İkinci Dünya Savaşı sonrası 1951 yılında imzalanan Cenevre Sözleşmesi tarihe karışabilir. Sığınmacı haklarını ele alan ancak bugünün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak Cenevre'yi çöpe atmaya hazırlanan ülke ise, 3 milyonu aşkın sığınmacıya evsahipliği yaparak bir başarı öyküsüne imza atan Türkiye.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Mülteci Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Cenevre yerine Gaziantep Sözleşmesi hazırladıklarını duyurdu. Yeni bir sözleşmenin artık zorunluluk halini aldığını ifade eden Uslu, “Cenevre Sözleşmesi'nde sığınma hakkı var ama bundan sonraki aşamalar düzenlenmemiş; bugünün sorunlarına çözüm üretemiyor. Uyum veya entegrasyonla ilgili hükümler yok ve bundan dolayı göçmenler istismar ve asimilatik politikalara maruz bırakılıyor” dedi. Uslu şunları söyledi:

İŞTE ASİMİLASYON!

“Eski sözleşmenin üzerinden 60 yıldan fazla bir zaman geçmiş. Güncel meselelerle ilgili maddeler yok. Sığınmacılar ne kadar ve nasıl sağlık hizmetine ulaşacak, hangi eğitim hizmetlerine ulaşacak, çalışma hayatı nasıl düzenlenecek, istihdam piyasasına erişimleri nasıl olacak... Cenevre Sözleşmesi'ndeki yetersizlik, AB ülkelerince suistimal ediliyor.

DİN DEĞİŞTİRİYORLAR

Son günlerde Müslüman mülteciler Avrupa kiliselerine Hristiyan olmak için başvuruyor. Bu insanlar neden din değiştiriyor? Çünkü sığınmacılar din değiştirirse Avrupa'da mülteci statüsünü daha kolay alabileceklerini biliyorlar. Hristiyan din adamlarını referans gösterme avantajını kullanabilmek için kiliselere akın ediyorlar. Hatta Almanya, Evanjelik Kilisesi başvuruların 'Kimliklerin din hanesinde Hristiyan ibaresinin yeralması' hedefiyle yapıldığını itiraf etti. Yaşayabilmek için sığınmacılar, kültürel kodlarından taviz veriyorlar. İşte asimilasyon budur. Sığınmacıların bedensel ve kültürel ölümlerine dur diyebilmek için yeni sözleşmeye ihtiyaç var.”