TÜRKİYE
"Kimse kriz peşinde koşmasın"
-
Başbakan Davutoğlu, "Bankacılık sistemimiz sapa sağlamdır, kimse kriz peşinde koşmasın" diye konuştu.
TBMM
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına, AK Parti Grup Başkanvekilleri ve 228 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran Anayasa değişikliği teklifine değinerek başlayan Davutoğlu, bunun Türk demokrasisi açısından tarihi bir adım olduğunu söyledi.
Partilerin kapatılmasının demokrasiler için bir kara leke olduğuna işaret eden Davutoğlu, Türk demokrasisinde geçmişte pek çok partinin kapatıldığını, her kapatmanın kamu vicdanını derinden etkilediğini belirtti.
Davutoğlu, "CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, son bir hafta içinde vehimlerden hareketle CHP'ye karşı bir parti kapatma davası açılacağını ve AK Parti'nin bunu destekleyeceğini ifade etti. Tam bir vehim siyaseti. O vehimlerle uğraşırken, biz vizyonla uğraşıyoruz. Demokrasi hedefinde yürüyoruz. İşte hodri meydan, eğer gerçekten demokrasiyi savunuyorlarsa, eğer gerçekten parti kapatılmasına karşılarsa işte gün bugündür. Demokrasi günü bugündür" diye konuştu.
2010 yılındaki anayasa değişikliğinin, parti kapatmanın imkansızlaştırılmasına yönelik bir düzenlemeyi de kapsadığını, ancak muhalefet partilerinin karşı çıktığını belirten Davutoğlu, "Ama o zaman CHP de MHP de HDP'nin öncüsü olan BDP de bu teklife karşı çıktı. 327 oyla, 330'a ulaşamadığımız için bu teklif maalesef referanduma sunulacak anayasa paketi içinde yer almadı" dedi.
"CHP aslında bütün parti kapatma girişimlerinin arkasındaki partidir"
Davutoğlu şunları kaydetti:
"Neden karşı çıktı CHP biliyor musunuz? Şimdi mağduriyet edebiyatı yapan CHP aslında bütün parti kapatma girişimlerinin arkasındaki partidir. 27 Mayıs'ta Demokrat Parti'yi sadece askeri darbeciler kapatmadı. O darbeye sessiz kalan CHP de Demokrat Parti'nin kapatılmasına ve Genel Başkanı merhum Başbakanımız Adnan Menderes'in idam edilmesine yol açacak o kara döneme imza atmıştır. Ey Kılıçdaroğlu, CHP'nin tarihine bak, parti kapatma tarihini de oradan oku. Daha sonra 12 Mart'ta partileri kapatan dönem başlarken CHP eski Genel Sekreteri Nihat Erim Başbakan. CHP'den hiçbir ses çıkmadı. 12 Eylül'de CHP diğerleriyle birlikte kapatıldı ama rahmetli Ecevit dahi bugün CHP'nin liderliğini üstlenen veya öncüleri olan kişilerin takındığı tavır sebebiyle partisinden istifa etti. 28 Şubat'ta iktidara ortak olan parti kapatılırken CHP neredeydi? Darbecilerin verdiği brifinglerdeydiler. Peki 2008'de arkasında 6,5 yıllık tarihi bir başarı hikayesini yazan büyük çoğunlukla iktidarda olan AK Parti'ye kapatma davası açıldığında CHP neredeydi? Tam siper 'AK Parti kapatılsın da benim önüm açılsın diye bekliyordu. CHP Parti kapatılmasının yasaklanması konusunda hiçbir zaman samimi olmadı, bugün de samimi değiller."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun parti kapatılması üzerinden bir mağduriyet edebiyatı geliştirmeye çalıştığını ifade eden Davutoğlu, bu yolla halkın dikkatini çekmek istediğini kaydetti.
Davutoğlu, "23. dönemde demokrasiye sahip çıkmamıştınız. 24. dönemin son aylarında size bir şans veriyoruz. Eğer gerçekten demokrasiye saygılıysanız, gerçekten parti kapatılmasını ebediyen tarihe gömmek istiyorsanız, işte hodri meydan. İşte meydan, işte TBMM" dedi.
"Ey Kılıçdaroğlu, demokrasi senin ağzına yakışmıyor ki"
Kılıçdaroğlu'nun bir konuşmasında "Demokrasi, medya özgürlüğü entelektüellerin ilgi alanında. Vatandaşın ilgisini çekmiyor. Biz vaatlerimizi ekonomi alanında yoğunlaştıracağız" dediğini aktaran Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ey Kılıçdaroğlu, demokrasi senin ağzına yakışmıyor ki vatandaşın dikkatini çeksin. İtiraf ediyor. Allah aşkına kargaya bülbül sesi yakışır mı? CHP demokrasinin kargasıdır, demokrasi türkülerini söyleyen bülbül sesleri de bu AK Parti Grubundan çıkar. Senin ağzına demokrasi yakışmaz, medya özgürlüğü hiç yakışmaz. Niye? Daha 10 gün önce CHP Genel Sekreteri, 'Biz iktidara gelirsek bu gazetelere el koyacağız' dedi. İktidara geldiklerinde gazetelere el koymayı marifet olarak, hedef olarak seçim öncesinde vatandaşın önüne sunuyor bunlar. Biz iktidarımız döneminde, şimdi de son haftaları bile yaklaşsa, ne zaman demokrasiye katkıda bulunma imkanı varsa AK Parti Grubu çelikten bir kale gibi demokrasinin önünde, demokrasinin bekçisi olur."
