GÜNCEL
Latif Erdoğan: Gülen, halife olma kavgasını veriyor
Yazar Latif Erdoğan, Fetullah Gülen'in 16 yaşında iken dönemin MİT elemanları tarafından özel bir eğitime tabi tutulduğunu, bunun arkasında ise CIA desteği olduğunu belirterek, "Bunların İslam'la alakası kalmadı. Tamamen iktidar hırsıyla, başa geçme ihtirasıyla hareket etmişlerdir. Gülen, halife olma kavgasını veriyor." dedi.
Latif Erdoğan, terör örgütü elebaşısı Fetullah Gülen'in yanında 45 sene kaldı. "Küçük Dünyam" isimli ve Gülen'i pozitif olarak anlattığı kitabını 1990'da yazan Erdoğan, aradan geçen 26 yılın ardından "Şeytanın Gülen Yüzü" isimli kitaba imza attı.
Erdoğan, bu kitabında Gülen'in nasıl bir yapı oluşturduğunu bütün ayrıntılarıyla anlatıyor. FETÖ lideri Gülen'in,"Şeytanın Gülen Yüzü" olduğunu 15 sene önce fark ettiğini söyleyen Erdoğan, cemaatin her geçen gün bozulma ve yozlaşmasına şahitlik ettiğini vurguladı.
17-25 Aralık olaylarından sonra Gülen'e yönelik tenkitlerini açıktan yapmaya başladığını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gülen, 1990 yılında 3 ay boyunca bütün hayatını bana anlattı. 1996-1997 yılına kadar böyle bir söyleşi yine yaptık. Onunla ilgili her şey arşivimde duruyor. Başkasında yok. Ayrıca onu tanıyanlarla da görüşüldü. Geçmişte onun hakkında hüsnüzan ile hareket ederek müspet tarafını yazdım.
17 Aralık'tan sonra elimde olan belgeleri yeniden gözden geçirdim. O dönem bana anlattığı hususların, bugün için çok anlamlı olduğunu gördüm. O zaman fark etmediğim olumsuz hususları şimdi bu kitapta yazmış oldum."
"Özel eğitime tabi tutuldu"
Gülen'in 16 yaşından sonra özel eğitime tabi tutulduğunu, bunu da dönemin MİT elemanlarının gerçekleştirdiğini söyleyen Erdoğan, şunları ifade etti:
"1950 yıllarındaki MİT, CIA demektir. O zamanlar maaşlar CIA tarafından ödenmiştir. Daha sonra Gülen, İzmir'de cemaatini kurdu. CIA'yla yakın temasa geçtiği anlaşılıyor. Ordu, sıkı yönetim zamanında bile CIA'nın isteği nedeniyle Gülen'in üzerine gitmiyor. Hatta önü açılıyor.
1976'dan sonra bilindiği halde askeri okullara talebe gönderip yetiştirmesine göz yumuluyor. Bu da meselenin tamamen bir proje olduğunu gösteriyor. Bu ancak şeytanın aklına gelebilecek bir projedir. Onun için 'Gülen’in Şeytan Yüzü' demedik, 'Şeytanın Gülen Yüzü' dedik. Şeytanın bir oyuncağı. Şeytan diyerek hem Amerika’yı hem de şeytanı kastediyorum."
"Bütün gücünü kullandı"
"Gülen'i, Gülen'den daha iyi tanırım" diyen Erdoğan, FETÖ liderinin bütün gücünü ilk anda kullandığını anlatarak, "17-25 Aralık'ta emniyette ve yargıda ne kadar gücü varsa kullandı. Askeriyedeki gücünü de sonuna kadar kullanmıştır. Bundan sonra kolay kolay askeri bir darbe yapma şansı kalmamıştır. Onu kullananlar destek olur, yeni bir proje geliştirip kalıntılardan bir şey yaparlarsa ona bir şey diyemem ama başarılı olamaz." görüşünü dile getirdi.
