TÜRKİYE
Teröre karşı tek ses olduk...
İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılımıyla Yenikapı'daki "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitingi başladı.
Başbakan Davutoğlu'nun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da helikopterle Sivil Dayanışma Platformu'nun düzenlediği miting alanına geldi. Erdoğan'ın bulunduğu helikopterin miting alanı üzerinde tur attığı anonsu yapılınca, vatandaşlar Türk bayrakları sallayarak Cumhurbaşkanı'nı selamladı.
Daha sonra helikopterden inen Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, yürüyerek miting alanına girdi.
Vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, alana gelişinde yoğun sevgi gösterisinde bulundu. Eşiyle platforma çıkan Erdoğan da vatandaşları selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın protokoldeki yerine geçmesinden sonra İstiklal Marşı okundu.
Miting alanından notlar
Miting için öğle saatlerinde alana gelmeye başlayan vatandaşlar, "Şehitler ölmez, vatan bölünmez", "Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir" sloganları attı.
Mehter marşlarının çalındığı alanda sık sık tekbirler getirildi.
Erdoğan'ın alana gelmesinden önce AK Parti İstanbul Milletvekili Uğur Işılak'ın şarkı söylediği alanda Fatih Kısaparmak'ın "Er Meydanı", İbrahim Tatlıses'in "Biz Türk'üz Biz Kürt'üz" şarkıları çalındı. İbrahim Sadri ise Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un "Çanakkale Şehitlerine" şiirini okudu.
Şehit aileleri ve gazilerin yer aldığı protokolde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın anne ve babası oturdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ve Başbakan Davutoğlu'nun boynuna ay-yıldızlı atkı taktığı görüldü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yenikapı'da düzenlenen "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitinginde konuşma yaptı.
Terörle mücadelede görev alan güvenlik güçlerine, bölgede zor şartlar altında vazifelerini sürdüren tüm kamu görevlilerine şükranlarını ileten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
-''Birliğiniz, beraberliğiniz, daim olsun''
"Terör örgütlerinin baskılarına, tehditlerine, saldırılarına rağmen vatanın bütünlüğü, milletin birliği, devletin bekası için sabreden, bu yönde irade ortaya koyan tüm kardeşlerime 'Allah sizlerden razı olsun' diyorum. Kardeşlerim! Şu andaki birliğiniz, beraberliğiniz, daim olsun diyorum. İnanıyorum ki bu birliğinizi bozmayacaksınız, bu beraberliğinizi bozmayacaksınız. Bu yolda kararlı bir şekilde inşallah geleceğe yürüyeceğiz. Teröre karşı tepkisini elinde bayrağıyla, çakmak çakmak gözleriyle, gümbür gümbür atan yüreğiyle, dudaklarından eksik etmediği duasıyla ve en önemlisi aklıyla, metanetiyle ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan şükranlarımı iletiyorum. Ebedi vatanımızı, son devletimizi, bin yıllık kardeşliğimizi, kimi zaman tüm fesat odaklarına rağmen, o etnik fitneyle, mezhep fitnesiyle, sapkın akımlarla bölmek isteyenlere en güzel cevabı işte buradan, Yenikapı'dan bugün sizler veriyorsunuz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hacıbektaş-ı Veli'nin "Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız" şeklindeki sözünü aktararak katılımcılara, "Bunda bir sıkıntımız var mı?" diye sordu. Katılımcılardan "Hayır" yanıtını alan Erdoğan, milletlerin hayatlarında imtihan dönemleri olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Biz de millet olarak, bin yıl önce bu coğrafyaya bastığımızda kesintisiz devam eden bir imtihan sürecinin yeni bir safhasını yaşıyoruz. Bizim bu imtihandaki asıl gayemiz nedir? 'Halka hizmet, hakka hizmettir' ölçüsü. Bu ölçüyü yakalamak, onun adını yükseltmek, el üstünde tutmak için bu yolda yürüyoruz. Öyle mi? 'İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olanıdır'... İlkemiz bu. Bu davanın sembolü ve en büyük şahidi de dört bir yanımızda dalgalanan şu ay-yıldızlı al bayrağımızdır. Çıkmış birisi ne diyor, 'Bayrağa saldırı mı var?' diyor. Daha ne olacaktı? Yalan üzerine inşa ettiğiniz bir dünyanız var. Cesetleri kendilerine ait paçavraya saranlar... Ve ondan sonra da bayrağa saldırı mı var? Zorla kongrelerinizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız ama şimdi bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Sazla, cazla bu iş yürümez ama ben gerçek saz sahiplerini bir kenara koyuyorum. Onlara saygım çok. Bayrağımız... 'Yolumuz karlı dağlara düştüğünde, kızıllığında ısındığımız, çöllere düştüğünde gölgesine sığındığımız', doğumumuzdan düğünümüze, ölümümüze kadar, hayatımızın her önemli anında gözümüzün önünden ayırmadığımız bayrağımız..."
