Kur'an'daki "dış örtü"den maksat, tarif edilen tesettür ölçüleridir. Câhiliyette insanların birçokları terbiye ve edebden yoksundu. Ahlâk, iffet ve namus meselesi lafta idi. Bugün olduğu gibi kadın açılıp saçılıyordu, vücudunu, namahrem yerlerini göstermekle böbürleniyordu. İlahî rahmet olarak gelen İslâm dini, tefessüh etmiş bu insanlığı ıslah etmek için birtakım emir ve prensipler getirdi. Bunlardan birisi de kadının cilbab ile örtünmesini emreder.
"Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle! Baş ve boyunlarını örtmek için cilbablarını (dış örtü) üzerlerine alsınlar."(Ahzab, 33/59)
Cilbab'ın mâhiyeti hakkında birkaç görüş vardır:
1. Cilbab, bütün vücudu örten uzun gömlek veya entaridir.
2.Entari üzerine giyilen geniş elbisedir.
3. Başı, boynu ve çevresini örten atkıdır.
4. Üst tarafı göbeğe kadar örten ve ridâ denilen örtüdür.
Sibeveyhrnin üstadı olan Halil; "Bu mânâlardan hangisi kasdedilirse caizdir." diyor(el-Sîracel-Münir, III/271).
Müslüman kadın, el ve yüzü müstesna bütün vücudunu örtmek mecburiyetindedir. Bir kimse buna inanır fakat uygulamazsa günahkâr olur. Amma inkâr ederse dinden çıkar, mürted olur. İslâm'ın kabul etmediği tevillere başvurup halkın inancını bozmak sapıklıktır.
Tesettürün dinen makbul olabilmesi için birkaç şartı vardır, onlara ri'âyet etmek gerekir:
1. Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince,
2. Nazar-ı dikkati çekecek kadar süslü ve renkli,
3. Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar olmaması gerekir.
Bir memlekette manto giymek âdet ise, dar olmamak şartıyla onu giymekte beis yoktur. Çünkü İslâm dini, ne erkek ne kadın için belli bir kıyafet getirmemiştir. Her memleketin kendisine has bir giysisi vardır. Hatta buranın çarşafı, Suriye, Irak ve Hicaz'da giyilen çarşafa benzemiyor. İlla şu veya bu kıyafet lazımdır demek doğru değildir.
(Halil GÖNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar)