TÜRKİYE
"MHP tahrik ediyor"
-
Başbakan Davutoğlu, "MHP Kürtçe üzerinden sanki Türkçe'ye sahip çıkıyormuş gibi davranarak bazı yerleri tahrik ediyor" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Diyarbakır gezisine değindi.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Biz Muğla'da, Toroslar'da Türkmen lehçesiyle konuşurken de, Bingöl'de Zazaca ya da Diyarbakır'da Kürtçe selam verirken de beden diliyle değil, gönül diliyle selam veriyoruz, birlik beraberlik diliyle. Kulakları ve gönülleri öylesine kapalı ki nihayet Sayın Bahçeli Kürtçe'nin anadil olması ve kullanılması dolayısıyla bunun doğru olduğunu söyledi. Yine de bir ilerleme ama şunu unuttu. Kendi iktidarları döneminde bir anne ki Türkçe bilmiyorsa -birçoğu bilmiyor olabilir- hapishaneye gittiğinde oğluyla Kürtçe konuşması, Kürtçe muhabbet etmesi, sevgi göstermesi yasaktı bu memlekette. AK Parti iktidarlarına kadar tercümanla konuşmalarına izin veriliyordu."
"Peki şimdi Kürtçe de bu şekilde sosyal hayatta kullanılıyor diye vatan bölünüyor mu?" diye soran Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Hayır, vatan bütünleşiyor. Çünkü önemli olan Türkçe, Kürtçe, Arapça herhangi bir dil değil, neyi ifade ettiğiniz neyi söylediğiniz. Eğer nefret dili olarak konuşuluyorsa Türkçe de yanlıştır, Kürtçe de. Ama muhabbet dili, gönül dili olarak konuşuluyorsa hepsi mübarektir, hepsi azizdir.
Yunus Emre'nin güzel Türkçesi ile Ahmed-i Hani'nin güzel Kürtçesi birbirinden ayrılabilir mi? Ama rahatsızlar çünkü HDP ister ki Kürtçe'yi istismar ederek Kürt milliyetçiliği yapsın. Kürtçe gerektiğinde yasak olsun, istismar etsin. Bu ülkenin Başbakanı olarak ben 77 milyonun Başbakanıyım. Herkese istediği, irade ettiği, muhabbet duyduğu şekilde selam vermek benim borcum. MHP ister ki bu zıtlık ve tezat üzerinden bir siyasi istismar yapsın. Orada Kobani'den gelen kardeşlerimize selam ettim. Mazlumlara, masumlara. Biz mazlum ve masum söz konusu olduğunda ayrım yapmayız. Dikkat edin bundan HDP de rahatsız oldu, MHP de."
Davutoğlu, HDP'nin Türkiye'nin, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin 197 bin Kobanili'yi 3 günde kabul ettiğini, her türlü imkanla onların yanında durduğunu unutturup Kobani istismarı yaparak, 6-7 Ekim olaylarını çıkardığını belirtti.
"Niye sesini çıkarmadın?"
MHP'nin de rahatsız olduğunu, çünkü orada bu istismar ortadan kalktığında onların da siyasi istismarının kapısının kapanacağını kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi:
"İşte buradan tekrar söylüyorum; hiç kimse gocunmasın. Kobani'deki Kürtte, Telabyad'daki Arap da, Bayırbucak'taki Türkmen de bize tarihin mirasıdır. Sahip çıktık, çıkacağız, çıkmaya devam edeceğiz. Eğer birileri Suriye içinde ve dışında onları istismar ediyorsa ister Araplar'ı istismar eden IŞİD terör yapsın, ister Kürtler'i istismar eden PKK terör yapsın hepsine karşı çıktık, karşı çıkmaya devam edeceğiz. Halka sahip çıkmamız onları istismar edenlere sahip çıkmamız anlamına gelmez.
Ama şimdi sormak vakti değil mi? Sayın Bahçeli konuşuyorsun peki Bayırbucak Türkmenleri'ne yardım götüren MİT tırlarına bu ihanet çetesi operasyon yaptığında neredeydin? O tırlar Bayırbucak Türkmenleri'ne gidiyordu. Mazlum, masum Bayırbucak Türkmenleri'ne gidiyordu. Benim Toroslarımın devamı olan Türkmen obalarına gidiyordu. Niye sesini çıkarmadın? Niye o ihanet çetesinin yanında sonra da CHP ile birleşip çatı aday gösterip, o oyunlara girdin de bir kez dahi Suriye Türkmenleri'ne yardım konusunda bizim yanımızda durmadın?
