EĞİTİM - KÜLTÜR - SANAT
FETÖ'nün kendini tarif ettiği dizi: Hıyanet Sarmalı..
FETÖ’nün kapatılan televizyon kanalı Samanyolu dizilerinin baş aktörlerinden Ali Başar Star Pazar’a konuştu. FETÖ’nün diziler üzerinden verdiği birçok mesaj yüklü senaryoda rol alan Başar, “Hıyanet Sarmalı’nda bana generali oynattılar. Sonradan anladım ki 15 Temmuz’un provasını yaptırmışlar bize” dedi.
Türkiye tarihinin en karanlık ve derin uluslararası bağlantıları olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün asker, yargı ve emniyet üzerinden inşa ettiği işgal operasyonunun en önemli ayağını şüphesiz medya yapılanması oluşturuyor. FETÖ yıllarca bürokrasideki gücünü kullanarak medyada da organize bir yapılanmaya giderek profesyonel operasyonlarla algı oluşturdu. Her kumpas öncesi kontrol ettiği devasa ekonomik güçle kimi zaman siyaseti manipüle etti, kimi zaman da eğitim, spor ve sanat dünyası üzerinden toplumu yönlendirdi. Ancak her operasyonunda öncü rolü medya oynadı.
Profesyonelce hazırlanmış operasyonların toplumda kabul görmesi için medyanın gücünü sürekli etkili bir biçimde kullanan FETÖ, algı oluşturmak için sözde film ve dizilerde emniyet ve istihbaratın verdiği bilgileri belli bir süzgeçten geçirerek nakış nakış senaryolara işledi. Öyle ki Samanyolu dizilerinde sahnelenen bazı senaryolar bir süre sonra neredeyse bire bir gerçek hayatta yaşanıyordu. Bu tuhaflık birçok kez haber konusu oldu. Özelikle son on yılda hiç olmayacak isimlerin FETÖ kanallarında başrolde gözükmesi ve örgütün amaçları doğrultusunda rol almaya başlaması dikkat çekse de 15 Temmuz’a kadar o rolleri oynayan sanatçılar dahi bu kadarını beklemiyordu.
Peki, aslında neler oluyordu? FETÖ çektiği dizi filmlerle toplumu nasıl manipüle ediyordu. Star Pazar bu soruların peşine düştü. Bu haftaki konuğumuz FETÖ’nün son 10 yıl içinde çektiği ve çok önemsediği en ünlü projelerinde rol alan sinema sanatçısı Ali Başar… 20 yıllık profesyonel sinema sanatçısı olan Başar, bugüne kadar beş sinema filmi ve 45 dizide rol aldı. ‘Harem Suare’, ‘Kurtlar Vadisi: Gladio’, ‘Asmalı Konak’, ‘Reaksiyon’, ‘Gurbet Kadını’, ‘Arka Sokaklar’ gibi sinema ve dizi filmlerinde rol alan oyuncu Ali Başar Almanya’dan emekli orta sınıf bir gurbetçi ailenin en büyük oğlu. Şimdilerde Belçika’da oyunculuk dersleri veriyor. Eşi Neşe ve bir yaşında kızı Lina ile sessiz bir yaşam sürüyor. FETÖ’nün toplumu dönüştürmek ve algı oluşturmak için profesyonel kurgularla çektiği ‘Mavi Rüya’, ‘Kollama’, ‘Yeşeren Düşler’ ve ‘Hıyanet Sarmalı’ dizilerinde rol alan Başar STV’de yaşadıklarını anlattı. Başar’la yaptığımız söyleşide en dikkat çeken nokta kanlı 15 Temmuz girişimiyle ilgili… İşte FETÖ’nün karanlık medya dünyasında yaşananlar...
Profesyonel sanat yaşamınız ne zaman başladı? İlk çıkışınız nasıl oldu?
1997 yılından beri profesyonel oyuncuyum. Türkiye beni 1999’da ‘Harem Suare’ filmi ile tanıdı. 2003 yılında ‘Asmalı Konak’ dizisiyle ivme yakaladım. ‘Asmalı Konak’ zirve noktası oldu.
KURUL YAZIYOR BİZ OYNUYORDUK
FETÖ’nün kanalı Samanyolu ile yollarınız nasıl kesişti?
