EĞİTİM - KÜLTÜR - SANAT
Unutulmuş bir komutan: Nuri Killigil
Nuri Killigil, unutulan/unutturulan bir figür. Osmanlı Ordusu'nun üst düzey kademelerinde komutanlık yapan, Trablusgarp, Kuzey Afrika ve Bakü'de en ön saflarda bulunan İstiklal Madalyalı bir gazi. Hayatının son düzlüğünde ise silah fabrikası kuran bir girişimci.
Nuri Bey (Killigil), cenaze namazı dönemin şartları içinde kılınmayan, fabrikasındaki patlama araştırılmadan gizli celse ile Meclis'te konuşulan, bugün dahi devlet sırrı olarak kalan, unutulan veya unutturulan milli bir figürdür. 28 Eylül Çarşamba (yarın) günü kabrinin yeniden açılışı nedeniyle bu dosyayı siz okurlarımız için hazırladık. İşte Nuri Killigil kimdir?
MANASTIR'DAN İSTANBUL'A UZUN BİR HİKAYE
İttihat ve Terakki'nin kudretli komutanı Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Killigil, 1890’da Manastır’da doğar. Henüz Teğmen rütbesindeyken 1911- 1912 Trablusgarp Savaşı’na katılır. I. Dünya Savaşı’nda Kuzey Afrika’da bulunan Osmanlı Ordusu’nun en üst düzey kumandanı olarak görev yapar.
I. Dünya Savaşı sonuna doğru Rus ve Ermeni çetelerin katliamına uğrayan Azerbaycan Türklerini kurtarmakla görevlendirilir.15 Eylül 1918’de Kumandasındaki Kafkas İslâm Ordusu ile Bakü’yü işgalden kurtarır.
Nuri Paşa’nın Kurtuluş Savaşı’nda önemli hizmetleri vardır. Kâzım Karabekir Paşa kumandasındaki Ordunun Ermenilerle yaptığı savaşta birlikleriyle ordumuzu destekler. Doğu Cephesi’nde Ermenilere karşı kazanılan zaferde önemli hissesi olan Nuri Paşa TBMM tarafından İstiklâl Madalyası’yla onurlandırılır.
ASKERLİKTEN GİRİŞİMCİLİĞE GEÇİŞ
Nuri Paşa 1923’de kardeşi Ertuğrul ile birlikte Almanya’da çinicilik eğitimi alır. 1925’te Kütahya’da “Kütahya Çini İşleri Türk Anonim Şirketi” ve Kütahya’da bir çini ve seramik fabrikası kurar. Çeşitli silâh ve cephane tasarımları geliştirir.
Nuri Bey, Çini işini silah fabrikasından önce bir adım olarak görmektedir. Bu yüzden Kütahya’da daha fazla oyalanmaz. Zeytinburnu ve Sütlüce’de silâh ve cephane fabrikaları kurmak için İstanbul’a gelir.
II. Dünya Savaşı’nda ordu için silâh ve cephane imal eder. Savaştan sonra ABD’nin Türkiye’ye yaptığı Amerikan Askeri Yardımları gereği “Türk Savunma Sanayi’nde Özel Sektör” kaderine terk edilir.
Esas amacı yarı otomatik 9 mm.’lik tabanca ve mermi üretmek olan Nuri Bey’in tabancaları çok beğenilir ve siparişler birbirini kovalar. Fabrikayı Sütlüce’ye taşıyan Nuri Bey esas hayali olan gerçek anlamda savunma sanayisi kurma amacını gerçekleştirir.
Sütlüce’ye taşındıktan kısa bir süre sonra, ordunun havan topu, mermisi, piyade tüfeği mermisi ve kapsül ihtiyacını karşılamaya başlar. Sırada ise; top, top mermisi, uzun vade de tank vardır.
Nuri Bey’in işleri yolundadır. Nuri Bey, mühendis arkadaşları ve teknisyenleriyle birlikte gecesini gündüzüne katarak çalışır ve Mısır’dan büyük bir sipariş alır. Siparişi teslim edince gelecek parayla top ve top mermilerini devreye sokmayı tasarlamaktadır.
Yani Türkiye’de ilk savunma sanayinin temelleri Sütlüce’de atılmaktadır ve gerçekten de savunma sanayisinde adımlar atılmaktadır. Mısır’dan gelen siparişe bir de Ürdün’den piyade mermisi, 9 mm’lik tabanca ve kapsül istekleri eklenir.
