TÜRKİYE
Yalaka ya da yandaş diye kime denir?
Siz bakmayın kerli ferli gazetecilerin, kendileri gibi düşünmeyen meslektaşlarını "yandaş, yalaka" diye niteleyip isim takmalarına... Bu millet yandaşlığın, yalakalığın, din düşmanlığının ve dalkavukluğun en çirkin örneklerini CHP döneminde gördü. Elbette okurken gözlerinize inanamayacağınız bu ifadeler ve şiirler sayesinde pek çoğu, "tek seçici" tarafından milletvekili olma imtiyazına kavuşturuldu.
Kılıçdaroğlu bir konuşmasında, "CHP müminlere ve dindarlara saygılı bir partidir" diyor. Arkasından da "bütün dindarların başımızın üzerinde yeri yok" sözünü ağzından kaçırıyor. CHP dinlere saygılıdır sözü üzerine konuşmanın hemen arkasına eklenen bebek, kahkaha atarken sırt üstü düşüveriyor. Montajı yapan kişi mesajı çok net bir şekilde vermiş böylece: Buna bebekler bile güler.
Peki CHP İslam'a karşı gerçekten saygılı mı? Kurulduğu yıldan beri CHP'liler ve CHP'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile en yakınındakiler bu konuda neler söylemişler? Tarihin tozlu sayfalarını karıştıralım biraz...
Sınır tanımayan dalkavuklar!
REFİK AHMET SEVENGİL-CHP Tokat Milletvekili - Uyanış Dergisi, 15 Ağustos 1929: “Allah’ı da, Sultan’la birlikte tahtından indirdik"
"Bizim mabetlerimiz fabrikalardır.”
***
OSMAN NURİ ÇERMAN:
“Sen takıl peşine de baldırı çıplak Arabın
Korkma gir kanına hikmetin aşkın şarabın."
***
OSMAN NURİ ÇERMAN-Atatürk'e ithafen yazdığı şiir:
"Cennetse bu yurt, sen onu buldun harabe
Bir gün olacaktır anıtın, Türklüğe Kabe!
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının en son bir peygamberi oldun"
***
CHP İlçe Başkanlığı da yapan Osman Nuri Çerman “Türkün Dini Kemalizmdir” diye bir kampanya başlatmıştı, “Dinde Reform” isimli bir de dergi çıkarıyordu. Çerman’a göre, sadece ezan Türkçeleştirmekle kalmamalı, namazın şekli, vakitleri yeniden düzenlemeli, camilerin de yapısı yeniden düzenlenerek halkevlerinin kontrolüne verilmeli idi. Bu projeye göre, Kur’an’dan ahkam ayetleri çıkarılacak, yerine Nutuk’tan parçalar eklenecekti.
***
FALİH RIFKI ATAY-Atatürk'ün en yakın arkadaşlarından ve CHP Milletvekili/Gazeteci:
“Cehennemim var diye
Kurum etme ey Tanrım
Bağrımdaki ateşle
Seni bile yakarım”
***
ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU: 1946 yılı içinde, TBMM kürsüsünde konuşan Başbakan Şükrü Saraçoğlu: “Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene daha lazım." dedi.
***
RECEP PEKER: Tek parti rejiminin en önemli organı ve kararları bütün parti üyeleri için kayıtsız şartsız bağlayıcı olan CHP Genel Başkanlık Kurulu’nun (GENBAŞKUR diye anılıyordu bu heyet) Atatürk ve İnönü ile birlikte üçüncü üyesiydi.
Türkiye’de din telakkisinin vatandaşların teninden içeri nüfuz etmediğini söyleyen Recep Peker, gerçek kutsalın din değil, cumhuriyet inkılabı olduğu kanaatini taşıyordu.
Peker, Kemalizm'in ideolojisini yapmaya çalıştığı Ülkü Dergisi’nde Nutuk’un Türkün yeni mukaddes kitabı, Halkevleri’nin de bu inancın mabetleri olduğu fikrini savunuyordu.
***
MAHMUT ESAT BOZKURT: CHP’li Adalet Bakanı ve M. Kemal’in en yakın arkadaşlarından Mahmut Esat Bozkurt: “Devlet idaresindeki kaba sofuların elindeki dine kutsallık tanımak, bana göre Afrika zencilerinin çömlek ve taş parçalarına tapmalarından fazla bir anlam ifade etmez. Birinci olayla ikinci olay arasındaki fark, ilki kuruntuya dayanan bir inanç, ikincisi de bir toprak parçasına güvenmekten ibarettir. Türk medeni kanunu yürürlüğe girdiği gün, milletimiz on dört asırdır kendini çeviren sakat ve karışık inançlardan kurtulmuş olacaktır.”
