Mısır ve Ürdün. Her ne kadar ortak İran antipatisinden kaynaklanan nedenlerden dolayı Suudi Arabistan ile arasında itiraf edilmeyen bir ilişki olsa da, İsrail yakın komşularını stratejik sorun olarak görüyor. İsrail 2000'e kadar önce Filistinli militanlarla, daha sonra da Hizbullah'la savaşmak için Lübnan'ın bazı kısımlarını 22 yıl boyunca işgal etti. Şimdi ise sıra, Esed rejiminin Tahran'a giderek daha çok bel bağladığı Suriye'de.
Şİİ SALDIRISI İHTİMALİNE KARŞILIK 10 GÜNLÜK TATBİKAT
İsrail, ABD ve Rusya arasındaki ateşkese yönelik antlaşmaya ilişkin kaygılarını gizlemiyor. Başbakan Benjamin Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, Suriye'de barışın sağlanması için İran ve Hizbullah'ın bu ülkeden çekilmesi gerektiğini söyledi ve İsrail'in çıkarlarını korumak için gerekirse tek başına hareket edebileceğini belirtti. Geçtiğimiz ay Netanyahu, bu kez de İsrail'i ziyaret eden Birleşmiş Milletler Sekreteri General Antonio Guterres'e, İran'ın Suriye ve Lübnan'da hassas güdümlü füzeler inşa eden tesisler kurduğunu söyledi.
İsrail, Hizbullah'ı çok ciddi bir tehdit olarak görüyor. Öyle ki, geçtiğimiz günlerde Şii grubun olası bir saldırısına karşı 10 günlük bir tatbikat gerçekleştirildi. Haaretz'e göre bu, onlarca yıl sonra gerçekleştirilmiş en büyük tatbikat.
Perşembe günkü saldırı, Birleşmiş Milletlerin, Esed rejiminin Han Şeyhun'da sivillere karşı kimyasal silah kullandığını teyit etmesinden bir gün sonra yapıldı. Bu kimyasal saldırı, Trump yönetimini Suriye askeri tesislerine füze atma konusunda harekete geçirmişti. Birleşmiş Milletlerin raporu, Esad için olduğu kadar, bu yöndeki birçok kanıta rağmen Suriye'nin saldırıda sarin gazı kullandığını inkâr eden Rusya için de büyük bir darbe oldu. (...)