GÜNCEL
FETÖ'den 1 milyon dolar verene fahri konsolosluk...
*TUSKON iddianamesinde gizli tanık Boran’ın ifadesi, gündeme bomba gibi düştü..
*Boran’ın TUSKON Genel Sekreteri firari şüpheli Mustafa Muhammet Günay hakkındaki “Günay, cemaate milyon dolarlar aktarmaları şartıyla iş adamlarına fahri konsolosluklar satıyordu” ifadesi dikkat çekti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullah Gülen ve 85 iş adamı hakkında hazırlanan TUSKON iddianamesinde gizli tanık Boran'ın şüpheli iş adamları hakkındaki ifadeleri dikkat çekti. İfadesinde, firari şüpheli TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Muhammet Günay'ın örgüt içindeki en etkili şahıslardan biri olduğunu söyleyen gizli tanık Boran, bu şahsın zaman zaman Türkiye'ye başka ülke pasaportları ile geldiğini tahmin ettiğini söyledi.
Mustafa Muhammet Günay'ın örgütün iş adamlarına hakimiyeti konusunda en yetkili ve doğrudan Fetullah Gülen ile irtibatlı ve ona bağlı bir şahıs olduğunu kaydeden gizli tanık Boran, "Hatta Fetullah Gülen bu şahıs hakkında; 'Sabah uyandığında saçını sağa mı yoksa sola mı taraması hususunu bana soran şahıstır' şeklinde beyanda bulunarak kendisine ne kadar bağlı olduğunu ifade etmiştir. Mustafa Muhammet Günay bir dönemin Uganda fahri konsolosu idi. Ayrıca TUSKON'un yönetim kurulu üyeleri de özellikle Afrika ülkelerinin fahri konsolosları idiler" dedi.
"MİLYON DOLARLARLA FAHRİ KONSOLOSLUK SATTI"
Mustafa Günay'ın bu fahri konsoloslukları cemaate para aktarmaları şartıyla ve en az milyon dolar bedelle iş adamlarına bir nevi sattığını söyleyen gizli tanık Boran, "Fahri konsolos olan iş adamları da böylece diplomatik dokunulmazlık alıyorlar ve iş hacimlerini de olağanüstü büyütüyorlardı. Mustafa Günay gerçekten örgüt içinde en etkili şahıslardan birisidir. TUSKON yaptığı bir kısım resmi programlar nedeniyle devletten hibe alıyordu. Bunun yanında aynı desteği sponsor firmalar ve katılımcı iş adamlarından da temin edip bu şekilde mükerrer yardım aldığından Devlet Eski Bakanı Zafer Çağlayan TUSKON'a bu hibenin ya iş adamlarından ya da devletten alınmasına bağlı olduğunu ifade edince Mustafa Günay ile şahsi mücadelesi oldu" ifadelerini kullandı.
''THY'Yİ KULLANMIYORLAR''
Örgütün 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında irtibatını ve faaliyetlerini Facetime programıyla yürüttüğünü ve örgüt mensuplarının tamamına yakınının bu amaçla en çok güvendikleri iPhone cihazını kullandıklarını dile getiren gizli tanık Boran, "Uçuşlarda THY'yi fişleneceklerini düşündükleri için kesinlikle kullanmıyorlar, örneğin Hamidiye suyunu içmezler ve İstanbul Halk Ekmeğin ürettiği ekmeği almazlar. Bu ürünlerde büyü olduğu algısı vardır" ifadelerini kullandı.
'17-25 Aralık başarılı olsaydı Mustafa Günay Ekonomi Bakanlığına getirilecekti'
FETÖ soruşturmasında gizli tanık "Boran", "TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Muhammet Günay 17-25 Aralık süreci sonrasında örgütün başarılı olması halinde Ekonomi Bakanlığına getireceği isimdir." dedi.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim tarafından Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına ilişkin TUSKON üye ve yöneticilerine yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan 120 sayfalık iddianamede, gizli tanık "Boran", "Berat" ve "Demir"in beyanlarına yer verildi.
Gizli tanık "Boran"ın ifadesinde, 2009-2013 yılları arasında Fetullah Gülen cemaatinin çeşitli departmanlarında bulunduğunu ve çeşitli görevlerde aktif rol aldığını anlatarak, iş adamlarıyla alakalı sohbet programlarını ve toplantılarını organize ettiğini söyledi.
