GÜNCEL
Murat Başaran'dan bomba gibi yazı...
Uzunca bir süredir, adını koymakta zorlandığımız bir yaraya neşter attı Murat Başaran... medyamit.com yazarının yazısı, neresinden bakarsanız doğru ama "evet az bile" dedirtecek türden...
İNSTAGRAM YAVŞAKLARI
Sen bir t-shırt’e 150 Euro vereceksin.
Akşam yemeği hesabını bırak, bir bardak dandik çaya 3-4 Euro normal gelecek.
Karının çantası için millet seferber olacak; model ve renk bulabilmek için… 30 bin Euro’luk bilmem ne marka çanta için kırk kişinin midesine kramp girecek. (Karından aferin alanlar, karşılığında kim bilir neler götürecek.)
Yatında yediğin haltlar, rezidans katlarında konu mankeni olduğun filmler, tatmin edemediğin komplekslerin, içinde kaybolduğun trilyonluk araçlar…
Sonra…
Sonra “Hizmetten ve birlik beraberlikten” söz edeceksin…
İmamla fahişe ortak olup ticarethane açarsa, ne hayırlı bir kazanç, ne müstecab bir ibadet…
Buyurun cenaze namazına…
Muhafazakar patronlarımızın çoğunun durumu, yukarıdaki senaryoya uygun gelişiyor.
Xxx
Dedelerimiz dava adamıydı.
Babalarımızı Cumhuriyet çarptı.
Bizim başımız dönüyor.
Ama iyi rol yapıyoruz.
Xxx
Cumhuriyetin türettiği kırk harami vardı şikâyet ettiğimiz; Rahmetli Özal sermayeyi tabana yaymak istedi. Ak Parti iktidarıyla da bu devletin ve milletin kaynakları “tekel”lerin elinden milletin eline doğru akmaya başladı…
Ama…
(Paralel çete/ Burada size ekmek yok. Silin salyalarınızı. Konumuz yolsuzluk değil.)
Ama görmemişlik ve dejenerasyon kırk haramiyi, kırk bin görmemişe evirdi ki; instagramda yediğini, içtiğini, takıp takıştırdığını sergileyen karaktersizler, yazımın başındaki “patron/ önder”lerimizin ahlakımızda açtığı derin çatlakta debeleniyor.
Xxx
Çok kritik bir kavşaktayız.
Modern ve digital bir haçlı seferi karşısında dimdik durmamız lazım.
Bu anlamda Recep Tayyip Erdoğan’dan ve liderliğinden yüzde 52 nisbetinde “razı”yız.
Ve inanıyorum ki bu hayırlı “uzun adam”ın 12 yılda yaptıklarının yanında, çevresinde gelişen bir takım arıza insan ve işler “füruattır”. (Bu kelimeyi ilk defa kullandım. Cuk oturdu.)
Ancak para ve makam “ihlas”sız insanların elinde, gizli ve büyüyen bir tehlike olarak milleti kemiriyor.
Bir twitter metaforu vardı; modası geçti. Hatırlamakta fayda var.
“Önce mücahitti. Sonra müteahhit oldu. Şimdi her şeye müsait…”
Xxx
Başörtüsüne özgürlük istedik ama nargile salonlarında fingirdeyen başı güya örtülü, altı şişhane kızlarımızı görünce, “kazanım”ın karşı tarafın hanesine yazıldığı ortaya çıktı.
Bu özgürlük, zenginlik ve rehavetin sonunda ortaya çıkan manzara, uğrunda çile çektiğimiz “dava” ve “hizmet”in giderek içinin boşaldığı anlamına gelmiyor mu?
Xxx
Nasıl hitap etmeliyim? Ve anlayacak kim var başka, bilmiyorum!
Sayın seçilmiş Cumhurbaşkanım!
Bu ülkenin maddi değerleri bir takım soysuzlara tahsis edilmişti adeta. Geldiniz, bu ahlaksızların yem borularını kesip, vatana millete harcadınız.
Şimdi de yerli ve yabancı “hain” bir koalisyona karşı savaşıyorsunuz.
Ancak…
İşgal ve zulüm altındayken, manevi değerlerimize ihlasla bağlıydık.
Zenginleştikçe ve özgürleştikçe bir baş dönmesi, bir hibritleşme durumu ortaya çıktı.
Hem Gazze’deki yetim çocuklara ağlıyoruz…
Hem…
Anladınız siz onu.
Kaynak:medyamit.com
16 Eylül 2014, Salı