Nevşehir’de ‘Asmalı Konağı’ çekerken ‘Mavi Rüya’ dizisinin yönetmeni Avni Kütükoğlu beni orada görüyor. Tanışmamız öyle oldu. ‘Mavi Rüya’ ile STV o dönem yüzde 28 büyüdü. Bundan sonra üç iş daha yaptım STV’de… ‘Kollama’, ‘Yeşeren Düşler’ ve son olarak ‘Hıyanet Sarmalı’ dizilerinde rol aldım… Burada ordu içinde ihtiraslı bir generali oynattılar bana.
FETÖ’nün dizileri manipülatif kurguları yüzünden gündemden düşmüyordu. Senaryolar size nasıl geliyordu?
‘Mavi Rüya’ ve ‘Yeşeren Düşler’de anormal bir şey görmedim ama, ‘Kollama’ ve ‘Hıyanet Sarmalı’nda gariplikler oluyordu. ‘Kollama’ dizisinde ‘İsimsiz Kahramanlar’ diye bir teşkilat vardı. Burada bu teşkilatın kurucusu Sabit karakterini oynattılar bana. Senaryolar günlük yazılıyordu, oynarken farkında olmuyorduk. 60 kişi sete çıkıyoruz parça parça A4 kâğıtlarında senaryolar geliyordu. Bir yerden sonra tıkanıyorduk. Bir iki telefon görüşmesinin ardından senaryonun yenisi geliyordu. Meğer bir denetim kurulu varmış. O kurulun onayından sonra senaryo geliyordu.
DİZİDEKİ HER KARAKTERİN GERÇEK HAYATTA KARŞILIĞI VARDI!
Bunlar meslekte sıradan olaylar değildi yani?
Normalde yapımcının senaryoyu denetlemesinden daha doğal bir şey yok. Kurum olarak 10-12 kişi var. Ama hepsinin senaryo üzerinde söz söyleme hakkı varsa bu sıkıntılı bir durum. Örneğin Ergenekon ve Balyoz operasyonları daha gündeme gelmemişken dizinin senaryosunda ‘Erkenkondu’ örgütü işleniyor, dahası sonradan gerçekleşen operasyonların hepsi dizinin senaryosunda yazılı. Yani dizideki her karakterin gerçek hayatta bir karşılığı vardı. Bir tek ben ‘İsimsiz Kahramanlar’ teşkilatının kurucusu olarak Sabit karakterinin kim olduğunu bilmiyorum. Sordum, “Kim bu Sabit” diye? Sabit, derin devlete çalışıyor ama MİT’ten mi, polis teşkilatından mı, istihbarattan mı, belli değil. Senaryo geldi baktım askerin cami bombalaması gibi birçok detay var. İlginç olanı Balyoz operasyonu hiç gündeme gelmemişti. Ne gazetelerde böyle bir haber vardı ne de yer altından çıkmış bir silah. Fakat bizim dizide bunlar yer almaya başladı. Ben itiraz ettim, bu repliklerde oynamam dedim.
Neden itiraz ettiniz?
Balyoz ve cami bombalama repliklerinde askeri küçük düşürücü şeyler vardı. Yönetmene bu sahneyi çekmeyeceğimi söyledim. Yunus Aylıdere’ye söylediler. Aylıdere Hidayet Karaca’yı, o da Pensilvanya’yı aradı sanırım. Sonra telefon geldi “Ali Başar o kısmı biraz yumuşak oynasın” dediler.
Peki, çekinceniz neydi?
Oyuncu olmadan önce 15 yaşında Ankara polis kolejlerine girmek için imtihana girdim. Sanatçı olmasaydım polis olacaktım. Aile olarak vatana, millete, bayrağa ve askere bağlıyız.
OYUNCULARI PENSİLYANYA’YA GÖTÜRDÜLER
Bu çıkışlarınıza nasıl tepki veriyorlardı?
“Bilmediğiniz bazı durumlar var” diyorlardı. Balyoz ile olan kısmını ben söyledim ama cami bombalama kısmını rol arkadaşım canlandırdı. Zaten alt kadrolarım Amerika’ya Fetullah Gülen’in yanına da gittiler. Kısa bir süre sonra Balyoz operasyonu patladı…
Ne hissettiniz?…
O kadar rezil bir durumda hissettim ki, yani bana oyuncu değil kuklaymışım gibi hissettirdiler. Bizim işimiz oyunculuk ama bunlar bizi bir şeye alet ettiler. Çok büyük bir kurumdu, aklıma öyle bir şey gelmiyordu. İşadamları, büyük adamlar neden bir diziyle uğraşsınlar diyordum. Ancak 15 Temmuz’dan sonra allak bullak oldum. İlk rahatsızlığım Mavi Marmara’da başladı. “Otoriteyi dinlemek lazım” dediklerinde çok rahatsız oldum. 17-25’te bu yapıdan işkillenmiştim.