"Demokrasi Fırat Operasyonu ile herkesi sınava sokuyoruz"
Bir süre önce gerçekleştirilen Şah Fırat Operasyonunu hatırlatan Davutoğlu, bu operasyonla Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye'nin caydırıcı gücünü gösterdiğini söyledi. Davutoğlu, "Yine bir gece yarısı, dün gece Demokrasi Fırat Operasyonu ile herkesi sınava sokuyoruz. Buyrun sınav burada, gelin" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda, "Bizim partilerin kapatılması konusunda var olan yasa çerçevesinde bir korkumuz yok" değerlendirmesinde bulunduğunu anlatan Davutoğlu, "Korkun yok da niye günlerdir ağlıyorsun, sızlanıyorsun, duygu istismarı yapıyorsun?" diye sordu.
"Kurduğunuz her partinin adına bir demokrasi koydunuz ama..."
Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da "HDP parlamentoda olmazsa AK Parti erken seçime gitmek zorunda. Bu bir tehditse, evet tehdittir. AK Parti'yi demokrasiyle tehdit ediyoruz" dediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ey Demirtaş, eğer iki kelime varsa yan yana birbirine yakışmayan, demokrasi ve tehdittir. Biz gücümüzü demokrasiden alırız. Siz ise tehdit diliyle 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi demokrasiye darbe vurma peşindesiniz. İşte bir karga daha. Sizin ağzınıza da demokrasi yakışmıyor. Kurduğunuz her partinin adına bir demokrasi koydunuz ama Diyarbakır sokaklarında 6-7 Ekim'de demokrasiyi siz katlettiniz. Sizin dışınızda düşünenlere hiçbir fırsat vermediniz. Sizin dışınızda düşünen gençleri apartman katlarından attınız. Demokrasinin bu ülkedeki öncüsü de hamisi de gelecekteki garantörü de sadece AK Parti'dir, AK Parti olacaktır."
Partisinin Grup Başkanvekilleri ile görüştüğünü, süreci hızlandıracaklarını ve en kısa zamanda Anayasa değişikliği teklifini Genel Kurul'a indirmek için çalışmalarını artıracaklarını ifade eden Davutoğlu, "Göreceğiz. Takke düşüp, kel görünecek. Herkesin demokrasi sınavından ne not alacağını millet de görecek" dedi.
"Bir daha inşallah TBMM ve Türk yargısı bu tür hatıralarla anılmayacak"
Davutoğlu, 10 Mart'ın iki acı hatırası olduğunu belirterek, 10 Mart 1972'de TBMM'nin Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararını onadığını, 10 Mart 2000'de de Diyarbakır 1 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kapatılan Refah Partisi Genel Başkanı merhum Necmettin Erbakan'ı bir yıl hapse mahkum ettiğini hatırlatttı. Davutoğlu, "Biz bu topraklarda bir daha genç fidanların toprağa düşmemesi, genç nesillerin geleceğe yürüyebilmesi için karşılıklı demokrasi ve tolerans fikrini ülkemize egemen kılacağız. Ve bir daha inşallah TBMM ve Türk yargısı bu tür hatıralarla anılmayacak" diye konuştu.
"Siz kriz akbabasıysanız, biz Anadolu'nun aslanlarıyız, size ekmek yedirmeyiz"
Dünyadaki ekonomik hareketliliğe dikkati çeken ve kriz akbabalarının ortaya çıktığını belirten Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu'nun ekonomiden bahsetme sebebi bu. Şimdi ümidi bu. Kendisinin heybesinde hiçbir şey olmadığı için, önümüzdeki aylarda dünyada bir kriz olur, bu kriz Türkiye'ye yansırsa bana bir ekmek düşer diye düşünüyor. Eğer siz kriz akbabasıysanız, biz Anadolu'nun aslanlarıyız, size ekmek yedirmeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye'nin ekonomik göstergeleri sağlam"
ABD'ye yaptığı ziyaret ve burada ekonomi alanındaki görüşmelerine ilişkin bilgi veren Davutoğlu, kapsamlı toplantılar yaptıklarını ve yabancı yatırımcıları Türkiye'ye davet ettiklerini anlattı.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Biz bu çalışmaları yürütürken, Türkiye'deki bazı çevrelerde bu küresel ekonomideki dalgalanmalardan istifade kriz çığırtkanlığı yapmaya kalktılar. Burada dört hususu hem grubumuzun hem de kamuoyumuzun dikkatine getirmek istiyorum. Birincisi, Türkiye'nin ekonomik göstergeleri şu anda dünyanın diğer ülkeleri ile karşılaştırıldığında en sağlam göstergeleri arasındadır. New York'da yaptığımız görüşmelerde hemen hemen bütün yatırımcıların, ekonomi gözlemcilerinin mutabık kaldığı husus, Türkiye'nin ekonomik göstergelerindeki istikrara yapılan vurguydu.
2014 yılında bütçe açığımız yüzde 0.7'ydi. Bu 2002'de yüzde 10.4. Yüzde 10.4'den aldık, yüzde 0.7'ye düşürdük. 2015'te yüzde 0.5'e düşüreceğiz. İnşallah 2017'de yüzde 0.1 artı ile bütçe fazlası döneme geçeceğiz. Bütçemiz sağlam."
