KANADA
Elveda Ya Şehr-i Ramazan!
-
11 Ayın Sultanı mübarek Ramazan ayı veda ediyor. Bir daha hakkıyla yaşamak, görmek dilek ve temennisi ile Ramazan-ı Şerif-i uğurlarken; tüm insanlığa Ramazan bereketinde günler, Kadir kıymetinde bayramlar diliyoruz.
Ramazan ayında yoğunlaştı ibadetlerimiz… Arzedildi Mevlâya taatlerimiz… Çoktu, Allah’a karşı kabahatlerimiz… Rahmet günlerinde inen rahmet-i ilâhi yıkadı bizleri… Mağfiret ikliminde silindi günah izleri… Şimdi geldik kurtuluş günlerine… Rabbimize hamdolsun… Verdiği nimetlere şükürler olsun… Nefis mücadelesinden başarılı çıktık… Nefs-i emmâremiz bizi yenemedi… Şeytan-ı aleyhillâne üzerimize gelemedi… Sabır kalkanı korumamızdı… Oruçlar sabrımızı artırdı… Namazlar Allah’a randevü anlarımızdı… Kıyamlar… Rükûlar…. Secdeler… Allah’la birlikte olduğumuz zamanlarımızdı… Hatimlerle Kur’anî ahlaka büründük… Mukabelerle melekler safında göründük… Zekâtlar… Fitreler… İnfaklar, cömertlik duygularımızı coşturdu… Ezanlar… Salâlar… Aşr-ı Şerifler, dini duygularımızı taşırdı… İftarların heyecanı bambaşkaydı… Teravihlerde buluşan müminlerin sevinçleri yüzlerinden okunuyordu… Sahurların bereketi farklıydı… Seherlerin sessizliğinde, mânâ ufuklarında yelken açanların ruh dünyalarındaki güzellik yaşanmakla anlaşılabilmekteydi…
Hâsılı… Manevi bir atmosferdeki yoğunluk, ruhlarımızda derin izler bıraktı… Güzellikler, özellikler birbirini kovaladı… Ne yazık ki bütün bunlar “Sayılı günler” (1) den ibaret olan Ramazan’da yaşandı… Hazırlığını yapan yolcu gibi bizlerden ayrılmak üzere…
Ayrılık…. Buruk bir ayrılık… Bayrama kavuşmanın sevincini getirecek… Acaba ayrılırken memnun mu bizden?... Şefaatçi mi, yoksa şikayetçi mi olacak müminlerden?... Ramazan öncesindeki halimizle, sonrasındaki durumumuzda bir değişiklik oldu mu acaba?... Ramazanda kazandıklarımız yerleşti mi ruhlarımıza?… Teste tabi tutalım kendimizi… “Muhakkak ki namaz insanları hayâsızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar…” (2) buyurur Rabbimiz… Namaz bir simgedir… İbadetlerin simgesi… Aslında her ibadet aynıdır… Oruç, bizi nefsimizin hâkimiyetinden kurtaran önemli bir faktördür… Zekât cimrilikten kurtuluşumuzu sağlayan mühim bir infak hareketidir… Hac ve umre, malımızı ve canımızı Allah yolunda feda edebilmenin ifadesidir… Velhasıl her ibadet bizi Allah’a yakınlaştırır… Kötülüklerden uzaklaştırır… Ramazan ikliminden nasip alanlar da bu yoğun mevsimin etkisiyle güzelliklerle bezenirler… Bu güzellikler Ramazandan sonra da devam eder… Devam etmelidir de… Zira: “Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et” (4) buyurur Yüceler Yücesi… “Amellerin en hayırlısı az da olsa devamlı olanıdır” (3) buyurur, Efendiler Efendisi…
Bu yılın Ramazanı bitti… Ama ömür bitmedi… Hayat devam ediyor… Sorumluluklar… Sorumluluklar sürekli… Ramazan ayının getirdiği neşe… Orucun verdiği haz… Kur’an’ın bizleri yönlendirdiği manevi hava… Bize yön versin!… Yönümüzü aydınlatmaya devam etsin!… Mutluluklar, bayramda daha da artsın!… Ramazanın ardından yücelen ruhlar, sinen nefisler, egemen olan iradeler, kulluk bilincimizi zirveye ulaştırsın!… Her günümüz, ramazan neşesiyle dolsun!… İbadetlerimiz tüm kötülüklere kalkan olsun!…