EĞİTİM - KÜLTÜR - SANAT
Göç tarihimizi biliyor muyuz?..
Bilgi Üniversitesi Yayınları arasından Prof. Dr. Ayhan Kaya ve Doç. Dr. Murat Erdoğan imzasıyla çıkan ve göç meselesinde Türkiye'nin duayen akademisyenlerinin çalışmalarından oluşan Türkiye'de Göçün Tarihi kitabı, bu konuyu masaya yatırıyor.
Kemal Karpat'ın deyişiyle 'Göç meselesi, bu coğrafyanın kaderi. Modern Türkiye ise göçlerin kurduğu bir ülke…' 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye'ye Göçler, Türkiye'nin nasıl ve neden bir göç ülkesi olduğunu, sebep ve sonuçlarıyla tarihi veriler eşliğinde bütün ayrıntısıyla ele alıyor.
Kitabın editörlerinden Prof. Dr. Ayhan Kaya, ‘Türkiye, tarih boyunca kendisine uzatılan hiçbir eli geri çevirmemiştir’ diyor. Türkiye'nin göç tarihinin ortaya çıkarıldığı sahasındaki tek çalışma olan kitabın editörlerinden Prof. Kaya: “Göçmen aynamızdır. Göçmen hayatından memnun ise biz iyiyizdir, ama göçmen hayatından memnun değilse “biz”de sorun vardır. Ya ırkçıyızdır, ya yabancı düşmanıyızdır, ya kendimize güvenimiz yoktur ya da kendimizin bile görmek istemediğimiz korkularımız mevcuttur” diyor.
Kaya'ya göre sanal korkuları bir kenara bırakarak bu toprakların tarihinin, aslında göçlerin tarihi ile birlikte yazılmak zorunda olduğunu görmemiz gerekiyor. Kaya, Türkiye'nin tarih boyunca din ve milliyet farkı gözetmeden bütün mazlum milletlerce her zaman kurtuluş kapısı, son umut olarak görüldüğünü söylüyor. Bugünlerde 2 milyona yakın Suriyeli göçmene kapılarını açan Türkiye'nin göç tarihini ve göçle ilişkisini anlamak için artık 'göç' meselesini ciddi bir şekilde konuşmaya başlamalıyız.
'Göç' kelimesine yalnızca Orta Asya'daki Türk kavimlerinin Anadolu'ya 'göç'leri sırasında yer veren eğitim müfredatımız, bugüne kadar ne 1960'lı yıllarda Avrupa'ya doğru yaşanan Türk işçi göçünü ne tarih boyunca farklı göçlere sahne olmuş Anadolu'nun göç pratiklerini konuştu. Bu açıdan göç meselesi ülkemizin konuşmadığı, sebepleri ve özellikle sonuçları üzerine pek düşünmediği bir mesele. Kaya, Anadolu'ya Türklerin, Romanların, Yahudilerin göçü, Afrikalıların, Çerkeslerin, Muhacirler ve mübadillerin göçünü, Avrupalıların ve nihayet Suriyeli mültecilerin göçünü siyaset, sosyoloji ve antropolojiyle birlikte ele aldıklarını anlatıyor.
ANADOLU'YU MÜSLÜMANLAŞTIRDI
Prof. Dr. Ayhan Kaya'ya göre Anadolu'ya yapılan göç hareketlerinin toplamdaki ilk sonucu Anadolu'nun Müslümanlaşması olmuş. Özellikle Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk dönemindeki göç dalgaları ve mübadeleler Türkiye'nin Müslümanlaşmasını getirmiş. Kaya'nın aktardıkları arasında 'tarih tekerrürden ibarettir' sözünü doğrulayan pek çok da detay var. “Birinci Dünya Savaşından önce Türkiye'ye ve özellikle İstanbul'a gelen göçmenlerin ülkenin demografik yapısını köklü olarak değiştirdiğini söyleyebiliriz” diyen Kaya'ya göre; “Bugün Suriyelilerin büyük kentlerde ortaya çıkardıkları manzaralara benzer manzaraların aynısı o günlerde de büyük şehirlerde ortaya çıkmıştı.”
Anadolu'nun yüzde yirmi beşi göçmendi
Madem Anadolu coğrafyası göçlerin merkezi noktası olmuş asırlar boyunca, geçen zaman zarfında sayısal olarak nasıl bir göç büyüklüğünden söz ediyoruz sorusu akla geliyor. Aslında Türkiye'ye göçün tarihi ile ilgili net rakamlar vermek çok da mümkün değil. Prof. Kaya, “Fikir vermesi açısından şunu söyleyebilirim” diyor; “Anadolu nüfusunun sadece 19. yüzyılın son çeyreğinde gelen göçmenlerle % 25 oranında arttığını ve 12 milyona eriştiğini biliyoruz. Yine unutmayalım ki, özellikle Balkanlar'dan ve Rusya'dan gelen bu göçmenlerin Cumhuriyetin ve ulus-devletin inşasında o ya da bu şekilde çok önemli etkileri olmuştur. Aynı zamanda Anadolu'nun demografik açıdan homojenleşmesine de etki etmişlerdir.”
Gittiği yerin kültürünü değiştiriyor
Yüzyıllar boyunca göç alan bir coğrafya olarak Anadolu kültürünün şekillenmesinde göç hareketleri de etkili olmuş. “Göçmenler gittikleri ülkelerde kültürel olarak değişiyorlar ama o ülkenin kültürünü de dönüştürüyorlar" diyen Kaya; “Türkiye bu yönüyle harika bir laboratuvardır. Balkanlar'dan gelen göçmenler ile Afrika'dan gelen göçmenlerin Türkiye kültürüne nasıl etki ettiklerini konuşmamız ve görmemiz gerekiyor. Bu etkiler dilde, yemeklerde, folklorda, estetikte ve hayatın başka alanlarında kendini göstermektedir” diyor.
Osmanlı usulü entegrasyon
Göç ve göçmen aynı zamanda oldukça yoğun sorunların başlangıcı demek. Büyük kitleler halinde hareket eden göçmenler beraberlerinde bir de iskân politikası sorunu getiriyorlar. Osmanlı, tarih boyunca farklı etno-kültürel grupları Türk gruplarının içine yerleştirerek onların Türk ve Müslüman kültürüne dönüşmesini sağlamaya çalışmış. Daha sonra ortaya çıkması muhtemel problemlerin önüne geçmek için tasarlanmış bir uygulama bu. Prof. Kaya: “Dönemin bütün devletlerinin benzer bir uygulama geliştirdiğini biliyoruz” diyor.