TÜRKİYE
İsrail’in gizli dostu: Azerbaycan
İran'ın nükleer sitelerine saldırı için ABD'yi sıkıştıran, ancak başkanlık seçim kampanyası nedeniyle en önemli müttefikinden aradığı desteği bulamayan İsrail ile Azerbaycan arasındaki yakınlaşma artıyor.
İran'ın kuzey sınırındaki petrol zengini Azerbaycan, hava üsleri ve casus uçaklarının muhtemel bir saldırı durumunda İsrail jetlerine nasıl yardımcı olabileceği konusunda İsrail ile görüşmeler yapıyor.
Reuters'a devam eden askeri müzakereler konusunda bilgi veren Azeri kaynaklar, Bakü ve Tel Aviv tarafından resmi olarak inkar edilmesine rağmen, Azeri üsleri ve istihbarat ile ilgili işbirliği konularında iki ülkenin temaslarını artırdığını anlattı.
Bakü'de Azeri savunma karargahında görevli bir güvenlik danışmanı, "uçaklar nereden nereye uçabilir? Şimdi planlanan bu. İsrailliler Azerbaycan'daki üslere erişim istiyor" şeklinde konuştu.
YAKIT İKMALİ
Azeri lider Aliyev'in İsrail devleti ile yakın ilişkisi sır değil; 1.6 milyar dolarlık silah satışının da yer aldığı onlarca anlaşma ve İsrail'in Hazar Denizi planları belgelendi.
İsrail dışişleri bakanı, bu yıl Nisan ayında Bakü'yü ziyaret etti. İran konusunun, İsrail'in Sovyet doğumlu dışişleri bakanı Avigdor Lieberman ile Nisan ayında yapılan görüşmelerin ana konusu olduğunu belirtiliyor.
Öte yandan, İran'a karşı İsrail ile birlikte hareket etme kararının Bakü yönetimi için çok ağır sonuçları olabileceği belirtiliyor.
Bununla birlikte, bağımsız milletvekili ve parlamentonun dışişleri komitesi üyesi Rasim Musabayov, muhtemel bir saldırı durumunda en azından İsrail'e yakıt ikmali için planlar olduğunu belirtiyor.
Musabayov Reuters'e verdiği demeçte,"İsrail'in İran'ı bombalaması durumunda yakıt sorunu yaşayabileceğinden endişe ettiğini" söyledi. Azeri vekil bu nedenle plana Azerbaycan üslerine erişimin dahil edildiğini belirtti.
Aliyev'in ofisinden yapılan açıklamada ise, haberler yalanlandı.
ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin de, Azerbaycan ile ilgili bu iddialardan rahatsız olduğu kaydedildi.
İsrailli yetkililer de İran'a bir saldırı durumunda Azeri işbirliği konusunu tartışmaktan kaçınıyor. İsrailli bir siyasi kaynak, masadaki ihtimallerden birinin "yakıt ikmal uçağının bir sivil uçağı gibi kamufle edilerek Azeri üslerini kullanması ve daha sonra IAF jetleri ile havada buluşması" olabileceğini söyledi.
İSTİHBARAT İŞBİRLİĞİ
İsrailli bazı kaynaklar ise, Azerbaycan topraklarının İran'a saldırı durumunda kullanılması fikrine soğuk bakarken, ortak İsrail-Azeri istihbarat operasyonları seçeneğinin daha önemli olduğunu savunuyor. Azeri kaynaklar da böyle bir işbirliğinin halihazırda kurulduğunu ifade ediyor.
Geçen yılki silah anlaşmasının bir parçası olarak, Azerbaycan 60 İsrail casus uçağı sahibi oldu. Dağlık Karabağ'da görev yapacağı açıklanan casus uçakların aynı zamanda İran'da neler olup bittiğini izliyor.
Azerbaycan'da İsrail'in kullanımına açılması için uygun görülen dört eski Sovyet hava üssü bulunuyor.
Masadaki konulardan birinin de İsrail'in herhangi bir saldırı sırasında arama ve kurtarma helikopterini Azerbaycan topraklarına indirmesi olduğu ifade ediliyor.
Aliyev hükümeti, İsrail ile müttefiki olma konusundaki arzularını saklamıyor. İsminin gizli kalması koşuluyla konuşan bir başkan yardımcısı, "Biz tehlikeli bir mahallede yaşıyoruz; bu bizim İsrail ile ilişkimizin en güçlü itici gücü" şeklinde konuşuyor.
İngiliz haber ajansı Reuters Ortadoğu’yla ilgili dikkat çekici bir analize yer verdi. İsrail’in en çok okunan gazetelerinden Haaretz’de yayınlanan analizde, Ortadoğu’da yalnızlaşan İsrail’in bölgedeki tek müttefikinin neredeyse Azerbaycan olduğu kaydedildi. İki ülke arasında son yıllarda imzalanan enerji, üs ve silah anlaşmalarına işaret edilen analizde, İsrail ve Azerbaycan’ın İran karşısında ortak bir ittifak yaptığı iddia ediliyor.