Erdoğan, "Kim ki bu bayrağa sahip çıkıyorsa işte o yerlidir, millidir, Türkiyelidir. Kim ki bu bayrağa yan gözle bakıyorsa indirmeye, yıkmaya, yakmaya çalışıyorsa işte o bu vatanla da milletle de bağı kalmamış olan köksüz, ruhsuz, aşksız, sevgisiz bir mankurttur" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizi asıl üzen ise millilikle, yerlilikle, bu topraklarla irtibatını koparanların, Türkiye üzerinde oynanan oyuna gönüllü figüranlık yapıyor olanlar, ülkemizdeki teröre bulaşanlar da hangi saikle olursa olsun, onlara destek verenlerle bu coğrafyada niçin bulunduğunu bilmeyenlerdir. Şu bayrağın renginin, hilalinin, yıldızının anlamına müdrik olmayanlardır. Bu ülkede etnik kökeninden dolayı hiç kimseyi dışlamadık, dışlamayız. Biz yaratılanı yaratandan ötürü severiz" dedi.
"Herkes oyunun farkında"
"Biz teröre ve teröriste karşı en küçük bir müsamaha göstermeyeceğiz ve dağ - taş koymadan bunların inlerine girerek kovalayacağız. Çünkü bizim bir şehidimizin bedeli hiçbir şeyle mukayese edilmez" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün milletimizin karşısında kim varsa, dün Çanakkale'de de Kurtuluş Savaşı'nda da onlar vardı. Zaman değişti, isimler değişti, yöntemler değişti ama araç hiçbir zaman değişmedi. Amaç her zaman bize bu coğrafyayı yar etmemek, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozmak, bu kutlu yoldaki mücadelemizi başarısızlığa uğratmaktır. Hamdolsun gayelerine ulaşamadılar. Bizi yaktıklarını, yıktıklarını, yok ettiklerini sandıkları her dönemde adeta küllerimizden yeniden doğarak emanetçisi olduğumuz o kutlu sancağı hep yükseltmeyi, zirveye dikmeyi başardık. Bugün de bu ülkenin havasını soluyan, suyunu içen, ekmeğini yiyen, kendini bu milletin bir ferdi olarak hisseden herkes oynanan oyunun farkındadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı hatırlatarak, şunları söyledi:
"Ne demiştim? 'Kürt sorunu, bu milletin bir parçasının değil hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar, Türk olsun Kürt olsun, Çerkez, Abhaz, Laz, Arap, Roman olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız. Millet olmak işte budur.' 2005 Diyarbakır... Orada söyledim bunları.