Setin arka tarafında ne konuşuluyordu?
O dönem STV içinde herkes sessizdi. Sanki onlara “Susun” demişlerdi.
BİZE 15 TEMMUZ’UN PROVASINI OYNATTILAR
Dizilerlerle yapacakları operasyonlar için algı oluşturuyorlardı yani?
Aynen. ‘Hıyanet Sarmalı’nda bana generali oynattılar. İyi oynadığımı zannediyordum bir baktım ki 15 Temmuz’un provasını yaptırmışlar bize. Adam hırslı, istekleri doğrultusunda kendi amacına hizmet etmeyen her şeyi bertaraf eden bir karakterdi. Biz bu karakteri 15 Temmuz’daki generallerde gördük. Dizilerin o bölümlerini izleseniz bana hak verirsiniz. Bana dizide askeriyenin içini yaktırdılar. Kurşun sıktırdılar. Askerlerin birbiriyle çatışması var dizinin içinde. 15 Temmuz’dan sonra ‘Eyvah! Bunlar bizi neye alet etmişler’ diye hayıflandım. Hayranlarımdan ve halkımdan bunlara alet olduğumuz için çok özür dilerim. Biz bunların bu niyetini o dönem bilemiyorduk. 17-25 Aralık sürecinde Ankara’daydım. O süreçten sonra çalışmadım.
15 Temmuz’dan sonra bir muhasebe yapmışsınızdır… Geldiğiniz noktaya baktığınız da neler düşündünüz?
Tabii yaptım, sahip olmak istedikleri şeye acayip bir manipülasyonla yaklaşıyorlar. Siz kesinlikle arkasında bir kötü niyet aramıyorsunuz. O kadar saygı ve sevgi gösteriyorlar ki, buna boyalı bir imaj diyoruz, öyle yaklaşıyorlar ki, gerçekten sana değer vermediği halde değer verdiğini sanıyorsun. Sonra anlıyorsun. 15 Temmuz’dan sonra Kanal D’de ‘Arka Sokaklar’ dizisinde FETÖ’cü bir albayı oynadım. STV’de uzun bir süre ekranda görünmüş olmak onlardan olmasanız bile oraya aitmiş gibi bir imajınız oluşuyor.
Benim bu sektörde amcam dayım yok. Sülalesinde sanatla uğraşan tek kişi benim. Benim arkamda ne bir polis amcam var, ne bir asker ağabeyim. Allah korumuş, ben öyle düşünüyorum. Bu röportajı yapmaya karar verdiğimde ‘seni kim koruyacak’ dedi birisi, “Allah koruyacak” dedim. Başka kim koruyacak…
HİDAYET KARACA, ‘BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİSİN’ DERDİ
Hidayet Karaca’yla diyalogunuz var mıydı?
Hidayet Karaca ile birkaç kere görüşmelerimiz oldu. Karaca, “Sen gelecekte, bizim için çok önemlisin” diyordu. Ben de zannediyorum ki çok büyük filimler çekeceğiz de Hollywood’a gideceğiz, Oscar alacağız falan filan… Derdim buydu ama onların hesabı başkaymış.
GÜLEN BENİ YANINA ÇAĞIRDI
Pensilvanya’ya hiç gittiniz mi?
Bosna gezisine gittik. Okullarla alakalı ziyaretler yapıyorlardı. Önce bir hoşunuza gidiyor ‘bakın dünyanın birçok yerinde okullar’ diyorsunuz. Fikir olarak çok hoş acaba bir tuğla da ben koyayım mı diye düşünüyorsunuz. Orada insanları bu hesapların içine sokuyorlar. İyi niyetle temiz duygularla inşa ettiğiniz duyguları paramparça ediyorlar. Rıdvan Kızıltepe yanıma geldi, “Hoca efendi sizi görmek için yanına çağırıyor” dedi. Ben de “Dizilerde beni görüyor dini bilgim onunla yan yana oturmaya yetmez. Bosna’ya zaten zor geldim ağabey yeter ben başka yere gitmek istemiyorum” dedim. ‘Mavi Rüya’nın çekimleri sırasında da çağırdılar beni… Yine gitmeyeceğimi söyledim. Niye gelmediğimi sordular “Zamanım yok, gerek yok” dedim. Bir kere uçak bileti aldılar gitmedim bensiz uçtular…
İSTEMEDİĞİM HALDE HAFTALIĞIMDAN KURBAN PARASI KESTİLER
Ne zamana kadar STV ile çalıştınız?