Gülen'in saplantı içinde olduğunu ve bundan vazgeçmeyeceğini aktaran yazar Latif Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu darbe başarılı olsaydı bugün hiçbirimiz yoktuk. Yüz binlerin öldürülmesi Gülen'in umurunda değil. Her türlü planı yaptılar ancak hesap etmedikleri meydanlar oldu. Millet, milli iradesine, demokrasiye ve Cumhurbaşkanı'na sahip çıktı. Arkası gelmeyen açıklamaları suikast mesajı olabilir.
Gülen saplantıdan vazgeçmez. Gülen’in Erdoğan ve Erbakan saplantısı ise eskilere dayanır. CIA, Gülen’e hangi tarafta olmayı emrettiyse o tarafta olduğunu görüyoruz. Gülen'in bütün hainliğine rağmen Tayyip Erdoğan merhamet yüzünü gösterdi. Gülen ise kim ona iyilik yaparsa nankörlük yapar, yaptı."
"Devletin bütün birimlerine girdi"
Erdoğan, Gülen'in devletin bütün birim ve kademelerine sızdığını, ordu ve emniyette silah ve güç nedeniyle ağırlığının ön plana çıktığını söyledi.
Devletin FETÖ'den temizlenmesinin zaman alacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Askeriye kendi yapısı itibarıyla güçlü olduğundan daha çok dikkati çekiyor. Emniyette ve askerde silah olduğu için önemli. Halbuki milli eğitim ve sağlıktaki sayı, ordu ve emniyettekilerden çok fazladır. Yargıda olanlar da az değildir.
Şu anda devleti ayakta tutan her yere girilmiştir. Devlette paralel ayağının olmadığı hiçbir nokta yoktur. Tam temizlik 3-5 sene sürer. Devleti yeniden inşa etmek kolay değildir tabii ki."
"Darbeci generallerin çoğunu tanırım"
Darbe girişiminde rol olan general rütbesindeki isimlerin pek çoğunu tanıdığının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birkaç tanesini değil hepsini tanıyorum. Bunların hepsi Gülen’e doğrudan bağlı kişilerdir. Bizim de bulunduğumuz ortamda sivil elbiseleriyle gelip giden kişiler idi. İsmen tanımam ama kod isimleriyle bildiklerim var. Her bir subayın sivil bir sorumlusu vardır.
TV ekranlarında gördüklerimin hepsini tanıyorum. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a, 'Sizi liderimizle görüştürelim' diyen Tuğgeneral Hakan Evrim'i çocukluğundan beri tanırım. Asıl generaller ise sivil olup, Gülen'e haber getirip götüren kişilerdir. Bu siviller birbirini tanır ama askerlerin hepsi birbirini tanımazlar."
"Adil Öksüz kilit kişidir"
Darbe gecesi Akıncı Üssü’nde bulunan ve gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Adil Öksüz'ün kilit bir isim olduğunu ve salıverilmesine bir anlam veremediğini anlatan Erdoğan, sözlerin şöyle devam etti:
"Adil Öksüz, Gülen'in yanında senelerce mollalık yapmış birisidir. Yıllardır askerlerden sorumlu oldu. Hava Kuvvetleri'ne bakan kişidir. Darbe sürecinde en tepedeki adamdır. Gülen'i temsilen orada bulunmuştur. Onun orada söylediği her şey, Gülen’in söylediği kabul edilmiştir.
Bırakılması yanlış olmuştur. Bunların İslam'la alakası kalmadı. Tamamen iktidar hırsıyla, başa geçme ihtirasıyla hareket etmişlerdir. Gülen, halife olma kavgasını veriyor. Kendisini güçlü gibi gösterdi. Oy potansiyeli varmış gibi hareket ederek, siyasi partilerden istifade ettiler. Oysa bu grubun muhtar seçtirecek kadar karşılığı yoktur toplumda. Çünkü bunlar devlette güçlüler.
Siyasi alana girselerdi fiyasko olurdu. 45 senelik tecrübem, 'Gülen'in hiçbir siyasi görüşü doğru çıkmamıştır' yönündedir. Hangi partiyi desteklediyse batmıştır o parti. AK Parti’yi hiçbir şekilde samimi desteklemediler, münafıklık yaptılar."
