GÜNCEL
Türk Büyükelçilik konutu önünde neler yaşandı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 16 Mayıs'ta Washington’a gerçekleştirdiği ziyarette, Türk Büyükelçiliği konutu önünde meydana gelen olayları, terör örgütü PKK yandaşlarının ağır tahrikleri tetikledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinde haber takibi yaparken, olaylara tanıklık etme ve gözleme imkanı oldu.
ABD Başkanı Donald Trump ile Erdoğan görüşmesi esnasında, (yaklaşık 12:30 sularında) Beyaz Saray önündeki Lafayette Parkında az sayıda PKK sempatizanın yanı sıra, Ermeni bayrakları taşıyan eylemciler, Türkiye ve Erdoğan aleyhine sloganlar atmaya başlamıştı.
Erdoğan’ı görmek ve Türkiye’ye destek vermek için meydana gelen Türk vatandaşlar da sayıları gittikçe artan söz konusu grubun tacizlerine sözlü karşılık vermeye başladı.
Atışmaların başladığı anlarda, meydanda Washington DC polis teşkilatı ve ABD Gizli Servisinin çok sayıda mensubu vardı. Ekipler, birçok Türk vatandaşını meydandan çıkartırken PKK sempatizanları, bulundukları yerde eylemlerine devam etti. Türkiye'ye destek veren grup bu uygulamaya tepki gösterdi.
Türkler tarafından yapılan uyarılar sonucunda polis, ciddi güvenlik önlemleri alarak PKK sempatizanı eylemcileri meydanın en uzak köşesine götürdü. Bulundukları yeri güvenlik şeridi ile kapatarak etrafını sardı.
Polis, daha sonra yeniden toplanan Türk vatandaşlarını ise Beyaz Saray’ı tam karşıdan gören meydanın ortasına götürerek aynı tedbirleri aldı.
Karşılıklı atışmalar uzak mesafeden devam etse de polisin aldığı önlemler sayesinde, gruplar eylemlerini yapıp, aralarında arbede yaşanmadan dağıldı.
Büyükelçilik konutu önündeki arbede
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın saat 16.00 sularında elçilik konutuna geleceği biliniyordu. PKK sempatizanları 15:30’dan itibaren konutun hemen yanındaki parkta toplanmaya başlamıştı.
Gruptaki 20 civarındaki eylemci, elebaşı Abdullah Öcalan posterleri, Selahattin Demirtaş fotoğrafları ve terör örgütünün Suriye uzantısı YPG'nin bayraklarını taşıyordu.
Örgüt yandaşları, Erdoğan’ı hedef alan sloganların yanı sıra, yolun hemen karşısındaki Türklere küfür ve hakaretler yağdırmaya başladı.
Türkiye'yi destekleyen sloganlar atan grup ise karşı tarafın provokatif hareketlerine sözlü karşılık verdi.
Dakikalar ilerledikçe, PKK sempatizanlarının başta Erdoğan olmak üzere barışçıl destek gösterisi düzenleyen gruba yönelttikleri küfür ve hakaretler daha ağır hal aldı.
Beyaz Saray önündeki eylem için gerekli yerlerden izin alan eylemciler, Büyükelçilik konutu önünde polis teşkilatına bilgi vermeden toplanmıştı.
Yasaların Büyükelçilik konutu önündeki eylem için izin gerektirmediğini biliyorduk. Fakat ABD'deki teamül, polise bilgi verilerek, güvenlik tedbirleri almasına imkan tanımak şeklindeydi. Örgüt sempatizanlarının polise bilgi vermekten kaçınması, bizde, "Büyük bir olaya davetiye mi çıkarılmak isteniyor?" endişesini doğurmuştu. Çünkü daha güçlü güvenlik tedbiri alınmasını sağlayabilecekken bunu yapmamışlardı.
Örgüt yandaşları sözde barışçıl eylemde yoğun küfür ve hakaretlerle karşılarındakileri kontrolden çıkarmak için adeta özel bir çaba içerisindeydi.
