İş dünyası, FETÖ'nün başarısız darbe girişiminin ardından uluslararası alanda oluşturulmaya çalışılan negatif algı ile mücadeleye yönelik dünya genelinde seferberlik başlattı.
Bu kapsamda uluslararası kamuoyunu doğru yönlendirebilmek için harekete geçilirken, dünyanın önde gelen gazetelerine verilen ilanlarla Türkiye'nin demokrasiye bağlılığı ve ekonominin gücü vurgulandı.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), bu anlamda uluslararası kamuoyunu Türkiye ile ilgili doğru yönlendirebilmek ve Türkiye algısını güçlendirmek için ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin önde gelen gazetelerinde "Türkiye'de Demokratik Anayasal Düzeni Korumak" başlıklı bir ilan yayınladı.
Financial Times, Le Monde, Washington Post ve Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetelerinde yayınlanan ilanlarda, darbe girişimine karşı Türk halkının, siyasi partilerin ve tüm kurumların demokrasiye sahip çıkma iradesinin önemi vurgulandı.
İngilizce, Almanca ve Fransızca olmak üzere üç dilde yayınlanan gazete ilanlarında, "15 Temmuz gecesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden bir grup darbe yanlısı subay kendi iradelerini halkımıza silahlı bir darbe yoluyla kabul ettirmek istemiştir.
Türk halkının, siyasi liderlerin, ülkenin tüm kurumlarının, toplumun tüm kesimlerinin harekete geçmesi sayesinde bu girişim başarısız olmuştur. Tüm kesimler, anayasal düzenin ve kurumlarının ihlaline itirazlarını ve hukukun üstünlüğü ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere ve insan haklarına olan bağlılıklarını ifade etmişlerdir." denildi.
Türkiye'nin dünyanın en büyük 18. ekonomisi olduğu ve küresel piyasalara tam entegre olduğu vurgulanılan ilanda, Avrupa'nın ötesinde Türkiye'nin ekonomik, siyasal ve kurumsal olarak transatlantik topluluğunun vazgeçilmez bir üyesi olduğu belirtildi.
İlanda, küresel ekonomik krizin yarattığı belirsizliklere ve artan jeopolitik risklere rağmen, Türk ekonomisinin büyük bir dayanıklılık sergilediğine işaret edilerek, şunlar da kaydedildi:
"3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, genç, dinamik bir nüfus yapısıyla nispeten yüksek ve istikrarlı bir büyümeyi sürdürmüştür. Mali disiplinin ve bankacılık sektörünün güçlü olması, Türkiye'nin ekonomik istikrarının temel unsurları olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
Piyasa ekonomisi kural ve kurumları, rekabetçi Türk ekonomisinin temel yapı taşları olmayı sürdürecektir. Türkiye, demokrasiye olan bağlılığını ülke çapında açıkça ispatlamıştır.
Bizler, Türkiye'nin demokrasisinin dayanıklılığını ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını göstermeye devam edeceğinden eminiz. TÜSİAD bu evrensel ilkelerin ve hedeflerin samimi bir destekçisidir ve destekçisi olmaya devam edecektir."
"TÜRKİYE'YE İNANIYORUZ"
Sabancı Holding de Türkiye'ye ve demokrasisine güvenini verdiği ilanlarla uluslararası kamuoyuna anlattı.
Başta Financial Times'ın tüm ülke baskıları olmak üzere, New York Times, International New York Times ve Almanya'daki Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetelerinde yer alan ilanlarda, "Türkiye'nin geleceğine olan inancımız, halkımızın demokrasiye olan bağlılığı sayesinde bir kez daha teyit edildi" (Our trust in the future of Turkey has been reaffirmed by our people's commitment to democracy) mesajı verildi.
Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye'ye inandıklarını, bu çalışmada da uluslararası kamuoyuyla ülkenin sahip olduğu güçlü demokrasiyi ve bu gücün arkasındaki halk iradesinin önemini bir kez daha paylaşmak istediklerini bildirdi.
Kurtul, "Biz inanıyoruz ki, ülkemiz için yapacağımız en iyi şey, Türkiye'nin Sabancı'sı olarak yıllardır üstlendiğimiz sorumluluklarımızı her zaman olduğu gibi yerine getirmek ve ülkemize katkıda bulunmaktır." ifadelerini kullandı.
"BU MESAJI İLETMENİN GÖREVİMİZ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜK"
TAV Havalimanları ise Financial Times gazetesine verdiği ilanla, Türkiye'de demokrasi ve ekonomik istikrara olan inancını vurguladı.
Financial Times'ın tüm dünyada dağıtılan edisyonunda yer alan ilanda, "Türk halkı tüm farklılıklarıyla birlikte cumhuriyetin ortak değerleri etrafında birleşti ve Türkiye'yi medeni dünyanın bir parçası yapan hukukun üstünlüğü ilkesi ve temel hakları savundu." denildi.
