TÜRKİYE
Graham Fuller 15 Temmuz'da Türkiye'de miydi?
ABD Büyükelçisi John Bass, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bass, Batı medyasının 15 Temmuz konusunda iyi bir sınav vermediğini belirtti. Öte yandan Bass, 15 Temmuz gecesi Graham Fuller’in Türkiye’de olup olmadığı hakkında bilgisinin olmadığını söyledi.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından kamuoyu bu olayın uluslararası bağlantıları olup olmadığını merak etti. Hükümetin bakanları, açıktan veya ima yoluyla ABD’nin bu darbenin arkasında olduğunu açıkladı. Bazı medya organları, darbeye karıştığını iddia ettikleri şahsiyetlerin isimlerini de vererek bu tezi destekledi. Fethullah Gülen’in Pennsylvania’da yaşaması, Ankara’nın son 2 yılda bu konuda yaptığı girişimlerin sonuç vermemesi, böyle bir işbirliğinin varlığının kesin olduğuna dair inancı pekiştirdi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, oluşan bu ortam üzerine farklı yayın organlarından 10 gazeteciye, hükümetinin “15 Temmuz’u 16’ya bağlayan gecede yaşanan yasadışı eylemleri planlamadığını, yönlendirmediğini, desteklemediğini ve bunlarla ilgili önceden bir bilgisi olmadığını” bir kez daha söyledi. O gece haberi ne zaman alıp neler yaptığını ve Gülen’in Türkiye’ye iadesiyle ilgili yasal süreci de detayıyla şu şekilde anlattı:
“Öncelikle elbette ‘Geçmiş olsun’ dileklerimi paylaşmak istiyorum. Bunu sadece kendi adıma değil sizler gibi o gecenin feci olaylarını yaşayan, kendilerini Türkiye’de asla gerçekleşeceğine ihtimal vermedikleri ve hayatlarında asla görmedikleri olaylara tanıklık etme durumunda bulan yüzlerce Amerikalı diplomat ve onların aileleri adına da söylüyorum.”
‘YORUMLAR HAKARET GİBİ’
“Bu ülkede ABD yönetiminin yasadışı darbe girişimiyle bağlantısı olduğunu ya da bundan önceden haberdar olması gerektiğini tek bir kanıt göstermeden iddia eden yorumların beni çok rahatsız ettiğini ve beni gücendirdiğini söylemek istiyorum.” “(Darbeyle ilgili ABD’nin) Planı yok. Yönlendirmesi yok. Desteği yok. Bilgisi yok. Zaten bir bilgimiz olsaydı Türk hükümetine bunu bildirirdik.”
“Ciddi bir şekilde iki önceliğe odaklanıyoruz. Birinci önceliğimiz, Türk hükümetine karşı bu yasadışı darbe teşebbüsünde bulunanların adalete teslim edilmesi için destek sunmak. Odaklandığımız ikinci önceliğimiz, her iki devletin de karşı karşıya olduğu güvenlik meseleleriyle uğraşmak. İlk akla gelen DAEŞ’in yarattığı tehlike, bu toplumun PKK’dan kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya olması ve daha genel olarak dijital çağda terörizm tehlikesinin yarattığı sorunlarla uğraşmak, ki bunlar 20-30 yıl önceki terörizm tehditlerinden çok farklı.”
ŞİRKETLER KAYGILI
“Geçtiğimiz haftalarda zamanımın önemlice bir kısmını Amerikan şirketlerine Türkiye’deki yatırım ortamını ve Türkiye’de Amerikalı olmanın anlamını anlatarak geçirdim. Pek çok şirketten de anti-Amerikancılıktaki bu kabarmanın buradaki işleri üzerinde bir etkisi olacağına dair kaygılarını dinledim.”
‘FULLER’DEN HABERİM YOK’
“O gece, Graham Fuller’in Türkiye’de olup olmadığı hakkında benim bir bilgim yok. Eğer Türkiye’de idiyse bunun da hiçbir önemi yoktur. Kendisinin ABD yönetimiyle bir bağlantısı yoktur. Geçmişte devlet için çalışmıştır.
Tüm bunlardan bağımsız olarak ister Bay Fuller ister başkası olsun, darbe sürerken Amerikan haber programlarında çok çirkin şeyler söyleyen ve bunun bir şekilde yararı olabileceğini savunanların söyledikleri ve yaptıkları ABD Devleti’nin görüşlerini yansıtmıyordu.”