GAP Bölgesi'ne yapılan yatırımlar
Davutoğlu, Türkiye'de demokratikleşme paketlerini uygularken GAP Bölgesi'nde büyük yatırımlar yaptıklarını ve 41,2 milyar lira yatırım ödeneği ayırdıklarını, bunun 32,3 milyar lirasının 2008-2014 döneminde uygulandığını ve hayata geçtiğini anlattı. GAP Bölgesi yatırımlarının toplam kamu yatırımları içindeki payının kendilerinden önce yüzde 5 iken yüzde 10,5'e yükselttiklerini kaydeden Davutoğlu, 2002 yılında bütün GAP Bölgesi'nde 690 milyon dolar olan ihracatın 2014 yılında 9,3 milyar dolara yükseldiğini ifade etti.
Bölgedeki tüm illere hava ulaşımını sağladıklarını, 2003 yılı öncesinde 98 kilometre olan otoyol ağını 2015'te 291, 288 kilometre olan bölünmüş yol ağını ise 2 bin 172 kilometreye çıkardıklarını belirten Davutoğlu "Bu rakamlara olanların hayali bile yetişmez. Yeni teşvik sistemiyle son 2,5 yıl içinde 18,6 milyar liralık yeni yatırım için belge düzenledik. İşte bu rakamlar ortaya çıktığı için 6-7 Ekim olaylarıyla bu kalkınma hamleleri durdurulmak istendi. Ama ona inat bölgeye dönük olarak Mardin'den yeni GAP planımızı ilan ederek, bütün özel sektörümüzü de bu bölgeye davet ettik" dedi.
GAP 1. Eylem Planı uygulamaya başlanan 2008 yılından beri sağlanan ek istihdamın 500 bin kişiye ulaştığını, sulama ana kanal inşaatlarını yüzde 92'sini bitirdiklerini ve geri kalanının bitmek üzere olduğunu anlatan Davutoğlu "AK Parti söz verdi mi mutlaka yerine getirir. Bir plan ilan ettik mi o planı önümüze koyarız ve o planın her bir adımını önce millete, sonra Allah'a hesap vereceğimiz bir karne olarak görürüz" diye konuştu.
Davutoğlu, Pazar günü Mardin'de açıkladıkları 2. Eylem Planı ile 26,7 milyar lira kamu yatırım yapacaklarına işaret ederek, şöyle konuştu:
"GAP sadece Güneydoğu, sadece Türkiye'nin değil, bütün Ortadoğu hatta dünyanın en önemli kalkınma projesidir. Başarısı sadece Güneydoğu Anadolu bölgesinin değil, sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun da kaderini değiştirecek bir projedir. 2. Eylem Planı'nda 651 bin hektar alanı sulamaya açacağız. Böylece toplamda bir milyon hektar alanı suya kavuşturmuş olacağız. Bütün Mezopotamya havzası, Fırat ve Dicle arası tekrar bereketli dönemlerine kavuşacak. 362 kilometre ana kanal tamamlayacağız. Seracılık, tohumculuk, basınçlı sulama ve yeni teknolojik sulama sisteminin geliştirilmesi, yerel ve geleneksel ürünlerin saptanması ve geliştirilmesi gibi alanlara öncelik vereceğiz. İhtiyaç duyulan illerde tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri kuracağız. Bölge sınır kapılarını güçlendireceğiz, Ilısu Barajı'nı en kısa zamanda tamamlayacağız, Cizre Baraj ve HES'i özel sektör vasıtasıyla yapacağız. Mardin ve Şırnak doğalgaz boru hattı inşaatlarını tamamlayacağız. Benim özel önem verdiğim bir konu, GAP Bölgesi Turizm Master Planı'nda önerilen yeni projeleri hayata geçireceğiz. Bizde genellikle turizm kıyı turizmi olarak bilinirdi, son 12 yılda AK Parti bu anlayışı değiştirdi. Emin olun dünyanın kadim kültürler anlamında yaşayan en zengin şehirleri bizim GAP bölgemizdedir. Ama maalesef terör, güvenlik sorunları şu ana kadar GAP Bölgesi'nin Kapadokya, Ege, Antalya gibi çekim alanı haline gelmesini sağlayamamıştık.
14 Şubat'ta Giresun'da açıkladığımız DOKAP Eylem Planı'nda iki bin kilometrelik yayla yollarını gündeme almıştık. Karadeniz'i o güzel yaylalarını birbirine bağlayan yollar, emin olun dünyanın en güzel ekolojik turizm hattıdır. Aynı şekilde Hatay'dan, gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Van ve Diyarbakır'a ulaşan kuşak da dünyanın en kadim kültürlerinin yaşadığı, bütün medeniyetlerin beşiği olan bölgedir. Ben ne zaman Mardin'e gitsem, emin olun bir hocanın huzurunda eğilmiş bir talebe gibi Mardin şehrinin önünde saatlerce tefekkür etsem az geliyor. Ne zaman Urfa'ya gitsem...Mardin'e çıkınız. İlk gittiğimde Kızıltepe'den Mardin'e çıkarken, Mezopatamya'ya bakan sanki uhrevi gözler gibi görmüştüm şehrin bütün o güzel yapılarını. Şanlıurfa'da peygamberler tarihi ve Hz. İbrahim'in mirası yanında olağanüstü zenginlikte bir kültürel mirası görürsünüz. Dünyanın en eski üniversitesinin kalıntılarını Harran'da gördüğünüzde oradan ayrılmak istemezsiniz. Biz bu güzel şehirlerimiz karşısında haddimizi bilir, onların huzurunda eğiliriz. Diyarbakır'ın Ulucamii'nden daha uhrevi bir mekan bulmak çok zordur. Aynen Mescidi Aksa, Mescidi Nebevi ve Bursa Ulucamii... Her zaman söylüyorum; bu Turizm Master Planı ile inşallah hem Batı'da yaşayan vatandaşlarımız Doğu'yu keşfedecek ve o güzellikleri... Görecekler ki Bursa Ulucami'ndeki manevi atmosfer ile Diyarbakır Ulucami'ndeki manevi atmosfer arasındaki hiçbir fark yoktur. Nasıl Bursa Ulu Cami, Diyarbakır Ulu Cami'nden ayrılamazsa, Bursalılar da Diyarbakırlılardan, Doğu da Batı'dan, Batı da Doğu'dan ayrılmayacak."
