TÜRKİYE
Erdoğan: Mezhepçiliğe karşıyız, İslam neyi emrediyorsa onu yaparız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Musul'da olası mezhep çatışması için 'Biz Musul'u farklı bir mezhebi anlayışa terkedemeyiz. İslam neyi emrediyorsa onu yaparız' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28. Muhtarlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Musul operasyonunda mezhep çatışması olasılığına değindi.
Erdoğan, "Biz Musul'u farklı bir mezhebi anlayışa terkedemeyiz. Biz Şia'nın düşmanı değiliz, mezhepçiliğe karşıyız. Sünni, Şia din değildir, bizim için İslam tektir, İslam ne emrediyorsa onu yaparız." dedi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
"KUSURA BAKMAYIN EL BAB'A DA GİRECEĞİZ"
Yıllarca Suriye'de hem mazlum Suriye halkının mağduriyetini giderecek, hem sınırlarımızı güvenlik sağlayacak çözüm için bekledik. Biz bekledikçe sorunlar üzerimize geliyor. Bir yandan DEAŞ, bir yandan YPG/PYD bayrak sallayınca anladık ki kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerekiyor. Fırat Kalkanı operasyonuna başlarken kimseden izin almadık. Bilgi vermek başka bir şey, izin almak başka bir şey. Bizim Suriye'de 2 ayda elde ettiğimiz netice 4 yılda başarılamamıştı. Ortada bir taktik ve strateji oyunu var. Suriye halkı bu oyunun kurbanı olarak seçilmişti. 6 yılda 600 bini aşkın cana mal olan bu oyunu bozan Türkiye'nin başlattığı hamle olmuştur. Cerablus temizlendi 30 bin Cerabluslu yerleşti. Rai temizlendi, Rai halkı yerleşmeye başladı. Dabık, bizim tarihimizdeki Mercidabık aynen DEAŞ'tan boşaltıldı, oranın sakinleri yerleşiyor. Birileri akıl veriyor; 'Dabık'a girdiniz iyi, daha aşağı girmeyin'. Daha aşağıda ne var, El Bab var, kusura bakmayın oraya da gideceğiz. Çünkü bizim tehdidi altında olduğumuz yer Dabık'ta bitmiyor, El Bab'ın da güneyine doğru iniyor. Oradan Münbiç'i de kuşatma altına almamız lazım. Münbiç yüzde 95 ile Araptır. Orayı PYD ile YPG işgal etmek istiyor. Biz ABD'lilere 'Gidecekler' dedik, söz verdiler bakalım. Rakka'ya beraber gidebilir miyiz, göreceğiz. Biz buna da varız.
Fakat şu anda benzer bir senaryo bu defa mezhep çatışması çıkarmak üzere Musul'da sergileniyor. Bağdat yönetiminin bu oyunun gerçek aktörü olmadığı gayet açıktır. Suriye'deki oyunlarını bozmamızdan rahatsız olanlar Musul'a dahil olmamızı istemiyorlar. DEAŞ da, YPG/PYD de aynı güçler tarafından desteklenen piyondan ibarettir. FETÖ ile PKK da aynı oyunu oynuyorlar. Asıl mesele bölgenin yeniden yapılandırılması meselesidir.
Bağdat hükümeti ve Esed rejimi ile hayata geçirilmeye çalışılan bu proje Türkiye'nin bekasını tehdit ediyor. Türkiye olarak kendi planlarımızı uygulamaya başladık. İşte 3 milyon, devletin resmi harcaması 13 milyar doların üzerinde. Bir o kadar da STK ve belediyeler var; 26 milyar dolar. Bize BM'den gelecek 550 milyon dolar. AB 3 milyar avro dedi, 200-300 milyon avrodan fazla değil. Temmuz başı itibariyle bu para gelecekti, bu para mültecilere geliyor. Biz kapıları açık tutsak, mültecilerin geleceği yer Avrupa. Sözlerinde durmuyorlar. Biz de 'Bombaların altında bu insanı bırakamayız' dedik.
"SURİYE'DE NASIL HAREKETE GEÇTİYSEK, IRAK'TA DA..."
