TÜRKİYE
Erdoğan'dan Trump'a davet: Önce bize gel..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belarus dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, Donald Trump’ı Türkiye'ye davet ettiğini söyledi. Erdoğan ABD ile ilişkilerde Rakka konusuna da değindi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Belarus'a yaptığı günübirlik resmi gezisinden dönerken uçakta kendisine eşlik eden gazetecilerle sohbetinde Donald Trump'ın ABD Başkanlık seçiminde kazandığı zaferi değerlendirdi.
Hürriyet'ten Vahap Munyar'ın haberine göre; Erdoğan, “Trump aleyhtarı gösterilerin kaybedenler arasındaki bazı kesimlerin hazımsızlığının göstergesi olduğuna inanıyorum”dedi. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
TRUMP'I DAVET ETTİM
Trump'ın ABD Başkanlığı'na seçilmesiyle birlikte ilişkilerimizin seyri konusunda öngörünüz nedir?
İlk akşam kendisini telefonla arayarak tebrik ettim. Kendisi başkanlık görevini 20 Ocak 2017'de devralacak. İmkan olursa, o tarihten önce de görüşmemiz söz konusu olabilir. Telefonda, karşılıklı olarak, en kısa sürede görüşmekten memnuniyet duyacağımızı ifade ettik. Türkiye'nin yurtdışına yapacağı ilk seyahatlerden biri olmasından memnuniyet duyacağımızı belirttim. Kendileri de olumlu bir yaklaşım sergilediler.
BİZİMLE BENZER DÜŞÜNCELER
ABD'yle ilişkilerin yeni dönemde daha iyiye gideceğine dair bir izleniminiz var mı? Mesela Rakka için sizin bir teklifiniz vardı...
Sayın Trump'ın yakın ekibinin açıklamalarında, Suriye'de de Irak'ta da bizimle benzer düşünceler gözleniyor. Mesela, uçuşa yasak bölge meselesi çok önemli. Onların da benzer düşünceleri var. Bu bize göre hayati bir konu. Niye? Biz terörden arındırılmış bir bölgeden bahsediyoruz. Ama terörden arındırılmış bölgenin, uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi gerekiyor. O yapıldığında, geriye bir şey kalıyor, o da eğit-donat. Eğit - donatta biz zaten varız. Tabii bu tür konuları, konuşmak için henüz çok erken. Görüştüğümüz zaman bu tür konular tabii konuşulur. Sayın Trump, görevi devraldıktan sonra, temennimiz tüm bu meseleleri kendisiyle görüşüp hayırlısıyla gerekli adımları atabilmektir. Çünkü, Suriye'de, Irak'ta çok kan kaybedildi. Buralardaki sorunlar, Türkiye için büyük tehdit oluşturuyor. Suriye ile 911 kilometrelik sınırımız var. 2.7 milyon insan bizde (Suriyeli mülteciler). Bizden sonra en fazla Lübnan'a gittiler. Lübnan'ın da sıkıntıları çok çok büyük. Orada tabi ciddi manâda bir yönetim sıkıntısı da var. Suriye'deki sorundan etkilenen bir diğer ülke de Ürdün. Suriyeliler adeta göçmen kuşlar gibi. Suriye'nin yanındaki Irak'ta ise merkezi yönetim ülkeye hakim olmakta zorlanıyor.
AB'Yİ HALKA SORARIZ
Bir yıl öncesine kadar Almanya ile ilişkilerimiz son derece iyiydi. Hatta Suriyeliler için kalıcı alanların oluşturulmasında neredeyse anlaşmaya varıyorduk. Bugün ise hem PKK hem de FETÖ nedeniyle gerginlik var. Türkiye'den kaçanlar Almanya'ya bir şekilde yerleşiyor. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Almanya ile yaptığımız görüşmeler hiçbir zaman nihai noktaya gelmedi. Yani biz Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılmış bölgede neler yapacağımızı söylediğimiz zaman onlar bu işe, “Tamam, evet, hemen başlayabiliriz” gibi kesin bir tavır sergilemediler. Sadece, “Bu teziniz gayet yerinde” dediler.
Onlara, “Siz ne dediniz, ‘10 milyar Euro'yu yılda mülteciler için ayıracağım' dediniz. ‘Siz madem ki böyle bir rakamdan bahsediyorsunuz, bu rakamı gelin biz burada yapacağımız yatırıma harcayalım, siz sürekli göç tehdidi altında kalmazsınız' dedik. ‘Orası sosyal donatı alanları ile birlikte yapıldığı zaman, o insanlar Suriye'yi terk etmeyi düşünmezler. Bizdekilerden bile Suriye'ye dönenler olur' dedik. Ama o günden bu yana Merkel'den herhangi bir geri dönüş alamadık. Hakeza, geri kabul ile alakalı sözlerinde de durmadılar. Avrupa Birliği adeta bizi zorlayarak, bizim sürecin dışına çıkmamızı istiyor. Eğer bizi istemiyorlarsa, ev sahibi olarak, bunu açıkça söylesinler, gereken kararı alsınlar. Bize yapılanlara karşı ilanihaye sabredemeyiz. İleride gerekirse, biz de halkımıza sorma yoluna gideriz. Nasıl İngiltere halka gitti, halkına sordu. Biz de halkımıza sorarız. Bakalım halk ne diyor? Milli irade ne diyor? Milletimiz ne derse onu yaparız.
AB ile eğer nokta konulursa Gümrük Birliği'nde de nokta konulur mu?
Bunların değerlendirilmesi, zamanı geldiğinde o günün şartları doğrultusunda yapılır. Gümrük Birliği şu anda zaten güncellenme sürecinde. Süreçleri takip edeceğiz; ne getirir, ne götürür bakar, ona göre değerlendirme yaparız.
AK PARTİ-MHP GÖRÜŞMESİ
Sayın Başbakan, Sayın Bahçeli'yle görüştü. Oradan anayasa için bir mutabakat çıkacak gibi görünüyor. Referandum gerçekleşir, kabul edilirse, başkanlık seçimi için bir tavsiyeniz oldu mu? Türkiye'nin ihtiyacı hemen başkanlık seçimine gitmek mi, 2019'u beklemek mi?
Bu safhada takvimle ilgili açıklamada bulunmam doğru olmaz. Öncelikle, bildiğim kadarıyla Sayın Başbakan ile Sayın Bahçeli'nin yaptığı görüşmeyle alakalı olarak her iki taraf ikişer-üçer arkadaş belirleyecek, onlar bir çalışma yapacak. O çalışmadan sonra sanıyorum tekrar bir araya gelecekler. Onlar yol haritasını nasıl belirleyecekler. Dolayasıyla takvimin nasıl belirleneceğine, sürece hep birlikte şahit olacağız. Temennimiz odur ki, bir an önce hayırlısıyla bu iş artık ülkenin gündeminde çok daha olumlu istikamette yerini bulsun.