Darbeye kesin bir şekilde karşı çıkan ve demokratik değerleri savunmak üzere birlikte hareket eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve muhalefet liderlerine teşekkür edilen ilanda, Türkiye ekonomisinin bu tür şoklara karşı dayanıklı olduğu ve bunun geçmişte pek çok kez kanıtlandığının altı çizildi.
İlanda, "Mali disiplin ve bankacılık sektörünün gücü, Türkiye'de ekonomik istikrarın sac ayaklarını oluşturuyor." ifadeleri kullanıldı.
TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi önemli bir eşiği atladığını ve tüm toplumun siyasi partiler, kurum ve kuruluşlar olarak, demokrasi ve cumhuriyet değerlerinin korunması için birleştiğini bildirdi.
Türkiye toplumunun ve ekonomisinin darbe girişiminin etkilerini kısa sürede geri çevirecek güce ve esnekliğe sahip olduğuna inandıklarını vurgulayan Şener, iş dünyası olarak özellikle olayları uzaktan takip eden yabancı yatırımcılar ve ekonomi çevrelerine bu mesajı iletmenin görevleri olduğunu düşündüklerini dile getirdi.
Şener, Türkiye'nin son 15 yılda mali disiplin ve finansal istikrarı sağladığını ve yapısal reformlar için ciddi bir program oluşturduğunu vurgulayarak, "Bu sayede ekonomimizin krizlere karşı dayanıklı hale geldiğini geçmişte yaşadığımız örneklerden de biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Yurt dışında yer aldıkları tüm platformlarda bu başlıkları vurgulayarak, paydaşlarının doğru bilgilenmesini sağlamaya çalıştıklarını aktaran Şener, şunları da kaydetti:
"TAV, Türkiye'de yabancı yatırımcının en fazla olduğu şirketlerden biridir. Ayrıca dört kıtada 17 ülkede iş yapıyoruz. Onun için Financial Times'da yayınlanan ilanımızın ardından tüm yatırımcı ve ortaklarımızdan destek mesajları aldık. Türk halkının darbe girişimi karşısında, demokrasinin ve cumhuriyet değerlerinin korunması için yaptıklarını çok takdir ettiklerini ilettiler."
"DEMOKRASİ ZAFERİMİZİ DÜNYAYA DUYURDUK"
Nef de 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimini ABD ve Avrupa'nın saygın gazetelerine verdiği ilanlarla kınadı.
New York Times, USA Today ve Financial Times gibi yurt dışında en çok okunan gazetelerde "Herkes evini korur" başlığıyla yayınlanan ilanlarda, 15 Temmuz gecesi Türkiye'de yaşanılanlar anlatıldı.
Sokakların tanklar ve tüfekli insanlar tarafından kapatıldığı, camların F-16 sesleriyle sarsıldığı aktarılan ilanda, "Meclisimiz bombalandı, yüzlerce insanımız şehit oldu. Başlarda aslında kimse ne olduğunu anlayamadı. Ama bunun demokrasimize karşı bir darbe girişimi olduğu anlaşıldığı anda...
İşte o an asıl her şey başladı. O gece başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, tüm devlet büyüklerimiz, her görüşten siyasi partilerimiz, medyamız ve tabii ki milletimiz din, dil, ırk ve düşünce farkı gözetmeden bir araya geldi. Herkes sokaklara çıktı. Yanlarında sadece yürekleri vardı." denildi.
"Burası Türkiye. Burası bizim evimiz. Ve konu evimizi korumak olduğunda hepimiz biriz." ifadelerinin yer aldığı ilanda, şunlar da kaydedildi:
"O gece, Fransız Devrimi'nde olduğu gibi biz de milletçe demokrasimiz için canımızı vermeye hazır olduğumuzu tüm dünyaya gösterdik. Darbecilere karşı halk olarak dur dedik ve milletçe darbe girişimini durdurmayı başararak dünya tarihinde ender yaşanan bir demokrasi zaferine imza attık.
O gece biz bir olduk. Tüm Türkiye tek yürek olduk ve evimizi, vatanımızı, demokrasimizi koruduk. İyi ki de koruduk. Şu an sokaklarımızda sadece demokrasi için bir araya gelen halkımız, barış içinde hayatına devam ediyor. Yaşasın demokrasi."
Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, Türkiye'nin 15 Temmuz'da demokrasi tarihinin en zor sınavlarından birini verdiğini kaydetti.
Dünyada bugüne kadar 360'ın üzerinde darbe olduğunu, bunlar arasında Türkiye'nin bir ilki başardığını ve halk tarafından bastırılan ilk darbe girişimi olarak tarihe geçtiğini belirten Timur, "İnsanlar orada canını vermeyi göze alarak meydanlara çıktı, adeta bedeniyle tanklara siper oldu." dedi.
Timur, oysa bu yaşanılanların uluslararası basında kendilerinin baktığı çerçeveden yansıtılmadığını gördüklerine işaret ederek, "Nef olarak bunu içimize sindiremedik ve dünyaya Türkiye'de 15 Temmuz gecesi neler olduğunu doğru bir şekilde anlatmayı amaçladık." ifadelerini kullandı.