İşte bir kez daha söylüyorum. Evet yeni bir Ortadoğu hedefliyoruz. Bu Ortadoğu'da bugünkü kardeş kavgası, bugünkü Suriye rejiminin zulmü veya IŞİD'in veya PKK'nın veya herhangi birinin terörü karşısında bizim Ortadoğu anlayışımız birlik, beraberliğe, vahdete dayalı yeni bir kardeşlik coğrafyasıdır. Emperyalistler bunu engellemeye çalışacaklar, içerideki işbirlikçileri bu büyük vizyonu yok etmeye çalışacaklar. Ama nihayette biz Ortadoğu'daki kardeşlerimizin davasına, Ortadoğu'daki kardeşlerimizin acısına sahip çıkmaya, onlarla birlikte bu tarihi yürüyüşü devam ettirmeye kararlıyız. Ülkemizin birliği ve beraberliği sözkonusu olduğunda, vatandaşlarımızın arasındaki eşit vatandaşlık bağları sözkonusu olduğunda hiçbir şekilde taviz vermemiz sözkonusu olamaz. Bu ülkenin geleceği, istikbali ancak ve ancak 77 milyonun bir yürek, bir bilek olarak birleşmesiyle mümkün. AK Parti siyaseti bu birliğin adıdır. Onlar bölmeye, onlar tahrik etmeye devam edecek, biz birleştirmeye, bütünleştirmeye devam edeceğiz. Biz birlikte Türkiyeyiz."
"Gönüllerin buluşmasıydı"
Davutoğlu, son iki hafta içinde yaptıkları ziyaret ve faaliyetlere bakıldığında, AK Parti'nin siyaset felsefesindeki farkı herkesin görebileceğini ifade etti.
Ahmet Davutoğlu, iki hafta içinde yurt içinde Aydın, Muğla, Tekirdağ, Diyarbakır ve Batman'ı ziyaret ettiklerini, yurt dışında da Brüksel, Zürih ve Londra'da bulunduklarını anımsattı. Avrupa'nın ve Türkiye'nin her bir köşesinde vatandaşlarla bir araya geldiklerini belirten Davutoğlu, "Bu sadece bir siyasi buluşma değil, gönüllerin buluşmasıydı" dedi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Afyon'da bizi yiğit efeler karşıladı, zeybeklerle. Demirci Mehmet Efendi ve bütün Yörük Ali Efe'nin yiğitleri karşıladı, bağırlarına bastılar. Biz de onları bağrımıza bastık. Çünkü Misakı Milli'yi andığımız bu günlerde eğer Egeli efeler olmasaydı, istiklalimizin meşalesi de yanmayacaktı.
Oradan Muğla'ya geçtik. Muğla'da yörük Türkmen obalarıyla bir kez daha buluştuk. Şahidi Hazretleri'nin huzuruna çıkarken ki hiç unutmadığım bir manzaradır, bir tekerlekli sandalyede, 90 yaşındaki bir nine, bizi yolda karşıladı. Geçeceğimizi duymuş. 'Yaklaşık 1 saattir sizi bekliyorum kuzum' dedi. Türkmen lehçesiyle 'kuzum' dedi, sarıldı ve dua etti.
Daha sonra Tekirdağ'a gittik. Orada bizi evladı fatihanın çocukları, torunları, Rumeli lehçesi ile karşıladı. Başımızın üzerinde yerleri var. Tekirdağ'da cumhuriyetçilik hususundaki yaklaşımımızı vatandaşlarımızla paylaştık.
Diyarbakır ve Batman'a gittiğimizde de bu sefer Seyit çocukları, evladı Resuller, Kürtçe ile Arapça ile bizi karşıladılar. Onların da başımızın üzerinde yerleri var. Allah onlardan da Egeli efelerden de Muğlalı Türkmen obalarından da Diyarbakırlı, Batmanlı Kürt ve Zaza yiğitlerinden de razı olsun. Hepsine de selam olsun buradan.
Avrupa'ya gittiğimizde, Brüksel'de, Zürih'te vatandaşlarımızla buluştuğumuzda, bütün salonlar al bayrakla doluydu. Brüksel'de, Afyon'dan, Emirdağ'dan çok vatandaşımız olduğu için onlara selam verdiğimde, salondan tek tek 'Diyarbakır da burada, Trabzon da burada, Edirne de burada' diye seslendiler ve bütün Türkiye'ye o salondan selam verdiler.
