TÜRKİYE
‘Hoş geldiniz liderim’
Başbakan Yıldırım: 1. Olağan Kongremiz’de Erdoğan “Bu bir Fatiha’dır, başlangıçtır” demişti. Bu kongremiz de bir Besmeledir. Gururla taşıdığımız AK Parti Genel Başkanlığı’nı Erdoğan’a devretmenin gururunu, onurunu yaşıyorum.
AK Parti'nin 3'üncü Olağanüstü Kongresi Ankara Arena'da yapıldı. Başbakan Binali Yıldırım da, AK Parti Genel Başkanı olarak son kez partililere hitap etti. Yıldırım, coşkulu salonda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
LİDERİMİZ YENİDEN ARAMIZDA: İşte özlenen beklenen an geldi. Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan bugün yeniden aramızda. Aradan geçen 998 gün boyunca bizi manevi olarak asla yalnız bırakmadınız. Güç ve destek için şükranlarımızı sunuyoruz. Aydınlık Türkiye mimarı kutlu yürüyüşün liderinin yol arkadaşlarıyız. Bizim kongremiz bayramdır, her kongre büyük Türkiye şölenidir. Ama bu sefer ayrı bir bayram, ayrı bir şölen yaşıyoruz. bugün yalnızca bir kongre yapmıyoruz, aynı zamanda değişimin lideri ile milletin partisini bir kez daha bir araya getiriyoruz.
BU KONGRE BİR BESMELE: 1'inci olağanüstü kongremizde Cumhurbaşkanımız "Bu bir fatihadır, başlangıçtır" demişti. Ben de diyorum ki, 3'üncü olağanüstü kongremiz de bir beslemedir. Gururla taşıdığımız AK Parti Genel Başkanlığı'nı kurucu başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a devretmenin gururunu, onurunu yaşıyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.
BİR DAVA ADAMI: Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan büyük bir dava adamıdır. Hiçbir dava adamı yoktur ki, kendisine "muhtar bile olamaz" derken bir ülkenin kaderini değiştirecek reformlara, projelere imza atsın. Hiçbir dava adamı yoktur ki, şer cepheleri kendini ateş çemberine çekmeye çalışırken, milletin gönlünde taht kursun. İşte biz böyle bir dava adamının, Recep Tayyip Erdoğan'ın dava arkadaşıyız.
TEMELİ OLMAYANIN ÇATISI OLMAZ: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halk oylamasıyla kabul edildi. Görüyorum ki, şimdi milletin kararını kabullenmişler. Daha şimdiden Cumhurbaşkanı adayı arama derdine düşmüşler. Yine tutturmuşlar, çatı aday, kapı aday. Siz önce temelinizi sağlamlaştırın. Temeli olmayanın çatısı da olmaz, kapısı da olmaz. Bu aziz millet kararına saygı göstermeyenlere gönül kapısını da, çatısını da, bacısını da kapatır. Darbeye karşıyız deyip, Türkiye'yi yıllarca darbe anayasasına mahkûm ettiniz. Bunların tek derdi AK Parti. Bizim tek derdimiz memleket, millet.
BEKLENTİLERİNİ KARŞILAYACAĞIZ: 16 Nisan halk oylamasıyla milletimiz anayasa değişikliğini kabul etti, "Kazanan Türkiye" dedi. Biz AK Parti olarak bu mesajın gereğini yapmak için hem "hayır", hem "evet" diyen vatandaşlarımızın beklentilerini karşılayacak, bütün milleti kucaklayacak adımları atıyoruz. Referandum sonrası uyum yasalarını da süratle tamamlayacağız. Şüphesiz bunu yaparken, diğer partilerin de katkısını arayacağız. Dış politikada da dostlukları artırma, düşmanlıkları azaltma politikamız da aynen sürecek.
ÇİÇEKLERLE KARŞILADI
Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Anmara Arena'da çiçekle karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte salona sığmayan dışarıdaki kalabalığı selamlayan Yıldırım, kısa bir konuşma yaptı. Yıldırım konuşmasında "AK Parti teşkilatının mensupları olarak, hasretin vuslata dönüştüğü anı yaşıyoruz. Hoş geldiniz sayın Genel Başkanım, hoş geldiniz sayın liderim" dedi.
