GÜNCEL
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast tehdidi!..
Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı'nın kaleme aldığı "Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast tehdidi" başlıklı yazıda terör örgütü DEAŞ ile ilgili çarpıcı görüşlere yer verdi.
İşte o yazı:
MİT Kontrterör Dairesi eski Bakanı Mehmet Eymür, a Haber’de yeni açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefte olduğunu ve kendisine bir suikast girişiminde bulunulabileceğini söyledi.
Zaten bunu söyleyebilmek için MİT mensubu ya da müneccim olmaya gerek yok. Konu daha önce de gündeme geldi; 15 Temmuz’da ise, hepimizin gözü önünde denendi. Hiçbirinde başarılı olunamadı.
Şimdi de açık ve yeni bir tehdit daha geldi…
DEAŞ’ın propaganda amacı ile 10 dilde yayınladığı Rumiyah isimli derginin 5. sayfasında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hedef alındı. “Kâfirlerin Suikast ile Öldürülmesi” başlıklı yazıda, Erdoğan’a alabildiğine saldırıldı. Türkiye’deki bütün hücrelere “suikast çağrısında” bulunuldu.
Yetmedi, bu kadarla da kalmadı; “Kâfir laik hükümet” suçlamasıyla DEAŞ tarafından Türkiye CumhuriyetiDevleti de tehdit edildi.
Bu örgütün, Türkiye’ye ve bu ülkeyi yönetenlere nasıl baktığı ve kendi çarpık din anlayışı içinde nasıl gördüğü bilinmeyen bir konu değil. Demem o ki, DEAŞ başta Erdoğan olmak üzere bu ülkeyi yönetenlere ve Türkiye’deki bütün din adamlarına bir kaşık suda boğacak kadar düşman. Her fırsatta bunu ortaya koyuyor, hatta gözümüzün içine sokarcasına gösteriyor.
Hatırlatalım…
Bu sapık örgütle ilk mücadeleyi başlatan da Türkiye Cumhuriyeti’nin Diyanet İşleri Başkanlığı. Vatikan bile bu hakkı teslim etti; resmi internet sitesinde açıkça belirtti.
***
Böylesine açık bir gerçeğe rağmen, dışarıda ve içerideki Can Dündar tipi bazı kafalar ne yaptılar?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı DEAŞ’ı desteklemek, hatta silah vermekle suçladılar. Algı operasyonları düzenleyip, bunu topluma dikte ettirmeye çalıştılar.
Üstelik, içlerinde halen devem edenler de var.
Açın bakın Anamuhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını. Orada, zaman zaman aynı suçlamaların devam ettiğini göreceksiniz. Gerçeklerle taban tabana zıt ifadelerle karşılaşacaksınız.
Maalesef bu da Türkiye’nin gerçeği!
Türkiye, bir yandan DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri, bir yandan da bu tür algı operasyonlarıyla uğraşıyor.
***
Çok önemli bir ayrıntı daha…
DEAŞ, Rumiyah isimli dergide 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece İstanbul Reina’da gerçekleştirilen alçak saldırıyı da sahipleniyor. Bu tür saldırıların devam edeceği tehdidinde bulunuyor…
Bu olayın ardından Türkiye’de neler yaşandığını biliyorsunuz. İki tahrikçi zibidi, o kahvehane benim, bu kahvehane senin gezerek, olayı başka yönlere çekmeye çalıştı. Onlar da yürütülmeye çalışılan algı operasyonunun son zinciriydi.
Cumhuriyet Gazetesi’nin “muhabirimiz” diye sahip çıktığı biri, “IŞİD’i besleyen AKP, bu katliamın sorumlusudur” dedi:
-Bir haftadır bu memlekette ‘Müslüman yılbaşı kutlamaz’ diyenler, bu katliamın sorumlusudur.
Daha da ileri gitti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kastederek, “Bu memleketi diktatöre bırakmayacağız” naraları attı.
Bu kadarla kalsa, önemsemez geçerdik. Her toplumun içinde DEAŞ kafalı bu tür tahrikçiler ve aşırı uçların bulunduğunu söyler, üzerinde durmazdık.
Ama öyle olmadı, bu kadarla kalmadı.
Yargı yakalarına yapışıp bu iki tahrikçiyi tutuklayınca, birtakım çevreler yine ortalığı ayağa kaldırdı. Bunlardan biri de Türkiye’nin Anamuhalefet Partisi olan CHP’nin Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu’ydu.
Hemen bilgisayarını açtı, twitter hesabından şu değerlendirmeyi yaptı:
“Barışçıl bir yöntemle laikliğin önemini anlatmaya çalışan gençlerimizin terörist ilan edilip, hedef gösterilmesi haksızlık ve ahlaksızlıktır.”
Maalesef durum bu...
Çok acı, ama kabul edelim ki, Türkiye’nin bir gerçeği! Hatta bu ülkenin ayağındaki en önemli prangalardan biri! Şimdi sormak istiyorum:
Hangisi haksızlık, hangisi ahlaksızlık?
Tabii ki ben de söylerim hüküm veririm elbette. Ancak, bu defa susuyor ve sorunun cevabını size bırakıyorum.
Emin Pazarcı / Akşam