Türkiye'nin her bir köşesinde vatandaşlarımızla buluştuk, her bir köşesinde onlarla dertleştik. Avrupa'nın her bir köşesinde ise onların ne kadar güzel bir birlik ve beraberlik içinde olduklarını gördük. Bizim siyasetimiz, birlik siyasetidir, bizim siyasetimiz vahdet siyasetidir, bizim siyasetimiz yürek ve gönül siyasetidir. İşte bunu anlayamazlar. Bir yörük Türkçesi ile yapılan duayı, bir Horasan duasını, Diyarbakır'da Kürtçe 'Seyidim' diyerek bana sarılan bir dedenin duasını bir arada düşünemez onlar. Onların zihinleri bunu idrak edemez. Bizim zihinlerimiz ve gönüllerimiz ise Türkiye'nin doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyini birleştirir ve tek bir yürek, tek bir bilek yapar. İşte Misakı Milli'nin gerçek anlamı budur.
Tekirdağ'daki evladı fatihan ile Diyarbakır'daki evladı Resul arasında biz bir ayırım gözetmeyiz. Onlarla karşılaştığımızda aynı yürekle konuşuruz, aynı dille konuşuruz ve onları tek bir hedefe, bu milletin gelecek vizyonuna yöneltme konusunda da hiçbir ayırım gözetmeyiz. Vatandaşlarımız arasında ayrım gözetmediğimiz gibi onların istikballeri konusunda hiçbir farklı vizyon ortaya koymayız. Muğla'da ne söylersek, Diyarbakır'da onu söyleriz. Aydın'da, Tekirdağ'da ne konuşursak, Batman'da onu konuşuruz.
Her yerde dua aynı. Her yerde AK Parti kadrolarına beslenen ümit aynı. Biz bu ümitleri boşa çıkarmayacağız. Kim ne ayrımcılık yaparsa yapsın, kim ne bölücülük yaparsa yapsın, onun karşısında kale gibi, Troslar gibi, Kaçkarlar gibi dimdik duracağız ve milletin birliği, beraberliği, vahdeti demeye devam edeceğiz."
"Kimse bize milliyetçilik dersi vermeye kalkmasın"
Ahmet Davutoğlu, dualar nasıl ortaksa, sembollerin de sloganların da ortak olduğunu belirterek, "O kadar memnun oldum ki büyük bir heyecanla döndüm bütün bu yurt dışı yurt içi seyahatlerden. Biraz önce bir arkadaşımız, 'Epey yoğun bir tempo, inşallah yorgun değilsiniz' dedi. Yorulmak mümkün mü? Muğla'da, Tekirdağ'da, Aydın'da, Diyarbakır'da, Batman'da o heyecanı o coşkuyu gördükten sonra yorulmak, durmak bize yakışır mı? Avrupa'daki Türkler ayaktayken oturmak bize yakışır mı?" diye konuştu.
"Birileri küçük hesaplar içine girdi"
Davutoğlu, son 10 gün içinde 5 il, Avrupa'da 4 şehirde temaslarda bulunduklarını hatırlatarak, kendileri vatandaşlarla buluşup dünyanın yatırım öncüleri, finans kuruluşları ve önemli liderleriyle bir araya gelirken, "Türkiye'de birilerinin Ankara'nın dar koridorlarında küçük hesaplar içine girdiğini" söyledi.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı başkanlığında Bakanlar Kurulu'nu topladıklarını, bunu hemen istismara yöneldiklerini belirten Davutoğlu, buradan hareketle kendilerince küçük hesapları tahrikleri başlatmaya ve sürdürmeye çalıştıklarını kaydetti. "Bu kürsüden ve bir çok kürsüden de defaatle söyledim; Cumhurbaşkanımız ile tam bir uyum içindeyiz ve Cumhurbaşkanımız ile aramızdaki bu uyumun bozulmasına hiçbir şekilde izin vermeyiz" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim siyasetimiz vefa siyasetidir. Bir dava ahlakı ve devlet geleneği içinde hareket ederiz. Bu sabah dahi Bahçeli, muhtemelen de de öğleden sonra Kılıçdaroğlu aynı konuda istismar yapmaya çalışacaklar. Biz bütün bu kadrolar olarak yola birlikte çıktık ve istikametimiz de bellidir. Bu istikamet büyük ve yükselen güç Türkiye istikametidir. Bu istikametten bizi kimse koparamaz.