PKK sempatizanlarının yolun ortasına kadar megafonlarla gelerek provokasyona davetiye çıkarmasıyla Türkiye'ye destek veren grubun tahrik olmaya başladığını farkettik.
Hemen ardından Türk vatandaşlarının üzerine su şişeleri atılması, iki taraf arasında 10-15 saniye süren ilk arbedeyi tetikledi. Caddenin ortasında 10-15 kadar eylemci yumruklaştı.
Kavgaya sadece iki Amerikan polisi müdahale etti. Polisin hazırlıksız olduğu açıktı. Zaten, Washington DC polis teşkilatından gelip görev yapan polis sayısı 10 civarındaydı.
Polis, vatandaşın yaralanmasına duyarsız kaldı
Kısa süren arbedeye karışan Alp Kenan Dereci adlı Türk vatandaşı, bir terör örgütü sempatizanının megafonu kafasına vurmasıyla ciddi şekilde yaralandı.
Yüzü kanlar içinde kaldı. Dereci’ye ilk müdahaleyi ambulansla gelen sağlık ekibi yaptı ve hastaneye kaldırdı.
Dereci'nin durumu ve saldırganın kim olduğu, olay yerindeki polis şefine defalarca anlatıldı.
Polis şefine, bunun basit bir yumruk olmadığı, açıkça adam yaralama maksatlı harici bir madde ile saldırıldığı, saldırganın kaçmadan tutuklanması gerektiği, aksi halde kitlenin yatışmayacağı ifade edildi.
Fakat polis şefi o an hiçbir şey yapamayacağını belirtti. Bu tutum, olayların büyümesindeki en önemli etkenlerden oldu. Çünkü tutuklanmayan saldırgan, küfür ve sloganlarına devam etti.
Sonradan edindiğimiz bilgiye göre Kasım Kurd adlı şahıs, Federal ve Washington DC polisi tarafından aranmaya başlanmıştı.
Daha sonra taraflar kendi bölgelerine geçerek sözlü atışmaya devam ettiler. Bu esnada birçok Türk, az sayıdaki polise giderek ortada fiili darp olduğunu, kimin yaptığının görüldüğünü ve saldırganın derhal gözaltına alınması gerektiğini dile getirdi.
Ancak polis uyarıları dikkate almadığı gibi Türk tarafını sükûnete davet edip, kaldırıma doğru geri gitmesini istedi.
Örgüt taraftarları Erdoğan'a 15-20 metre yakınlıktaydı
İlk arbedenin ardından olay yerindeki polis sayısı artsa da Türk tarafındaki barikat uygulaması, terör örgütü yandaşlarına uygulanmadı.
Önlerinde engel bulunmayan örgüt sempatizanları, rahatlıkla Türk tarafına yaklaşıp su şişesi atabildi ya da küfürlerini duyurabildi.
Beyaz Saray önündeki izinli eylemlerinde dahi polis tarafından çok uzak noktada tutulan örgüt destekçileri, polise bilgi vermeden toplandıkları büyükelcilik konutu önünde Erdoğan’ın 15-20 metre yakınına sokulabilmişti.
Bu mesafede terör örgütü destekçilerinin sergilediği fanatizm, güvenlik kaygılarını da artırmıştı.
Erdoğan’ın konuta gelmesiyle megafonlarla hakaretlerin dozajını arttıran eylemcilere bu esnada Türk vatandaşları ve bazı Cumhurbaşkanlığı korumaları müdahale etti.
Müdahalenin ardından örgüt yandaşları dağıldı.
Öte yandan, Amerikan medyası olayları tetikleyen anları bir bütün olarak vermek yerine, yalnızca son anları yansıtmayı tercih etti. Böylece, olaylara, Türkiye'ye destek veren grubun kaynaklık ettiği ve örgüt yandaşlarının mağduriyet yaşadığı gibi bir izlenim verildi.