EKONOMİ
Off-shore haramzadeleri...
-
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Cem Küçük, son yazısında off-shore haramzadelerinin "mağduriyetini" yazdı. Küçük’ün yazısı, çarpıcı bir şekilde bitiyor:
-
"Bu soyguna bir dur denmeli ve hakimler millet lehine bir karar vermeliler. Kumarda parasını kaybedenlere devlet kucak açmamalı. Yoksa yetimin, yoksulun ahı herkesi tutar."
Kumarda kaybettiler, devletten geri alıyorlar!
Paralel yapının yargı ayağının bu ülkeye o kadar çok kötülüğü oldu ki! 17-25 Aralık darbe girişimlerinde güya yolsuzlukla mücadele ediyoruz diyenlerin asıl dertlerinin bu olmadığını gösteren çok örnek var. Bunlardan biri off-shore hesapları ve buralarda dönen katakulliler.
[caption id="attachment_1866" align="alignright" width="230"] CEM KÜÇÜK[/caption]İki gün önce Yeni Şafak'ın manşeti çok çarpıcıydı: 'Off-shore borçlarını halk ödüyor.' Önce off-shore ne ondan bir bahsedelim. 'Vergi cenneti' diye tabir edilen, Kıbrıs gibi yerlerde kurulan bankalara 'off-shore' bankası deniyor. Türkçesi 'kıyı bankacılığı' demek. En yüksek faizi bu bankalar veriyor. Çünkü bunların vergi, sigorta masrafı, munzam karşılık gibi masrafları olmadığı için, yüksek faiz verebiliyorlar. Off-shore bankaların devlet güvencesi yok. Yani risk yüksek, faiz yüksek! Parasını off-shore yatıran biri bütün riskleri biliyor.
Yeni Şafak'ın manşetine dönersek. Kıbrıs'taki off-shore bankasında parası batan bir Bursalı bir mudi Yargıtay kararıyla parasını faiziyle birlikte alacak. 6.2 milyon lirası batan vatandaşın alacağı para 46 milyon lira. 2 Aralık'ta Yargıtay'da görülecek bir davada önceki emsal karara uyulacak olursa, mağdur olduğunu söyleyen bir vatandaş faiziyle beraber bütün parasını alacak. Oysa batan bankalarda parasını kaybeden mağdur vatandaşlar bankacılık kanununa göre kişi başına 50 bin lira alabilmişti. Bu sigorta oranı şu anda 100 bin lira.
TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül, Meclis'te bu konuyu gündeme getirdi. Meselenin su götürmez olduğu ve Yargıtay'ın kararıyla ödenen ya da tedbir alınmazsa ödenecek bu paralar vatandaşların sırtından ödenecek. Soru şu: Kıbrıs'taki off-shore bankalarının Türkiye'deki TMSF ile ile ne alakası var? Hiçbir alakası yok. Bankacılık kanunu kapsamına alınmayan off-shore'lar, dolandırıcılık davası kapsamına sokulmuştu. 2011 yılına kadar mahkemeleri TMSF kazanıyordu. Fakat sonra dolandırıcılık davasını Yargıtay onayladı, emsal karar oldu. Şimdi devam eden davalarda, hakimler belgelere bakmak yerine, emsal karara bakıp karar veriyorlar.
'Off-shorezede' olduğunu iddia eden fırsatçılar, bizim off-shore'dan haberimiz yok, mağduruz diyorlar. Oysa % 99'unun imzalı, yazılı talimatı var. Daha yüksek faiz almak için, paralarını off-shore'a yatırmışlar. Aynen kumar masasına oturmak gibi bu. Büyük para da kazanma şansın olduğu gibi, bütün paranı kaybetme ihtimalin de var.
TMSF yetkilileri, 2011 yılına kadar mahkemelerin belgelere bakarak karar verdiği için, 'off-shore'zede' olduğunu iddia edenlerin aslında fırsatçı olduklarının ortaya çıktığını söylüyorlar. Bu mudilerin kayıtlarına bakıldığında, neredeyse tamamının imzalı talimatı ve off-shore cüzdanı olduğu görüldüğüne dikkat çekiyorlar. Ayrıca yazılı talimatı ve off-shore cüzdanı olmayanların ise gerçekten mağdur olduklarını ve onlara zaten ödeme yapıldığını söylüyorlar.
TMSF yetkilileri şöyle çarpıcı bir örnek de veriyorlar: 'Düşünün, bunlardan birisi bir banka şube müdürü ve off-shore'dan haberinin olmaması mümkün mü? Ancak mahkeme onu da 'mağdur' saydı ve parasını geri aldı. Bir başkası, bir faktoring şirketi. Benim off-shore'dan haberim yok, diyerek parasını geri aldı. Hem de beş altı kat faiziyle birlikte.'
TMSF'nin burada rolü ne? Şu: TMSF aslında bir sigorta şirketi. Bankalar üç ayda bir, mudiler adına, TMSF'ye sigorta primi öderler. Eğer banka batacak olursa, TMSF bankada parası vatandaşın zararını karşılıyor. TMSF de buna itiraz ediyor: Kasko yaptırmayan, kaza yaptığında kaskodan para alabilir mi? Alamaz.
Asıl dertlerinin yolsuzluklarla mücadele olduğunu söyleyenler, bu off-shore soygununu niçin dert edinmediler, edinmiyorlar? Medyalarında gündem yapmadılar. Mesela HSYK'da koltuk kavgası verdikleri gibi, bu off-shore soygununu dert edinseydiler, mahkeme kararlarıyla bugüne kadar 150 milyon (eski parayla trilyon) ödeme yapılmazdı. Mahkemeler devam ediyor. Yargıtay'ın emsal kararı yüzünden, 500 milyon lira daha ödenmesi söz konusu. Hala da off-shorecuların devleti soymalarını dert edinmiyorlar. En taze örnek, paralel yapının yeni gazetelerinden bir loser attığı tweette off-shoreun önemsiz ve ilgisiz olduğunu söylüyor. Hem yolsuzluk de hem de devletin haksız yere ödediği milyonlara önemsiz de.
Peki bu sorun nasıl çözülür? Yargıtay'ın emsal kararı olsa da hakimler buna direnebilir. Burada HSYK'ya da büyük görev düşüyor. Bu soyguna bir dur denmeli ve hakimler millet lehine bir karar vermeliler. Kumarda parasını kaybedenlere devlet kucak açmamalı. Yoksa yetimin, yoksulun ahı herkesi tutar.