‘İNCİRLİK ABD’NİN KONTROLÜNDE DEĞİL’
“İncirlik Üssü’nün bir ABD üssü değil, bir Türk üssü olduğunu hatırlamak gerçekten önem taşıyor. Biz İncirlik’teki operasyonlarımızı Türk hükümetinin daveti ve kabulüyle yapıyoruz. Ancak üssü kontrol etmiyoruz. Türk hava sahasını kontrol etmiyoruz. İncirlik’teki kuleyi kontrol etmiyoruz ve kimin, ne zaman ve nasıl uçuşa kalktığını da biz tayin etmiyoruz.Türk askeri tesislerinde veya Türk askeri üslerindeki gerçekleşen askeri hareketler üzerinde de bir söz hakkımız yok. Dolayısıyla her gün İncirlik’ten kalkan tanker uçakların yasal ve meşru uçuşlar yapıp yapmadığını değerlendirecek durumda değiliz. Bu TSK’nın ve Türk Hava Kuvvetleri’nin işi.”
‘TAMAMEN KARANLIKTAYDIK’
“(Darbeyle ilgili olarak) Tamamen karanlıktaydık. Tamamen. Darbe teşebbüsünden, konutun bahçesinden aşağıya şehre bakarken savaş uçaklarının şehir merkezinin üzerinden ilk geçişlerini gördüğümde haberdar oldum. Saat 22.00 civarıydı. Türk-Amerikan İş Konseyi toplantısı nedeniyle İstanbul’da işim vardı. Gecikerek kalkan 19.00 uçağıyla Ankara’ya geldim.
Eve saat 21.30 gibi girdim. Bir arkadaşımızın yaşgünü partisi vardı konutta. Onları görmek üzere aşağıya indim. Önce şehrin göbeğinde bu türden bir askeri hareket olması için bir terörle mücadele alarmı verildiğini düşündüm. Hemen telefona sarıldım ve ne olup bittiğini anlamaya çalıştım.”
“Çok uzun 2 gün geçirdik. Ana nüveyi oluşturan arkadaşlarla bir-iki teneffüs dışında, 48 saatimizi elçilikte geçirdik. Amerikan yönetiminin en üst düzey şahsiyetleriyle sürekli temas halindeydik. Zamanımızın önemli bir bölümünü yetkililerin sorularına cevap vererek, en son çıkan doğru ya da yanlış bilgiyle ilgili soruları cevaplayarak geçirdik.”
‘ADALET YASAL SÜREÇLE TECELLİ EDER’
“Adaletin tecellisi demokratik toplumlarda yasal bir süreç gerektirir. Bu temel bir adalet kavramıdır. Farklı demokrasilerde farklı yasal sistemler var. Bundan dolayı aramızda suçluların iadesi anlaşmaları var. Bunlara ‘Karşılıklı yasal destek antlaşması’ diyoruz. Karmaşık bir isim ama bu şekilde hukukçular, adalet bakanlıkları birbirlerinin sistemlerindeki gereklilerin neler olduğunu paylaşırlar.”
‘YARGIMIZ BAĞIMSIZLIĞA ÇOK DÜŞKÜN’
“ABD’de bağımsızlığına çok düşkün bir yargımız var. Devletin ayrı ve eşit erklerinden birisi. Yürütmenin mutabık olmadığı kararları alır. Bunu hep yapar üstelik. Bay Gülen’in 2008’deki sürekli ikamet başvurusunda da aynısını yaptı ve yönetimin itirazına rağmen hakkı verdi.”
“Şimdi tüm bu bağlamı göz önünde bulundurarak, Türk hükümetinin bu yasadışı darbe teşebbüsüne katıldığına ya da bunun sorumlusu olduğuna inandığı ve ABD’de oturan herhangi birisine yönelik girişimlerinde Türk hükümetinin en güçlü dosyayla ve ABD’deki bağımsız yargıçları ikna edecek şekilde hazırlanmasına yardımcı olmak istiyoruz.
Bunu başarmak için yapmanız gereken bir şey de konu hakkında kamuoyu önünde fazla konuşmamaktır. Zira kayıtlara baktığınızda ABD’de bir çok güçlü ve inandırıcı iddianamenin davayla ilgili kanıtların önemli bir bölümü yargı süreci başlamadan kamuoyu ile paylaşıldığı için başarısız olduğunu görürsünüz. Hâkimler o tür kanıtları kabul edilmez bulmuştur.”
