TÜRKİYE
'FETÖ'cü larvalar hala ordunun içinde'
Askeri okuldan ayrılmak zorunda kalan Abdullah G, "Darbeci tutuklu subaylar temizlendi ancak ast rütbeli teğmen, üsteğmen gibi larva dönemindekiler halen ordunun içinde" dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) üye subay ve astsubayların kendilerinden olmayan askeri okul öğrencilerine karşı tutumları, mağdurların anlatımlarıyla bir bir ortaya çıkıyor.
FETÖ'cü sözde komutanlar, kendilerinden olmayan binlerce vatansever öğrenciye baskı yaparak ordudan ayrılmalarına neden oldu.
İdealleri uğruna vatan aşkıyla gittikleri askeri okuldan bir yıl arayla ayrılmak zorunda kalan Kırklarelili ikiz kardeşler Abdullah ve Ahmet G. de hayalini kurdukları askeri okuldan baskılar nedeniyle ayrılınca üniversite sınavlarına hazırlanmaya başladı.
O dönem yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Abdullah G, babaları astsubay olduğu için ikiziyle çocukluklarından beri asker olma hayali kurduklarını veMaltepe Askeri Lisesinden 2006 yılında mezun olduklarını söyledi.
"Şimdi darbe girişiminde bulunanların baskılarına katlandık"
Darbe girişiminde bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan Tuğgeneral Bekir Ercan Van ve ekibinin baskısına, intibak eğitiminde maruz kaldıklarını belirten Abdullah G, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Askeri liseden mezun olmadan birkaç gün önce öğrenci seçme uçuşu eğitimine katılmaya hak kazananlar için kampın tarihi ve yeri bizlere bölük komutanlarımızca tebliğ edildi. Sevinç içinde 4 yılımı verdiğim Maltepe'den havacı olma hayalleriyle ayrıldım. 14 Temmuz 2006 tarihinde öğrenci seçme uçuşu kamp komutanlığına katıldım fakat ilk dakikadan itibaren bizlerin havacı olma şansı olmadığı, zaten Hava Harp Okulunun mevcudunun tüm öğrencileri almaya yetmediği, yol yakınken ayrılmamız gerektiği Maltepe'den mezun olan yaklaşık 110 kişiye defalarca söylendi. Şimdi darbe girişiminde yer alan, o dönem Hava Harp Okulunda Filo Komutanı olan Bekir Ercan Van ve ekibinin dayanılmaz baskılarına boyun eğdim ve 15 Temmuz tarihinde Kara Harp Okuluna devam etmek için dilekçe vererek kamptan ayrıldım."
"Bizlere defolu geri iade mallar gözüyle bakıyorlardı"
Bütün bunlarla FETÖ'cü olmadıkları için karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Abdullah G, şöyle devam etti:
"Daha sonra bizlerin Kara Harp Okuluna devam şansımızın olmadığı ve 1 Eylül'de Hava Harp Okulu intibak kampına katılmam gerektiğiyle ilgili Maltepe Askeri Lisesinden bölük komutanım olan Tank Yüzbaşı Levent Kahya'dan bir telefon aldık. Hayalim olan okula kabul edilmenin sevinci maalesef fazla uzun sürmedi ve sadece 2 gün sonra yine bölük komutanım babamı aradı ve işlerin değiştiğini benim öğrenci seçme uçuşu kampına ikinci kez katılmam gerektiğini söyledi. Ben her şeye göğüs germe gayretiyle 2. kez kampa katıldım ancak yine isimlerini verdiğim Ercan Van ve ekibinin bizlere bakışı, bizleri Kara Harp Okulunun bile kabul etmediği, defolu geri iade mallar olduğumuz, bizlerin hiçbir şekilde subay olma hayali dahi kurmadan kamptan ayrılmamız gerektiği şeklindeydi. Bizlere defolu geri iade mallar gözüyle bakıyorlardı."
"FETÖ bağlantılı öğrenciler çadırlarında gününü gün ediyordu"
Kendilerine uygulanan baskıyı kelimelerle ifade edemeyeceğini ifade eden Abdullah G, "O dönem sivil kaynaktan temin yoluyla Hava Harp Okulu intibak kampına alınan FETÖ bağlantılı öğrenciler çadırlarında gününü gün ediyor, kendilerinin ileride nasıl ülkeye hizmet edeceği yönünde hizmet aşkı aşılanırken, bizler bayılana kadar eğitimlere maruz kalıyor, fiziksel ve psikolojik şiddet dahil her türlü eziyete vatan aşkıyla katlanmaya çalışıyorduk. Bu kamptaki işkencelere sadece 6 saat dayanabildim. Düşünün, 4 yılını askeri okullarda geçirmiş havacı olma hayali nedeniyle tüm kazandığı okulları elinin tersiyle iterek ameliyat olan ve havacılığı kazanan biri olarak sadece 6 saat dayanabildim. Oysa ne hayaller kurarak bu okullara girmiş 14 yaşında üniformayı üzerimize gururla geçirmiştim. Daha sonra 2. kamptan ayrıldım.'' diye konuştu.