‘Hıyanet Sarmalı’ndan sonra bitirdim. Bir şeylerin ters gittiğini, yanlış olduğunu düşünüyorsunuz ama adını koyamıyorsunuz. Öyle bir durum vardı. Kendi kendime “Paranoyak mısın” diyordum. İnsanların dinlendiğini 2007’de herkese söyledim. “Aman herkesin özel hayatı var konuşmalarınıza dikkat edin” dedim.
Neden bu kanıya vardınız?
Öyle bir durum vardı… Kanalın belli noktalarında bazı isimler var. Bunlar dolaylı veya dolaysız sizi manipüle etmeye çalışıyorlar. Mesela ‘Mavi Rüya’da oynarken senede iki kez büyük baş kurban kestirdiler bana. İstemediğim halde parasını haftalığımdan kestiler. “Arabistan’da kesiyoruz” dediler ama ne kurban ne de etini gördüm. Bana “Afrikalı iki öğrenci okutuyoruz” dediler. Bunun için senelik 5’er bin TL para aldılar. Hesapta bana hiç görmediğim iki öğrenci okutturdular. Parayı da yine haberim olmadan haftalığımdan kestiler. Ne bir öğrenci getirdiler, ne bir belge…
Hiç sormadınız mı?
Sormaz mıyım? Bunun için kanalın içinde birbirimize girdik.
KADİFE KESEYLE HİMMET İSTEDİLER
Peki, savcılar bilginize başvurdu mu?
Yok, çağıran olmadı gerek görmediler herhalde… Eğer çağırırlarsa da gider seve seve ifade veririm. O yapılanmanın içinde olmadım ama gördüklerimi yaşadıklarımı anlatırım. FETÖ’nün benim oyunculuğumu kullandığını 2012’den sonra anladım, 15 Temmuz’da ise çiviyle kafama çakıldı. “Senaryodaki bilgiler polis istihbarattan geliyor” diyorlardı. Ben de “Adamlar ne kadar güçlü” diyordum. Tabii o dönem hükümetle çatışmalar henüz kamuoyuna yansımamıştı. Ne zaman ki bu gün yüzüne çıktı o an kendinizi çırılçıplak açıkta kalmış hissediyorsunuz.
KENDİNDEN OLMAYANLARI YÜKSEK PARALARLA KULLANIYORLADI
Ekiplere farklı düşüncelerden insanlar serpiştiriyorlardı. Mesela çok ünlü bir sürü oyuncu var hepsi onların kanalından geçti. Onlara çok iyi paralar veriyorlardı. İşi götüren kişi olarak bu sefer kendi kendine soruyorsun ‘Başrol oynuyorum. Adama niye bölüm başı 15 bin, 20 bin lira ödüyorlar’ diyordum. Bize geldi mi, iki liranın üç liranın hesabını yapıyorlardı. Kendilerinden olmayanları kullanmak için çok yüksek paralar ödüyorlardı. Mesela ne işi var Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalışan duayen insanların ‘Şubat Soğuğu’ dizinsinde…
FETÖ BENİ EVLENDİRMEK İSTEDİ
Eşinizle nasıl tanıştınız?
Eşim ‘Unutma Beni’ dizisinde yardımcı yönetmendi. ‘Hıyanet Sarmalı’ dizisinde tanıştık ama ilişkimizi gizledik. Çünkü STV’dekiler beni kendi içlerinden birileriyle evlendirmeye çalışıyorlardı.
Katalog verdiler mi?
Yok, eş beğenme olmadı ama bazı isimler önerdiler. Belli başlı işadamlarının kızları, yani ileri gelenlerin kızları vardı…
Neden kabul etmediniz?
Bana göre değil bu işler. Aşık olduğum kişiyle evlendim. Şimdi bir kızımız var. Onların yüzünden ilişkimizi yaşayamadık. STV’den ayrıldıktan sonra nikâhımızı yaptık. Ankara’da dershane kurduk. Beraber çalışmaya başladık. Eşim hamile kaldı. Altı ay sonra trafik kazası geçirdim.
Nasıl oldu kaza?
Ankara Batıkent’te yaya kaldırımında minibüs geldi 70 kilometre hızla bana çarptı. Beyin kanamasıyla 38 saat komada yattım. Hiç tanımıyorum ama meğer o da oyuncu olmak isteyen biriymiş. Benimle tanışmak istiyormuş öyle tanıştı.
