EĞİTİM - KÜLTÜR - SANAT
Halep'ten Hollywood'a bir Çağrı: Mustafa Akkad
Halep'ten Hollywood'a oradan da tüm dünyaya bir "Çağrı". Mustafa Akkad'ın film gibi hayat hikayesi.
Mustafa Akkad, bir çok insanın ismen bilmediği fakat filmleriyle büyüdüğü, İslam coğrafyasından çıkıp dünya çapında üne ulaşan ilk ve en önemli yönetmen. Herkesin bildiği şekliyle söyleyecek olursak: "Çağrı" ve "Çöl Aslanı" filmlerinin yönetmeni.
Mustafa Akkad, yoksul bir gümrük memurunun oğlu olarak 1 Temmuz 1930 tarihinde Suriye’nin Halep kentinde doğar. Hayat serüveni filmlere konu olacak cinsten bir hikayedir.
Halep doğumlu bir Arap olan Akkad, küçük yaşlardan itibaren Hollywood filmleri ile büyür. Mustafa bir gün Amerika'ya giderek orada yönetmenlik eğitimi almaya karar verdiğinde henüz on sekiz yaşındadır.
SERMAYESİ CEBİNDE AMERİKA’YA YOLCULUK
Babası Mustafa’yı Şam Havaalanına götürür. “Bütün sermayem bu” der ve cebine 200 dolar sıkıştırır, elindeki Kuran-ı Kerim’i de Mustafa’ya vermeyi ihmal etmez. Oğlunu bir daha görüp göremeyeceği meçhul olan baba, kafasında binlerce soru işaretiyle evladını Amerika'ya yollar.
Mustafa'nın Amerika’da değil nerede kalacağı, nereye gideceği dahi belli değildir. Cep telefonunun olmadığı zamanlardır ve Mustafa'nın Amerika'da arayacak kimsesi de yoktur.
Maceracı genç ilk olarak Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi'ne kabul edilir. Gece gündüz çalışarak, bazı günler de birkaç saatlik uykuyla okulunu birincilikle bitirir. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde (USC) ise lisansını tamamlar.
SİNEMA VE TELEVİZYONA İLK ADIM
Başarı hikayesi okul yıllarında başlayan Mustafa'nın esas başarıları okulu bitirdiği zaman başlar. Üniversite’de tanıştığı yönetmen Sam Peckinpah, genç Mustafa’nın akıl hocası olur ve O’nu Hollywood’daki çevresiyle tanıştırır.
O sırada kendisi CBS televizyonuna yapımcı olarak girip orada uzun yıllar çalışmış ve kendisine ait bir program yapmıştır. Bir ara Anthony Quinn'i de programına ağırlamıştır. İlk tanışıklık bu programa dayanır.
DÜNYA BU ÇAĞRI’YLA YENİDEN UYANDI
Takvimler 1970’lerin ilk yarısını gösterdiğinde yıllarca hayalini kurduğu dev proje için Suudi Arabistan ve Fas Hükümetlerine başvurur. Maddi yardım ve imkanları önüne seren Fas Hükümeti’nin onayıyla “Çağrı”yı Fas’ta çekmeye başlar.
Fakat senaryo fazla radikal bulunur ve Arap Ülkeleri, Hz. Muhammed'in ve İslamiyet’in doğuşunun bir film konusu olamayacağını düşündükleri için Fas Kralına, filmin çekilmemesine dair baskı yaparlar.
Baskılara daha fazla dayanamayan Fas Kralı çekimlerin ortasında ekibi Fas topraklarından çıkartmak zorunda kalır. Hazır set yıkılıp 15 gün içerisinde Fas'ı bütün ekibiyle sınır dışı etmek bütün planları alt üst eder.
Fas'tan kovulan ekip, Libya'ya gider ve Kaddafi'nin kapısını çalar. Muammer Kaddafi her şeye rağmen filmin finansörü olur ve büyük bir maddi destek sağlar. Böylece ekip kaldığı yerden işe devam eder.
Duruşu, karizması ve ağzından hiç düşürmediği piposu ile Mustafa Akkad Batılı bir görünümde fakat Doğu Kültürü’nün etkisiyle eserlerini hayata getirir. Genlerine işlediği Doğu kültürü, bütün dünyayı sanatıyla etkisi altına alır.
ÇAĞRI’NIN ARDINDAN
Amerika’da birçok insan Akkad Filmlerinin etkisiyle Müslüman olur. Anthony Quinn, bir Yahudi olmasına rağmen filmden sonra İslamiyet’e daha çok saygı duyduğunu belirtir.