Davutoğlu, dünyanın kültür meraklısı bütün aydınları ve kanaat önderlerinin gelip Turizm Master Planı oluşumundan sonra kadim kentleri keşfedeceklerini söyledi.
"Yeni eğitim hamlesi..."
"GAP Bölgesi'nde okul öncesi ve eğitimde gerçek anlamda bir devrim adımı atmanın eşiğindeyiz" diyen Davutoğlu, okul öncesi, ilk ve ortaöğretimde 3 yılda 17 bin 64 yeni derslik yapacaklarını belirterek, her bir derslikte bundan sonra hem ders hem kardeşlik, barış, demokrasi ve tarihdaşlığın öğretileceğini söyledi. Yeni eğitim hamlesinin GAP Bölgesi'ne yeni zihniyeti beraberinde getireceğini kaydeden Davutoğlu, yatırım programı kapsamında 8 bin 750 kişilik yurt kapasitesine ulaşılacağını, böylece bölgedeki gençlerin herhangi bir yanlış ele geçmesinin önününe geçileceğini anlattı.
Davutoğlu, bölgede hastanelerde 8 bin 210 yeni yatak kapasitesi oluşturulacağına işaret ederek, Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da birer, Gaziantep'te de iki bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezi yapımını tamamlayacaklarını bildirdi. Davutoğlu, "Bizden önce tek ambulansın olduğu illerdi buralar. Şimdi onlarca helikopter, gerektiğinde helikopter ambulans bu illerimizin hizmetinde. 11 gençlik merkezini tamamlayacağız, 40 spor tesisini tamamlayacak ve mevcut tesisleri de modernize edeceğiz. Türkiye'nin 3. büyük asma köprüsü Nissibi Köprüsü'nü yakında açacağız. Muhtelif standartlarda yaklaşık bin 700 kilometre yol yapacağız, bu yolların 857 kilometresi bölünmüş yol olacak. İnşallah GAP 2. Eylem Planı sona erdiğinde bölgenin kaderi bir kez daha değişmiş olacak. GAP Bölgesi ekonomik olarak da Türkiye standartlarını yakalayacak, siyasi ve kültürel olarak da ülkemizin bütünleşmesi ekonomi üzerinden sağlanmış olacak. Bu çerçevede bütün iş dünyası ve yatırımcılarımızı bir kez daha bölgeye yatırıma davet ediyorum. Bölgede terör eylemleri sona erdikçe, kamu düzeni sağlandıkça inşallah yeni bir dönemin işaretleri de görülecektir" dedi.
"Mazlumların yüz akı deyince dönmemek mümkün değil"
Davutoğlu, izleyici locasından seslenen bir kişinin kendisine mektup vermek istemesine "çıkarken inşallah" dedi. Davutoğlu, izleyicinin konuşmasını sürdürmesi üzerine, "Mazlumların yüz akı deyince dönmemek mümkün değil. Mazlumlara her zaman yüzümüz dönüktür" diyerek, korumalarından mektubu kendisine ulaştırmalarını istedi.
New York'tan önce Portekiz'e yaptığı ziyarete değinen Davutoğlu, hem ikili olarak ilişkilerin geliştirilmesi hem AB içinde ortak hareket etme hem de Afrika'da yapılacak yatırımlarda ortak hareket etme konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Portekiz'de 1982 yılında Asala Terör Örgütü tarafından şehit edilen Erkut Akbay ve eşi Nadide Akbay'ın anısına Lizbon'da dikilen anıtı da ziyaret ettiğini kaydeden Davutoğlu, Asala terör örütü saldırılarında şehit olan tüm diplomatlara rahmet diledi. Davutoğlu, "Onların emaneti emanetimizdir, onların asil ve vakur mücadelesi her zaman yüreğimizde yaşayacak" ifadelerini kullandı.
Eğitim uçuşları sırasında şehit olan pilotlara da Allah'tan rahmet dileyen Davutoğlu, dün Bakanlar Kurulu toplantısında Hava Kuvvetleri Komutanı'nın kazalarla ilgili detaplı bilgi verdiğini söyledi. Kamuoyuna yansıtılan bazı bilgilerdeki eksiklikleri açık şekilde görme imkanı bulduklarını belirten Davutoğlu, "Her halukarda pilotlarımızın en iyi, en modern uçaklarla eğitim uçuşu yapmaları konusunda alınabilecek her türlü tedbiri de almaya kararlıyız. Bu uçakların bir kısmının zaten envanterden çıkışı önümüzdeki aylarda tamamlanacak, önceden planlamalarla. Diğerleri de eksikler tamamlanarak kademeli şekilde envanterden çıkartılacak" diye konuştu.
