TÜRKİYE
Bu yasama yılı farklı açıldı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 'Yenikapı ruhu' olarak da anılan yeni siyasi durum Meclis açılışını başka bir konuma getiriyor.
Aljazeera Türk'ten Gonca Şenay'ın haberine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 26'ıncı dönem ikinci yasama yılının resmi açılışı 1 Ekim Cumartesi yapılıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Meclis açılışı bu defa farklı görüntülere sahne olacak.
Yenikapı mitinginin ardından “Yenikapı ruhu” olarak adı koyulan bu siyasi atmosfer, Meclis açılışını geçen yıllara göre çok daha farklı bir hâle getirecek...
Çünkü aslında çok değil bundan sadece bir yıl önce Türkiye'de hem sokağın gündemi hem de siyasetin gündemi çok başkaydı.
1 Ekim 2015...
Siyasette iki önemli başlık vardı. Birincisi 7 Haziran seçimlerinde hiçbir siyasi parti tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşamamış, üstelik koalisyon da kurulamamıştı. Gözler 1 Kasım'da yeniden yapılacak genel seçimlerdeydi.
Görevde, AK Parti Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığında kurulan seçim hükümeti vardı. CHP ve MHP bu hükümete bakan vermemişti, HDP'nin bakan olan iki milletvekili ise istifa etmişti.
7 Haziran seçimlerinin ardından PKK da yeniden saldırılara başlamıştı. Şehit haberleri geliyor, güvenlik güçleri operasyonlar yapıyordu.
Ankara'nın alışkın olduğu bu yüksek tansiyonun etkileri Meclis açılışında da hissedildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fransa'daki bir programı nedeniyle açılışa katılmadı. HDP Eş Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş da Meclis'e gelmediler. Hatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın konuşması öncesinde Meclis'te üçüncü parti konumundaki HDP'li vekiller Genel Kurul'u terk etti. CHP'liler ise Erdoğan'ın salona girişinde ayağa kalkmayarak tepki gösterdi.
Gerilimin en önemli yansımaları ise Cumhurbaşkanı'nın açılış konuşması sırasında hissedildi.
Cumhurbaşkanı'nın en önemli iki mesajı "yeniden yapılacak seçimler ve terör" üzerineydi.
Özellikle PKK ile mücadele konusunda, Cumhurbaşkanı'na milletvekilli sıralarından sözlü sataşmalar oldu. Özellikle de bazı MHP milletvekilleri tarafından...
Meclis tutanaklarından
CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN: Ben, büyük Türkiye, yeni Türkiye, güçlü Türkiye, 78 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye mücadelesi veriyorum. Buradan Kürt kardeşlerime özellikle seslenmek isterim: Biz Kürt kardeşlerimizle her zaman gönül diliyle konuştuk.
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Gittiler.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN – Burada Kürt kardeşlerim var benim. Burada Kürt kardeşlerim var da siz tanımıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şunu bilmeniz lâzım, bilemediğiniz bir şey var: Kürt kardeşlerimi onlar temsil etmiyor. Burada Kürt kardeşlerim var. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Bir şeyi birbirinden iyi ayırmak lazım. Kürt sorunuyla terör sorunu farklıdır. Siz bunu ayırt edemediniz.
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Altı yıldır söylüyoruz!
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN – Bugün de gönül diliyle konuşuyoruz. İstiyoruz ki yarın da öbür gün de ebediyen aramızdaki gönül köprüsü sapasağlam muhafaza edilsin. Her bir Kürt kardeşim elini vicdanına koysun ve Türkiye'nin nereden nereye geldiğini görsün. Bizleri birbirimizden koparma çabası, birbirimize düşman etme oyunu aslında her ikimizi de hedef alıyor. Bunun için diyorum ki: Kürt ayrıdır, terörist ayrıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Altı yıldır söylüyoruz bunu.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Devlet Bey de bunu söylemişti, 2009'dan beri Bahçeli de bunu söylemişti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN – Kürt kardeşimin inancı, değerleri, ahlakı, onuru böyle bir örgütle yol yürümeye zaten uygun değildir. Mücadelemiz bir etnik kökenle değil, altını çizerek ifade ediyorum, terörledir, terör örgütüyledir, teröristledir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Açılımla mı?
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN - Terörden en büyük zararı gören de yine Kürt kardeşlerimizdir. Elif Şimşek'i, Yasin Börü'yü, Fırat Sımpil'i katleden, bununla da kalmayıp cansız çocuk bedenleri üzerinden alçakça algı operasyonları yürüten bir zihniyetin Kürt kardeşlerimle hiçbir ortak noktası olamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, Kürt kardeşlerimizle yine gönül diliyle konuşacağız. Bugün, evet, teröre karşı amansız bir mücadele veriyoruz. Dağ taş demeden her tarafta şu anda operasyonlar süreklilik arz eder şekilde devam edecektir, bundan taviz veremeyiz. Bin yıllık kardeşliği bozmamak, özgürlüklerden taviz vermemek için de son derece hassas davranıyoruz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – İnşallah!