"Üç Müslüman ülkeyi birbirine kırdıracaklardı"
FETÖ'nün darbe girişimine yüzde 100 başarıya ulaşacağına inandığı için kalkıştığını dile getiren Erdoğan, devletin kılcal damarlarına nüfuz ettikleri için sürecin tamamlandığı düşüncesiyle çılgınlığa imza attıklarını vurguladı.
"Ertesi gün darbe olsaydı devleti tamamen ele geçirir, yönlendirirlerdi ve devlet içinden de karşı çıkan olmazdı" diyen Erdoğan, şu düşünceleri dile getirdi:
"Başarılı olsaydılar Gülen Türkiye'ye gelecekti. Halife olarak kabul edilecekti. İran ile savaşa gireceklerdi. Suriye'ye doğrudan müdahale edilecekti. Çünkü DAEŞ'in başındaki Ebubekir el- Bağdadi ile savaşırdı. Yani iki halife birbirine girmiş olacaklardı.
Türkiye’yi çökertmek için her şeyi yapacaklardı. Üç Müslüman ülkeyi birbirine kırdıracaklardı. Bunlara terör örgütü nitelendirmesi bile hafif kalır. PKK ile mukayese edildiğinde bin defa PKK’dan daha tehlikeli. Bu, uluslararası çapta bir örgüt. PKK gibi mahalli değil. PKK’yı Suriye ve Türkiye dışına taşısanız bir şey ifade etmez.
Ama bu öyle değil ki bütün dünyada örgütlenmiş ve her ülkede stratejisini, Türkiye'deki gelişmeler gibi yapmıştır. Amerika emrederse her şeyi yapabilirler. Kendileri için bir şey ifade etmez. Amerika nereyi ele geçirmek isterse bunlar üzerinden yapabilir."
"ABD, Gülen'i teslim edebilir"
Erdoğan, vatan ve millet meselesi söz konusu olunca herkesin tavrını ortaya koyduğunu, kendisinin de şimdiye kadar kişisel çıkışlarda bulunmadığını, devletin bekası için örgütün gerçek yüzünü anlattığını söyledi.
ABD'nin artık Gülen'i teslim edebileceği düşüncesini taşıdığını ifade eden Erdoğan, "Amerika'nın, devletler çapındaki münasebetle Gülen'den istifade edeceği şeyle Türkiye'nin devlet olarak müttefik olmasından elde edeceği şeyler arasında dağlar kadar fark var. Amerika, Gülen'i devletin sahibi kabul ettiğinden dolayı bu şekilde ona fazla önem verdi. Türkiye artık FETÖ’den kurtarıldı. ABD, bundan sonra gelip devletle görüşecek. Gülen’in bundan sonra Amerika aleyhinde söyleyeceği hiçbir şeyin bir manası olmaz. Toplumda da karşılığı olmaz. Amerika için hiçbir zaman tehlike olamaz. Devlete yakışan odur, gelip teslim etmeleridir." dedi.
"Terör örgütlerinin birlikteliği"
FETÖ'cülerin darbe girişiminde bulunduğu tarih ve sonrasında diğer terör örgütlerinin de faaliyetlerini rölantiye aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu da bunları bir üst aklın idare ettiğinin kanıtı. PKK'yı, FETÖ'yü, DHKP-C'yi onlar idare ediyorlar. 'Dur' diyorlar duruyor, 'yürü' diyorlar yürüyor. Bu, üst akıl birlikteliğinden kaynaklanan bir durum, Türkiye’deki terör örgütlerinin hepsini birden idare eden güç aynı.
FETÖ’cüler başarılı olsaydılar, PKK’yı bitirecek ya da bütün eylemler duracaktı. Bu da darbecilerin hanesine başarı yazılacaktı. Yani çok yönlü oyun oynanıyor. Abdullah Öcalan teslim edilince aynı dönemde Gülen, Amerika’ya götürüldü."