İSTANBUL
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, FETÖ'nün çalışma evlerine ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda, buralarda kalan ve evlerden sorumlu örgüt mensuplarının da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 5 firari 30 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.
Şüpheliler arasında ayrıca, meslekten ihraç edilen aralarında MİT mensubu, Dışişleri Bakanlığında çalışan kamu görevlileri de yer aldı.
FETÖ'nün yapısına dair detaylı bilgilere yer verilen iddianamede, çalışma evlerinin haricinde örgütün okullarından ve dershane yapılanmasından bahsedildi.
İddianamede, yurt dışındaki okulların örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in 1992'de ABD gezisinden sonra açılmaya başladığı, Türkiye'de bilinenin aksine yurt dışı okullarında dini eğitim verilmediği, bu okulların eğitim dilinin İngilizce olduğu belirtilerek, İngilizce dili ve kültürüne bu okulların sağladığı katkı nedeniyle bazı devletler tarafından örgüte ödüller verildiği vurgulandı.
İddianamede, ''Mesela 'International School' bir İngiliz okuludur. Örgüt yurt dışında 'International School' ismiyle okullar açmaktadır. Bu okulların açılabilmesi için İngiltere'nin izni gerekmektedir ve patenti de İngiltere'ye aittir. Öğretmen kadrosunun bir kısmı İngilizce konuşan ülkelerden seçilmektedir. Bu okullarda İngiliz ajanlar da eğitim vermekte olup, Türkçe eğitim yoktur. Öğrencilerden yalnızca yine örgüt tarafından düzenlenen olimpiyatlara katılanlara bir iki şarkı türkü ve İstiklal Marşı ezberletilmektedir. Türkçe ve Türk kültürü adına bu okullarda öğrenim gören öğrenciler hiçbir şey bilmemektedirler. Türk kültürü ve diline değil, İngiliz Kültürü ve diline yatırım yapıldığı anlaşılmaktadır.'' denildi.
Dini duyguların sömürülerek, samimi masum Anadolu insanından toplanan himmet parasının boş yere heba edildiği vurgulanan iddianamede, örgütün açtığı okullar hakkında şu çarpıcı tespitlere yer verildi:
''Yurt dışı okulları sanıldığı gibi güçlü, gelişmiş ülkelerde değildir, ekseriyeti gelişmemiş Afrika ve Asya'nın geri kalmış ülkelerindedir. Örgüt başı Gülen tarafından yurt dışına açılan bütün okullarda, diplomatik pasaportu bulunan İngilizce öğretmeni görünümlü Amerika CIA ajanları bulunduğu, İngilizce dil öğretmeni olarak gösterilen gizli servis çalışanlarının faaliyetlerini bu okullar üzerinden sorunsuz şekilde devam ettirildiği bilinmektedir. FETÖ'nün öve öve bitiremediği bu okullarda yetişmiş ve dünya çapında başarı kazanmış hiç kimse yoktur. Örgütün uğruna çok büyük ekonomik kaynakları heba ettiği yurt dışı okulunda okuyup Türkiye'ye gelen ve ülkeye katkı sağlayan hiç kimse olmamıştır. Bu okullarda Türkçe eğitim olmadığından dilimizin yayılmasından da söz etmek mümkün değildir. Okulların açıldığı ülkelerde İslam dini yayılıyor gibi bir algı da maalesef hüsrandır. Bu tarz algı oluşturmak milleti kandırmaktır.
Sonuç olarak okulların Türkiye, Türkçe ve İslam diniyle ilgisi olmadığı gibi boş bir yatırımdır. Allah rızası için toplandığı belirtilen paralar, yurt dışı okullarında İngiliz ve Amerikan, İsrail rızasına harcanarak onların istediği şekilde eğitim ve öğretim yapılmaktadır. Bu okulların adı Türk aslı 'Anglo-Sakson' olan okullardır. Bunlar Türk okulu değil örgüt elebaşısının okullarıdır. Örgüt algı için adını Türk okulu gibi telaffuz etmektedir. Gerçekte bu okullara aktarılan para, ülkemizin ekonomik kaynaklarının israfıdır.''
İddianamede, yıllardır Türkiye'nin yurt dışındaki gönül elçisi olduğunu iddia eden örgüte bağlı okulların ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin, örgütün gerçek yüzünün açığa çıkmasının akabinde, uluslararası platformlarda Türkiye'yi suçlu duruma düşürmek ve ülkenin iç işlerine yabancı devletlerin müdahale etmesini sağlamak adına her türlü girişimi yapar hale geldikleri vurgulandı.