Cumhurbaşkanımızın Bakanlar Kurulu'na ihtiyaç hissettiğinde, talep etmesi halinde başkanlık etmesi anayasal bir yetkidir ve bu daha önceki Cumhurbaşkanları tarafından da kullanılmıştır. Şimdi de aynı bizim kurucu genel başkanımız ve bu kürsüden bize yıllarca hitap etmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkanımızın bizimle bu kadar yakın temas ve çalışma temposu içinde olmasından daha doğal bir şey yok. Kıskanmasınlar, kıskanmasınlar... Kimse herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanımız ile benim, Başbakanlık ya da Bakanlar Kurulu arasında ihtilaf çıkacağı ve buradan hareketle de Türkiye'de siyasi kriz olup, onlara alan açılacağı hesabı içine girmesinler. Biz onların bildiği siyasetçiler, devlet adamları değiliz. Biz hem dava ahlakını hem de devlet geleneğini aynı kararlılıkla sürdürürüz. "
"Genel Kurul'un ortak aklını temsil eden bir karardır"
Konuşmasında Dört eski Bakan ile ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu Raporu'nun geçen hafta Genel Kurul'daki görüşmelerine işaret eden Davutoğlu, raporun oylanmasıyla ilgili spekülasyonlar yapıldığını kaydetti.
"Soruşturma Komisyonu Raporu, TBMM Genel Kurulu'nda teyit edildi. Bu ne anlama geliyor? Bir kere şu anlama geliyor; 17-25 Aralık operasyonlarının bir darbe teşebbüsü olduğunun Genel Kurulumuzca da tescil edildiği anlamına geliyor" diyen Davutoğlu, birincil mahkemeden alınan takipsizlik kararının Genel Kurulca da tescil edildiği anlamına geldiğini belirtti.
"Bu röportajın bir ibret vesikası olarak saklanmasını tavsiye ediyorum"
Davutoğlu, dikkat çekmek istediği bir başka konuya işaret ederek, şunları kaydetti:
"Nasıl bir koalisyonla karşı karşıya kaldığımız hususunda... Hani şu Hazreti Peygamber'e hakaret eden karikatürü basan gazete var ya. Hani Ergenekon, Balyoz davalarına sahip çıkan o gazete var ya... Bir kaç gündür dönemin savcısı... 'Dönemin Başbakanı' dedikleri Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugünün Cumhurbaşkanı'dır, ama o, dönemin savcısıdır. O dönemin savcısıyla röportaj yapıyorlar. Nasıl bir koalisyon? Ergenekon, Balyoz, paralel çete yan yana ve arkalarında CHP. Bu röportajın bir ibret vesikası olarak saklanmasını tavsiye ediyorum. Son 1,5 yıldır işte böyle bir koalisyonla biz bir mücadele içindeyiz. Biz milletle beraberiz, onlar ise sadece AK Parti'ye zarar vermek için bütün şer odakları yan yana... Bütün şer odakları yan yana olsun, biz hayır yolundan ayrılmayacağız. Biz memleketin hayrı ve doğruluğu istikametinden ayrılmayacağız. Herhangi bir şekilde grubumuz içinde bunun ihtilaf konusu olduğu hususunda kimse spekülasyona kalkışmasın. AK Parti grubu doğru olanı yapmıştır. Eğer AK parti grubu blok olarak bir yönde hareket etmiş olsaydı, bu sefer de diyeceklerdi ki 'talimatla oy kullandılar.' Hayır. Bu Grubun bütün değerli mensupları, onurlu milletvekillerimizin hepsi kanaatlerini beyan ettiler, oylarını kullandılar. Hepsine de buradan saygıyla, selamla, kararları dolayısıyla takdirlerimi ifade ediyorum. Nihayetinde de AK Parti Grubu çoğunluğuyla bütün bu teşebbüslerin bir ihanet, darbe teşebbüsü olduğunu ortaya koydu. "
Davutoğlu, bir izleyicinin "onlar batan bankaların hesabını versinler" diye laf atması üzerine, "Daha çok hesap soracağımız husus var onlardan, daha hesap soracağız" karşılığını verdi.
12 yılın Türk siyasi hayatı için uzun iktidar dönemi olduğunu belirten Davutoğlu, "Ama tarih için daha bizim yolumuzun önsözündeyiz. İnşallah daha nice 10 yıllar bu kervan yürüyecek ve hesap sorulması gereken herkesten de gerekli hesaplar sorulacak" dedi.
