Konuk Yazar
Ekonomik tehditte son koza hazırlanıyor
“Müzakereleri dondurma” tehdidi boşa çıktı, parayla operasyona giriştiler.
Türk halkı Dolar ve Euro’yu bozdurunca, şimdi yeni bir tehditle geliyorlar.
O tehdidin adı Gümrük Birliği.
Türkiye 1995’te Gümrük Birliğine dahil edildi.
2015’te 20 yıllık süreç sonunda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi liderliğindeki Türk heyeti, Brüksel’e “anlaşmanın güncellemesi” başvurusunu yaptı.
Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi AB tarafından 2017’ye bırakılmıştı. 2017 itibarıyla güncelleme müzakereleri başlayacaktı.
Ancak AB, AP’nin “üyelik müzakerelerini donduralım” tavsiye kararının ardından Türkiye’ye doğrulttukları tüm tehditlerin boşa çıkmasıyla şimdi de Gümrük Birliği anlaşmasının güncelleme müzakerelerini iptal etme tehdidini savurdu.
Bu konu Avrupa’da Türkiye ile ilgili sıcak bir gündem maddesi. Özellikle de Almanya’da.
Alman Sosyal Demokrat Parti milletvekili aynı zamanda AB ilişkileri komisyonu üyesi Dorothee Schlegel, Türkiye’nin teröristlerle mücadelesini kast ederek, “bu koşullar altında Gümrük Birliği'nde reform gerçekleştirilmemeli” dedi.
Kadının bahsettiği koşullar belli, terörle mücadele, PKK’yla da FETÖ’yle de mücadele etmememiz şartını koşuyor.
Aksi takdirde Gümrük Birliği ile tehdit ediyor.
Zaten konuşmasında bu maddeleri sıralıyor, “Türkiye’nin güneydoğusundaki şiddet dursun, HDP’liler serbest bırakılsın, OHAL sonlansın” diyor.
Haddini aşan bu Alman Sosyal Demokrat vekil gibi Hristiyan Demokratlar da aynı görüşte. Hatta Merkel’in parti kongresinde Gümrük Birliği anlaşmasının tamamen iptali bile gündeme getirildi.
Gümrük Birliği anlaşması 20 yıllık süreci doldurdu şu an 21. Yılı da geride bırakmak üzere.
Bu anlaşmada Türkiye’nin aleyhinde bir sürü madde var.
Zamanında imzalanmış yani eski Türkiye’ye dayattıkları bir anlaşma.
Yeni Türkiye, bu anlaşmayı zaten kabullenmiyor, o nedenle Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin 2015 Mayıs’ın da Brüksel’de başlattığı bir güncelleme süreci var.
Bu anlaşma neden güncellenmeli?
Çünkü AB 1995 tarihli bu anlaşmada üçüncü ülkelerle ticarette her türlü hakka sahip ama Türkiye değil.
Yani ticareti üçüncü ülkelerle yapınca AB’nin söz hakkı var, Türkiye’nin ise yok.
Onlar neyi kabul ettiyse Türkiye’yi de buna mecbur bırakıyorlar.
İşte Bakan Zeybekçi’nin şiddetli karşı çıktığı bu dayatma zihniyetiydi. Bu anlaşmanın yeniden düzenlenip, Türkiye ile ticaret masasına oturulacaksa Türkiye’nin de masadaki herkes ile eşit haklara sahip olması gerektiğinin altı çizildi.
Bu konuda AB 2015 Mayıs’ında söz verdi.
Ancak belli ki şimdi cayma zamanı gelmiş.
Türkiye’ye karşı başlattıkları finansal operasyonun son kozu olarak Gümrük Birliği anlaşmasının yeniden düzenlenmesini kullanmayı planlıyorlar.
Ama şunu unutmasınlar ki özellikle de Almanya’dan Türkiye’ye yapılan onca marka yatırımı var, Gümrük Birliği anlaşmasını öyle kafalarına göre tehdit aracı olarak kullanmaya kalkarlarsa, bunun onlar adına da bir faturası çıkacak.
Mevcut anlaşma zamanında dayatılan bir ürün. Biz bu ürünü zaten istemiyoruz ki, o yüzden “bu değişmeli” diyoruz.
He gidip de “Gümrük Birliğini komple ortadan kaldıralım” diye tehdit ederseniz, faturanızın bedeli de ona göre kabarır.
Bugün Avrupa’da Rusya’ya uygulanan ambargo nedeniyle çiftçilerin hali ortada, her hafta Brüksel’de AB kurumlarının önüne traktörleriyle gelip, ya elde kalan tonlarca domatesi döküp veya yollara tazyikli hortumlarla süt sıkıp, AB’nin sadece faiz lobisinin işine gelen ekonomi politikalarını protesto ediyorlar.