'İLK KEZ BU KADAR HAİN BİR ARAYA GELDİ'
"Milletçe zor bir yıl geçirdik. Ülkemiz Kurtuluş Savaşı yıllarından bu yana ilk kez bu kadar hainin bir araya geldiği, oyunlar kurduğu bir dönemi yaşadı. Ama hiç endişeniz olmasın, bize o oyunları sizlerle birlikte, milletimizle birlikte bozduk, bozmaya da devam edeceğiz. 65. Hükümet'in henüz ikinci ayı bile dolmamışken, 15 Temmuz gibi karanlık bir geceyi, işgal girişimini yaşadık. Cumhurbaşkanımızın millete yaptığı 'Ülkenize, demokrasiye sahip çıkın' çağrısı ile milyonlar oldunuz, meydanlara indiniz. Kahraman Türk milleti bir kez daha 7 düvele kim olduğunu gösterdi. Tankların altına yatan, kurşunlara göğsünü siper eden milletin elinden ayyıldızlı bayrak düşmedi, ezanlar, selalar dinmedi. Türk milleti asla hainleri affetmez."
ATAŞ: EMANETİNİZE GÖZÜMÜZ GİBİ BAKTIK
AK Parti'nin Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş da kısa bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisine veda ederken "AK Parti'yi yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı ve önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum" dediğini hatırlatan Ataş, "Bugün 13 yıl genel başkanlığınızı yaptığınız emanetini, yani aşkınızı, sevdanızı, tutkunuzu, kavganızı yani AK Parti'yi tekrar sizinle kucaklaştırmanın gururunu yaşıyoruz. Emanetinizi kutsal bildik, ona gözümüz gibi baktık" dedi.
'TERÖRLE MÜCADELE İSTİKLAL MESELEMİZ'
"Herkes şunu iyi bilsin ki, FETÖ, bölücü terör örgütü, DEAŞ ve bütün terör örgütleriyle mücadele bizim istiklal ve istikbal meselemizdir. Mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Ancak mücadeleyi yaparken merhametle değil, adaletle davranmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken, mağduriyet oluşmaması için gerekli titizliği de göstereceğiz. Buna rağmen mağdur olduğunu öne sürenlerin itirazları da en titiz şekilde değerlendirecek yasal düzenlemeleri yaptık, hayata geçirdik."
"Kimse terörle yaşamaya alışamaz, alıştırılamaz. Dünya üzerinde aynı anda en az 3 terör örgütüyle mücadele eden başka bir ülke yoktur. Terörle mücadelemizi savunmayla değil, taaruz anlayışıyla sürdürüyoruz.
Fırat Kalkanı operasyonu ile sınırlarımızın ötesinden gelen terör tehdidini, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini güvence altına aldık. Burada Türkiye olmadan masa kurulamaz, siyaset üretilemez. PKK, PYD, YPG'nin aynı olduğunu artık bütün dünya biliyor. Kendilerinin de inkar etmediği bu gerçeğini dost bildiğimiz ülkeler tarafından da artık görülmesini bekliyoruz. Terörü, teröristle yok edemezsiniz."
'ARAMIZA NİFAK SOKMAK İSTEDİLER'
"AK Parti'nin 2001'de başlayan kutlu yürüyüşü, meşakkatli zorluklarla oldu. Aramıza nifak sokmak isteyenler olmadı mı? Bizi bize düşürmek isteyenler olmadı mı? Ama sonuçta dönüp dolaşıp o nifak tohumlarını kendi tarlalarına ektiler. Kaderin üzerinde de bir kader vardır. İşte onlar bunu unuttu. Milli irade tek belirleyici güçtür. Bu gücün üzerinde güç tanımayız. AK Parti 1071'de Alparslan ile Malazgirt'te başlayan, 1919'da Mustafa Kemal'in kurtuluş mücadelesine kadar uzanan tarihi bir yolculuğun eseri. Malazgirt'i, Kayı boyunu, Söğüt'ü anlamak, Samsun'da yakılan meşaleyi yarınlara taşımaktır."