

Değerli Dostlarım
Kanada Türk Toplumu olarak birlik beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyac duyduğumuz için yazımız gene toplumsal dayanışma hakkında olacak.
(Başlamadan önce bu hafta Hakkari'de teroristlerin hain tuzakları sonucu şehit düşen askerlerimiz ve korucularımıza, Allahtan rahmet, yaralılara acil sifalar, yakınlarına ve bütün Milletimize baş sağlığı diliyorum. Allah askerleirmizi korusun ve yüceltsin.)
Montreal Türk Toplumu olarak; Toplumsal dayanışmada ne kadar başarılıyız, ne kadar yol katedebilmişiz diye düşünürken, yaptığımız çalışmalar ve karşılaştığımız başlıca sorunlar bir bir hafızamda canlandı..
Bazen insan bazı konularda dolar, öylesine duygular içinde seyr ederki içindeki birikimleri bir şekilde dışa vurmak ve rahatlamak hisseder. Bazıları buna duygu patlaması, bazıları ilham olarak değerlendirir.
Zaman zaman benimde benzer durumlar içinde olduğum anlar olur ve kendi halimce şiir denemelerimle içimdeki birimleri kağıda dökerim. Yazdıkarımı bazen açar okurum.. O zamandaki duygularımın neler oldugunu ve nasıl dışa vurduğumu düşünürüm.
Bu hafta yazdıklarıma göz atarken yıllar önce dernek çalışmaları ile, toplumsal dayanışma ve yeni nesillerimizin eğitimi, gelişimi ve kültürümüzü koruma çabalarımız aklıma düştü. Biz bu doğrultuda çaba sarfederken, toplumumuzun genel çoğunlugunun, dernekleşmeyi ve önemini anlayamadıklarını, dernekleşmek yerine cenaze fonları oluşturarak farklı bir alanda çalışmalar yapmakta ısrarcı olduklarıyla karşılaştığım canlandı hafızamda..
Montreal'de ilk kurulan cenaze fonlarının kuruluş aşamalarında toplantılara katılmıştım. Bu toplantılarda, bizlerin cenaze fonundan ziyade önceliğimizin; çocuklarımızın geleceğini düşünerek, dernekleşmeyi ön plana çekmemizin daha doğru olacağını, önceliğimizin 'ölülerin değil, dirilerin sorun ve ihtiyaçlarıyla uğraşmak olması gerektiğini vurgulamıştım. Lakin meramımı kimselere anlatamamakla birlikte, her şeye muhalefet oluyorsun diye tepkiler almıştım...
Oysa bir Müslümanın başka bir Müslüman kardeşinin cenazesini kaldırmasının, Müslümanlar üzerine farz olduğunu öğretilmişti bize. biz öyle bilirdik.
Ölen bir Müslüman’a yapılması farz olan en önde gelen vazifeler vardır. Bunlar:
Bu şartlarda Müslümanların; cenaze fonlarıyla vakit ve enerji harcamalarının beyhude olduğunu söyler, bu sarf edilen enerjilerin, dernekleşmek yerine cenaze fonlarıyla harcanmasının yanlış girişimler olduğunu düşünür ve çevremdekilere anlatmaya çalışırdım.
Çünkü dernekleşmeyi başarabilmiş, birlik, beraberlik ve dayanışmayı gerçekleştirebilmiş olduğumuzda, bir cenaze olması halinde; fon olmakasızın herkes bir kahve parası kadar (3-5 dolar) kimsenin cebine yakmayacak kadar cüzi miktarda yardımda bulunarak, üzerine düşen cenaze kaldırma vazifesini yapmış olurlardı, böylece fonlara ihtiyaç duyulmaz, sorun kendiliğinden çözülmüş olurdu.
Ben böyle düşünür böyle inanırdım, hâlâ da aynı düşünüyor ve inanıyorum.. Fonların olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğu kanaatinde değilim..
Bu ince ayrıntıyı anlatamadığımızdan dolayı, toplumumuzun bu konudaki hassasiyetini göz önünde bulundurarak, üyelerimizin kaygılarını ortadan kaldırmak maksadıyla, Montreal Türk Kültür derneğimizin tüzüğüne yeni bir madde ekledik. "Derneğimiz, üyelerimizin cenazelerini kaldırmakla yükümlüdür" şeklinde bir değişiklik yaparak, yeni cenaze fonları kurulmasının gerek olmadığını, toplumumuza dernek olarakta bu sorunu halledebileceğimizi hatırlatmak istedik...
Cenaze fonlarının öncelikli sorun olduğunu düşünüp, derneğe ve dernekçiliğe karşı olan ve dernek faaliyetlerine katılım göstermeyip tam tersine katılanlarada engel olmaya çalişanlara, neden cenaze fonu değilde, bizim önceliğimizin dernek olduğunu hep anlatmaya çalıştım. yıllar önce yazmış oldugum bir şiiri, dernek çalışmalarının gündemde olduğu bu günlerde sizlerle paylaşmak istedim.
Umarım okuduğunuzda, üzerinde uzun uzun düşünür, önceliğimizin cenaze fonları mı yoksa Dernekler mi olduğunu kendi vicdanlarınızda karar verirsiniz.
Sahip Çıkalım Derneğe
Birbiriyle kaynaşarak büyüsün,
Çocukları, elde görürsün sonra.
Dayanışma küçüklükten büyüsün,
Umutları, selde görürsün sonra.
Kazanayım dersen öyle kolaydan,
Başın kurtulmaz her daim olaydan,
Soy'a sahip çıkmadığın dolaydan,
Başını taşlara vurursun sonra.
Düşüp elden ayaktan yaşlanınca,
İhtiyaçların bir bir başlanınca,
Amelinle toplumdan dışlanınca,
Yalnız bir başına kalırsın sonra.
Gençler ecnebilerle evlenince,
Kültürden ırak ele çekilince,
Türkçe bilmeyen torunlar gelince,
Oturup dizini döversin sonra.
Akraba bağları yıpranır gider,
Toplum birbirinden utanır gider,
Vicdanın kalbini sızlatır gider,
Tenhada gizlenip ağlarsın sonra.
Sağlam iple örülsün kültürümüz,
Unutulup gitmesin Türk'lüğümüz,
Alnımız açık, pak olsun yüzümüz,
Mahşerde hesabı verirsin sonra.
Hep birlikte elimizi verelim,
Kültürü yaşayarak öğretelim,
Kalplere sevgi tohumu ekelim,
Ne ekersen onu biçersin sonra.
Sakın karşı çıkma derneğimizi,
Bozma yaban elde dirliğimizi,
Biz sahip çıkarken birliğimizi,
Ruh gibi karşıdan bakarsın sonra.
Elini taş altına koymuyorsan,
Her yapılanı eleştiriyorsan,
Yetmedi, geleni caydırıyorsan,
Ölürken çok yorgan yırtarsın sonra.
Eğitimi cenazeden bekleme,
Dayanışmayı kabirde belleme,
Kültür çıkmaz mezardan eşeleme,
Kazdığın çukurda, kalırsın sonra.
Nikferî'yim acır haline özüm,
Kültüre düşmanlık edene sözüm,
Cenaze fonudur diyerek çözüm,
Mork ta sorunları, çözersin sonra...
selam ve dua ile Allah'a emanet...