"Komşularla ekonomimizi yüzde 8'den yüzde 32'ye çıkardık"
Davutoğlu, 2008'de Avrupa ekonomisi daralırken Türkiye'nin Avrupa pazarında ihracat payının yüzde 55,60 civarında olduğunu ancak komşularla yakın ilişkiler içerisine girerek bu rakamı yüzde 45'lere düşürdüklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Komşularla ekonomimizi yüzde 8'den yüzde 32'ye çıkardık. Arap Baharı başladığında biz bunu önceden hissettik ve iş dünyamıza Afrika, Latin Amerika ülkelerini gösterdik. Biz yerinde duran bir hükümet değiliz, Ankara'da oturan bir iktidar değiliz. Bir ayağımızla ülkemizin her yerinde dolaşırız, gözümüzle ve kulağımızla yer kürenin her yerinde dolaşırız. Bir ülke ne zaman krizle karşı karşıya gelir biliyor musunuz? Evet, dünya ekonomisi durağan ama ne zaman karşı karşıya gelir? İhracatınız tek bir ülke grubuna ya da tek bir kaleme bağlıysa siz korkun. Biz iktidara geldiğimizde 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısı sadece 9 idi, şu anda 37. Yani bir üründe problem olursa başka ürünle bunu kapatabiliriz. 1 milyarın üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 8 idi şu anda 34. Bu kıtada kriz varsa bizim girişimcimiz, o Anadolu aslanları başka bir kıtaya açılırlar ama bu ülkeye kriz yaşatmazlar inşallah. Biz onlara güveniyoruz, onlar da bize güveniyor."
Pazar günü Mardin'de olduğunu anımsatan Davutoğlu, Mardin'in 2002'de toplam ihracatının 23 milyon dolar olduğunu ama bu yılın sadece Ocak ayındaki ihracatının 58 milyon dolara ulaştığına dikkati çekti. Davutoğlu, "2002'de bir yılda yapılan ihracatın 2.5 mislini biz sadece ocak ayında yapmışız" dedi.
Davutoğlu, Mardin'in toplam ihracatının ise 2014'te 930 milyon dolar olduğunu vurguladı.
Cari açık ve büyüme rakamları
Cari açığın yine Türkiye'nin kronik hastalığı olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Ama şimdiki göstergeye bakınız geçen sene 64.7 milyar dolardı, bu sene 45.8 milyar dolar. Cari açığımızın Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı 8.7'den 5.4'e düştü. Orada da bir sıkıntımız yok" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, yüzde 3 olan büyümenin beklentilerin gerisinde olduğunu ifade ederek, bunun süratle artırılması gerektiğini söyledi. Ancak bu rakamın dünya ortalamasının çok üzerinde olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, G20 ülkelerinin hedefinin yüzde 2'yi tutturabilmek, Latin Amerika'daki ortalamanın yüzde 1.3 olduğunu kaydetti. Davutoğlu, bu oranın AB'de de çok daha düşük olduğuna işaret ederek, "En iyi Avrupa ekonomilerinin ortalamasını alsanız bile yüzde 2.3, Asya ekonomilerinde yüzde 2.7. Türkiye bunların hepsinin üzerinde bir performansla büyüyor" dedi.
Yeni istihdam ve üretimi teşvik paketleri açıklayacaklarını bildiren Davutoğlu, "Herhangi bir kriz işareti gördüğümüzde biz proaktif olarak daha o kriz gündeme düşmeden tedbiri alır, gerekeni yaparız" diye konuştu.
"Geçen yıl istihdama kattığımız iş gücü sayısı 1.4 milyon"
İstihdam ve enflasyon rakamlarına da değinen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kılıçdaroğlu işsizlik üzerinde duruyor. Doğrudur bizim için en önemli mesele işsizliktir, istihdamdır. İlk defa AK Parti iktidarları nüfusu artırarak istihdamı artırma yoluna giderek çözmeye karar verdi. 2008'den bu yana -dünyada her yerde istihdam düşüşü yaşanırken, işsizlik artarken- 6 milyon yeni iş alanı oluşturduk. Sadece geçen yıl istihdama kattığımız iş gücü sayısı 1.4 milyon. Ayrıca'da nüfusu teşvik ediyoruz. 90'lı yıllarda o eski Türkiye'deki alışkanlığı çoktan terk ettik. Onlar doğum kontrolüyle nüfusu düşürerek kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla'yı artırma planı içindeydiler. Biz ise nüfus da artsın, gelir de artsın diyoruz. Çünkü nüfus arttıkça biz inanırız ki bu topraklar da bereketlenir. İnşallah önümüzdeki dönemde istihdamı artırıcı tedbirleri de alacağız.
Enflasyon büyük bir problem geçmişimiz itibariyle. Avrupa'da resesyon var. Onlar da aldıkları tedbirlerle biraz enflasyonu artırma peşindeler. Biz ise bir taraftan enflasyonu düşürmek, bununla birlikte faizleri düşürmek diğer taraftan da ekonomik büyümeyi sağlamak hedefindeyiz. Enflasyon Kasım ayında 9.2, Aralık'ta 8.2, Ocak'ta 7.2. Her ay düşüyor. Şubat'ta özellikle tarım sektöründeki mevsimsel etki dolayısıyla hafif bir kıpırdanma oldu. Yüzde 7.6 ama önümüzdeki aylarda düşecek. Biz hükümet programını okuduğumuzda yüzde 9.4 olan faiz oranları şimdi yüzde 7.84. Faizde düşme trendi içinde. Önümüzdeki dönemde bunun daha da düşeceğine inanıyoruz."
