GÜNCEL
Misyonerliğin arka bahçesi: Robert Koleji
***Misyonerlik faaliyetleri Türkiye coğrafyasında da yıllar boyunca kendini gösteren gizli oluşumlardan biri oldu.
***Türkiye'de İstanbul merkezli faaliyet gösteren misyonerlerin merkezi Robert Koleji olarak bilinir.
***Robert Koleji ülkenin en köklü eğitim kurumlarından biri olsa da her zaman Türkiye'deki misyonerlerin arka bahçesi oldu.
Hıristiyan misyonerlik örgütlenmesinde en önemli rol kuşkusuz eğitim faaliyetleridir. Örgütlenmenin gayesi okul açarak sonraki yıllara yönelik saha çalışması yapmaya zemin hazırlamaktır. Osmanlı Devleti içindeki misyonerlik ve azınlık okulları'nın geçmişi de bu anlayışa dayanmaktadır. Zira misyonerlik faaliyetleri açısından "Osmanlı Asya'nın anahtarıdır" ifadesi bu nedenle söylenmiş olmalıdır. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri'nin kendi sınırları dışında kurduğu ilk okullar Osmanlı Devleti sınırları içerisindedir. Bunların ilki 1824'de Beyrut’taki, Suriye Protestan Okulu, ikincisiyse 1840'da İstanbul'da kurulan Robert Koleji'dir.
Bilindiği gibi, Osmanlı Devleti yabancı gayrimüslim okullara olabildiğince müsamahakâr davranmış, inancının temeli olan “dinde zorlama yoktur” prensibi dahilinde her dine mensup tebaaya karşı eğitim ve öğretim hakkına imkan tanımıştır.
Ne var ki, "Islahat fermanıyla ele geçirilen bu imkânlar, kapitülasyonlarla birleşince çeşitli yabancı ülkeler emellerini eğitim yoluyla yapmaya çalışmışlardır.", Bu nedenle de Osmanlı, misyonerlik faaliyetlerinin odak noktası olmuştur. Bu faaliyetler arasında Robert Koleji ayrı bir yere sahiptir.
"Osmanlı'dan günümüze İcâzetten Diplomaya" adlı koleksiyonumuzda yer alan mezuniyet belgeleri arasında bulunan “Robert Koleji Mühendis Mektebi Diploması", hem bu yönüyle, hem de okulun kuruluş aşamasındaki farklılıkları nedeniyle üzerinde durmaya değer bir belgedir.
Örnek olarak, okulun misyonerlik faaliyetlerinin odağında olması neticesinde, okul kaydında öğrencilerin İncil okuma ve duaya katılma zorunluluğunu, diplomaların Türkçe kısmındaki "Ahlâk" ifadesinin İngilizce bölümde yer almayışını ve inşaat aşamasında seyyahların gözlemlerine dahi yansıyan ancak “İdadi Müsaadesi” ile mümkün olabilecekken okulun izin almadan ilave bir yüksek kısmı eklemesini verebiliriz.
Osmanlı Devleti sınırlarında ilk Amerikalı misyonerler, Pliny Fisk ve Levi Parsons adlı kişilerdir. Bu iki misyoner 3 Kasım 1819 tarihinde Filistin'e gitmek üzere Amerika'dan yola çıkmışlar, kendilerine, sadece Kudüs'ün kutsal topraklara değil, çevredeki tüm ülkelere bakarak, Yahudileri, putperestleri, "Muhammedileri", Hıristiyanları, Filistinlileri, Mısırlıları, Suriyelileri, Ermenileri ve diğerlerini protestanlaştırmak için “neyin nasıl yapılacağının” araştırılması talimatını almışlardı.
Bilindiği gibi bu faaliyetleri yapacak olan Amerikalı Misyonerler Örgütünün kuruluşu 1810 yılında başlamış (American Board of Commissioners For Foreign Missions,ABCFM) ve kısaca “American Board” diye de adlandırılmıştır.