Başka bir dosya üzerinden soruşturma yürütülen avukat Mehmet Katar'ın Hava Kuvvetlerinden atılma eski bir asker olduğunu ifade eden gizli tanık "Boran", bu kişinin en önemli görevinin, FETÖ/PDY terör örgütünün nihai amaçlarından biri olan yargı içine sızabilmek amacıyla hukuk mezunlarını tabiri caizse tedrisattan geçirip, yine örgütün kilit noktalarındaki adamları vasıtasıyla hakimlik ve savcılık mesleğine dahil ettirmek olduğunu kaydetti.
Bu kişinin devletin aleyhine sonuç doğuracak davalarda da karşı taraf için vekillik üstlendiğini vurgulayan gizli tanık, Mehmet Katar'ın Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri, Akdeniz'e düşen Türk F-16 pilotları için açılmış tazminat davaları, Başakşehir Metrosu yapılırken mağdur olan vatandaşların tazminat davaları gibi davalarda rol aldığını anlatarak, bu kişinin bürosunda staj gören ve bilahare hakimlik ve savcılık mesleğine kabul edilen tüm şahısların ayrıntılı şekilde araştırılması ve bu şahısların yaptıkları soruşturma ve baktıkları davaların yakından incelenmesi gerektiğini aktardı.
Gizli tanık "Boran", 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yürütülen soruşturmalar sonrasında bile örgütün ayakta kalmak için faaliyetlerine aralıksız devam ettiğini vurgulayarak, iş adamlarının kendilerini gizleyerek örgütü finanse etmeye, yandaş toplamaya, algı oluşturmayı sürdürdüğünü kaydetti.
"ÖRGÜT ÇOCUKLARININ İSİMLERİNİ GÜLEN KOYUYOR"
Örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in örgüt mensuplarının doğan her çocuğuna isim koyduğunu, bunun da örgüt içerisinde bir mecburiyet ve itaatin sınanması olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ben çocuğuma bu usulde isim koymadığım için bana ciddi anlamda mobbing uygulandı. İsim koyma aşamasından sonra isim koyulan çocuğa 'Kıtmir Duası' denen, NT mağazalarında da satılan gümüş ve içinde ne yazdığı çözülemeyen bir nevi muska gönderilir, Kıtmir Ashab-ı Keyfin köpeğinin ismidir ve sadakati temsil eder. Bu muska gönderilmeyen örgüt mensupları ise bunu NT'den temin ederler. Örgüt lideri, her hafta yaptığı Bam Teli sohbetlerinde üç veya dört defa kıtmir ismini zikrederek mensupları üzerinde gizli ve sistemli bir şekilde efsun etkisi gösterecek ve onların bilinç altına etki edecek davranışta bulunur. Bunu tüm örgüt mensupları bilir ve yayını ilgiyle takip ederler. Bunu dinlemeyeni de kafir ilan ederler. Örgüt lideri iş adamlarına da bereket için ve cüzdanlarında peçete içerisinde muhafaza edilmek üzere 100 dolar banknot gönderir, başarılı bölgecilere de kendi taktığı takke, gömlek ve benzeri eşyasını gönderir. Örgüt mensupları bu para ve eşyanın hepsinde kutsiyet olduğunu düşünürler. 15 Temmuz tarihinde meydana gelen olaylardan sonra medyaya yansıyan ve şüpheli şahısların üstünden çıktığı belirtilen 1 dolarlık banknotlar da bu şekildedir. Örgüt mensubu kim olursa olsun, bu paraları ya da eşyayı hiçbir şekilde elinden çıkarmaz ve imha edemezler. Elinden çıkardığı takdirde başına bir felaket geleceğini düşünerek bu şekilde davranırlar."
Şüphelilerden TUSKON'un genel sekreteri olan Mustafa Muhammet Günay'ın örgütün iş adamlarına hakimiyeti konusunda en yetkili ve doğrudan Fetullah Gülen ile irtibatlı olup, ona bağlı bir şahıs olduğunu vurgulayan "Boran", hatta Fetullah Gülen'in bu şahıs hakkında; "Sabah uyandığında saçını sağa mı yoksa sola mı taraması hususunu bana soran şahıstır." şeklinde beyanda bulunarak kendisine ne kadar bağlı olduğunu ifade ettiğini söyledi.