Mustafa Akkad ile yapılan bir röportajda Çağrı Filminden sonra yaşadığı ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor: "Film çekildikten bir kaç yıl sonra “Vahşi” rolündeki Salem Gedara beni aradı. Ve bana hakaretler etmeye başladı.
Ona ne olduğunu sorduğumda bana, Hz. Hamza'yı filmde öldürdüğü için insanların ona sokakta saldırmaya başladığını söyledi. Bu durum bir hayli ilginçti."
Bu anı dahi filmin insanları ne kadar etkilediğini açıkça ortaya koyuyor. Bir diğer ilginç anekdot ise oyuncuların kendini role çok kaptırmaları sonrasında ortaya çıkar. Vahşi'nin Hz. Hamza'yı öldüreceği sahne tam 5 defa tekrarlanır.
Oyuncular kendilerini role o kadar motive etmişlerdir ve Hamza karakterini o kadar sevmişler ki bir yerden sonra Vahşi'ye gerçekten aralarından geçmesi için izin vermemeye başlarlar. Yani gerçekten Hamza'yı korurlar.
İKİNCİ FİLM: ÇÖL ASLANI ÖMER MUHTAR
1976 yılında yayınlan Çağrı bütün dünyada böylesine büyük beğeni toplar. Bunun üzerine bir başka film “Çöl Aslanı” için çalışmalara başlanır. Yine Libya Lideri Kaddafi’nin maddi desteği ile “Çöl Aslanı: Ömer Muhtar" çekilir.
Filmde İtalya'nın Libya'yı işgal ettiği dönemde bir halk kahramanı, Ömer Muhtar’ın şanlı direniş hikayesini anlatılır.
İslâm dünyasında büyük ilgiyle karşılanan bu iki filmin ardından Akkad, sonraki yıllarda yapımcılığa yönelir. Günümüzün dünyaca ünlü korku filmleri yönetmeni John Carpenter’ı da ilk keşfeden kişi Mustafa Akkad’dır.
Akkad, Carpenter’ın çiçeği burnunda bir yönetmen olarak koltuğunun altında getirdiği “Cadılar Bayramı” (Halloween) adlı korku-gerilim senaryosunun yapımcılığını üstlenerek, ilerleyen yıllarda artarda tam 8 bölümü daha çekilen ve popülaritesi 2000’li yıllara kadar uzanan bir korku filmleri serisini sinema tarihine kazandırır.
İSLAM DÜNYASINA HEDİYE 3 PROJE
Hayatının son yılarında, “Selahaddin Eyyubi’nin Hayatı”, “Endülüs’ün Altın Dönemi” ve “İstanbul’un Fethi” olmak üzere üç büyük film projesi üzerinde çalışan, hatta bu filmlerin üçüncüsü için 2002 yılı Kasım ayında ülkemize gelip hükümet yetkilileriyle temaslarda bulunan Akkad, söz konusu projelerini beyazperdeye aktarmaya fırsat bulamadan, bütün İslam dünyasını şok eden bir saldırı sonucu hayata gözlerini yumar.
TERÖRÜN HAİN BOMBALARI PATLADIĞINDA
9 Kasım 2005 günü, kızı Rima ile birlikte bir akrabalarının düğününe katılmak üzere Ürdün’ün başkenti Amman’a giden Akkad, Hyatt Oteli’nin lobisinde beklerken, El Kaide örgütünün eylemcilerinin gerçekleştirdiği bir bombalama sonucunda hayatını kaybeder.
Akkad’ın 34 yaşındaki kızı Rima Akkad Monla çöken lobinin altında kalıp olay yerinde hayatını kaybederken, 75 yaşındaki yönetmen ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır.
Ancak, O’da iki gün sonra son nefesini verir. El Kaide, olaydan sonra yaptığı açıklamada, eylemin aynı otelde kalan bir grup MOSSAD ajanını hedef aldığını belirterek, İslam dünyasının yetiştirdiği bu en büyük yönetmenin ölümünün “trajik bir kaza olduğunu” açıklar ve Akkad ailesinden özür diler.
Vefatının ardından doğduğu şehir Halep’te Kent Konseyi kararıyla bir okul ve sokağa ismi verildi. 2008 yılında bu kez Beyrut’un şehir merkezinde bir sokağa Mustafa Akkad ismi verildi.
Haber10