"En fazla eğitim zaiyatı olur ölürsün"
Bu süreç içinde durumdan mağdur olan aileler olarak ilgili kurumlara dilekçe yolladıklarını ve sürpriz bir şekilde 3. kez öğrenci seçme uçuşu eğitimine çağrıldıklarını aktaran Abdullah G, şu ifadeleri kullandı:
''Bu kampın sadece göz boyama olduğunu bilerek yine de bir umut kampa katıldım fakat her ne hikmetse ilk 2 kamptaki tüm komutanlarımız değişmiş ve yeni bir kol ve filo komutanı atanmıştı. Bu kampta beklemediğim kadar iyi karşılandım, inanın gözlerime inanamadım. 6 gün boyunca kampta ne bir ağır eğitim ne de bir işkence vardı fakat eğitim uçuşlarına katılmak için gerekli eğitimler de verilmiyor, ortamda adeta bir belirsizlik hakimdi. Ben olan bitene anlam veremesem de ilk uçuş sortime çıktım ancak eğitim pilotu sürekli bana uçuşla ilgili sorular soruyor bilemeyince de bana ağır şekilde hakaret ediyordu. En sonunda kendisine hiçbir eğitim almadığımı, bu uçuşa neden çıkarıldığımı anlamadığımı söyledim. Kendisi çok şaşırdı hatta uçuş sonrası brifingine beni almadı ve diğer gün benden kendi başıma uçak kullanmam bekleniyordu. Ben durumu komutanlarıma izah ettim ve karşılığında 'en fazla eğitim zaiyatı olur ölürsün' cevabını aldım. Yani baskı yoluyla benden kurtulamayan irade artık baskının boyutlarını canıma kast edecek şekilde uygulamaya başladı. Baskının boyutu canıma kastetmeye kadar gitti. Artık bir yol ayrımındaydım vicdanımın sesini dinleyerek hayallerime veda ettim."
"Adıma sahte dilekçeler hazırlamış"
Yaşadığı baskıların kendisini büyük bir bunalıma sürüklediğini, çok kez intiharın eşiğine gelmesine rağmen ailesinin desteğiyle sivil yaşama zor da olsa başladığını aktaran Abdullah G, şöyle devam etti:
"Bu arada babam dava için gerekli süreci başlattı ancak dava sonucunda bir kez daha yıkıldım. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi büyük bir skandala imza attı ve kazanılmış haklarım gasbedildiği halde beni haksız buldu, üstelik neredeyse beni suçlu ilan etti. Dava sürecinde Hava Harp Okulu avukatları ve işbirlikçi bilirkişileri mahkemeyi yanıltabilmek amacıyla adıma bilgisayar çıktısı şeklinde sahte dilekçeler hazırlamış uçuşa ve ölmeye zorlandığım 3. kamptan hiç bahsetmemiş ve zorla bizlerden aldığı tek tip dilekçeleri mahkemeye sunarak benim aleyhime bir karar çıkarttı ve olayların üstü örtüldü."
İkiz kardeşim de baskılar sebebiyle kamptan ayrıldı"
Süreçten sonra 2011 yılında aralarında "Türk Silahlı Kuvvetlerinden Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformu" kurduklarını ifade eden Abdullah G, şunları kaydetti:
"TBMM bünyesinde Bursa Milletvekili Sayın İsmail Aydın başkanlığında bir komisyon kurulmasını sağladık ancak bir sonuç alamadık. 15 Temmuz darbe girişimi belki bazılarına tiyatro geldi ancak hepimiz tankları masum insanların üzerine sürenlerin ne kadar hain olduklarını bildiğimizden hangi yapıya hizmet ettiklerini açıkça gördüğümüzden dolayı şaşırmadık. Devletimizden isteğimiz şu an halen görevde olan ast rütbeli subayların en az yüzde 80'den fazlasının FETÖ üyesi olduklarını bilmesi ve bu hainlerin TSK'dan ayıklanmasıdır. Eğer bu yapıyı bir arı kovanına benzetirsek kraliçe arı Fetullah Gülen, işçi arılar darbeci tutuklu subaylar temizlendi ancak ast rütbeli teğmen, üsteğmen gibi henüz larva dönemindekiler halen ordunun içinde ve bunlar tam olarak ayıklanmadan Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi tehlike tam olarak geçmez. Biz ayrılan ve atılan öğrenciler olarak seçilmiş hükümetimize bu larvaların temizlenmesi konusunda yardımcı olmaya hazırız. Açılacak davalara platform olarak müdahil olacağız ve kaybettiğimiz hakları bir şekilde geri kazanmak için iade-i itibar talebimizi ileteceğiz. İkizim de benzer şekilde 2007 yılında Kara Harp Okulu Menteş Kampı'nda yaşadığı baskılar sebebiyle ayrılmak zorunda kaldı."