Aynı yıllarda 1948 yılında kurulan İsrail Devleti’yle Mısır ve Ürdün arasında yer yer çatışmalar başlar. Nuri Bey aldığı siparişleri yetiştirmeye çalışmaktadır. Ancak, 2 Mart 1949 tarihinde İstanbul müthiş bir patlamayla sarsılır. 1949 yılı Türkiye’de gerek uçak sanayinin gerekse de savunma sanayinin kökünden silinmesi açısından ilginç bir yıldır.
SABOTAJ İHTİMALİ ARAŞTIRILMAYAN PATLAMA
Sütlüce’deki fabrikanın kimyahanesinde patlama olur. Alevler cephane deposuna sıçrar, mermiler, yani Türk ordusuna, Mısır ve Ürdün’e gidecek piyade havan mermileri yanmaya ardından da patlamaya başlar.
Nuri Bey de fabrikadadır. Ve feci bir biçimde, 26 arkadaşıyla birlikte yanarak can verir. Patlamalar sabaha devam eder. Polis yanmış fabrikanın çevresini kordon altına alır. İçişleri Bakanı Ankara’dan gelir apar topar ve soruşturmanın başına geçer. Fakat hiçbir sonuca ulaşılamaz.
Patlamaların siyasi bir sabotaj olduğu söylentisi yayılır. Soruşturmanınsa örtbas edildiği her yerde konuşulmaktadır.
TBMM’de bazı milletvekilleri hükümete soru önergesi verir, fabrikanın nasıl ve kimlerce havaya uçurulduğunun açıklanmasını ister; 23 Mart’ta kapalı celsede Başbakan kürsüye gelerek açıklamalarda bulunur; ve her ne anlattığıysa bu gün bile devlet sırrıdır.
Nuri Paşa’nın yanmış birkaç parça giysisi bulunur ancak. Ve bunlar bir tabuta konarak toprağa verilir. Fabrika bir daha açılmamak üzere yanmış, kül olmuştur. Üretilen tabancalardan biri, Nuri Paşa’nın varislerince Harbiye Askeri Müzesi’ne teslim edilir. Uçak sanayinin ardından savunma sanayimizin temel taşı da un-ufak edilip toprağa böylece gömülür.
Sabotaj ihtimalleri hiç araştırılmaz ve olayın üstü bilerek örtülür. Sabotajın kısa vadedeki hedefi Nuri Killigil ve fabrikasıdır. Uzun vadedeki amacı ise; “Türk Savunma Sanayii’nde Özel Sektör” adlı endüstri dalının tasfiyesi. Yapılan sabotaj çok önemli bir milli endüstri sektörümüzü̈ ortadan kaldırır.
CENAZESİ KILINMAYAN ŞEHİDE GIYABİ CENAZE NAMAZI
Nuri Bey’in vücudunun bir parçası 10 gün sonra Haliçten çıkarılır ve cenaze namazı kılınmadan Edirnekapı Şehitliğine defnedilir. Dönemin İstanbul Müftüsü olan Ömer Nasuhi Bilmen, belki de siyasi şartlarının etkisiyle vücut tam olarak bulunamadığı için cenaze namazı kılınmaz fetvası vermiştir.
Cenaze namazı dahi kılınmayan Nuri Bey’in mezarı bakımsızlık içinde kaderine terk edilmişken bir kısım gönüllü kabri onarır, temizler. Bakü'nün kurtarıcısı olarak Azerbaycan'da saygıyla anılan Nuri Paşa’nın bir törenle mezarını yenilenmiş haliyle ziyarete açmak ve kılınmayan cenaze namazını kılarak kendisine dua etmek olarak amaçlarını açıklayan gönüllü ekibi, ayrıca Savunma Sanayimizin kurucusu sayılan bu girişimci ruhu kamuoyuna daha iyi tanıtmayı kendilerine görev bilmişler.
Enver Paşa’nın torunu Arzu Enver Eroğan ve eşi Ömer Eroğan’ın yanı sıra, Nuri Killigil kitabının yazarı Atilla Oral ve mezarlığın yapımını üstlenen işadamı Zeki Yılmaz’ın katılacağı törene İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder de katılacak. Ayrıca Bakü’den misafirlerin de olacağı açılışa Milletvekili Ganire Paşayeva ile Azeri gazeteci Mayis Alizade katılacaklar.
Açılış Çarşamba günü (28 Eylül) saat 15:00’da gerçekleştirilecek.
Haber 10