GÜNCEL
Erdoğan'ın ziyaretlerinin sırrı!..
Yavuz Bahadıroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın referandum sonrası Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim’in türbelerini ziyaret etmesinin arkasındaki sırrı açıkladı.
Yeni Akit Gazetesi yazarı Yavuz Bahadıroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın referandum sonrası Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim’in türbelerini ziyaret etmesinin arkasındaki sırrı açıkladı.
İŞTE O YAZI:
Fatih ve Yavuz türbelerini ziyaretin anlamı ne?
Cumhurbaşkanımıza suikast öneren Batı’nınçıldırdığını filan söylüyorlar ya, katılmıyorum: Çünkü “suikast”, “cinayet” ve her türlü “katliam”, Batı’nın siyaset aracıdır!
Daha yumuşak ve diplomatik yöntemlerle hedefe ulaşamayacağını gördüğünde, hiç tereddütsüz bunları devreye sokar ve en acımasız, en ilkesiz, en hunhar katliamlara imza atar.
Kızılderilileri, zencileri, hatta Cezayirlileri böyle yok ettiler…
Afrikalıları böyle tükettiler…
İnsanları böyle böyle köleleştirip yüzyıllarca sömürdüler.
II. Dünya Savaşı sonlarında, askerden arındırılmış olduğunu bile bile Dresten’i sürekli bombalayarak yüz bine yakın sivili katletmeleri hâlâ hafızalardadır…
Bu olayın hemen sonrasında Hiroşima ve Nagazaki’ye attıkları atom bombalarıyla sadece insanları değil hayvanları ve bitkileri de nasıl katlettikleri hafızalardadır…
Nihayet Cezayir’de, Ruanda’da, Vietnam’da, Küba’da, Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Mısır’da, Libya’da yaptıklarının yanı sıra bugün Suriye’de yaptıkları da ortadadır.
Kısacası, Avrupa ve Amerika tarihi, bir “katliamlar tarihi”dir. Bu yüzden, “Erdoğan’ı öldürerek durdurma” önerisine hiç şaşırmadım, sadece tiksindim.
Türkiye’yi belli bir noktada tutmak için, Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak tezgâhladıkları oyunların gitgide etkisizleşmesi karşısında, Batı’nın yapabileceği başka bir şey kalmadı.
Terörden kitlesel göçe, APO’dan FETÖ’ye, Gezi’den darbeye kadar her şeyi denediler, ancak Tayyip Erdoğan’ı durduramadılar, Türkiye’ye pes ettiremediler.
Baktılar ki, bütün çelmelemelere rağmen Türkiye kalkınıyor, gelişiyor, Milli/Manevi gücü de yeniden diriliyor, 15 Temmuz ihanetini plânladılar…
Fakat millet, son 15 yılda kazandığı özgüvenle öyle bir şahlanma şahlandı ki, kumpasları yerle bir ederek vatanını kurtardı. Bu hiç beklenmedik olay karşısında, Avrupa apışıp kaldı…
Darbeye bir türlü “darbe” diyemediler: “Tiyatro”-miyatro diye kekelediler.
Derken, Erdoğan, darbe anayasasında köklü değişiklikler yaptırıp halkoyuna sundu. “Hayır” denmesi için kampanyalar yaptılar. Gazetelerine Türkçe manşetler attılar. İtleriyle, atlarıyla saldırdılar…
Buna rağmen halkoylamasından “Evet” çıktı. Öyle tepetakla oldular ki, maskeleri atıp, diplomatik nezaketi dahi bir yana bırakarak, doğrudan niyetlerini açık ettiler: “Tayyip Erdoğan’ı öldürelim!”
Yani işi, âdice cinayet tasarlamaya kadar vardırdılar…
Fransız Siyaset Bilimci Philippe Moreau Defarges, BMF televizyonunda şöyle diyor: “Bu politik krizden çıkmanın tek bir yolu var, o da Erdoğan’ı öldürmek!”
Bu konuda son derece deneyimli sayılırlar: Zira Sultan Abdülzaziz’i öldürerek, Sultan II. Abdülhamid’i indirerek durdurmuşlardı. Erdoğan’ı indiremediklerine göre, bildikleri tek yol kaldı: Öldürmek!
Pek kimse farkında değil, ama öteki gelişmelerin yanı sıra, Batı’yı bu noktaya getiren son derece önemli bir olay var: Halkoylamasından hemen sonra, Sayın Erdoğan’ın Fatih Sultan Mehmed’le Yavuz Sultan Selim türbelerini ziyaret etmesi…
Kanaatimce Batı’ya itidalini kaybettiren bu simgesel ziyaretlerdir. Çünkü bu türbeler sıradan padişah türbeleri değildir. Fatih, Doğu Roma’yı fethederek Hıristiyanlığın kalbine girmiş, Yavuz ise “Halife” olarak İslâm dünyasını birleştirmiştir: İkisi birden, Doğu ve Batı hâkimiyetini temsil eder.
Kısacası, bu türbe ziyaretiyle birlikte Batı’nın beynine kocaman bir “Acaba” saplanmış bulunuyor: “Acaba Türkler yeniden?..”
Gerisini siz tamamlayın…