Bu kişilerin ilk faaliyetlerinden sonra Robert Koleji'nin kurucusu Cyrus Hamlin devreye girmiştir. Eğitimini bitirdikten sonra Bangor Rahiplik Okulu’nda misyonerlik eğitimini alan Hamlin, tayin yeri Afrika olsa da çok tehlikeli bir bölge olması sebebiyle kendisi Osmanlı Devleti'nde görev yapmayı tercih etmiştir.
Cyrus Hamlin ve eşi Henrietta, 1839'da ilkönce İzmir'e bilahare çok kısa bir süre sonra da İstanbul'a gelmişlerdir. Sultan II. Mahmut'un son dönemlerine denk gelen bu tarihlerde Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu kritik durumu dikkatle inceleyen Hamlin, hızlıca eğitim faaliyetlerine başlamıştır, ileride kuracağı Robert Koleji öncesi bir misyoner sıfatıyla 4 Şubat 1840 yılında ruhban okulunu faaliyete açmıştır. Bu çalışmaları devamında 1863’da İstanbul'daki ilk Amerikan okulunun nüvesini iki Ermeni öğrenciyle atmıştır. Bebek İlahiyat Okulu (Bebek Seminary) adıyla kısa sürede rağbet gören okul 22 yıl farklı mekânlarda olsa da eğitimini sürdürmüştür. Bu okulda, Hıristiyan eğitiminin yanı sıra öğrencilerin el becerilerini geliştirecek çeşitli atölyeler de kurulmuştur.
Okulun öğrencisi olmayıp civar semtlerden gelen gençlerin de katılabileceği birçok kursların açılmasını sağlayan Hamlin, bu sayede büyük şöhret kazanmıştır.
Cyrus Hamlin geldiği bu aşamadan sonra yazımızın başında belirttiğimiz üzere, misyonerliğini ilerleterek asıl büyük hedefi olan hayalindeki Robert Koleji’nin kuruluş çalışmalarına başlamıştır. Protestan ilkelerine bağlı bir Okulun kurulması için işadamı Christopher Robert ile aynı gayede birleşen Hamlin, eski okulun Bebek’teki yerinde geçici olarak faaliyete başlamış, kısa süre sonra ise Rumelihisarı'ndaki Ahmet Vefik Paşa’ya ait arazi satın alınarak yeni okulun inşaatı 1868 yılında hızlıca bitirilmiştir.
Yapımı için servetinin büyük bir kısmını harcayan işadamı Christopher Robert’in soy ismi verilen okul, bu tarihten itibaren tarihe Robert Koleji olarak geçmiş,16 farklı din ve millete mensup öğrenciyle de 1871'de eğitime başlamıştır.
Kolejin, özellikle Rumeli Hisarı’nın üstünde kurulması konusuna akabinde de o dönemin meşhur seyyahlarından Mary L. Ninde'nin, Hamlin'le bir araya geldiği zaman aralarında şu konuşmanın geçtiği rivayet edilmektedir:
"Amerika'nın keşfinden 40 yıl önce 1453'te Hıristiyan ordusunu yıkan Müslüman despotizmin kurulmasını sağlayan kuleler, politik olduğu kadar dîni bir dirilişe de tanıklık ediyor."
Yine Cyrus Hamlin, Hisar’la ilgili kendi hatıratında Yunanlı bir seyyahla aralarında geçen diyaloğu şu şekilde aktarmaktadır:
"Fatih Sultan Mehmet'in yaptığı surlardan (Rumeli Hisarı) daha yüksek bir yerde bulunmaktadır. Onlara hükmetmektedir. Bu binanın (Robert Koleji) gücü mânevîdir ve ebedîdir. O surların yıkılıp gittiğini görecektir."
Ezcümle, İlber Ortaylı Hoca’nın bir makalesinde de aktardığı gibi "Biz (Amerikalılar) Türkiye'de Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık için okul, hastane açıyoruz, ilâç götürüyoruz, modern tıbbı ve eğitimi kuruyoruz. Türk bizi istemeyebilir ama oranın sahibi Türkler değil ki..." ifadeleri okulun kuruluş amacını açıkça ortaya koymaktadır. Robert Koleji'nin kuruluşunda dile getirilen bu ifadelerin yanında, bir diğer önemli farklılık okulun talebe kabulünde, hangi milletten ve dinden olursa olsun tüm talebelerin sabah İncil okuma, öğlen dua, akşam Hıristiyanlık öğretileri sohbetine katılma zorunluluğunun bulunmasıdır.