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN – Çözüm süreci, 78 milyonun kardeşliğini tesis etme noktasında bir son aşamaydı, biz bunun zor olduğunu biliyorduk ama başarmak için denemek, mücadele etmek zorundaydık. Bu süreçte nihâi aşama olarak kardeşlik adına, huzur adına, yeni ve büyük Türkiye adına silahların bırakılması gerekiyordu. Türkiye düşmanı odaklara taşeronluk yapan örgüt ne yazık ki bunu yapmadı. Terör örgütü alçakça, canice saldırılarına yeniden girişti. Türkiye Cumhuriyeti devleti de terör örgütüne hangi dilden anlıyorsa o dilden cevap veriyor, vermeye devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu örgüt, ülkemiz ve milletimiz için tehdit olmaktan çıkartılana, silahlar gömülüp üzerine beton dökülene kadar bu mücadele sürecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, “silahların susması” demiyorum, silahların bırakılması ve üzerlerine de betonların dökülmesinden bahsediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Dolabın fişini çekin o zaman.”
O gün Cumhurbaşkanı, 1 Kasım seçimlerinden sonra başlayacak yeni dönemin tarihi bir fırsat olacağına vurgu yaparak konuşmasını bitirdi.
Locada da, bugünden bakıldığında dikkat çeken bir manzara vardı. Komutanlar kendilerine ayrılan koltuklarda oturuyordu. Genelkurmay Başkanı Hulûsi Akar'ın hemen arkasında ise olması gerektiği gibi yaveri Levent Türkkan vardı. Türkkan bugün, 15 Temmuz darbe girişiminin Gülen yapılanmasına mensup olduğunu ve darbe girişiminin bu örgüt tarafından organize edildiğini itiraf edilen ilk isimler arasında yer alıyor.
15 Temmuz'da her şey değişti
Aradan geçen bir yılda terör, yine ülke gündemindeki en önemli başlık olarak kaldı. Ancak onun dışında çok şey değişti.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine AK Parti'yi götüren Ahmet Davutoğlu'nun yerine artık Başbakanlık koltuğunda Binali Yıldırım oturuyor.
Ama bundan da önemlisi, Türkiye tarihinin en büyük dönüm noktalarından birini geride bıraktı. Gülen yapılanması tarafından hayata geçirilmek istenen 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'de bir çok alanda olduğu gibi siyasette de büyük bir değişimi beraberinde getirdi. Ülke gerildi ancak siyasette tansiyon düştü.
Darbe girişimine karşı çıkan muhalefet liderleri Beştepe'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. 7 Ağustos'ta Yenikapı'daki mitinge, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın yanı sıra CHP lideri Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Bahçeli de katıldı.
İlân edilen Olağanüstü Hâl'in ardından muhalefet liderleri ile Başbakan Binali Yıldırım arasında görüşmeler yapıldı. Siyasetçilerin birbirlerine karşı kullandıkları dil net bir biçimde yumuşadı.
Ortamın Meclis açılışına yansıyacağını, belki de yıllar sonra daha tansiyonu düşük bir yasama yılı başlangıcı olabileceğinin ilk sinyalini CHP Grup Başkanvekili Levent Gök verdi. Gök, partisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ayakta karşılayacağını söyledi.
“CHP açılışta ayağa kalkacak. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak makamlara her zaman saygı gösterdik. CHP gerektiği şekilde davranacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı geldiği zaman hep birlikte kendisini karşılayacağız.”
Lozan tartışması
Ancak bu açıklamanın hemen ardından siyasette yeni bir tartışma başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Perşembe günü muhtarlara seslenirken “1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan'ı 'zafer' diye yutturmaya çalıştı” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu bu sözlere “O koltuğa Cumhuriyet'in ve Lozan'ın sayesinde oturduğunu unutmayacaksın arkadaş" diye karşılık verdi ve “Eğer sizin anladığınız Yenikapı ruhu buysa biz buna karşıyız” diye ekledi.
Bu sözlerin ardından CHP'in Meclis'in açılışında tavrının değişip değişmeyeceği sorusu gündeme geldi. Ancak Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te Taha Akyol'un "Bu sizin yarınki (Meclis açılışında) davranışınızı etkiler mi?" sorusuna “Hayır. Makam ayrı bir şey. Cumhurbaşkanlığı makamı ayrıdır, biz o makama saygı gösteririz. Ama biz isteriz ki makamın ötesinde kişiye de saygı gösterelim” diyecevap verdi.
Açılış saat 15.00'te
Meclis'te 26. Dönem ikincisi yasama yılı açılışı her yıl olduğu gibi Atatürk Anıtı'na çelenk konulmasıyla başlayacak. Genel Kurul oturumu saat 15.00'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasıyla açılacak. Akşam saatlerinde ise Meclis'te siyaset, bürokrasi, iş dünyası ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden isimlerin davet edildiği geleneksel resepsiyon düzenlenecek.