***
ORHAN SEYFİ ORHON:
“İnsanız, en şerefli mahlûkuz
Deyip de pek fazla, övünmek haksız
Atamız elma çaldı cennetten
Biz o hırsızın çocuklarıyız.”
***
KEMALETTİN KAMU-CHP MİLLETVEKİLİ:
"Ne örümcek, ne yosun,
Ne mucize, ne füsun;
Kabe Arabın olsun,
Çankaya bize yeter!"
***
RUŞENİ BARKIN-CHP SAMSUN MİLLETVEKİLİ:
“Din Yok, Milliyet Var” başlıklı yazısında şöyle demiştir: “Bizim kutsal kitabımız, bilgiyi esirgeyen, varlığı taşıyan, mutluluğu kucaklayan, Türklüğü yükselten ve bütün Türkleri birleştiren milliyetçiliğimizdir… O halde felsefemizde din kelimesinin tam karşılığı ulusalcılıktır. Hangi ulus ölürken Azrail’i tepelemiştir. Dünyada Türk olmak kadar onur mu var? Ve Türk olmak kadar din mi var?”
***
YAŞAR NABİ NAYIR:
“Motorların şarkısı olsun yeni bestemiz
Yeni din ezanları, minareler yerine
Bulutlara püsküren bacalarda okunsun.”
***
1932'de ölen Abdullah Cevdet, bir yazısında Peygamber Efendimize “Mekkeli Yobaz” diyerek hakaret etmiş, bu nedenle mahkemeye verilmişti. Altı dönem CHP’den milletvekilliği yaparken bir yandan da Akşam gazetesinin başyazarlığını yürüten Necmettin Sadık Sadak ise bu olay üzerine köşesinde şunları yazmıştı: “Abdullah Cevdet, hala Mekkeli yobazların pençesinde. Taassup akımına göre suç sayılan bir fikir mücadelesi için bugün mahkûm olursa gerçekten tuhaf olacaktır.”
***
KILIÇZADE HAKKI-CHP MİLLETVEKİLİ VE GAZETECİ: “Allah’ın varlığına iman etmek, o gerçekte var olduğu için değil, bizim sıkıntı içinde olduğumuz zamanlarda moralimiz yükseltmek için gereklidir.”
***
ADI ŞEREF KİTABI AMA...
CHP’nin 15. Yıl için İstanbul Cumhuriyet Matbaası’nda bastırdığı Şeref Kitabı’ndan alınmıştır:
"Ulu şefimizin gösterdiği yoldan yürüyelim. Onun yolu bizi yalancı ahiret cennetine değil, hayata kavuşturacaktır."
"Selanik’ten yükseldi ilahların bir eşi
Doğuşu ile kararttı sanki gökte güneşi
Bütün millet bir olup sarılmalı silaha
Kurtulmak kurtarmakta hacet yoktu Allah’a
Ey gökteki melekler, siz de göklerden inin
Yılda bir borcumuzdur cumhuriyete tapmak"
***
CHP’li Mehmet Şeref, Meclis kürsüsünde “medenî kanun”u savunma babında “İslâm’ın çöktüğüne” inandırmaya çalışıyordu kendisini de, dinleyenleri de: “Yakılan ve ebediyen çöken Arap-Acem dinî ve tasavvufî tahakkümdür. Giden, kaynağı dinî ve ilâhî olan hukuktur. Artık, karşısındakini ilzam için ayet ve hadis saymakta mana yoktur.”
***
İSLAM İLERLEMEYE MANİ İMİŞ
Kazım Karabekir, 1923 senesinde mecliste yaşadığı ilginç bir olayı şöyle anlatıyor:
Tevfik Rüştü bey (Aras) konuşuyordu:
“Ben kanaatimi millet kürsüsünden de haykırırım.. Kimseden korkmam.. Teşkilât-ı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır..” diyordu.
Ben söz aldım ve sordum: “Teşkilât-ı Esasiye'de dinimizin İslâm olduğu yazılıdır. Tevfik Rüştü bey? Hangi kanaati haykıracaksın? Teşkilât-ı Esasiye’ye hangi dini yazdıracaksın?… Hıristiyanlığı mı?
Mahmut Esat Bey (Bozkurt) söz aldı ve sertçe cevap verdi: “Evet Hıristiyanlığı… Çünkü İslâmlık terakkiye (ilerlemeye) manidir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve bize kimse de ehemmiyeti vermez..” dedi.
***
BEHÇET KEMAL TÜY DİKTİ
Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin dine bakış tarzını öğrenebilmek için, önce, okullarda çocuklarımıza okutulan tarih kitaplarına, sosyoloji kitaplarına bakmak lâzım. İstanbul'da 1931 yılında, Devlet Matbaası'nda bastırılan Orta Zamanlar Tarihi'nde İslâmiyet ve Hz. Peygamber aleyhinde yazılanlar, en koyu münkirleri bile utandıracak seviyesizliktedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin resmî ideolojisinde İslâmiyet'in yeri yoktur. Çünkü "İslâm birtakım zevâta göre eskimiştir!", "Peygamber Efendimiz nihayet bir çöl bedevîsidir", "İslâmiyet'in yerine yeni bir din koymak lâzımdır ki, o da Kemalizmdir."