‘TERÖR LİSTESİNİN KRİTERLERİ VAR’
“Örgütün kendisine gelince; ABD’de yabancı terör örgütü diye tanımlanmak için çok net bazı kriterler vardır. Temel unsurlardan birisi bu örgütlerin Amerikan vatandaşlarını doğrudan tehdit etmeleri veya öldürmeleridir.
Okullara gelince; ABD’deki tüm diğer örgütler ve kurumlar gibi eğer suç işlendiğine dair veya yasadışı eylemlere karıştıklarına dair kesin kanıtlar varsa bu federal, eyalet ve yerel yetkililer tarafından ciddiye alınır. Suç işlendiğine dair kanıtlar ABD’deki yetkin kurumların önüne geldikçe gereğinin yapılacağına eminim.”
‘TÜRKİYE TOPLUMUNA ÖNEM VERİYORUZ’
“Gayet tabii Türkiye’deki kamuoyuna önem veriyoruz. Zira demokratik toplumlarda ilişkilerin temeli bu toplumlardaki insanların ilişkisidir ve onların izlenen politikalara ne ölçüde destek verdikleri ya da vermedikleridir. Dolayısıyla bu toplumdaki pek çok kişinin Amerikan hükümetinin bu olayda parmağı olduğunu düşünmesi beni çok üzüyor. Bunca Amerikalının da Türkiye’ye gelmekten korkmaları, seyahatlerini iptal etmeleri ve bu çarpıcı kültürü ve mutfağı tanıma veya buradaki insanlarla doğrudan temas etme fırsatını kaçırmaları beni üzüyor.”
‘BATI MEDYASI HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI’
“(Karşılıklı iletişim kopukluğu) Sorunun bir parçası, buradaki gazetecilerin ve Batı’daki gazetecilerin darbe teşebbüsü sırasındaki gelişmeleri darbeden önce oluşturulmuş bir analiz kalıbına sokmalarıydı. Bu nedenle de yapmaları gereken türden habercilik yapmadılar. Bu dışarısı için olduğu kadar Türkiye için de geçerli bir eleştiri.”
“Batı medyasında gördüğüm haberciliğin bir kısmı beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu ülkede yaşayan insanların da sokaklara fırlayarak, büyük kişisel riskler alarak demokrasinizi savunmaya çalışan, çok farklı toplumsal kesimlerden insanların hikâyelerine göreli olarak az yer vermelerinden rahatsızlık duymalarını anlıyorum.
Bu gerçekten çok güçlü bir öyküydü ve Batı medyasının önemli bir kesiminde hak ettiği şekilde daha iyi veya daha düşünceli bir şekilde haberleştirilmemesinden dolayı üzgünüm.”
‘BU SÖYLEM TARİHİMİZLE UYUŞMUYOR’
“Şu anda havaya egemen olan söylem ve inancı, yani ABD’nin parçalanmış, zayıf ve istikrarsız bir Türkiye istediğine dair mutlak yargıyı anlamak bizim açımızdan çok zor. Bu öylesine temelden yanlış bir görüş ki buna nasıl cevap vereceğimi de kestiremiyorum. İlişkilerimizin tarihiyle uyuşmuyor, bu ülkeye yaptığımız yatırımla ve başarısına olan inancımızla çelişiyor.”
“ABD güçlü, müreffeh, demokratik, kendine güvenen ve Türkiye’nin parçası olduğu üç bölgede karşı karşıya olduğumuz meselelerle mücadelemize katkıda bulunacak bir Türkiye görmek ister.”
‘BİRLİKTE ÇALIŞMAYA DEVAM’
“(Amerikan Genelkurmay Başkanı) General Dunford buraya iki nedenle geldi. Birincisi dostu ve meslektaşı Orgeneral Akar’a ‘Geçmiş olsun’ demekti. Diğeri de Türk hükümetinin tanımladığı ihtiyaçlar ve talepler ışığında ileriye yönelik destek ve yardımda bulunmaktı.
Aynı zamanda Türk ordusunun ABD’deki meslektaşlarının kendilerini ileriye yönelik olarak desteklediklerini, ortak askeri sorunlarda birlikte yakın şekilde çalışmaya devam etmek istediklerini bilmelerini istiyordu. Ona da güçlü bir destek mesajı verildi. Başlanılan işlerde birlikte çalışmaya devam edileceğine dair destek ve taahhüt mesajı aldı. Kendisi de bu dayanıklılık ve kararlılıktan çok etkilendi.”
Habertürk