Kuruluşundan itibaren usül ve farklılıklarını özetlemeye çalıştığımız Robert Koleji’nin mezun ettiği öğrencilerin mensup oldukları ülke-tebaa dağılımı da üzerinde durmaya değer bir konudur.
Hamlin'in damadı ve kolejin ikinci müdürü Washburn'un verdiği rakamlara bakıldığında,1863’ten 1902 tarihlerine kadar 199'u Bulgar, 161'i Ermeni, 82'si Rum, 22'si de diğer milletlerden olmak üzere 464 öğrenci kolejden mezun olmuştur.
Bu mezunlar arasında Müslüman tebaaya ait hiç talebenin olmaması,
Bulgar mezunların sayıca çok olması İstanbul'da o tarihlerde gezginlik yapan A.B. Dodd'un şu ifadeleriyle açığa kavuşmaktadır:
"Osmanlı boyunduruğunun alaşağı edilmesi için yapılan gizli planların ve Robert Koleji'nin ya da başka bir yabancı misyoner okuldan mezun olan coşkulu genç devrimcilerin tasarlamalarıyla yapıldığı ve bunların "Bulgar Bağımsızlık Mücadelesi”ndeki rolü küçümsenmemelidir".
Yaklaşık 150 yıllık geçmişe sahip Robert Koleji'nin Osmanlı Devleti’nden izin almadan yüksekokul açmış olması ayrı bir uyumsuzluk örneğidir.
Önceden orta seviyeli öğretim iznine sahip Robert Koleji, bünyesine 1912 yılında yatılı bölüm olarak "Mühendis Mekteb"ini ilave eder. Faaliyetine 45 yıl Maarif Vekaleti’nin izni olmadan sürdüren Mühendis Mektebi'nin izni, ancak Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1957 yılında alınabilmiştir.
Mezun ettiği talebeler arasındaki farklılık da dikkate değer niteliktedir.
Kuruluşundan 1934 yılına kadar 185 öğrenci mezun etmiş, bunların 145'i değişik milletten gayrimüslim, 40'ı ise Müslüman tebaaya mensup bulunmaktaydı.
Resmi mevzuatta ise uyumsuzluk sadece Robert Koleji ile sınırlı değildi. Bunu 1820 yılından itibaren açılan bütün yabancı okullarda görmekteyiz.
Islahat Fermanı’yla açılan bu yabancı okullara denetim getirilmiş olsa da pek çok okul ruhsatsız ve mevzuat dışında faaliyetlerini sürdürebilmişlerdir.
"II. Abdülhamit Dönemi’nde, maarif mevzuatı sıkı bir denetime tabi tutulmuş olsa da,1894 tarihinde yapılan denetimler sonucunda 4547 yabancı okulun sadece 498 tanesinin yasal bir zeminde olduğu, 4049 tanesinin ise mevzuat dışında" olduğu tespiti yapılmıştır.
Son olarak değinmemiz gereken bir diğer husus da, Amerika'nın kendi sınırları dışında en eski okul unvanına sahip Robert Koleji'nin Enver Beşinci Koleksiyonu'nda da bulunan "Mühendis Mektebi" diplomasındaki ifade yazımı farklılığıdır.
İki dilde hazırlanmış mezuniyet diploması, 14 Haziran 1935 tarihli Nafia Mühendisi İbrahim Sabit Aksoy'a "Profesörler Konseyi" tarafından verilmiştir.
Türkçe bölümünde "Bilgi ve ahlâk bakımından gerekli bütün şartları başaran" ifadesinin hemen yanında bulunan İngilizce metninde "Ahlâk"kelimesinin hiç yer almamış olması, okulun adeta, misyonerliğin ahlaki değil siyasi amaçlı arka bahçesi olduğunun belgesi gibi...