Gizli tanık "Boran", Günay'ın bir dönemin Uganda Fahri Konsolosu olduğunu, TUSKON'un yönetim kurulu üyelerinin de özellikle Afrika ülkelerinin fahri konsolosluklarını aldıklarını anlatarak, Günay'ın bu fahri konsoloslukları cemaate para aktarmaları şartıyla ve en az milyon dolarlık bedelle iş adamlarına bir nevi sattığını ifade etti.
İfadesinde, fahri konsolos olan iş adamlarının böylece diplomatik dokunulmazlık alarak iş hacimlerini olağanüstü büyüttüklerine vurgu yapan gizli tanık, Mustafa Muhammet Günay'ın örgüt içinde en etkili şahıslardan birisi olduğuna dikkati çekti.
"MUSTAFA GÜNAY, 17-25 ARALIK DARBESİYLE EKONOMİ BAKANLIĞINA GETİRİLECEKTİ"
TUSKON'un yaptığı bir kısım resmi programlar nedeniyle devletten aldığı hibenin yanı sıra aynı desteği sponsor firmalar ve katılımcı iş adamlarından da temin ederek mükerrer yardım aldığını anlatan gizli tanık "Boran", şunları kaydetti:
"Eski bakan Zafer Çağlayan TUSKON'a bu hibenin ya iş adamlarından ya da devletten alınmasına bağlı olduğunu ifade edince Mustafa Günay ile şahsi mücadelesi oldu. Mustafa Muhammet Günay bir sonraki kabinede Zafer Çağlayan'ın bakan olamayacağı ve onun bakan olmasını engelleyeceği yönünde Zafer Çağlayan ile konuşmalar yaptı. Buna rağmen bakan olan Zafer Çağlayan bilindiği gibi 17-25 Aralık sürecinde oldukça yıprandı. Bunun temelinde tamamen cemaatin çıkar savaşı ve örgütün bakanı hedef alması yatmaktadır. Zafer Çağlayan'ın devlet menfaatlerini korumak karşısında bu şekilde algıya maruz bırakılması dikkat çekicidir. Mustafa Muhammet Günay 17-25 Aralık süreci sonrasında örgütün başarılı olması halinde Ekonomi Bakanlığına getireceği isimdir. TUSKON'un düzenlediği uluslararası programlarda büyük devlet işleri ve ihaleler yine örgüte komisyon karşılığı Mustafa Muhammet Günay'ın işaret ettiği iş adamlarına verilir. TUSKON her zaman Türkiye genelinde Sanayi ve Ticaret Odası seçimlerinde etkili rol oynamıştır. Bunu da yine örgüt liderinden gelen talimata göre Mustafa Muhammet Günay gerçekleştirir. ABD ile iletişim, lokal Amerikan hattı ve bir telefon cihazıyla gerçekleştirilerek bu hat ve cihaz tek kullanımdan sonra imha edilir."
"Boran", Mustafa Muhammet Günay'ın ayrıca her ay bir ya da iki kez ABD'ye gidip Fetullah Gülen ile görüşüp talimat aldığını dile getirerek, "Halen Etiyopya ve Almanya örgüt tarafından iş adamlarının kaçma üssü olarak kullanılan ülkelerdir. Örgüt artık Türkiye'den umudunu kestiği için hem mal varlığını özellikle bu ülkelere çıkartıyor ve hem de özellikle Almanya ve Fransa'da tescil edilen şirketleri vasıtasıyla Afrika ülkelerinde iş almaya ve bu suretle de örgüte finans sağlamaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
"HALK EKMEK VE HAMİDİYE SULARINDA 'BÜYÜ' KORKUSU"
FETÖ üyelerinin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında irtibatını ve faaliyetlerini Iphone uygulaması olan Facetime programıyla yürüttüğüne işaret eden gizli tanık "Boran", örgüt üyelerinin uçuşlarda fişleneceklerini düşünerek THY'yi kesinlikle kullanmadıklarını büyü olduğuna inandıkları Hamidiye suyu ve İstanbul Halk Ekmek'in ürettiği ekmekleri alamadıklarını söyledi.