"Süreç yönetimini süratle devreye soktuk"
Kriz döneminin süreç yönetimi gerektireceğini belirten Davutoğlu, küresel ekonominin bu kriz ortamında süreç yönetimini süratle devreye soktuklarını vurguladı. Davutoğlu, şunları söyledi:
"Herhangi bir işaret aldığımızda, herhangi bir şekilde kriz belirtisi ortaya çıktığında buradan açıkça ifade ediyorum özellikle de spekülatörlere. Şu veya bu şekilde faiz artışından ya da kur artışından beklenti içinde olan spekülatörlere buradan açıkça bir şekilde sesleniyorum. Hiçbir yanlış hesap yapmayın, her türlü tedbiri gerektiği anda alır, gerekli adımı atarız. Bundan da bir an dahi tereddüt etmeyiz. Nitekim Merkez Bankası Başkanımız cumartesi verdiği birifingte pazartesi günü için atılacak adımlar konusunda özellikle bankaların, Merkez Bankası'nda bir hafta içinde tuttukları repoların faizleri konusunda atacakları adımları paylaşmışlardı bizlerle. Bu çerçevede dün dolarda yüzde 7.5'ten yüzde 4.5'e, avro da da yüzde 6.5'ten yüzde 2.5'e depo faizleri indirildi. Bunun da etkisi görüldü. Bütün dünyada dalgalanma devam ederken Türkiye'de kurda bir istikrar yönünde bir eğilim ortaya çıktı. Ne gerekirse bundan sonra da istişare içinde, tam bir koordinasyon bütünlüğü içinde gereken adımlar atılır."
Bunun Türkiye'ye has bir kriz olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'nin hiçbir sektöründe ne finansal ne de reel sektöründe bir kriz belirtisi veya bir kriz işareti bulunmadığını söyledi. Davutoğlu, bunun tamamiyle dış konjonktürde ve dolar, avro paritesi sebebiyle uluslararası alanda ortaya çıkan dalgalanmanın Türkiye'ye yansıması olduğunu ve bundan kaçınabilen herhangi bir ülke bulunmadığını vurguladı. Davutoğlu, bu konuda en etkin tedbiri alan ülkenin de Türkiye olduğunu kaydetti.
Bir taraftan süreç yönetimini yaparken, geliştirirken diğer taraftan da yapısal dönüşüm faaliyetlerine ağırlık verdiklerinin ifade eden Davutoğlu, ekonominin ikinci hamle döneminde yapısal dönüşüm alanında atacakları adımları tek tek ele aldıklarını ve 25 yapısal dönüşüm programını daha önce aktardığını anımsattı.
New York temaslarında bu yapısal dönüşüm programını yatırımcılarla paylaştığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin şu anda G20 içinde yapısal dönüşüm programlarını ve 1350 eylemi açıklayan tek ülke olduğunu söyledi.
Ocak ayında Londra'da, İsviçre'de ve şimdi de New York'ta yaptığı temaslarda yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisinin artarak devam ettiğini görmekten büyük memnuniyet duyduğunu anlatan Davutoğlu, bu çerçevede tarihi bir adım daha atarak Pazar günü GAP ikinci eylem planını açıkladıklarını kaydetti.
GAP ikinci eylem planı
Davutoğlu, 2003'ten beri GAP bölgesine yaptıkları toplam yatırımın terör ve şiddet ortamına rağmen 41.2 milyar olduğunu belirterek, planla ilgili şunları aktardı:
"Bugünlerde tekrar GAP bölgesine dönük olarak eylem planı yapmamızın iki önemli boyutu var. Birincisi küresel ekonomik krizin etkileri dışında Türkiye içinde büyümeyi sağlamak, ikincisi de geçtiğimiz hafta ilan edilen silahları bırakma çağrısını güçlendirecek ve Türkiye içinde ekonomik kalkınmayı sağlamak suretiyle çözüm sürecine destek vermek. Demokrasi ve ekonomi at başı gider, demokrasi ile ekonomiyi ayırt etmek mümkün değildir. Kılıçdaroğlu'nun yanıldığı yer bu. Zannediyor ki demokrasi ile ekonomi ayırt edilebilir, zannediyor ki bir gün demokrasiden ertesi gün ekonomiden, bir hafta demokrasiden ertesi hafta ekonomiden bahsedilebilir. Aksine demokrasinin olmadığı yerde ekonomik kalkınma sürdürülebilir olamaz. Ekonomik kalkınmanın olmadığı yerde de demokrasi sağlam bir zeminde sürdürülemez. Demokrasi ve ekonomi birlikte yürür. Türkiye'nin en önemli ekonomik başarıları hep demokratik ortamın sağlandığı dönemlerde söz konusu olmuştur. Bunun da en çarpıcı örneği 12 yıllık AK Parti iktidarlarıdır. Tabi Kılıçdaroğlu'nun zihni hep parçalı olduğu, olaylara hiç bir zaman tek bir perspektifle bakamadığı için bu ayrımı yaparak aslında demokratik anlayışa da ekonomik kalkınma anlayışına da ihanet etmektedir."