Türkiye'ye laf atarken, söz söylerken bunu düşüneceksin. Böyle bir dost bulamazsın, bu dostluğu incittiğin takdirde kaybedersin. Biz hem sahada hem masada olacağız. Musul meselesini Musul'da çözmek mecburiyetindeyiz. Musul'u feda edersek, sorunun kendi sınırlarımıza dayanmasını engelleyemeyiz. Tüm bölge bu süreçten zarar görecektir. Suriye'de nasıl harekete geçtiysek, Musul'da da aynı şekilde davranmaya kararlıyız. Biz orayı farklı bir mezhebi anlayışa terk edemeyiz. Biz Şia'nın düşmanı değiliz, mezhepçiliğe karşıyız. Sünni, Şia din değildir, bizim için İslam tektir, İslam ne emrediyorsa onu yaparız.
Bizim burada sınırdaş olacağız, söz söylemeyeceğiz; sınır olmayanlar istediği gibi kesecek biçecek, elbiseyi yapacak; yok böyle bir şey. Bu tavrımızın ne savaş çığırtkanlığı, ne egemenlik ihlaliyle ilgisi yoktur. Bunun yeri Musul'dur, öyleyse Musul'da olacağız. Hava unsurlarımızın Musul operasyonuna katılması konusunda ABD'lilerle mutabakata varıldı. Diğer konularda da ilerleme sağlanacaktır. Suriye'de de El Bab'a kadar inilerek, 5 bin kilometrekarelik güvenli bölge konusunda önemli mesafe kaydettik. Halep'te dökülen her damla gözyaşı, yıkılan her ev bizim gönlümüzde açılan yaradır.
"MEZHEP ÇATIŞMASI"
Fakat şu anda benzer bir senaryo bu defa mezhep çatışması çıkarmak üzere Musul'da sergileniyor. Bağdat yönetiminin bu oyunun gerçek aktörü olmadığı gayet açıktır. Suriye'deki oyunlarını bozmamızdan rahatsız olanlar Musul'a dahil olmamızı istemiyorlar. DEAŞ da, YPG/PYD de aynı güçler tarafından desteklenen piyondan ibarettir. FETÖ ile PKK da aynı oyunu oynuyorlar. Asıl mesele bölgenin yeniden yapılandırılması meselesidir.
Bağdat hükümeti ve Esed rejimi ile hayata geçirilmeye çalışılan bu proje Türkiye'nin bekaasını tehdit ediyor. Türkiye olarak kendi planlarımızı uygulamaya başladık. İşte 3 milyon, devletin resmi harcaması 13 milyar doların üzerinde. Bir o kadar da STK ve belediyeler var; 26 milyar dolar. Bize BM'den gelek 550 milyon dolar. AB 3 milyar avro dedi, 200-300 milyon avrodan fazla değil. Temmuz başı itibariyle bu para gelecekti, bu para mültecilere geliyor. Biz kapıları açık tutsak, mültecilerin geleceği yer Avrupa. Sözlerinde durmuyorlar. Biz de 'Bombaların altında bu insanı bırakamayız' dedik.
IRAK HÜKÜMETİNE TEPKİ
Türkiye'ye laf atarken, söz söylerken bunu düşüneceksin. Böyle bir dost bulamazsın, bu dostluğu incittiğin takdirde kaybedersin. Biz hem sahada hem masada olacağız. Musul meselesini Musul'da çözmek mecburiyetindeyiz. Musul'u feda edersek, sorunun kendi sınırlarımıza dayanmasını engelleyemeyiz. Tüm bölge bu süreçten zarar görecektir. Suriye'de nasıl harekete geçtiysek, Musul'da da aynı şekilde davranmaya kararlıyız. Biz orayı farklı bir mezhebi anlayışa terkedemeyiz. Biz Şia'nın düşmanı değiliz, mezhepçiliğe karşıyız. Sünni, Şia din değildir, bizim için İslam tektir, İslam ne emrediyorsa onu yaparız.
Bizim burada sınırdaş olacağız, söz söylemeyeceğiz; sınır olmayanlar istediği gibi kesecek biçecek, elbiseyi yapacak; yok böyle bir şey. Bu tavrımızın ne savaş çığırtkanlığı, ne egemenlik ihlaliyle ilgisi yoktur. Bunun yeri Musul'dur, öyleyse Musul'da olacağız. Hava unsurlarımızın Musul operasyonuna katılması konusunda ABD'lilerle mutabakata varıldı. Diğer konularda da ilerleme sağlanacaktır. Suriye'de de El Bab'a kadar inilerek, 5 bin kilometrekarelik güvenli bölge konusunda önemli mesafe kaydettik."
