EĞİTİM - KÜLTÜR - SANAT
Tipik Bir Batılı: Arnold Joseph Toynbee
Tüm dünyada büyük bir Tarihçi olarak tanınan Arnold J. Toynbee, Paylaşım Savaşları'nda İngiltere'nin Propaganda Enstitüsü'nde yetişmişti.
Matematikçilerle iktisatçıların savaşını iktisatçılar kazandı. Ogün bugündür kaynaklar kıt ihtiyaçlarımız sınırlı(!) 29 Buhranıyla Liberalizm krize girince matematiğin gözü badem gözlü oldu ama o da krizi saklamak içindi. İstatistikin canı sağ olsun, Asya ve Afrika istatistikten başka nedir ki(!)
Ancak Batılı global modernitenin tek savaşı iktisatla matematik arasında yaşanmadı. Politikayı da yanına alan tarih felsefeyi ve teolojiyi insan içine çıkmaz etti. Gerçeklik tarihçiler ve politikacılarca yeniden inşa edildi. İngiltere ve ABD’nin strateji enstitülerinde akademisyenler ileri karakol şefi gibi iş gördü.
Bu karakol şefleri uzun yıllar boyunca bilimin kapitolünde parlatıldı, akademik çalışmaların kaynakçalarını süsledi. Zihinsel olarak istila edilmiş ülke akademileri için birer kutup yıldızı oldular.
Bu mütevazı yıldızlardan biri de Arnold Joseph Toynbee.
TİPİK BİR BATILI OLARAK TOYNBEE
Tarihçiliğiyle bilinen Toynbee I. Paylaşım Savaşı çıktığında ülkesinin edebiyatçılarından birçoğu gibi o da savaş bakanlığına bağlı propaganda bürosunda çalıştırıldı. 1919 ve 1946 Paris Barış konferanslarında İngiliz delegasyonunda görev aldı.
1943-1946 yıllarında İngiliz Dışişleri Bakanlığı Araştırma Bölümü’nde araştırma müdürlüğü yaptı. Manchester Guardian gazetesinin muhabiri sıfatıyla 1921’de Anadolu’ya gidip Türk-Yunan savaşını izledi.
Burada geçirdiği dokuz aylık süreçte daha önce Yunanistan’a duyduğu sempati zamanla yerini Yunan hükümetine karşı sert eleştirilere bıraktı.
Akademi ve diplomasi arasında gidip gelen Toynbee I. Paylaşım Savaşı sırasında medeniyet kavramının, II. Paylaşım Savaşı sırasında dinî inançların önemini keşfetmiş ve bu iki tema ekseninde birçok eser vermiştir.
TOYNBEE TÜRKİYE'Yİ KEŞFEDER..
1921 ‘de Türkiye’ye giriş yapan Toynbee bir mülakatında Türkiye’nin her karışını gezdiğini söyleyecektir. Peki nedir bu Türkiye merakının kaynağı?
14 Nisan 1889’da Londra’da doğdu. İngiltere’nin köklü eğitim kurumları Winchester College (Hampshire) ve Balliol College’da (Oxford) Yunan ve Latin klasiklerine dayanan bir eğitim aldı. 1911-1912 yıllarında Atina’da British Archeological School’da öğrenim gördükten sonra üç yıl Balliol College’da ders verdi.
Yunanistan hükümetinin maddî desteğiyle Londra Üniversitesi’ne bağlı King’s College London bünyesinde açılan Korais Kürsüsü’nde Bizans ve modern Yunan dili, edebiyatı ve tarihi kurucu profesörü olarak görev yaptı.
Tarihe teolojik bir bakış geliştiren Toynbee çizgisel bir zaman anlayışını reddederek döngüsel bir tarih felsefesi geliştirmiştir. I. Paylaşım savaşıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesinin gerçekleştiği, Batı hegemonyasının sanayi inkılabıyla başlayan altın çağını yaşadığı bir dönemde uygarlıklar tarihiyle ilgilenmiştir.
Tüm bunlar Toynbee’nin entelektüel yanını yansıtıyor. Oğlu Peter Toynbee’ye verdiği mülakatta ilk kitabının, "The Nationalities and The War" (Milliyetler ve Savaş) olduğunu ve I. Paylaşım savaşından önce yazdığını söylemiştir.
ISMARLAMA BİR KİTAP
Ancak Toynbee’nin ilk kitabı I. Paylaşım Savaşı esnasında savaş bakanlığına bağlı propaganda bürosunda çalışırken yazdığı The Blue Book (Mavi Kitap)’dur. Ermeni meselesinde hala çok kullanışlı olan bu kitap savaş propagandası olarak 1915’te yayınlanmıştır.