"Çözüm süreci artık milletimize mal olmuş bir süreçtir"
Davutoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kadınlar söz konusu olduğunda onların sosyal hayat içinde en iyi şekilde yer almaları, annelik görevini yaparken herhangi bir görevle karşılaşmamaları için her türlü tedbiri aldıklarını ve almaya da devam edeceklerini belirtti.
Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Anayasa'da yaptığımız değişiklikle 2010 yılında... 2004 yılında kadın erkek eşitliği bağlamında yapılan değişiklik, 2010 yılında pozitif ayrımcılıkla güçlendirildi ve Türkiye'de kadınlarımız erkeklerle birlikte eşit haklara ve imkanlara sahip olma yönünde, hatta pozitif ayrımcılıkla daha da ileri imkanlara sahip olma yönünde önemli adımlar atıldı. Buradan özellikle çözüm süreci bağlamında da bütün kadınlarımıza, doğudaki, batıdaki, kuzeydeki, güneydeki bütün kadınlarımıza seslenmek istiyorum: Çözüm süreci artık milletimize mal olmuş bir süreçtir. Kim, ne provokasyon yaparsa yapsın, milletimiz bu sürece sahip çıktığını her zaman göstermiştir. Ama herkesten önce de çözüm süreci doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli annelere emanettir. Kadınlarımız bu kardeşlik, milli birlik ve beraberlik sürecine sahip çıktıkça önümüz ve istikbalimiz gençlerimizin hayatı da teminat altına alınmış olacaktır. Biz şu anda bu konuşmaları burada yaparken Türkiye'nin her bir ilinde bebekler dünyaya geliyor. Bu bebeklerin, bu çocukların 20 sene sonra karşılıklı olarak çatışma alanlarında değil, ideolojik ve siyasi farklılıklarla omuz omuza kalkınma alanlarında olmalarını istiyoruz. Onlara muhabbeti ve barışı öğretecek olan hanımlarımızdır, annelerimizdir.
Annelerimize, eşlerimize, kız kardeşlerimize muhabbetle davranması gerekenler de erkeklerdir. Biz bu muhabbet ortamının hakim olması için, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planımızın üçüncüsünü Mardin'de açıkladık. İlkini biliyorsunuz, 2006 yılında açıklamıştık. Daha sonra 2012-2015 yılları arasında ikinci bir kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planı açıklamış, bunun etki analizini de geçtiğimiz aylarda yapmıştık."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, gelecek dönemde kadına yönelik şiddet konusunda 6 ana başlıkta kapsamlı bir çalışma içine gireceklerini kaydederek, "birincisi yasal düzenlemeler, ikincisi farkındalık oluşturma ve zihniyet dönüşümünün sağlanması, üçüncüsü koruyucu hizmet sunumu ve şiddet mağdurlarının güçlendirilmesi, dördüncüsü sağlık hizmetlerinin sunumu, beşincisi kurum ve kuruluşlar arası işbirliği, altıncısı şiddet uygulamaya yönelik hizmetler" dedi.
Özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik paketi Meclis'ten geçtikten sonra, kadınlara yönelik verdikleri müjdeleri hayata geçirmek için, ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması ile ilgili teklifinin görüşüleceğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Elektronik kelepçe ve mağdur takip ünitesi kullanılarak, şiddet mağdurunun etkin korunması, tedbir kararının ihlali durumunda da kolluk kuvvetlerinin anında müdahale etmesini sağlayacağız. Denetimli serbestlik gibi bundan sonra şiddet mağduru kadın da şiddeti uygulayan da bir elektronik denetimle nerede oldukları, herhangi bir anda eğer şiddet uygulayacak kişi o kadına yaklaşmışsa, o kadının da uyarılmasını sağlayacak bir elektronik denetim mekanizması getiriyoruz. Ankara ve İzmir'de bu uygulama başlatıldı, en kısa zamanda bunu Türkiye sathına yayacağız. Kadına yönelik ve genel olarak şiddet konusunda ihtisas hakimliği oluşturma çalışmaları yürütüyoruz. 140 bin emniyet personeli ve 35 bin sağlık çalışanına eğitim vereceğiz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık oluşturan haber, reklam, dizi filmler iyi örnekler olarak ödüllendirilecek. Burada medyamıza da bu çerçevede seslenmek istiyorum: Özgecan kızımızın vefatı, masum olduğu için de şehadeti diyebiliriz. Sonrasında gerçekten toplumda büyük bir farkındalık oluştu, çok güçlü bir bilinç ortamı doğdu. Ben hemen ertesi gün Antalya Kadın Kolları Kongremizde de seferberlik başlattığımızı ilan etmiştim. Mardin kongremizde bunu ilan ettik, Cumhurbaşkanımız bu seferberliğe sahip çıktığını ve bizzat takip edeceğini belirttiler."
"Bir kadına el kaldıran..."