Bir kez daha ifade ediyorum; 'Verilen mücadeleler sonunda artık Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır' diyecek bir noktaya geldik. Elbette tüm etnik unsurlar gibi Kürt kardeşlerimin de sıkıntıları, beklentileri vardır. Peki Türk'ün yok mu, Laz'ın, Arap'ın, Boşnak'ın, Çerkez'in, Gürcü'nün yok mu? Zaza'nın yok mu? Velhasıl 78 milyon içindeki tüm etnik unsurların kendine has sorunları vardır. Bunların konuşulması, tartışılması, çözülmesi için bugüne kadar nasıl samimiyetle mücadele ettiysek bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz."
Erdoğan, "Teröriste karşı celalli ve amansız, kardeşlerimize karşı müşfik ve hasbi olacağız. Devletimize güveneceğiz, güvenlik güçlerimize itimat edeceğiz. Bu tezgahı kuranların oyununu tüm yönleriyle bozacağız" dedi.
"1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Kasım seçimlerinin yaklaştığını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar, tarihi bir gayret istiyorum. Hani diyorlar ya 'Biz herhangi bir şey yapmıyoruz.' Bakın ben söyleyeyim; 7 Haziran'da gittiler, muhtarları tehdit ettiler. Her ay içinde, her hafta en az bir kez muhtarlarla toplantı yapıyorum. 350-400 muhtarı Ankara'ya davet ediyorum. Geçenlerde Güneydoğu, Doğu, o bölgeden davet ettim. 90 tanesi gelemedi. İnceledik, geleceklerini bildirmişlerdi. Neden? 'Tehdit altındayız, onun için gelemiyoruz' dediler. Cici çocuk, siz kimi aldatıyorsunuz? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz? Şimdi 1 Kasım'a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki bu millet, evelallah adam gibi adam bu millet inşallah bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacaktır.
Millet olarak biz bu sıkıntıyla ilk defa karşılaşmıyoruz. Her dönemde içimize atılan fitne tohumlarından bu şekilde boy verenler olmuştur. Hepsi gelip geçmiştir ama milletimiz vatanıyla, devletiyle dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Burada millet ve devlet olarak bize düşen iki önemli görev vardır. Birincisi 780 bin kilometrekare vatan toprağına sımsıkı sarılmaktır. Bunun için devletimiz, güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere, tüm kurumlarıyla mücadelesini vermektedir, vermeye de devam edecektir. Bu mücadeleden kimsenin şüphesi olmasın."
Erdoğan, "Benim bugün buradan, milletimden, ekranları başında bizi izleyenlerden bir ricam olacak. 1 Kasım seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hangi partiden olursa olsun fark etmez, 550 yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Şu anda Türkiye'nin tek ihtiyacı budur" ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin gözden çıkartacak tek bir vatandaşı yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bölgesindeki ve hatta tüm dünyadaki mazlumların umudu olan, sığınağı olan Türkiye'nin gözden çıkartacak tek bir vatandaşı yoktur. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' biz böyle yola çıktık. Kardeşlerim aramıza fitne sokmak isteyenlere, milletin fertleri arasında ayrımcılığı yaratmak isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Değil malının, canının, namusunun tehlikeye düşmesi, tek bir vatandaşımızın kılına zarar gelmesi, kem sözle gönlünün kırılması dahi bizim için kabul edilemez bir durumdur. Biz yerli ve milli olan herkese, her kardeşimize, kökenine, inancına, bölgesine, meşrebine bakmaksızın, kucağımızı ve gönlümüzü sonuna kadar açık tutacağız."
Erdoğan, "Polisimize, askerimize, köy korucumuza, kamu binalarımıza, camilerimize sıkılan her kurşunun, atılan her roketin hedefi birliğimizdir, beraberliğimizdir, kardeşliğimizdir. Bu oyuna, ne Doğu ne Güneydoğu Bölgemizdeki ne de diğer bölgelerdeki vatandaşlarımız gelmemiştir, gelmeyecektir. Biz aynı delikten iki defa sokulmayacağız. 200 yıldır oynanan oyuna bir kez daha düşmek bize yakışmaz" dedi.