Konuk Yazar
ABD-PYD ittifakında FETÖ faktörü
FETÖ, Rus uçağını düşürdüğü gibi Suriyeli mültecileri sınırda vurduğu gibi sınırdan teröristlerin geçişine göz yumduğu gibi PYD’nin de Amerika için alternatifsiz bir güç olması için çok kritik engellemelerde bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump, Obama’nın PYD’ye verdiği sınırsız desteği devam ettirecek mi?
Eldeki veriler Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak isteyen Trump’ın o desteği azaltacağını gösteriyor.
Yani Trump, PYD’yi tamamen saf dışı bırakmasa da, PYD terör örgütü Obama döneminde olduğu kadar sivrilmeyecek gibi duruyor.
Obama döneminde ABD’ye sık sık “PYD ile ittifak etme” dedik.
Onlar da bize bıkmadan usanmadan her seferinde “DAEŞ ile mücadele için bu şart” yanıtını verdi.
Mesele DAEŞ ile mücadele ise Türkiye, PYD’nin alternatiflerini ABD yönetimine sunuyor.
Bu öneri Aralık ayında Obama’ya da verilmişti.
Mesut Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani, Pentagon’a “PYD yerine bizimle çalışın böylece Türkiye ile buzlar erir” demişti.
Ancak Obama yönetimi “dere geçerken at değiştirilmez” diyerek, bu teklifi reddetmişti.
Aslında PYD alternatifsiz bir güç değil.
Hele ki bir de ABD’nin silah desteğini aldıklarında diğer yapılar da en az onlar kadar elverişli konuma gelebilir.
Ancak Obama yönetimi için bir unsur daha vardı. O da PYD’nin bu Suriye ve Irak’taki vekalet savaşında ABD adına garantili olması. Neticede bir terör örgütü ve Türkiye’ye karşı da kullanılma özelliğine sahip.
ABD’ye “PYD ile çalışma” dendiğinde PYD terör örgütünün bu özelliğinden bahsedemediler doğal olarak. Her seferinde PYD’nin alternatifsizliğini gerekçe gösterdiler.
Trump’la birlikte PYD’nin Türkiye’ye karşı kullanılabilecek bir terör örgütü olma meselesi biraz aşıldı. Yeni yönetim, bu konudaki Türkiye’nin hassasiyetlerine en azından şu an için daha saygılı bakıyor.
Geriye ise PYD’nin alternatiflerini Trump’a iyi bir şekilde sunmak kalıyor.
Ankara-Washington hattında ABD’nin Suriye’de DAEŞ’e karşı destekleyebileceği alternatif güçler konuşuluyor.
Fırat Kalkanında DAEŞ ile mücadele eden Özgür Suriye Ordusu, 2014 Kobani çatışmalarında Türkiye tarafından Suriye’ye gönderilerin ve orada DAEŞ’le mücadele eden Peşmergeler, Suriye’nin kuzeyinde hem rejim hem de PKK karşıtı olan Suriye Ulusal Kürt Konseyine bağlı silahlı gruplar gibi yapılar üzerinde duruluyor.
Aslında bu alternatif meselesi daha önce de çözülebilirdi. Ancak Suriye ve Irak’ta masada planlananlar sahada aynı şekliyle uygulanamayabiliyor.
Örnek Fırat Kalkanı Operasyonu.
Operasyon 24 Ağustos 2016’da başladı. Oysa daha önce başlayabilirdi.
Ancak FETÖ, Rus uçağını düşürdü, ortalık toz duman oldu.
Türkiye o dönemde sınırında neyi planlasa FETÖ karşı tarafa bir engel çıkarıyordu. Mesela İdlib sınırında durduk yere öldürülen mülteciler gibi. Bu provokasyon Haziran 2016’da yaşanmış, kimse bir anlam verememişti.
Bölgedeki son 2,5 yıldaki gelişmelere dikkatli bakınca FETÖ’nün Suriye ve Irak’ta Türkiye’nin planlarının önü kesen hamleler yaptığı açıkça görülüyor.
Onlardan biri de DAEŞ’in Musul’dan sonra 2014 Ağustos ayında Erbil’i işgal etmeye kalkması sırasında görüldü.
2 Ağustos 2014’te Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesindeyken DAEŞ, Erbil’in kapısına dayandı. Barzani, Türkiye’den askeri yardım istedi.
O yardım FETÖ’nün Türk ordusuna sızan üniformalı teröristleri tarafından engellendi.
FETÖ üyeleri, Kuzey Irak’ın imdat çağrısını gerekli yerlere gereken şekilde iletmeden ört bas etti.
Ankara’da üst düzey bir yetkili Barzani’ye yönelik askeri yardımın FETÖ tarafından engellenmesinin doğurduğu sonuçların vahim olduğunu söylüyor.
Zira FETÖ’nün o engellemesiyle devreye ABD girdi.
Peşmerge ABD tarafından kurtarılan taraftı.
Bu durum 2 yıl sonraki Musul operasyonuna direk yansıdı. ABD, Musul’da Peşmergeden çok Haşdi Şabi’ye görev verdi hatta PKK-PYD’liler bile orada çöreklendi.
FETÖ’nün Erbil’e askeri yardım konusunu baltalaması, Türk askerinin Kuzey Irak’taki varlık gerekçesini de sıkıntıya soktu.
Başika krizi bu bahaneyle büyütüldü.
Tıpkı Rus uçağının düşürülüp, Fırat Kalkanı operasyonuna rötar yaptırılması gibi Başika’daki Türk askerlerinin eğitim süreci de 2014 Ağustos yerine 2015 Ocak sonrasına ertelenmiş oldu.
Arada kaybedilen vakit ise terör örgütlerinin işine yaradı. Başta PYD bu süreçte iyice palazlandı.
PYD bir terör örgütü olarak bu denli vazgeçilmez bir noktaya getirilmişse bunun altında bir çok faktör olduğu açık.
Gelinen noktada FETÖ’nün verdiği zararları tek tek aşan Türkiye’nin PYD’nin önünün açılmasını sağlayan tahribatı da onarma aşamasına geldiğini gösteriyor.
Zira güvenlik bariyerimiz El Bab’dan Rakka’ya kadar uzatılmış durumda.
Kaldı ki güvenli bölgeler konusunda da pazarlık masasında elimiz güçlü bir şekilde oturuyoruz.