İddianamede ifadelerine yer verilen gizli tanık "Berat" da kayyum atanan Aydınlı Hazır Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş'de çalıştığını anlatarak, bu şirketin CEO'su olan Ahmet Sait Kavurmacı'nın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra savcılıkça 2016 yılı Ağustos ayında yapılan operasyondan önce sahip olduğu hissesini Mustafa Şevki Kavurmacı'ya devrederek ortaklıktan çıktığını söyledi.
Bunun Ahmet Sait Kavurmacı'nın olası bir tutuklama işleminden kurtulmasını sağlamak amaçlı olduğunu belirten gizli tanık, ifadesinde şunları kaydetti:
"Kendisi 1 Kasım 2015 genel seçimlerinin ardından eşi ve çocuklarını da yanına alarak ABD'ye gitmişti. Burada Silikon Vadisi'nde bilişim alanında şirket kurduğu veya şirket kurmayı planladığını duydum. 1 Kasım 2015 seçiminin öncesinde Ahmet Sait Kavurmacı şirkette aktif çalışan en üst düzey yöneticiydi ve bütün üst düzey işe alımlar ile atamalarda onun onayı ve talimatı aranıyordu. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı şirketin inşaat bölümüyle ilgileniyordu ve Ahmet Sait Bey yurt dışına çıkana kadar Ömer Faruk Bey'in hazır giyim bölümüyle hiçbir ilgisi olmadığını biliyorum. "
Gizli tanık "Berat", Mustafa Şevki Kavurmacı'nın 15 Temmuz darbe girişiminden bir hafta kadar önce oğlu Ömer Faruk Kavurmacı ile birlikte Sefaköy Cennet'te Koru Florya olarak bilinen sitedeki dairelerinden bavullarını toplayarak ayrıldıklarını öğrendiğini anlatarak, bu durumun söz konusu kişilerin darbe girişiminden haberdar olduğu izlenimi uyandırdığını anlattı.
"SON DÖNEMDE KÂRIN TAMAMINI ALIYORDU"
Gizli tanık "Demir" de ticari hayatını idame ettirip yeni iş çevreleri oluşturmak için Florya İşadamları Derneği'ne (FİADER) üye olduğunu anlatarak, bu dernek aracılığıyla ticaretini sürdürdüğünü veya her işten derneğin talebi komisyonlar verdiğini kaydetti.
FETÖ/PDY'nin derneklerindeki firmalarla iş yaptıkları için işin maliyetini, ne kadar kar kaldığını dernek dahil FETÖ/PDY yöneticilerinin bildiğini vurgulayan "Demir", şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz iş adamlarından da elde ettiğimiz kara orantılı olarak o an için örgütün ne kadar paraya ihtiyacı var ise yüzde 50'ye kadar, bazen de eğer ihtiyaç fazla ise tüm karını biz iş adamlarından örgütün abileri aracılığıyla talep ederler, özellikle son dönemde devletin FETÖ/PDY örgütüne yapmakta olduğu operasyonlardan dolayı iş adamlarının hemen hemen hepsinin tüm karlarını isteyerek resmen bunaltmaktadırlar."
Şüphelilerden Faruk Güllü'nün her geldiği toplantıya koli koli baklava getirdiğine dikkati çeken Gizli tanık "Demir" mütevelli heyetlerinde tatlı sempatik hareketler ile para isteneceği sırada Güllü'nün kendisinin, "Hizmet için 100 bin dolar verdim. Siz arkadaşlar ne veriyorsunuz?" şeklindeki tavırlarıyla örgüt adına çok iyi para toplanmasını sağladığını kaydetti.
TUSKON’culara 3 kez müebbet...
FETÖ’nün para kaynağı TUSKON iddianamesi tamamlandı. Dernek başkanı Rızanur Meral ve genel sekreter Mustafa Günay hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 22.5 yıl hapis istendi. Diğer şüpheliler için ise 15 yıldan 22.5 yıal kadar hapis talep edildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün işadamları yapılanması TUSKON ve Florya İşadamları Derneği'ne (FİADER) yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili İsmail Uçar koordinasyonunda yürütülen soruşturma kapsamında iddianame düzenlendi. FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'in 1 numaralı şüpheli olduğu iddianamede, TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı firari Rızanur Meral, TUSKON'un gölge başkanı Mustafa Muhammet Günay, İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı, babası Mustafa Şevki Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında olduğu 86 şüpheli yer aldı. Şüphelilere, darbeye teşebbüs etmek, terörizmin finansmanı, özel belgede sahtecilik, müsadere gibi suçlamalar yöneltildi. Fetullah Gülen, Rızanur Meral ve Mustafa Muhammet Günay'ın 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 22.5 yıla kadar hapis cezası istenirken, diğer şüpheliler hakkında 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.