Medyanın bu konuda son derece olumlu bir tavır sergilediğini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Hepsine teşekkür ederim ama bir konuda da uyarıcı bir mesaj vermek istiyorum: Bu bilinçlendirme ve farkındalık konusunda olumlu bir tavır sergileyen ülkem, cinayetler konusunda bazen o kadar detaylı görsel malzeme kullanılıyor ki ola ki şiddete eğilimli psikolojik sorunları olan kişiler varsa, onları seyrederek kötü bir örnek üzerinden harekete geçebiliyorlar. Toplumda herkesin psikolojik olarak sağlıklı olduğunu düşünemeyiz. Zaten bu şiddeti uygulayanlar psikolojik olarak hastalıklı kişilerdir. Bir kadına el kaldıran kim olursa olsun psikolojik olarak hastalıklıdır. Hangi mevkide, hangi makamda, hangi ekonomik imkanlara sahip olursa olsun hastalıklıdır. Değişik vesilelerle söyledim. En namert kişi kadına el kaldıran kişidir. Mertlik zayıfa el kaldırmakla ispat edilemez. Kadına ve çocuğu kalkan el kadar zalim bir el, namert bir el olamaz. Görsel olarak, bu tür psikolojik rahatsızlık taşıyabilecek kişilere kötü örnek olabilecek malzemeleri sürekli işlemek, hem onları buna teşvik edici bir rol oynar hem de o acıyı yaşayan ailelere tekrar tekrar o acıyı yaşatmış oluruz. O erdemli insan Mehmet Aslan ve eşi, Özgecan'ın babası ve annesi, acaba ne hissettiler, tekrar tekrar kızlarının cinayetleri üzerinde bütün o senaryolar medya üzerinden verildiğinde. Burada medyamızı bir özeleştiriye, tabiri caizse - biz de sansür yok ama olmayacakta - bir otosansüre, bir iç denetime, bir oto denetime davet ediyorum."
Başbakan Davutoğlu, slogan atan partililere, "Millet bizden yanadır, biz de milletten yanayız. Allah bizden yanadır. Hepimiz şiddete maruz kalan kadınlarımızdan yanayız, bunu da hiç unutmayalım" karşılığını verdi. Ne kadar yasal düzenleme yapılırsa yapılsın, önemli olanın zihniyet değişimi ve bu zihniyet değişiminin topluma sirayet etmesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "14 pilot ilde hizmete açılan şiddet önleme ve izleme merkezleri bugünden itibaren 81 ilde hizmet vermeye başlayacak. İhtisaslaşmış kadın konukevi modellerini geliştiriyoruz, artıracağız. Yıl sonu itibariyle yerel yönetimlere bağlı kadın konukevlerinin sayısını yüzde 100 artıracağız. İstanbul Sözleşmesi gereğince cinsel şiddet mağdurları için sağlık alanında özel hizmet uygulayacağız. Şiddeti uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişileri zorunlu rehabilitasyona sahip tutacağız, öfke kontrolü gibi; gerekli tedbirleri alacağız" dedi.
"Tebessüm"
Başbakan Davutoğlu, bütün raporlarda, "şiddetin en fazla alkol, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullananlar tarafından uygulandığı yönünde olduğunu" gördüklerini belirterek, bu çerçevede alkol, uyuşturucu ve uyarıcı maddelere karşı mücadeleye hız vereceklerini söyledi. 2015-2020 yıllarını kapsayan, toplumsal cinsiyet eşitliği ulusal eylem planını uygulamaya koyacaklarını ve kadına yönelik şiddet izleme komitesini daha etkin hale getireceklerini, hem merkezde hem de her ilde kadına yönelik şiddet konusunda vali başkanlığında izleme komiteleri oluşturulacağına işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti: "Böylece yasal, kurumsal, yapısal bir çok tedbir alacağız ama en önemli tedbir muhabbettir, zihniyet değişimidir. Biz bu yasal tedbirleri bir taraftan alırken, bütün toplum kesimlerimize annelere, babalara, kız çocuklara, erkek çocuklara, eşlere, kadına yönelik başlattığımız seferberlikle birlikte bir seferberlik teklifinde daha bulunuyorum, tebessüm seferberliği. Hep beraber birbirimize tebessümle selam verelim, ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar babalar evlerine gittiklerinde hanımlarına tebessümle selam versinler, hanımlar onu tebessümle karşılasın. Ne kadar okullarında zor sınavlardan çıkmış olurlarsa olsunlar; kız çocukları, erkek çocukları babalarını annelerini tebessümle karşılasınlar, babalar ve anneler de çocuklarını tebessümle başlarını okşayarak bağırlarına bassınlar. Muhabbet ortamı içinde büyüyen bir çocuktan şiddet uygulayan bir yetişkin çıkmaz. En önce tedbir anneler ve babalar tarafından uygulanacak, evlerimizde, sokaklarımızda, kurumlarımızda tebessümü hakim kılalım. Ama en önemlisi de geçtiğimiz haftalarda yaşanan acı tecrübelerden sonra, TBMM'de de tebessümü, muhabbeti, karşılıklı saygıyı hakim kılmak için bütün muhalefet partilerini davet ediyorum. Biz AK Parti olarak hiç bir zaman toplumda şiddet ve nefret dilinin takipçisi veya bu dile kapılanlardan olmadık. En zor şartlarda AK Parti Grubu her zaman vakur tavrını gösterdi. Mardin'de kadın kolları kongremizde gördüğüm heyecan bana büyük bir ümit verdi. Ankara'da bir başka deveran var, küçük hesaplar var. Bu küçük hesaplar üzerinden bize muhalefet yapanlar var. Büyük dava Mardin'den Edirne'ye Rize'den Artvin'den, Muğla'ya kadar Anadolu'nun her bir köşesinde... Biz böyle büyük bir davanın yolcusuyuz. Bu yolumuzun önünde bize bir şekilde engel olacağını düşünenler hiç hayal kurmasınlar. Biz engellere değil, menzile bakarız. Menzilimiz hak yoludur, millet yoludur, menzilimiz 7 Haziran'da yeniden milletin iradesini hakim kılma yoludur."