Nitekim Edirne milletvekili Şeref Aykut'a göre Kemalizm dininin altı esası, altı oktan ibaretti: Yani "Kemalizm dini, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık prensiplerine dayanmalıydı." Kemalizm'in, yeni bir din olarak yayılmasında Şeref Aykut yalnız değildi. İyi ama bu dinin peygamberi kim olmalıydı? Bu sorunun cevabını Behçet Kemal Çağlar verdi: Mustafa Kemal Atatürk!
Behçet Kemal, Süleyman Çelebi'nin mevlidini Atatürk'e uydurmakta ve çıktığı Anadolu il ve ilçelerinde, başına topladığı kalabalıklara okumakta hiçbir sakınca görmedi:
"Ger dilersiz bulasız oddan necât
Mustafâ-yı bâ Kemâl'e essalât.
Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesi
Ol sedeften doğdu ol dürdanesi!
Gün gelip oldu Rıza'dan hâmile
Vakt erişti hafta ve eyyam ile.
Geçti böyle, nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
Merhaba ey baş halâskâr merhaba
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!
Edebiyatımızın en dalkavuk, en cıvık şiirleri, CHP iktidarı döneminde yazıldı. Bazı şairlerimiz Atatürk’e “Sen bizim Allahımızsın! Sen bizim Peygamberimizsin! Allah değilsen yazdın alın yazımızı!” diyerek iki büklüm oldular
Edip Ayel, Behçet Kemal'i geride bırakabilmek için aruzun tumturaklı kalıplarıyla Türk edebiyatının en muhteşem dalkavukluk örneğini ortaya koydu:
"Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harabe
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsavi
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semavi
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!
***
Edip Ayel'in bu kükremesinden sonra bir tereddüt belirdi: Atatürk, yeni Kemalizm dininin tanrısı mı olmalıydı; peygamberi mi? Cumhuriyet devri şairlerinin büyük bölümü, onun üstünde de, altında da hiçbir gücün, hiçbir varlığın bulunmasına tahammül edemediler. Bu bakımdan, Atatürk'e hem tanrı, hem de peygamber diye seslenerek kendilerinden geçtiler. Behçet Kemal, Edip Ayel'den geri kalmak istemedi:
Kaç yıldır Türkçeydi Tanrı'nın dili
İnsana ne ilâh, ne de sevgili
Ne de ana-baba aratıyordu
Her an yaratıyor, yaratıyordu.
YARANMA YARIŞI
Artık işaret verilmiş, yarış başlamıştı. İpi herkesten önce göğüslemeye çalışan atletler gibi, o devrin edipleri de "Allah", "tanrı", "ilâh", "Kâbe", "put" gibi kelimelerle Atatürk'e daha önce ulaşabilmenin cezbesine kapılmışlardı. Türk edebiyatında, tarihin hiçbir devresinde görülmeyen dalkavukluk örnekleri etrafa yayılmaya başlamıştı: Elbette pek çoğu,yazdıkları şiirler, yazılar sayesinde milletvekili olma imtiyazına kavuştular. Yüzlerce örnekten işte birkaçı...
***
HALİL BEDİİ YÖNETKEN
Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.
***
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL:
On milyon bel, iki kat olmuşken eğilmeden
O'nda on beş milyonun boyu birden uzaldı.
Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
Taptığımız ne varsa, hepsi ondan şekil aldı.
Faruk Nafiz, ölümünün ardından ise Cumhuriyetin kurucusu için şunları yazdı:
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun.
Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
***
YUSUF ZİYA ORTAÇ:
Topladı avucunda yıldırımı, şimşeği
Yoktan var ediyordu tanrı gibi her şeyi.
***
NURETTİN ARTAM:
Koca bir güneşin akşam olmadan
Dağların ardında sönüşü gibi.
Millete can veren, vatan yaratan
Tanrının göklere dönüşü gibi.
Her zaman ırkıma büyük baş Atam
Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!
***
VASFİ MAHİR KOCATÜRK:
Peygamber, tanrısına duymadı bu hasreti
Vermedi bu kudreti tanrı, peygamberine.
***
İLHAMİ BEKİR:
İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa
Toprağın haritasını çizdi bayrağa
Allah değil, o yazdı alın yazımızı.
