EĞİTİM - KÜLTÜR - SANAT
'İttihatçılar devleti kurtarmak için dinini feda etti'
*Yeni Söz Yazarı Kazım Sağlam, bugünkü köşesinde "Batılılaşma serüveni devam ediyor" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
*Sağlam, "Cumhuriyet bu ahval ve ruh haliyle kuruldu. Devleti kurtarmak için dinini feda etti, sandı ki dininden vazgeçerse batılı güçler onlara kucak açacak, onları ellerinin üstünde tutacak kendi ailesine dahil edecekti" dedi.
İşte yazının ilgili bölümü:
"ÖNCEDEN KAFİRLERİ KENDİLERİNE DENK GÖRMEYEN MÜSLÜMANLAR..."
Önceleri kâfirleri kendine eşit görmeyen Müslümanlar daha sonra kendilerine denk görmeye başladılar, sonra da bizi yenen bu güç, bizden üstündür, fikrine inandılar. Kim tarafından? Osmanlı'nın çöküşünü önlemeye çalışan aydınlar tarafından bu böyle algılanmıştır.
"BATININ TEKNİĞİ İLE AHLAKI AYRILAMIYORDU"
Başlangıçta batının fennini ve tekniğini alır ahlak ve adetlerini almayız diye yola koyulmuştur. Fakat batı bir hayat ve anlayış tarzı olduğu, tekniğiyle ahlakını birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını bizim aydınlar fark edememiştir. Tekniği masum veya tarafsız bir olgu olarak anlamışlar. Teknoloji tüm değer yargılarıyla beraber gelmiş ve toplumu bağlı bulunduğu değer yargılarından soğutmuştur. Bu anlayış halen devam etmektedir.
"BU SERÜVEN CUMHURİYET İLE BATI LEHİNE SONUÇLANDI"
Bu serüven Cumhuriyet'in ilanıyla batı lehine sonuçlanmış, Cumhuriyet, batı değer yargılarını merkeze koymuş ve İslamî anlayış, düşünüş ve yaşayış biçimini kanun dışı saymıştır.
"MUASIR MEDENİYET İCAD EDİLMİŞ, KIZIL ELMAMIZ DEĞİŞMİŞTİ"
Arayış yıllarında üç tarz-ı siyaset tartışılmış ve üçünden de vazgeçilmiştir. Yani İslamcılık da Türkçülük de Osmanlıcılık ta bırakılmıştır. Yerine muasır medeniyet diye bir mefhum icadedilmiş ve kızıl elmamız batı medeniyeti seviyesine veya üstüne çıkma olarak belirlenmişti.
"BUGÜNKÜ SİYASET BUNDAN AYRILAMAZ"
Bugün siyaset güden tüm aktörler bu mefkûreden asla ayrılamazlar. Çünkü bu ideal devlet hedefidir.
"CUMHURİYET REÇETESİ DEVLETİ KURTARMAYA YETMEMİŞ, FATURA PADİŞAHA ÇIKARILMIŞTIR"
Osmanlı'nın çöküşü ile Cumhuriyet idaresi arasında sıkı bir bağ vardır, imparatorluğu kurtarmak için yola koyulanların önerdiği reçete sonucu Osmanlı çöküşünü hızlandırmış ve devleti kurtarmaya yetmemiştir. Kötü sonun faturasını kendileri ödeyeceğine, yetkileri ellerinden alınmış göstermelik padişaha ve onun temsil ettiğine inandırılan anlayışa çıkarılmıştır.
"ÜLKEYİ CİHAN HARBİNE SOKAN İTTİHAT ve TERAKKİ'DİR"
Ülkeyi cihan harbine sokan ve imparatorluğun elden çıkmasına vesile olan İttihat ve Terakki'dir. Tüm paşalar ittihatçıdırlar. İster İngilizci kanat olsun ister Almancı kanat olsun. Bu yanlışlarından ders çıkaracağına suçu Vahdettin'e ve İttihat'ın bir numarası Enver'e yükleyip işin içinden çıktılar. İçinden çıktıkları ve Osmanlı'nın çöküşünü hazırlayan örgütlerinin tüm suçlarını başkasına yüklediler.
"YENİ DEVLET KENDİ İNSANINA DÜŞMAN ÇIKTI"
Savaş sonrası yorgunluk ve bitap düşme neticesinde kurulan devlette de nizaa olmasın diye ses çıkarılmadı bazılarınca, fakat sonra görüldü ki yeni devlet kendi insanına ve devlet geleneğine düşman bir organizasyon olarak ortaya çıktı.
"CUMHURİYET, DEVLETİ KURTARMAK İÇİN DİNİNİ FEDA ETTİ"
...Batılılaşma bizi bu hale getirdi. İşte Cumhuriyet bu ahval ve ruh haliyle kuruldu. Devleti kurtarmak için dinini feda etti, sandı ki dininden vazgeçerse batılı güçler onlara kucak açacak, onları ellerinin üstünde tutacak kendi ailesine dahil edecekti. Kim ne kadar batılı değerlere sahip çıkar, kendi varlığına küfür ederse o kadar itibar gördü batılılarca. Durum böyle olunca yalaka takımı dine ve dindarlara hücum etmeyi vazife edindiler, bu hal Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında çok rağbet gördü. Elan bu durum değişerek devam ediyor. Bugün AB kapısında bekleyen T.C. dünkü Cumhuriyet'i kuran iradeyle aynı fonksiyonu icra ediyor ve batı değer yargılarına olan inançları asla sarsılmamıştır.
CUMHURİYET'İ KURAN İRADE AB'Yİ KUTSAYANLAR GİBİ
Cumhuriyet'i kuran irade AB'yi kutsayanlar gibi, kendini halka ve Müslüman dünyaya karşı da savunma ihtiyacını hissetti bunun için kendine gerekçeler buldu.