"Türkiye'ye olağanüstü bir ilgi var"
Bütün bu tezviratlara rağmen Londra'da ve Davos'ta uluslararası finans çevrelerinden Türkiye'ye olağanüstü bir ilgi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, İstanbul Borsası'nın Londra Borsası ile "Küresel ve bölgesel güç Türkiye" toplantısını tertip ettiğini ve kendisinin bu toplantıda konuştuğunu anımsattı.
Londra Borsası ile İstanbul Borsası'nın stratejik anlaşma imzaladığını belirten Davutoğlu, "Orada da ifade ettim; İstanbul kadim ticaret yollarının merkezi bir şehirdir. İpek Yolu'n merkez şehridir" dedi.
Davutoğlu, 3 yıl içinde İstanbul Borsası'nın dünya borsa indekslerinde 30 kademe mesafe aldığına dikkati çekti.
Finans kuruluşlarıyla ve yatırımcı şirketlerle yaptıkları toplantılarda, Türk ekonomisinin başarısı konusunda ortak bir yaklaşım gördüklerini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"İnşallah önümüzdeki dönemde dış yatırımlarda büyük bir artış bekliyoruz. Neden? İhracatımız 158 milyar doları aştı. Dünyanın her yerinde ihracat düşerken, Türkiye daralan pazarlara rağmen ihracatını artırdı. Enflasyon düşüyor, faiz düşüyor. Ortaya koyduğumuz sektörel dönüşüm programlara çok geniş bir ilgi bütün dünya ekonomik çevrelerinden Türkiye'ye yöneliyor. İnşallah önümüzdeki dönemde bu reform faaliyetleriyle birlikte ülkemizin ekonomi çıtasını gittikçe daha ileri düzeylere taşımaya devam edeceğiz. Bu başarı hikayesi her surette devam edecek. Sadece Türkiye için değil, bütün mazlum milletler için Türkiye güzel bir örnek oluşturma yolunda çabalarını sürdürecek. Kim ne derse desin bizim yurtdışı temaslarımızda gördüğümüz gerçek şudur, Türkiye önümüzdeki dönemde dünyada yatırımları en çok çeken ülkelerin başında gelecektir. Onlar tezviratlarına devam etsin, biz yolumuza devam edeceğiz. Ülkemizin geleceğini aydınlatmaya bu aydınlık geleceği birlikte kurmaya devam edeceğiz."
"Türkiye'nin geleceğini aydınlatma yürüyüşümüz sürecek"
Başbakan Davutoğlu, bir taraftan yurtıdışı temaslar ve yurtiçinde vatandaşlarla buluştuklarını diğer taraftan ise Ankara'da fitne odakları ile mücadele dışında, ekonomik ve sosyal hamlelere devam ettiklerini belirterek, "Sektörel dönüşüm programları çerçevesinde, yarın 25 sektörel dönüşüm programının insan ve sosyal odaklı son 7 eylem alanını ilan edeceğiz. Onlar bu karanlık yolda devam ederken biz Türkiye'nin geleceğini yapısal reformlarla aydınlatma konusundaki kararlı yürüyüşümüzü devam ettireceğiz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, iktidarları döneminde başlatılan sertifikalı tohum kullanım desteğini de bu sene artırdıklarını ifade ederek, "Kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulyede yüzde 20, buğdayda yüzde 13, arpada yüzde 42, yoncada yüzde 25, korunga ve fidede ise yüzde 40 artırıyoruz. Meyve üreticilerimize sağladığımız fide desteğini, sanayi ve ihracata yönelik yeni çeşitlerde yüzde 50 artırıyoruz. 42 ilimize IPARD hibe fonu kapsamında 3 milyar TL kaynak aktardık ve vatandaşlarımız bunları kullanmaya devam etti. Önümüzdeki dönemde, gelecek 5 yıl için 3 milyar lira daha kaynak aktarmaya karar verdik. Süt ve et üreten işletmelere yatırımda hibe oranını yüzde 70'e çıkartıyoruz. Arıcılık, seracılık, yerel tarım gıda ürünleri, el sanatları, kırsal turizm ve kültür balıkçılığı yatırımlarında yüzde 50 olan hibe oranını yüzde 65'e çıkarıyoruz. Belediyeler, il ile özel idareleri ve organize tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını yüzde 100 hibe ile destek kapsamına alıyoruz. Tarımda büyük bir hamlenin yeniden başlaması için çaba sarfediyoruz" diye konuştu.