***
VE KEMALİZMİN AMENTÜSÜ
Kemalizm dininin yeni öncüleri, imanın altı şartı olan İslâm amentüsü karşısına, Kemalizm'in yeni amentüsünü de çıkardılar. Bazı devlet kuruluşlarında bastırıp dağıttıkları bu devrimci (!) amentüyü şöyle ilân ettiler:
"Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbalini yoktan var eden Mustafa Kemal'e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahit analarına ve Türkiye için ahret günü olmayacağına iman ederim."
+++
PEKİ YA SONRA...
Eskiden böyleydi de, şimdi çok farklı mı? Belki biraz daha temkinli davranıyor bazıları düşüncelerini ifade ederken... Ama ne kadar dikkat etseler yine de kaçıveriyor gerçekler ağızlarından...
CHP’li eski Belediye Başkanı ve Senatör Hilmi Nalbantoğlu Meclis Başkanı'na hitaben neler diyor bakın:
"Sen Meclis Başkanısın, Türbanı protokole sokamazsın, Türban karın doyurmaz, Milletin k… açıkken, Kafası örtülmüş kime faydası var?..
Cumhuriyetimiz 80 yaşında, hâlâ namuslu olmayı, saçların kapalı ya da açık olmasıyla mı ölçeceğiz?..
Tam manasıyla felâket: Türban gerici çevrelerin ideal amaçla kullandığı bayrak kabul edildiğinden bu uygulamaya çok çok bozuluyorum… Türban bağlayanları boğmak istiyorum!.
***
CANAN ARITMAN:
CHP Milletvekili Canan Arıtman, başörtülüler ve fahişeler arasında paralellik kurarak Sümerlerde fahişelerin örtündüğüne vurgu yaptı ve "örtünme İslami bir gelenek değil" dedi.
Arıtman daha sonra başörtülü kadınlara “atın örtülerinizi özgürleşin” çağrısında bulundu.
"Örtünmek kadını aşağılayan, eşitsizleştiren bir olgudur" dedi.
***
ALİ KAVAK:
CHP Denizli İl Başkanı Ali Kavak, CHP’li Başkan, Denizli Vali Yardımcısı Mustafa Güney’in “Dünya, Hazreti Muhammed gibi bir lider istiyor” sözüne istinaden “Atatürk gibi bir lider varken peygamber gibi lider bekliyorlar” dedi.
***
ALİ TOPUZ:
CHP eski Grup Başkanvekili Ali Topuz: "İslam kültürü asla bizim öz kültürümüz değildir.Türkiye Cumhuriyetinin kültürel değerleri Türklük temellerine kuruludur.
***
ÖNDER SAV:
CHP'nin eski Genel Sekreteri Önder Sav, Ankara Elmadağ’da hacca gitmek istediğini söyleyen bir vatandaşı "Boşver, Araplara para kaptırma’ diyerek vazgeçirmeye çabaladı. 80 yaşındaki Mustafa Ünal, ‘Bir ayağım çukurda ne yapayım’ diye ısrar edince, "Bakarsın orada Muhammed bırakmaz seni, buraya göndermez. Sen yine şey yapma" dedi.
***
ATATÜRK NELER SÖYLEDİ?
Peki, CHP'nin ve cumhuriyetin kurucusu, din konusunda neler düşünüyordu. İşte bunlardan bazıları...
"İptidai (ilkel) insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan (kaim= başka bir şeyin yerine geçen) Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular (yasaklar) yaratmıştır. "(Medeni Bilgiler kitabı el yazıları)
"Masum ve cahil insanları, yüzlerce ALLAH’A taptırmak veya ALLAH’LARI muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir ALLAH kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir." (Türk Tarihinin Ana hatları kitabı veya 2000'e Doğru dergisi 22- 28 Şubat 1987 yayınlanmış el yazıları)
"Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini (saçmalıklarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur’ân’ı Türkçeye çevirttireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…"
"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum." (Andrew Mango - Atatürk)
"Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar!. Böyle kimselerle ülkeyi zenginleştirmek mümkün değildir. Bunun için önce insanların din ve namus anlayışını değiştirmeliyiz. Partiyi bunu yapanlarla kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz! Kalkınma bu şekilde kolay ve çabuk olur!"
"Dinî ve ahlâkî inkılâp yapmadan önce bir şey yapmak mümkün değildir. Bunu da ancak bu prensibi kabul edebilecek genç unsurlarla yapabiliriz."
"Yaşam, herhangi bir doğa dışı etkenin karışması olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimya ve fizik seyri sonucudur." (1930 Afet inan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler., s. 267)
"Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vs. Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, Ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah’a kendi milli lisanında değil, Allah’ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah’a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur’ân’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. "(Medeni Bilgiler - Gazi Mustafa Kemal: Örgün Yayınevi 2003 Sayfa 28- 29 El yazıları Sayfa: 298,299,300)
Kaynak:medyamit.com
13 Eylül 2014, Cumartesi