The Blue Book adlı savaş propagandası kitabının malzemelerini toplayan asıl kişi Lord Bryce'tır ve Arnold Toynbee'nin yazılı şekil verdiği bu propaganda senaryosunu kendi adına dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey'e sunmuştur.
Lord Bryce 1922 yılında öldüğü zaman Hakopyan adlı bir Ermeni yazar tarafından yayınlanan makalede; "Lord Bryce'ın adı dünyada bir tek Ermeni kalana kadar yaşacaktır," denilmiştir.
Toynbee’nin akademik geçmişinde tek tuhaflık bu da değildir. Oğluyla yaptığı mülakatta ilk kitabım dediği Milletler ve Savaş kitabında Avrupa'nın sınırlarını yeniden çizmiştir.
1973 yılında, artık tanınmış bir tarih gurusu olan Arnold Toynbee, bir Japon aydınıyla birlikte İngilizce hazırladıkları bir söyleşide bir sırrını açıklamıştır. Arnold Toynbee. "Amerikalılar," diyor, "Vietnam'da Vietnamlıların hayvanat ya da nebatat türü bir şey olmadıklarını anladıklarında, yani insan olduklarını keşfettiklerinde çok şaşırdılar" der.
Tarih felsefesinin merkezine çatışmayı koyan, medeniyet sınıflandırması yapan Toynbee’nin mülakatını; yıllar sonra Hungtinton’un Medeniyetler çatışması tezinde bir türlü bir yerlere yerleştirememesini düşünerek okumalıyız.
İki dünya savaşından sonra İngiliz delegasyonunun üyesi olarak savaştan sonraki görüşmelere müzakereci olarak katılıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası Paris görüşmelerinde İngiltere adına görevli. 1945'te de İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki görüşmelere de katılıyor.
TÜRKİYE ZİYARETLER
Eserlerinde Türkiye yanlısı bir profil çizen tarihçimizin Türkiye ziyaretleriyle ilgili kronoloji de enteresandır. Türkiye'yi ilk ziyareti 1912 yılında, ikinci ziyareti 1921'de, üçüncü ziyareti 1923'te, dördüncü ziyareti 1929'da beşinci ziyareti 1948'de, altıncı ziyareti 1962'de, yedinci ziyareti 1968'de. Türkiye ziyaretlerinde Cumhurbaşkanı Atatürk’le görüşüyor.
Toynbee'nin ikinci ziyareti Türklerle ilişkisi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Toynbee 1921'deki ziyaretinde, Mudanya'da Yunan katliamlarından kurtulabilen Türkleri görüyor ve onların, yani Yunanlıların Türkleri nasıl katlettiğine tanıklık ediyor.
Hemen Manchester Guardian haftalık gazetesine Türkiye topraklarındaki bu izlenimlerini yazıyor. Türkiye dostu Toynbee’nin ortaya çıkış tarihi de çok manidar.1923'te Lozan'da görüşmelerin kesintiye uğradığı bir zaman diliminden bahsediyoruz.
Lozan’daki Lord Curzon'un galip devlet kibrini düşündüğümüzde İngiliz diplomasisi boş durmuyor.
TANIDIK BİR MANZARA
Türkiye’nin dostluğunu ve güvenini kazanmaya başlayan bir 'eski düşman'ı hemen Türkiye'ye gönderiyor. Toynbee anılarında aktardığına göre bu defa Ankara'ya da geliyor. Savaş alanını da geziyor. Tarihe bugünden bakınca 15 Temmuz sonrası Türkiye’ye gelip her gördüğüne sarılan Joe Bidden’ın kimin öğrencisi olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek.
Türkiye’ hendek vahşetiyle boğuştuğu günlerde Noam Chomsky ve Slavoj Zizek, iki modern filozof olarak PKK’ya destek mesajları vermişti. Zihinlerinde mekânsal bir uzam olmanın ötesinde Hristiyan bir koza olarak Batı’da işler böyle yürüyor.
Akademilerde üretilen gerçeklik eleştirisini bile post etiketiyle dünyaya servis edilirken siyasallıktan ayrı düşünülemez. Terör örgütleri, çatışmalar, dinler arası diyalog süsü verilmiş post kolonyalizm ve Ortadoğu Koridorları… Kim bilir belki de Toynbee’nin yarım kalmış kitabından cüzlerdir.
Haber 10