İSRAİL'İN OLASI İRAN SALDIRISINDA KARŞILAŞABİLECEĞİ SORUNLAR
İsrail ve İran arasında binlerce kilometrelik mesafenin varlığı, yakıt ikmali konusunda İsrail’i Azerbaycan’a yaklaştırıyor. İsrail’in, olası bir İran saldırısı planında yakıt ikmali ile keşif ve kurtarma noktasında ABD yardımı olmaması halinde sonuç almasının zor olduğunun kaydedildiği analizde, İsraillilerin Azerbaycan’daki üslere erişmek istediği belirtiliyor.
ALİYEV BATI'NIN VE PETROL ŞİRKETLERİNİN MÜTTEFİKİ
Reuters’taki analizde Aliyev’in batılı hükümetlerin ve petrol şirketlerinin otokratik bir müttefiki olduğu, Azerbaycan’ın da Yahudi devletinin nadir Müslüman dostu ülkesi olduğu vurgulanıyor. Aliyev’in İran’ın karşı çıkmasına rağmen İsrail’le 1.6 milyar dolarlık silah anlaşması imzaladığının hatırlatıldığı analizde İsrail Dışişleri Bakanı’nın geçtiğimiz nisan ayındaki Azerbaycan ziyaretine dikkat çekiliyor.
İSRAİL'DEN AZERBAYCAN'A 60 ADET İNSANSIZ HAVA ARACI
İsrail, Azerbaycan'da, 60 adet üretim kapasitesine sahip insansız hava aracı üretim üssü kurmaya hazırlanıyor. İran ve Azerbaycan arasınca casus krizi de yaşanıyor. Her iki ülke de bir diğerini suçlayarak ellerinde casusların bulunduğunu iddia ediyor. İsmini açıklamayan Azerbaycanlı bir diplomat, tehlikeli bir ülkeyle komşuluk yaptıklarını, bu durumun da İsrail Azerbaycan ilişkilerinin itici gücü olduğunu söyledi.
İngiliz ajansının analizinde, Azerbaycan’ın ve Ermenistan’ın sürekli silahlanmasının, bölgede tansiyonu daha da yükselteceği öngörülüyor.
İsrail ve Azerbaycan ayrı ayrı “İran’ı varoluşsal bir tehdit olarak gördüğünden beri” doğal müttefik haline geldi.
Azerbaycan, hem ülkenin muhalefet partilerinin hem de uluslararası seçim gözlemcilerinin kaçındığı bir olayda hafta başında sandık başına gitti. İşlemleri gözlemlemek için gelen tek istisna, petrol zengini ülkeye giden birkaç İsrailli politikacı grubu oldu. Uzmanlara göre, bu katılım seçimin güvenilirliğini artırmak için olası olsa da, Yahudi devletinin ve onun en yakın Müslüman müttefiki arasındaki ilişkinin samimiyetini gösteriyor.
Azerbaycan’ın konumu, onun dünyadaki pozisyonunu açıklıyor. Petrol zengini Hazar Denizi üzerinde yer alan, enerji ithalatının kaynağı olan Rusya’ya karşı bir alternatif arayan Batılı hükümetler tarafından elde edilmeye çalışılan bir devlet.
Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Gallia Lindenstrauss’un Medya Line’a yaptığı açıklamaya göre, İsrail petrol alımlarının çoğunu (yaklaşık yüzde 40’ını) Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı üzerinden alıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı Hazar Denizi sınırındaki, ülkenin başkenti olan Bakü’den başlayıp Gürcistan’dan geçerek Türkiye’de son buluyor. Lindenstrauss demecinde “Tarihsel olarak konuşursak, İsrail enerji güvenliğine çok önem veriyor” diyor. Bu, İsrail’in Kafkasya devleti ile yakın bir ilişki sürdürmesine neden oldu ve 1991 yılında bağımsızlığını ilan ettikten kısa bir süre sonra Azerbaycan’ı tanımasına yol açtı.
Azerbaycan ve İran’ın nüfuslarının çoğunu Şii Müslümanların oluşturmasına rağmen, Bakü’ye karşı hiçbir sevgisi olmayan İran’a güneyde olan Azerbaycan sınırı, İsrail için aynı düzeyde önemli olan bir başka durum. Lindenstrauss’un gözlemine göre bu durum, “her iki ülkenin de İran’ı varoluşsal bir tehdit olarak görmesi” dolayısıyla İsrail ve Azerbaycan’ı doğal müttefik yapıyor.
Bedin-Sadat Merkezi’nden bağımsız araştırmacı ve Türkiye’nin İsrail ve Azerbaycan ile yaptığı anlaşmanın yazarı olan Alexander Murinson’a göre Azerbaycan’ın Yahudi devleti ile ittifakı sıcak karşılaması için yeterli neden mevcut: bir kısmı İran’a karşı olan görüşe, bir kısmı da Ermenistan’a bağlı. Ermenistan ve Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kendi etkileşimlerini domine etmeye devam ederken bu anlaşmazlık etnik bir çatışmaya karışmaya sebep oldu. Murinson Azerbaycan’a İsrail’den istemek için yaptığı teşviklerde “İran’ın ortak kontrolü, yüksek teknolojili İsrail ordusuna erişim ve Yahudi lobisinin ABD’deki Ermeni diasporası baskısını engellemesini” önerdi.