AÇIKÇA TEHDİT ETTİLER
İddianamede, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'nda 1 Mart 2014 tarihinde Rızanur Meral tarafından yapılan skandal konuşmadan bahsedildi. Bu konuşmada FETÖ propagandasında bulunulduğu, hükümetin açıkça, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve örgüte biat etmeyen tehdit edildiği vurgulandı. Meral'in yaptığı skandal konuşmada 'Yurtta sulh ve cihanda sulh' ile birlikte 'Hayır sulhtadır ve sulh hayırdır' kelimelerinin de geçtiğine dikkat çekildi. İddianamede Meral'in sözlerinin darbenin işaret fişeğini anımsattığı da vurgulandı.
İddianamede ifadesine yer verilen, 2009-2013 arasında örgütün farklı departmanlarında kalan gizli tanık Boran, örgütün 15 Temmuz'dan sonra bile ayakta kalmak için faaliyetlerine aralıksız devam ettiğine dikkat çekti. Boran, "İşadamları kendilerini gizleyerek örgütü finanse etmeye, yandaş toplamaya, algı oluşturmaya devam etmektedir. KHK'lerle kapatılan derneklerin özellikle başkanları ve yönetim kurulu üyeleri gayri resmi olarak örgüte maddi ve manevi yardımı sürdürüyor" dedi. Örgüt mensuplarına verilen 1 dolarları ya da eşyayı hiçbir şekilde elinden çıkarmadıklarını anlatan Boran, şöyle konuştu: "İmha edemezler. Elinden çıkardığı takdirde başına bir felaket geleceğini düşünerek bu şekilde davranırlar. Örgüt lideri işadamlarına da bereket için ve cüzdanlarında peçete içerisinde muhafaza edilmek üzere 100 dolar banknot gönderir. Uçuşlarda THY'yi fişleneceklerini düşündükleri için kesinlikle kullanmıyorlar, örneğin Hamidiye suyunu içmezler ve İstanbul Halk Ekmek'in ürettiği ekmeği almazlar. Bu ürünlerde büyü olduğu algısı vardır. Halen Etiyopya ve Almanya örgüt işadamlarının kaçma üssü."
1 MİLYON $'A FAHRİ KONSOLOSLUK
Mustafa Günay'ın bir dönemin Uganda fahri konsolosu olduğunu anlatan gizli tanık, "Ayrıca TUSKON'un yönetim kurulu üyeleri de özellikle Afrika ülkelerinin fahri konsoloslarıydı. Mustafa Günay bu fahri konsoloslukları cemaate para aktarmaları şartıyla ve en az 1 milyon dolar bedelle işadamlarına bir nevi satıyordu. TUSKON'un düzenlediği uluslararası programlarda büyük devlet işleri ve ihaleler yine örgüte komisyon karşılığı Günay'ın işaret ettiği işadamlarına verilir" dedi.
GÜLLÜ İYİ HİMMET TOPLARDI
Gizli tanık Demir ise ifadesinde, örgütün Güllüoğlu Baklavaları'nın sahiplerinden Faruk Güllü'yü şirin ve sempatik olarak nitelediğini, her toplantıya koli koli baklava getirdiğini anlattı. Güllü'nün örgüt adına çok iyi para toplayan kişilerden biri olduğunu da belirtti.
Gizli tanık Berat, Mustafa Şevki Kavurmacı ve oğlu Ömer Faruk Kavurmacı'nın 15 Temmuz darbe girişiminden bir hafta önce bavullarını toplayarak yaşadıkları siteden ayrıldıklarını söyledi. Gizli tanık, Aydınlı mağazalarından istihbarat şube müdürlerine takım elbiselerin hediye olarak gönderildiğini de iddia etti.