Erdoğan: Türkiye şu kapıları açsa...
Beştepe'de muhtarlar toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Iraklı mülteciler üzerinden Musul sorununa ve Bağdat yönetimine eleştirilerde bulunurken.
Avrupa'yı da uyardı...
İşte o ifadeler:
"SURİYELİLER KURBAN EDİLDİ"
Türkiye, Suriye ve Irak'ta da bu yeni güvenlik anlayışımıza uygun duruş sergiliyor. Baktık ki biz bekledikçe sorunlar üzerimize geliyor, bir yandan DEAŞ terör örgütü, bir yandan PYD terör örgütü karşımızda bayrak salladıkça anladık ki kimseden bize fayda yok, kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız. Cerablus operasyonuna başlarken elbette koalisyon ülkelerini bilgilendirdik, bakın izin almadık. Hamd olsun başarıyla yürütüyoruz. Şimdi bizim elde ettiğimiz başarılar 4 yılda elde edilememiştir. Araziye girince gördük ki mesele DEAŞ değil, Suriyeliler maalesef pis bir oyuna kurban edilmiştir.
"DABIK'IN İLERİSİNE GİTMEYİN DİYE UYARIYORLAR"
İşte Cerablus DEAŞ'tan temizlendi. 30 bine yakın Cerabluslu geldi buraya yerleşti. Şimdi bunların kutsalları olan Dabık, bizim tarihimizde de Mercidabık olarak geçen orası aynen DEAŞ'tan boşaltıldı, oraya da sakinleri yerleştiriliyor. "Dabık'a girdiniz, harika, temizlediniz ama daha aşağı gitmeyin" diyorlar. Aşağıda ne var? El Bab. Kusura bakmayın biz El Bab'a da gideceğiz. Niye gideceğiz? Bizim tehdidi altında olduğumuz yer Dabık'ta bitmiyor, El Bab'ın da güneyine iniyor, Mümbiç'i de kuşatma altına almamız lazım. Çünkü Mümbiç yüzde 95'iyle Araptır. Orayı kim işgal etmek istiyor? YPG ile PYD. Şimdi bakalım ABD söz verdi, bunlar buradan gidecekmiş.
"ABD RAKKA İÇİN TEKLİFTE BULUNUYOR"
Bakalım, "Rakka'da birlikte olur muyuz?" diyorlar. Tamam, edelim, Rakka'nın sahipleri gelsin, yerleşsin. Buna da varız. Şimdi benzer bir senaryo Musul'da sergileniyor. Kendi ülkesini terör örgütlerinin cirit attığı bir yer haline gelen hükümetin bu oyunun bir aktörü olmadığı açıktır. İstiyorlar ki Türkiye yerinde otursun, bedeli neyse o ödesin. Daha önce de aynı şeyi mülteciler üzerinden denediler. 3 milyon mülteciyi gönderenler bizim bu yük altında ezileceğimizi sanıyorlardı.
"BİZ ŞU KAPILARI AÇIK TUTSAK..."
AB'den size destek vereceğiz dediler ve hala verecekler. Gelen rakam herhalde 200-300 milyon Euro'dan fazla değil. Çünkü Temmuz başı itibariyle bu para gelecekti. Biz şu kapıları bir açık tutsak Avrupa'ya gidecekler. Bundan çekindikleri için para vermeyi kabul ettiler. Biz de "bu insanları bombalar altında bırakamayız" dedik, 2 milyon 700 bin Suriyeliye, 300 bin Iraklıya kapılarımızı açtık.
IRAK YÖNETİMİNE ÇAĞRI
Ey Irak yönetimi, 300 bin Iraklıya kapısını açarak seni rahatlatan Türkiye değil mi ya? Türkiye'ye bir laf atarken ya bunu düşüneceksin ya, böyle bir dost bulamazsın. Sen bu dostu incittiğin taktirde kaybedersin. Onun için ne diyoruz günlerdir? Biz hem sahada olacağız hem masada olacağız. Ve bu yeni yaklaşımın gereği olarak da Musul meselesini Musul'da çözmek zorundayız. Musul'u mezhepçiliğe feda edersek sorunun sınırımıza dayanmasını engelleyemeyiz. Suriye'de hangi amaçla nasıl harekete geçtiysek Musul için de aynı şekilde davranmaya mecburuz.