Bunun için de The New York Times, USA Today ve Financial Times'da çıkan ilanlarla Türkiye'nin demokrasi zaferini dünyaya duyurduklarının altını çizen Timur, sözlerine şöyle devam etti:
"Avrupa ve Amerika gibi demokrasinin beşiği olarak adlandırılan ülkelerde Türkiye'nin asıl demokrasi zaferini verdiği bir mesajın yayınlanıyor olmasının değerli olduğunu düşünüyoruz.
Şu ana kadar yayınlanan ilanlarımıza yurt dışında yaşayan Türkler gururlandıklarını, ağladıklarını söyleyerek olumlu tepkiler gösterdi. Aynı zamanda ülke vatandaşlarından da çok olumlu tepkiler ve geri dönüşler aldık. Türkiye'ye ilişkin oluşturulması hedeflenen yanlış algının önüne geçmeyi hedefledik.
Yatırımcılar, iş ortaklarımız da bize teşekkür mailleri gönderdiler. Aradılar, demokrasi zaferi için kutlama mesajları ilettiler. Ayrıca ilan verdiğimiz tarihten itibaren Türkiye'deki müşteriler dahil ofislerimize, info maillerimize ve sosyal medya hesaplarımıza tebrik mesajları gönderiyorlar.
İnsanların canını verdiği bir hikayeyi uluslararası platformda doğru bir şekilde aktarmak bizim görevimizdi ve biz o görevi yerine getirmeye devam ediyoruz. Şimdi sıra özel sektörde diye düşünüyoruz ve bu konuda elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz."
"Kampanyalar tek elden yönetilmeli"
İletişim uzmanı Ali Saydam ise iletişimin ancak entegre bir anlayışla, Türkçesiyle bütünsellik içinde, yönetilirse etki şansının çok daha yüksek olacağını söyledi.
İngiltere'nin Great Britain'dan yola çıkarak Great adlı o etkili kampanyayı uygulamaya koyduğunu anımsatan Saydam, söz konusu ülkenin bütün iletişim güçleri ve araçlarının tüm ilgili taraflarla birlikte aynı stratejik şemsiyeye ve görsel konsepte kenetlendiğini, her kafadan farklı bir ses çıkmadığını kaydetti.
Saydam, İngiltere'nin bu kampanyayı bir kriz ortamı içinde yapmadığını vurgulayarak, "Bu, ülkeyi bir kriz ortamına hazırlayacak alt yapı algısını oluşturmak için düzenlenmiş bir kampanyaydı." dedi.
Türkiye'den buna örnek olarak Turkey, Discover The Potential'ın gösterebileceğine işaret eden Saydam, "Ancak ne yazık ki, Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Ekonomi Bakanının yürekten desteklediği bu yaklaşımın, İngiltere'dekine benzer bir entegrasyon anlayışıyla Türkiye'de hayat bulduğunu söylemek hayli zordur… Bu nedenle de Türkiye adına gerekli olumlu algı ortamının sağlandığını söyleyemeyiz." şeklinde konuştu.
Saydam, Türkiye'de ne yazık ki herkesin kendi çapında işin bir ucundan tutmaya çalıştığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradaki iyi niyet çabası göz ardı edilmemelidir. Ancak iyi niyet yetmez. Ayrıca ünlü bir özdeyişte belirtildiği gibi 'Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşeli' olabilir.
Özellikle şu an içinden geçtiğimiz iletişim adına 'kriz ortamlarında' tüm güçlerin aynı hedefe kitlenmesi husunda daha da özenli olunmalıdır. Çeşitli grupların tek tek, kendi başlarına, konsept, görsellik ve mesaj üretmelerinde ne mahzur vardır?
Şu mahzur vardır: Fizikte yönleri aynı olmayan vektörlerin toplanmasından nasıl 'sıfır' sonucu elde edilme ihtimali varsa; aynı şekilde strateji, konsept, dolayısıyla görsellik ve mesajları farklı olan kampanyaların sonucunda da 'sıfıra sıfır elde var sıfır' şeklinde bir duruma düşmek mukadder olabilir.
Bu çerçevede özel sektörün sürdürülebilirlikleri sınırlı, mesajları farklı, özellikle de iletişimci tabiriyle 'reklam kokan' ilanları karanlığa sıkılmış kurşun gibi boşa gidebilir.
Para, insan kaynağı ve zaman israfını uzun vadede kaldıramayacak Türkiye gibi bir ülkenin bu tür girmemesi doğru olur… Peki, çözüm yolu nedir?
Çözüm yolu, bu kampanyanın tek elden, Cumhurbaşkanlığı denetiminde Sayın Cumhurbaşkanının dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinden örnekler alarak 2010 yılında yasayla kuruduğu Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü tarafından, uygulamanın tüm sorumluluğu alınarak ve Koordinatörlüğün bütün tarafları aynı hedef etrafında kilitlemesi ve yönetmesinden geçmektedir."