Bu kapsamda Avrupa parlamentosu milletvekillerine ve ABD senatörlerine Türkiye'yi suçlayıcı belgeler, e-postalar gönderdikleri ifade edilen iddianamede, toplantılar düzenleyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve yönetimini suçlu göstermeye matuf girişimlere yöneldikleri kaydedildi.
İddianamede, okulların yanı sıra Türkiye'de açtıkları çalışma evleri detaylı olarak anlatıldı. İddianamede, söz konusu evlerde sorumlu olan örgüt yöneticileri, yine evlerde kalan örgüte mensup şahıslara kamu sınavlarına (Askeri okul, polislik sınavları, KPSS, ALES ) ilişkin çaldıkları soruları, sınavdan önce verdikleri ve bu suretle örgüt evinde kalan mensupların devlet içerisine yerleştirdikleri kaydedildi.
İddianameye konu evlerden birinin İstanbul Esenler'de yer aldığı, şüphelilerinden Şahin İ'nin, evin sorumluluğunu ''örgüt abisi'' Hüseyin T'nin yaptığı çalışma evine yerleştirildiği anlatılarak, MİT'e sızmak üzere örgüt tarafından hazırlandığı vurgulandı.
İddianamede, ''Söz konusu örgüt-çalışma evinde başta Sinan A. ve F.K. olmak üzere örgütün MİT'e sızdırmak için hazırladığı Hasan Hüseyin, Fahrettin, Tarık, Enes (kod) isimli örgüt mensuplarıyla birlikte kalan şüpheli Şahin İ., burada aylarca örgüt içi eğitim ve sınava hazırlık süreci geçirmiş, daha sonra örgüt tarafından Ankara'ya yönlendirilmiş, burada MİT sınavına girerek örgütün de yardımıyla başarı sağlayarak kurum personeli olmuştur.'' denildi.
İddianamede, şüpheli Şahin İ'nin bilahare örgütle iltisakı anlaşılarak kurumdan ihraç edildiği kaydedildi.
Şüpheli Enis G. ise yine FETÖ'nün MİT'e eleman sızdırmak için açtığı çalışma evlerinden olan ve örgütün yapısı içerisinde mahrem nitelikte kabul edilen, ''matematik'' ve ''kızılay'' kodlarıyla anılan İstanbul Fatih ilçesindeki evde örgüt abiliği yaptığı anlatılan iddianamede, söz konusu evde Muhammed Hanefi A. ve Sefa Yunus C. olmak üzere örgüt tarafından MİT'e sızmak üzere hazırlanan örgüt mensuplarını sevk ve idare ettiği kaydedildi.
İddianamede, üniversitede akademisyen olan ve meslekten ihraç edilen şüpheli Hüseyin T'nin ise örgütün Esenler'deki çalışma evinin abisi konumda olduğu ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak FETÖ'nün yapısı, işleyişi ve mensupları hakkında beyanları yer aldı. İddianamede, Şüpheli Hüseyin T'nin, söz konusu evlerde kimlerin kaldığı ve hangi kurumlara eleman sızdırıldığı ve çalınan soruların nasıl verildiğini ifadesinde anlattığı belirtildi.
İddianamede, örgütün faaliyeti kapsamında çaldığı KPSS, ALES, KPDS, UDS, YDS, Kurum ve kurum içi yükselme sınav sorularını önceden alarak, dağıtarak, kullanarak haksız ve hukuksuz olarak kamu kurumuna atanmaya aracılık eden, akademik kariyer elde eden, elde ettikleri kariyerle kamu kurumu ve bu nitelikteki kuruluşlarda görev yapan, mal varlıklarının kaynağının söz konusu haksız ve hukuksuz soru çalma eylemi ile buna dayalı kamu kurumuna atanan 10 şüphelinin mal varlıklarına el konulmasının talep edildiği anlatıldı.
Söz konusu evlerde kalan ve farklı kamu kuruluşlarında çalışan şüphelilerle ilgili örgütsel delillere de yer verilen iddianamede, kamuda çalışan şüphelilerin aralarında örgütün mahrem evleri (MİT'e eleman sızdırılması) ile bağlantılı 4 kişinin de bulunduğu 30 şüphelinin "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "örgüte üye olmak" ve "kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık" suçlarından, 7,5 yıl ile 62,5 yıl arasında değişen oranda hapisle cezalandırılması istendi.
İddianame, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Şüpheliler önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
Muhammed Enes Can-Murat Kaya/AA
Bir Osmanlı askeri olan ve düşman işgalinin ardından vatan topraklarını...
İsrail ordusunun hastaneleri hedef alması sonucunda Gazze'deki durum daha da...
Eski BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü Craig...
Filistin Sağlık Bakanlığı, Şifa Hastanesi'nde yoğun bakımda tutulan 39...
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında hayatını kaybedenlerin...