Nasıl yani…
Kaza anında “Ali Bey deyince” beni tanıdığını anladım. Bir hafta sonra kendime geldiğimde öğrendim ki bu adam kazadan bir hafta önce ajansa gelip benden ders almak istediğini söylemiş… Çok garipti. 21-22 yaşında bir gençti.
‘SENİ YENİ REHA YEPREM YAPALIM’ DEDİLER
STV’den ayrılma kararı sonrasında bir uyarı aldınız mı?
Söyledikleri şey “Biz seni çok seviyoruz” idi. “Ben de kimsenin çocuğu değilim” dedim. Fetullah Gülen beni Amerika’ya çağırdığı zaman bunlar bana Reha Yeprem’in yaşlanmış olduğunu söyleyip “Kanalımızın yeni yüzü olur musun” teklifini getirdiler. “Ben sizinle var olmadım kanalınızın yüzü olmak istemiyorum” dedim.
Ne tür görevler vereceklerdi…
Mesela Reha Yeprem’e ‘Dördüncü Kat’ı vermişlerdi. Bana ne vereceklerdi bilmiyorum. Kadir Gecesi’ni sunmak için Fetullah Gülen’in bir şiirini ezberletmek istediler. Son anda vazgeçtim. Beş bin kişilik salondaki programa gitmedim, hep direkten döndüm yani. Direkten dönmemiş olsaydım bugün bunları burada anlatıyor olamazdım her halde. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum Allah korumuş beni.
FETÖ’CÜLER BENİ ÖVÜNCE BU İŞTE BİR TERSLİK VAR DEDİM
15 Temmuz’dan sonra Kanal D’deki dizide neler yaşandı?
‘Arka Sokaklar’da FETÖ’cü albay Yüksel Yörük’ü oynadım. Uzun sürecekti ama karizmatik ve iyi oynadığımı düşünen insanlar FETÖ’cü albayla ilgili fazla methiyeler düzmeye başlayınca bu işin beş bölümde bitmesini istedik. Aslında senaryoda kurunun yanında yaş da yanar düşüncesi işleniyordu. Benim için bıçak sırtıydı. Ama hangi karakter olursa olsun en iyi şekilde canlandırmaya çalışırım. FETÖ’cü olan insanlardan gereksiz övgüler aldım. ‘Ağabey, yürü de yürüyelim…’ mesajları geliyordu. Gerçekten oyunculuğumu öven insansa başım üstüne, ama burada FETÖ’yü öven birine ‘yürü git’ derim.
Şimdi ne iş yapıyorsunuz…
Kamera oyunculuğu tekniği, diksiyon, hitabet ve özgüven gibi konularda öğrenci yetiştiriyorum. Belçika’ya gidip geliyorum. Arkadaşım Cef Işın, Aktör Stüdyo Atölye’nin kurucusudur. Beraber çalışıyoruz. Belçika’ya ve Türkiye’ye öğrenci yetiştiriyoruz.
STV İLE VAROLMADIM
STV dizilerinde oynamanızın toplumda yansıması nasıl oldu?
Samanyolu’nun yüzüymüşüm gibi bir imaj oluştu. 15 Temmuz’a kadar bir sıkıntı yoktu. Ama sonrasında ‘Bu da FETÖ’cü değil mi bunu neden almadılar’ diyenler oldu. İyi de ben STV ile var olmadım ki, daha önce de bu sektördeydim. Bunu bilmiyorlar. Bundan sonra daha iyi günler yaşarım inşallah. Beni bu konularla umarım yaftalamazlar. Ben sadece oyuncuyum. Ama pişman olduğum bazı şeyler var bunları da vatani borcum olarak söylemek zorunda hissediyorum.
SETE GELEN TUHAF ADAM KİMDİ
Peki, sete garip şüphelendiğiniz kişiler gelip gidiyor muydu?
Yok, ama sadece bir sefer Bursa’da ‘Yeşeren Düşler’i çekerken Amerika’dan Fetullah Gülen’e çok yakın bir adamın geldiğini, akşam yurtta toplanacaklarını söylediler, gitmedim. Orada her şeyde, göstermelik, yapmacıklık, yalancılık, riyakârlık hissediyorsun. Seni camiye çağırıyor ama derdi seninle beraber vitrine çıkmak. Bak biz Ali Başar’la birlikte camideyiz, mevlitteyiz. İleri gelen topçular, emniyet müdürleri, bankacılar falan filan… Hepsi para içinde yüzüyorlardı.