ANALİZ HABER
Siyasi Siyonizm: Theodor Herzl ve İsrail'in kuruluşu
Siyasi siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'in 'Yahudi Devleti' adlı eserinin detayları, Sultan Abdülhamid'e 'rüşvet teklifi' ve Yahudi devleti projesini uygulamaya koyma çabaları...
“ Filistin bizim aklımızdan hiç çıkarmadığımız tarihî yurdumuzdur. Filistin ismi, insanımızı eşsiz bir tesir ile kendine çekecektir. Eğer Sultan hazretleri bize Filistin'i verecek olursa, biz de karşılığında Türkiye'nin malî durumunu düzenleyebiliriz. Orada barbarlığa karşı medeniyetin yatağı olarak, Asya'ya karşı bir Avrupa seti oluşturabiliriz”.
Theodor Herzl
Kamuoyunda siyasi siyonizmin kurucusu olarak bilinen Theodor Herzl: Yahudi Devleti adlı eserini nasıl bir ortamda kaleme aldı? Siyonist Kongre'nin detayları, Sultan Abdülhamid'e 'rüşvet teklifi' veYahudi devleti projesini uygulamaya koyma çabaları...
SİYASİ SİYONİZMİN 'KURUCULARI': PİNSKER VE HERZL
Siyasi Siyonizm kavramının kullanılışı ve literatüre girişi genellikle 19.yüzyılın son yıllarında Theodor Herzl'in kaleme aldığı "Yahudi Devleti" adlı eseri ile eş zamanlı kabul edilir.
Ancak ondan on beş sene önce Polonyalı bir Yahudi ve Siyon Âşıkları örgütünün kurucusu olan Leo Pinsker'in "Kendi Kendini Özgürleştirme" olarak Türkçe'ye çevirilebilecek kitapçığında siyasi Siyonizm'in temelleri atılmıştır.
Herzl'in materiyalist ve liberal bakış açısı ile kurduğu projeye karşılık Pinsker, manevî yönü ağır basan ve milliyetçi damarı çok daha güçlü olan bir program ortaya koymuştur.
Herzl'in, Pinsker'in aksine siyaseten daha aktif ve siyasi ortamın Yahudiler açısından daha sıcak olmasından ötürü dile getirdikleri halk arasında daha çok revaç bulmuştur.
Pinsker'in eserini kaleme alması ve bir Yahudi devletinin kurulması fikrini dile getirmesini Rusya Yahudilerinin yaşadıkları tetiklemişken Herzl'in Yahudi Devleti adlı eserini kaleme almasını da Avrupa'da ve özelinde Fransa'da Yahudilerin yaşadıkları olaylar etkilemiştir.
Fransa'da 19.yüzyılda antisemitizmin hız kazanmasının ardında ülke dahilinde yaşanan siyasi ayrılıklar ve siyasi-ekonomik istikrarsızlık bulunmaktadır. Fransa Yahudileri; Fransa'da iş kollarına ve sermayeye hakim olmalarından dolayı sosyalistlerin ve ulusal birliği bozukları düşüncesiyle Katolik milliyetçilerin hedefi haline gelmişti.
YAHUDİ ALEYHTARLIĞI VE EDOUARD DRUMONT
Fransa'daki antisemitist hareketin öncülerinden Edouard Drumont, 1886 yılında Yahudi Fransa (La France Juive) isimli bir kitap kaleme alır. Kitabında Yahudilerin Fransa'daki durumundan duyduğu rahatsızlığı anlatırken, Yahudilerin toplumdan dışlanması gerektiğini söyler. Bu kitabı yayımlayana kadar Perire isimli bir Yahudi ailesinin hizmetinde olan Drumont'a arkadaşı “Bu zamana kadar Yahudilerin ekmeğini yiyiyordun. Anlaşılan şimdi kendilerini yemeye karar verdin” diyerek tepkisini dile getirmiştir. Drumont, 1889 yılında da Fransa Antisemitizm Cemiyeti (Ligue antisémitique de France)'ni kurmuştur. Bu Cemiyet ülke genelinde sayısız Yahudi karşıtı gösteri ve saldırı gerçekleştirmiştir. 1892 yılında ise bir nevi Cemiyet'in yayın organı olan La Libre Parol gazetesi kurulmuş ve gazete ülkedeki Yahudi aleyhtarı düşüncelerin platformu haline gelmiştir.
ROTHSCHILD ALEYHTARLIĞI
Bu olaylarla aynı döneme tekabül eden bir diğer gelişmede ülkenin ekonomisinde önemli bir yer edinmiş olan ünlü Yahudi Rothschild ailesine yönelik saldırılardır. Drumont gazetesinde Rothschild ailesinin yolsuzluk ve hırsızlık yaptığına dair haberler yapıyordu. Bu haberlerler vasıtasıyla halk arasında oluşturulan algı ile 1892 yılında Gustave Rothschild'in arabasına bir saldırıdı düzenlenmişti. Fransız parlamentosunda François Louvre, Yahudilerin Rusya'da olduğu gibi Fransa'dan sürülmelerini teklif ediyor, bu teklifi on üç azanın desteğini alıyordu.
Fransa'yı çalkayan bütün bu gelişmelerin yanında öyle bir hadise vardı ki, Theodor Herzl'in Yahudi Devleti adlı kitabını yazmansında tetikleyici olmuştur: Dreyfus meselesi.
DREYFUS MESELESİ
1890'lı yıllarda Fransa'da özellikle ruhban sınıfı, halkı Fransız ordusunda istihdam edilmiş Yahudiler aleyhinde kışkırtıyordu. Ecole Polytechnique'e giren Yahudi çocuklarının sayısının artması ve bu okuldan mezun olan Yahudi sayısının Fransızlardan fazla olması halkın Yahudilere duyduğu nefreti arttırıyordu. Gazeteler “Ordu'da Museviler” başlıklı sayısız yazı yayımlanmaktaydı. 1896-1902 yılları arasında Fransa, Avrupa ve hatta Osmanlı gündemini meşgul eden Dreyfus Meselesi, ordudaki Yahudilere karşı oluşturulan bir kamu oyu algsının neticesiydi. Fransız ordusunda topçu subayı olarak görev yapan Yahudi kökenli Alfred Dreyfus, Alman ordusuna bilgi sızdırmakla suçlanmaktaydı. Adına düzenlenen sahte belgelerle, Kasım 1894'te tutuklanıp askeri mahkemede yargılanan Dreyfus, suçlu bulunarak Şeytan Adası'ndaki hapishaneye gönderildi. 1896 yılında yapılan bir tahkikat sonucu asıl suçlunun Ferdinand Walsin Esterhazy olduğu tespit edildi, ancak bu subay sorgulanmasının ardından askeri mahkemece aklanıp serbest bırakıldı. Üst düzey komutanların yanlı uygulamaları kamu oyunda rahatsızlığa sebep olmuştu. Emile Zola, 13 Ocak 1898'de Emile Zola dönemin cumhurbaşkanı Felix Faure'a “İtham Ediyorum” (J'accuse) başlıklı açık bir mektup yazdı. Bu mektubunda açık olarak üst düzey komutanları suçlamaktaydı. Zola'nın bu mektubu büyük yankı uyandırmış ve davanın tekrar ele alınmasına yol açmıştır. 1899 yılında tekrar Fransa'ya getirilen Dreyfus yeniden yargılandı ve kendisinden özür dilenerek serbest bırakıldı. 1906 yılında iade-i itibar edilerek binbaşı olarak orduda görevlendirildi. I.Dünya Savaşı sırasında orduda görev aldı ve yarbay rütbesi ile emekli oldu.