Azerbaycan-İsrail işbirliği her iki cenah için de uygun. Bir yazar, Yahudi devletinin Azerbaycan’a yaptığı gelişmiş silahların satışı, “İran’a bir başka psikolojik baskı girişimi” olarak niteledi. Drone ve hava savunma teknolojileri, değişimin önemli bir çoğunluğunu oluşturmaktadır.
Fakat işbirliği bundan daha da ileri gidiyor. Azerbaycan’ın konumu, onu İran’a doğal bir arka kapı yapıyor. Murison’a göre, nükleer bilimci Mustafa Ahmedi Roshan suikasti dahil olmak üzere İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü tüm casusluk faaliyetlerinin Azerbaycan merkezli olduğunu öne süren raporlar mevcut.
İran Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan’ı İsrail Dış İstihbarat Ajansı Mossad ile işbirliği yaparak, onun faaliyetleri için güvenli bir ortam oluşturmakla suçladı. Azerbaycan’ın İran’a olan yakınlığı da, İsrail jetlerinin İran hedeflerine karşı baskınlar yapılırken bir hava sahası ya da yakıt ikmali için kullanışlı kılıyor.
Türkiye bu karmaşık düzene başka bir parça ekliyor. Daha önce Azerbaycan ve İsrail ile üçlü bir ittifak oluşturuldu. Fakat 2010 yılında Mavi Marmara olayı sebebiyle Ankara ve İsrail arasındaki ilişkilerin uzun vadeli olarak soğuması, Azerbaycan’ı kendisi ile İsrail arasına mesafe koyma baskısı altına soktu. İsrail’in ablukasını aşarak Gazze Şeridi’ne gitmeye çalışırken İsrailli komandoların gemiye yaptığı baskın sırasında dokuz Türk aktivist öldürüldü.
Murinson, Azerbaycan ve onun “ağabeyi” Türkiye arasındaki kültürel bağın yakın olmasına rağmen, çıkar ve bölgesel hırs küçük devletin İsrail ile ittifak etmesine sebep olduğunu savundu.
Lindenstrauss’a göre son yıllarda, Washington İsrail’in İran’a saldırmak için Azerbaycan hava sahasını kullanmak istemesinden çekince duydu ve radar emrinde ilişkinin Amerika Birleşik Devletleri için sorunlu olduğu görüldü. Bu, İran ve Batılı devletler arasında imzalanan ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun karşı olduğu nükleer anlaşma müzakerelerini kesintiye uğrattı.
İsrail hem petrol sağlayıp hem de İran’a tazyikte bulunan bir müttefik ile Azerbaycan’ın iç politikasına çok yakından bakmak istemiyor. Bu, Lindenstrauss’a göre, reel politik merkezi İsrail dışişlerinin ortak bir eğilimidir.
Son zamanlarda gerçekleşen ve İlham Haydar Aliyev’in iktidardaki görevine rahat bir şekilde dönmesini sağlayan seçimler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcileri tarafından boykot edildi. AGİT verilerine göre, seçim şeffaflığını sağlamak için yeterli erişim garanti edilmemişti. Muhalefet üyelerinin çoğu da seçimleri boykot etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü adına araştırma yapan Giorgia Gogia’nın Media Line’a verdiği demeçte şöyle söyledi: ”İfade ve toplanma özgürlüğü kısıtlanmış, seçimlerle ilgili rapor hazırlaması gereken gazeteci ve STK aktivistlerinin hapiste olduğu bir ülkede özgür ve adil seçimler hakkında konuşmak zor.”
Oysa ilişkinin nereye kadar ve nasıl gideceğine dair gözle görülür bir sınır vardır. Bakü’de İsrail elçiliği olmasına rağmen, Azerbaycan’ın Tel Aviv’de bir diplomatik merkez açmayı düşünmemişti. Lindenstrauss, Azerbaycan hükümetinin bunu yaparken, Hristiyan Ermenistan ile olan anlaşmazlığında Müslüman devletlerin bunu daha az desteklemesinden korktuğunu söyledi.
İbrani Üniversitesi’nde Orta Asya ve Kafkasya alanında araştırmalar yapan tarihçi Zeev Levin’in Media Line’a yaptığı açıklamada, İsrail-Azerbaycan ilişkilerinin geleceğinin, İsrail’in Ermeni Diasporası hakkında uzun süren sessizliğini bozmadığı müddetçe devam edeceğini söyledi. Bu duruşun değişmesi halinde Azerbaycan İsrail’den uzaklaşarak kendini Ankara’nın kollarına bırakacaktır.
Kaynak: Media Line/ Robert Swift
Dünya Bülteni için tercüme eden: Caner İlker